Bu yazıyı yazdıktan sonra, yayınlayıp yayınlamamak arasında kararsız kaldım. Tüm dünya büyük bir bela ile karşı karşıya iken, evde bunun gibi şeylerle ilgileniyor olmanın beni duyarsız biri gibi gösterme riski olabilirdi. Ancak, hepimiz biliyoruz ki düşüncelerimizin sınırı yok. Ayrıca bir şeye takılıp kalmak insanı yoran ve enerjisini yok eden bir durum değil midir? Sonunda yazıyı yayınlamaya karar verdim. Bu kararımın değerlendirmesini yine size, değerli okuyucularımıza bırakmak sanırım en doğru yol olacaktır.
Corona virüsü veya Coronavirüs adıyla bilinen, tüm dünyayı saran Covit-19’un ne olduğunu açıklamaya hiç gerek duymuyorum. Hepimiz bu virüsün ne olduğunu, insanlara geçtiği zaman mutasyona uğradığını ve insanlar arasında ne denli bir hızla yayılabildiğini çok çok acı tecrübelerle öğrendik, öğreniyoruz.
Biz de ailecek, bu yayılmayı yavaşlatmak ve virüsün yayılmasına daha da katkı sunmamak amacıyla, kalabalık yerlerde bulunmamayı, toplu taşım araçlarını çok mecbur kalmadıkça kullanmamayı ve evde vakit geçirmeyi tercih ediyoruz. Dışarıda, adeta yaz mevsiminin habercisi, Ege’nin pırıl pırıl güneşli ve sıcak ilkbahar günleri yaşanırken ve karşımızdaki ormanda kuşların cıvıltıları birbirine karışmışken, olanları balkondan izlemek, her dakika ülkemiz de dahil birçok yerden tatsız coronavirüs haberleri almak çok acı verici olsa da, biraz olsun bu negatif ruh halimden sıyrılmak için en sevdiğim hobim imdadıma yetişti; Fotoğrafçılık.
Tam o sırada sol omuzumdaki malum yaratık bık bık etmeye başlamıştı: “Otur oturduğun yerde. Hazır evdesin işte, ne zamandır dinlenmek istiyordun, fotoğraf da neyin nesi şimdi“. Ben böyle durumlarda hep sağ omuzumdakine kulak vermeyi tercih ederim. Bana dedi ki “Tamam, fotoğraf çekmek istiyorsun, dışarıdaki hava bunun için harika, belki çıkmaya can atıyorsun, kendini ve çevrendeki insanları düşündüğünden bunu da yapamıyorsun. Ama unutma fotoğraf her yerde var. Şöyle bir dakika düşün, evin odalarını dolaş, mutlaka bir şeyler bulursun!“. Size bir sır vereyim mi, sağ omzumdaki beni şimdiye kadar hiç yanıltmadı.
Ve ben, o sese kulak vererek, ne zamandır aklımda olan buhar ve duman çekim denemeleri yapmaya karar verdim. Bunun için çalışma odamın bir köşesine kurduğum düzenekle işe koyuldum…
İlk iş olarak, ev ortamında bir duman oluştururken ve fotoğrafını çekerken göz önünde bulundurmam gereken birkaç önemli noktayla işe başlamalıyım:
Çektiğimiz her konunun ışıklandırma yöntemi, şekil, renk ve malzemeye göre farklı özellikler gösterir. Dumanı, karanlık bir arka planla çekmek isteriz, ki o mistik ve etkileyici hissiyatı yakalayabilelim.
Bilmiyorum, hiç duman veya buhar fotoğrafı çekmeyi denediniz mi? Bir tütsü, mum veya buharı tüten bir fincan kahve fotoğrafı çekmek istiyorsanız, er ya da geç mutlaka bazı zorluklarla yüzleşmeniz gerekecektir. Neyse ki bunun tekniği düşünüldüğü kadar zor değil.
Önce önlem ve güvenlik
Evde duman fotoğrafı çekerken de risklerimiz oluyor; fotoğrafını çekeceğimiz şey ne olursa olsun, başlamadan önce, bu sadece bir duman bile olsa güvenliği aklımızdan çıkarmamalıyız. Bir tütsü veya yanan bir mum kullanıyorsak, onları her zaman yanmaz bir geniş tabla ya da metal benzeri bir nesnenin üzerine, yere düşmeyecek bir şekilde yerleştirmeliyiz. Islak geniş bir kumaşı yedekte bulundurmak hiç fena bir fikir olmayacaktır. Ne olur, ne olmaz. Önce önlem ve güvenlik.
Arka planın önemi
Dumanı fotoğraflamak için önce bir çekim kutusu ayarlamamız gerekir. Ben bunun için ürün çekim çadırımı kullandım. Sizin böyle bir ekipmanınız yoksa, bir bez parçasını fon olarak kullanarak setinizi oluşturabilirsiniz. Seçeceğiniz arka planın veya kumaşın siyah veya ona yakın herhangi bir koyu renk olması daha fazla kontrast yaratacak ve dumanın etkisi daha belirgin olacaktır.
Nesneler ve yerleşimleri
Bence, duman oluşturmak için en kolay ve en iyi yöntem tütsü çubukları kullanmak. Ben, birkaç farklı denemeden sonra, uzun süre sürekli duman yaratmanın en iyi yolu olarak bunu buldum. Tütsü çubukları kolayca bulabileceğiniz ve aynı zamanda çekim sürecini mistik bir atmosfere dönüştüreceğiniz malzemelerdir. Yeter ki evinizde kokusuna alerjisi olan biri olmasın 🙂 . Ayrıca internette kısa bir araştırmayla, duman hatta renkli duman çıkaran malzemeler bulmanız da mümkün. Fiyatları da öyle ahım şahım değil. Bunlar dışında sizin bildiğiniz veya geliştirdiğiniz farklı çözümler de varsa bizimle paylaşabilirsiniz.
Tütsü çubuğunu arka plandan yeterince uzağa yerleştirmek doğru olacaktır, böylece obje arka plandan ayrılmış olur ve ışık kaynağından yayılan ışığının arka plana geçmesi engellenir.
Işığın yerleşimi ve yoğunluğu
Işık kaynağını tütsü çubuğunun sağına veya soluna yerleştiriyorum. Asla arka plan ile kamera arasında bir yere, doğrudan dumanın önüne yerleştirilmemeli, aksi takdirde arka plan da aydınlanır. Ben ışık kaynağı için bir flaş kullandım. Işığın arka planı aydınlatmasını engellemek için araya bir karton parçası veya ışık geçirmez ayırıcı bir nesne koydum.
Işık kaynağının tam karşısına, yüzeyi ona bakacak şekilde bir yansıtıcı çok işe yaradı. Dumanın daha etkili görünmesini sağladı. Ben yansıtıcı için bir strafor köpük levha kullandım, her yerde bulabilirsiniz. Elinizin altında yoksa beyaz düz bir karton bile işinizi görecektir.
Işık ne kadar sert olursa o kadar iyi sonuç veriyor.
Burada flaş kullanımı ve flaş ayarları konusuna değinmeyeceğim, bu konular hakkında detay bilgi edinmek istiyorsanız Flaş çekim teknikleri, Flaş modları ve kullanım yöntemleri başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz. Siz flaş yerine sabit bir ışık kaynağı da kullanabilirsiniz, ancak şiddeti ve yönü ayarlanabilir bir ışık kaynağı olmasına dikkat etmelisiniz.
Kameranın konumu
Kameramı konunun önüne yerleştirdim. Mesafe, kullanılan objektifin odak uzunluğuna bağlı olarak değişecektir. Bir telefoto objektif kullanmanızı öneririm, çünkü daha iyi bir arka plan sıkıştırması elde edersiniz. Benim böyle durumlarda en önemli yardımcım makro lensim oluyor. Bu yüzden hep söylüyorum; Her fotoğrafçının bir makro lensi OL-MA-LI-DIR. Çekimlerimde AF-S VR Micro 105mm F:2.8G IF-ED objektifimi kullandım.
Tele-foto sınıfında 105mm bir lens kullandığım için arka planı daha küçük tutabildim ve kameramı daha uzağa yerleştirebildim, bu aynı zamanda dumanın kamerama ve lensime zarar vermesini de engelledi.
Kullandığım ayarlar
Kullanılacak ayarlar, odak uzaklığına, kamera ile özne arasındaki mesafeye ve flaşınızın yoğunluğuna bağlı olacaktır. İşte, burada benim kullandığım ayarlar ve nedenleri:
Diyafram değeri
Dumanın düz, statik bir yüzey olmadığını unutmayın. Eğer duman geniş bir alana yayılıyorsa, yeterli Alan derinliği sağlamak için kısık bir Diyafram değeri tercih etmelisiniz. Fakat arka planın dokusunu kadrajınıza dahil etmek istemiyorsanız açık bir diyafram kullanabilirsiniz. Bu, tamamen kompozisyonunuza göre sizin vereceğiniz bir karardır.
Deklanşör hızı
Deklanşör hızı için mümkün olduğunca hızlı bir değer belirlemeye çalışın; böylece dumanı bulanık bir silüet şeklinde değil, net çizgiler ile çekebilirsiniz. Bu özellikle kaynayan bir sıvının dumanını çekmeye çalışıyorsanız önemlidir. Bir tütsü çubuğu daha küçük bir şey için çekim yapıyorsanız, efekt daha az sertleşir. Yine de bunu küçümsemeyin.
Ben çekimlerimde en az 1/800 saniye enstantane kullandım.
ISO ayarı
ISO ayarını mümkün olduğunca düşük tuttum. Bunun nedeni, fotoğraflarda gürültüden kaçınmaktır. Ortamın karanlığı ve koyu renkler Fotoğrafta Gürültü yani kumlanmayı daha belirgin hale getirir çünkü.
Netleme noktası, odak
Öncelikle kamera ve/veya objektifi manuel AF konumuna almalı, tüm çekimlerde otomatik odaklamayı kapatmalı. Odanın ışıklarını kapatmadan önce buhar veya duman kaynağına manuel olarak odaklandım yani netledim. Örneğin, tütsü ile çekim yapıyorsam, tütsü çubuğunun ucuna odaklandım. Tüm çekimlerimde mutlaka üçayak kullandım, böylece mesafeyi değiştirmek ve odağı her defasında yeniden ayarlamak zorunda kalmadım.
Ekstra İpucu:
Daha fazla duman oluşturmak için, alevi söndürdükten hemen sonra çekiminizi gerçekleştirin. Örneğin söndürülmüş bir mum, ilk sönme aşamasında çok yoğun bir duman verir.
Buharlı içecekler yaratma ipuçları
Çay ya da çay buharı yaratmanın en kolay yolu elbette kaynar sudur. Ben bunu yapmak için hepimizin de bildiği yöntemlerden birisini kullanıyorum:
- Yöntem 1: Sıcak içeceği bir su ısıtıcısında kaynatıyorum. Sonra çekim yapacağım ortamı tam hazır hale getirdiğimde bardak veya bardaklara döküyor ve hızlı bir şekilde çekimi yapıyorum. Hazır havalar da henüz çok fazla ısınmamışken, bu çekimleri soğuk bir odada veya varsa cam ile kapatılmış balkonunuzda yapabilirsiniz. Bu durumda buhar daha da belirgin olacaktır. Üstelik çıkan buhar soğuk ortamda daha estetik görüntüler veriyor gibi geldi bana.
- Yöntem 2: Diğer bir alternatif ise içeceğin hemen arkasına küçük bir fincan koymaktır. Bu yöntem, özellikle kapuçino veya sade kahve dışındaki içecekler için iyi sonuç verdi. Fincan, ana kupadan daha küçük olmalı ve kameraya görünmeyecek şekilde arkasına yerleştirilmeli. Böylece her defasında ana fincana içecek kaynatıp doldurmak zorunda kalmazsınız. Kaynar suyu arkadaki küçük bardağa dökün ve hemen deklanşöre basarak bir çekim yapın.
- Yöntem 3: Son alternatif, lokalize buhar oluşturmak için yemek stilistleri arasında popüler olan bir numara olan, çekimden hemen önce içeceğin hemen arkasına yerleştirilen mikrodalgada suya batırılmış bir tampon yerleştirmektir.
Hangi yöntemi seçerseniz seçin, istediğiniz mükemmel buhar kıvrımlarını elde etmeden önce çok hızlı çalışmak ve bunu birçok kez denemek gerekecektir.
Sonuç
Burada size, minimum ekipmanla duman fotoğraf çekimi için ayarlanmış, evde kurduğum çok basit bir stüdyoyu anlatmaya çalıştım. Gördüğünüz gibi, duman fotoğrafını çekmek o kadar da zor değil.
Burada paylaştığım fotoğraflar mükemmel duman çekimleri olmayabilir ve açıkladığım yöntemler de en iyileri değildir belki. Siz, başka yöntemlerle bunlardan çok daha etkili sonuçlar alabilirsiniz. Eğer öyle olursa, onları da burada “Yorumlar” kısmından bizimle paylaşır mısınız?
Doğanın kanunudur; Kışın sonu bahardır.
Bu günler de geçecek, yakındır.
Ne oldu peki? Herkes resetledi, hepimiz şöyle fabrika ayarlarımıza geri döndük. İnsan olduğumuzu, tek bir dünyamız olduğunu, tüm insanlık olarak aynı gemide olduğumuzu hatırladık. İnsanlığı bilimin kurtaracağını, bilimden sapınca nasıl aciz kaldığımızı anladık. Tedbirsiz tevekkülün hiçliğini gördük. Doktorların katledilecek tartaklanacak meslek grubunda olmadığını öğrendik. Empatiyi hatırladık.
Evde daha fazla vakit geçirmenin öyle çok kötü bir şey olmadığını anladık. Ailemizin kıymetini öğrendik. Bu süreç bize çok şey öğretti ve öğretmeye de devam edecek gibi görünüyor.
Birkaç aya kalmaz corona ile senli benli oluruz. Birlikte yaşamayı öğreniriz. Biraz corona değişir biraz da biz değişiriz birlikte yaşar gideriz. Şimdi hayatta kalmaya çalışalım gerisi kolay…
Şu bir gerçek ki; hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Yeni bir dünya düzeni bekliyor bizi. Kendimizi, işimizi, yaşadığımız yeri, yönettiklerimizi, bizi yönetenleri farklı bir gözle değerlendireceğiz artık. HER ŞERDE BİR HAYIR VARDIR…
Merhaba Sebahattin bey. iyi ki bu yazıyı hazırlamış ve yayınlamaya karar vermişsiniz. Sayenizde biraz kafamız dağıldı. Zira virüsün en tehlikeli yanlarından biri de insanların ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkisi. Sürekli haber izlemek, sürekli sosyal medyada ki yalan yanlış haberlere maruz kalmak ruh sağlığını olumsuz etkiliyor. Uzmanlar hijyen kurallarına uymak, toplumsal kurallara uymak ve konu hakkında doğru kaynaktan ihtiyacınız kadar haber edinmek yeterli diyor. Gerisi paranoya.
Evde kalan insanların yapacağı en güzel aktivite sahip oldukları hobiye daha fazla zaman ayırmak. Fotoğraf, sizinde dediğiniz gibi, bu noktada, her yerde yapılabiliyor olması sebebiyle son derece güzel bir hobi.
Duman fotoğrafları hep etkileyici gelmiştir bana. Bunun haricinde köpük/baloncuk fotoğrafları, renkli yağ ve su karışımları ile yapılan çekimler, damlacık fotoğrafları ve meyve fotoğrafları da evde çalışılacak konular arasında.
Tekrar tekrar teşekkürlerimi sunuyorum. Ellerinize sağlık.
Selam ve saygılarımla.
Bu güzel katkılarınız için ben de teşekkür ederim Öner bey.
Dedim ya, çok şeyler öğretecek bu süreç bize. Hiç bir şey olmasa, fotoğraf deneyimlerimizi geliştirebilir. Her kanaldaki uzman (!) görüşleriyle bombardımana maruz kalıp paranoyak olmaktan evladır diye düşünüyorum.
Saygılar.
bir kac yil once bende duman cekimleriyle biraz eglenmistim. evde denemeler icin cok ogretici oluyor. Bunu tekrar denemek icin iyi bir hatirlatma oldu bu yazi. tesekkürler
Bunu yapmak için sizde ilham yarattıysa, yazım işe yarayacak demektir Tolga bey.
İlgileriniz ve destekleriniz için biz de size teşekkür ederiz.
Saygılar.
Günaydın, duman çekimleri de merak edilen ve üzerinde az konuşulan bir konu. Konu çokluğu içinde alternatif farklı kareler oluşturmak için harika bir konu. Elinize sağlık
Önder bey merhaba,
Aslında duman çekimi çok geniş alternatif alanları olan bir konu. İyi bir altyapıyla, stüdyo flaşlarıyla ve iyi bir set ile değişik aksesuarlar kullanılarak sıradışı fotoğraflar çekmek mümkün. Benimkisi, evde, çok kısıtlı imkanlarla gerçekleştirilmiş bir çalışmadan ibaret.
Desteğiniz için teşekkürler.
Selamlar, saygılar.
Sevgili Sebahattin kardeşim; Yönteminiz ve açıklamalarınızdan istifade ettim. Ancak dip tahliliniz çok güzeldi, etkileyici idi. Sağolun üstadım. Allaha emanet olun . Tabii bütün Türk halkı ve insanlık..
Hepimiz Alaettin bey, hepimiz.
Sizler de eksik olmayınız.
Saygılar.
sebahattin bey yazınızı yayınlama ya karar vermeniz doğru karar olmuş. o kadar ikaz edilmesine ramen korona kurallarına uyan kişi sayısı çokaz. çevremde sitenizi ve sizin yazılarınızı okuyan çok insan tanıyorum hiç olmaz sa sizi okuyup tehlikenin farkına varır lar belki 🙁 ben de alattin bey gibi yazının son kısmındaki özet te verdiğiniz umut için teşekkür ve tebrik ediyorum.. iyiki varsınız
selamlar
Burhan bey,
Motive edici, güzel düşünceleriniz için biz de teşekkür ederiz.
Yazımda da belirttiğim gibi; bu günler elbet geçecek, ancak bizim bundan gereken dersi çıkarabileceğimiz konusunda şüpheliyim ve kaygılıyım. “Bir hastalıktı, geldi ve geçti” diye değerlendirilebilecek bir durum değil bu! Daha şimdiden çok fazla kişi işini kaybetti, çok kişi henüz bunun farkında bile değil. “Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak” derken bunları anlatmaya çalışmıştım. Bundan önceki süreçte, kendimiz ve ailemiz için, eğitim, kişisel gelişim, yeni çağa ayak uydurmak gibi yaptığımız yatırımlar, bundan sonraki süreçte bizim geleceğimizi belirleyecek.
Saygılar.
Guzel gunler 🙂 bizde istanbukda yiz . Zevkle takip ediyorum
Her zamankinden daha fazla dikkat o zaman Haluk bey.
Saygılar.
Sebahattin hocam bu tür çekim yaparken gözümüz poz telafisinde olucakmı yoksa az pozlansada olurmu🧿
Önder bey merhaba,
Ben bu tarz çekimlerimde flaşlarımı manuel modda kullanıyorum. O nedenle poz telafisi kullanmaya ihtiyaç duymuyorum. Zaten bu gibi çekimlerde tek karede sonuca gidemiyorsunuz. Çokça deneme yapmak gerekiyor. Başlıktaki kırmızı fincan fotoğrafındaki o sahneyi oluşturmak için herhalde en az 10 deneme yapmışımdır.
Az pozlansa pek olmuyor da çok pozlanırsa çaresi daha kolay oluyor. Sonuçta duman için güçlü ışık gerekiyor. Ama sahnede dumanla birlikte başka bir obje varsa o zaman az/çok pozlama sorun olabiliyor.
Saygılar.
Çok teşekkür ederim duayenim❤️Hocam birde flaşın önüne koyduğunuz mukavva ve veya benzeri şey karşı yansıtıcısan küçük olacak dimi
Önder bey,
Flaşın önüne koyduğum ayraç, flaş ışığının dağılıp ya da yansıyıp arka planı da aydınlatmaması için. Çok küçük olmamasında fayda var. Ben 50x70cm boyutlarında arka yüzü mat siyaha boyanmış bir strafor kullandım. Flaş ışığının vurduğu yüzey ne kadar koyu olursa o kadar iyi oluyor. Çünkü ondan da yansıyan ışık, duvardan veya başka cisimlerden sekip arka planı aydınlatabilir. Bendeki straforların bir yüzü siyah boyalı. Böylece onların beyaz yüzlerini yansıtıcı, siyah yüzlerini engelleyici olarak kullanabiliyorum. Maliyetsiz 🙂
Saygılar.