Daha
    Ana SayfaFOTOĞRAF ve VİDEOFotoğrafın TemelleriFotoğrafınızı Geliştirin, Daha Fazla Ekipman Almayın

    Fotoğrafınızı Geliştirin, Daha Fazla Ekipman Almayın

    Hepimizde vardır değil mi, fotoğraflarımızı başka bir seviyeye çekmek istiyorsak, kamera ekipmanımızı geliştirmek isteriz. Bu fotoğrafçıların çok somut bir refleksi; fotoğraf çekmek için doğal olarak sürekli ekipman kullanıyoruz çünkü.

    -

    Tamam, yeni ekipman genellikle belirli fotoğrafları daha kolay yakalamamıza ya da çektiğimiz görüntülerin teknik kalitesini artırmamıza yardımcı olur. Bu pazarlama kokan düşünceden sıyrılıp, fotoğrafınızı geliştirin. Fotoğraflarımızı geliştirmek için başka, daha iyi yöntemler olduğunu unutmayalım; yeni ekipman gerektirmeyen teknikler ve her fotoğrafçı için geçerli olan ipuçlarını bu yazıda birlikte irdeleyelim.

    Fotoğrafınızı geliştirin, sonra ekipmanınızı geliştirirsiniz

    Kompozisyonu Öğrenmek

    Örneğin, işin başında buradan yani kompozisyon ile başlamaya ne dersiniz? Bu konu için şimdiye kadar sayısız doküman okudum, video izledim, web konferanslarına katıldım. Bunlardan derlemiş olduğum bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.

    Kompozisyon, fotoğraflarımızda söylemek istediğimiz şeyleri anlatmak için nesneleri nasıl konumlandırdığımızla ilgilidir. Dikkati ana konumuza çekerek, çerçevemizde dikkat çekecek önemsiz bütün ayrıntıları mümkün olduğunca sahnemizin dışında tutabiliriz.

    Nikon’un, Canon’un, Sony’nin, Fuji’nin, daha aklınıza hangi marka geliyorsa onların,  en ucuz kamerasını profesyonel bir fotoğrafçıya verirseniz ve bu ekipmanı otomatik modda kullanmaya zorlarsanız, yine de harika fotoğraflar bulursunuz. Değeri 15Bin Euro’ları bulan bir Hasselblad profesyonel ekipmanı profesyonel fotoğrafçı olmayan birine verirseniz, ayarlarının mükemmel olduğunu varsaysanız bile muhtemelen neredeyse hiç iyi karesi olmayan bir dizi şey elde edeceksiniz.

    Nedeni çok açık olmalı: Profesyonel fotoğrafçı sahnedeki nesneleri nasıl bir noktaya yerleştireceğini bilir. Güzel bir bakış açısında sahnenin özünü yakalayabilir, birinin düğününü fotoğraflarken tek bir karede ayrıntılı bir hikaye anlatabilir.

    Eğer aynı şeyi yapmak istiyorsak, kendi çalışmalarımızı acımasızca eleştirerek pratik yapmaya başlayabiliriz. Fotoğraflarımızdan birinde, ışık, kamera ayarları, kompozisyon veya ölçülmesi daha zor olan bir şeyle ilgili bir sorun olduğunda buna dikkat etmeliyiz. Bu hatayı önlemek için çekim anında ne yapabilirdik? Günün farklı bir saatinde veya farklı bir perspektiften alsaydık görüntü daha iyi olur muydu? Bunu tüm fotoğraflarımızda yapmalıyız, bizce mükemmel olanlarda bile çok acımasız olmalıyız; aralarında en iyileri olabilirler ama mükemmel değildirler.

    İnsanın kendi yaptığı işlerini sert bir şekilde eleştirmesi zor olabilir. Ancak, amacımız ışık ve kompozisyonun inceliklerini öğrenmekse kendimize karşı dürüst olmamız gerekir. Bir fotoğrafın negatif yönlerini tanımladığımızda bu bilgiler aklımıza kazınır. Bir dahaki sefere bu hataları düzelteceğimiz harika deneyimler kazandırır.

    Fotoğraf sürekli kendini geliştirmek ile ilgilidir. Fotoğraflarımızı inceledikten ve üzerinde çalışılacak alanları bulduktan sonra önceliğimiz bu olmalıdır; Işık, renk, kompozisyon, teknik ayarlar ya da başka herhangi bir şey. Ekipman aklımızdaki en son şey olmalı.

    Ekipmanı Tanımak

    Sürekli olarak en iyi ve yeni modele geçmek yerine uzun süre tek bir kamera ekipmanı kullanarak daha iyi fotoğraflar elde edeceğimize inanıyorum. Nasıl mı? Basit: Ekipmanımızı tanıdıkça istediğimiz fotoğrafları kotarmak daha kolay hale gelir. On yıllardır süren bir manuel flaşın ve eski bir ışık değiştirici kitin tüm inceliklerini anlayan bir portre fotoğrafçısıysanız, elindeki Nikon’un yeni 600 Dolarlık SB-5000’i ile bir başkasının çektiklerinden daha iyi sonuçlar elde edebilirsiniz. Elbette siz de yeni kitin zaman içinde nasıl kullanacağınızı ve bundan azami faydanın nasıl sağlanacağını öğrenebilirsiniz.

    Yıllar içinde kamera ekipman geçişlerimde bu benim deneyimim açısından çok faydalı oldu. Yıllar önce Nikon D5100’den D800’e geçtiğimde ayarlarını öğrenmem biraz zaman aldı. Yıllarca önce Canon SLR ve ardından Nikon D5100 DSLR kullandıktan sonra butonların yerleri, otomatik odaklama davranışları, ölçüm sistemleri vb. ile ilgili hemen her şeyi bazen sezgisel olarak bazen de çok araştırarak öğrendim. Hayır, Nikon D800 uzay aracı değildi, ama yine de birkaç ayımı aldı. Farklı bir DSLR markasına veya aynasız bir kameraya geçseydim bu daha uzun bir süreç alırdı sanırım. En azından D5100 kullandığımda Nikon jargonunu öğrenmiştim.

    En yeni ekipmanı satın almak yerine sahip olduğunuz ekipmanı kullanmayı gerçekten iyi biliyorsanız fotoğraflarınızın ne kadar iyi olacağını görünce şaşıracaksınız. Ne kadar iyi bir tekniğe sahip olsanız bile her zaman geliştirilmesi gereken bir yer vardır. Kameranızda anlık ayarları gözleriniz kapalı olarak yapabilir misiniz, yoksa LCD ekranda ve menülerde zaman mı geçirirsiniz? Manuel Çekim Modu kullanarak çekerken Diyafram Öncelikli Mod‘a ne kadar hızlı geçebilirsiniz, ardından kameranızın minimum enstantane hızını hemen değiştirebilir misiniz?

    Ne kadar çok pratik yaparsanız o kadar hızlı olursunuz.

    Bugüne kadarki tecrübelerime dayanarak söylüyorum; kamera ekipmanınızın en önemli kısmı ekipmanın kendisi değil, önemli olan ekipmanınızı ne kadar tanıdığınızdır. Önünüzde muhteşem bir sahne varsa ve mükemmel fotoğrafı çekmek üzereyseniz, fark yaratacak şey reaksiyon sürenizdir. O anlık durumda yeterince hızlı reaksiyon alamadıysanız…, e hani piyasadaki en yüksek çözünürlüklü fotoğraf makinesine geçiş yapmıştınız, ne oldu?

    Elimizdeki mevcut kitimizle pratikler yaparak becerilerimizi sürekli olarak yükseltmek her geçen gün temelimizi sağlamlaştıracaktır. Bu ise, asla yeni bir kamera almamanız gerektiği anlamına gelmez, daha yüksek kaliteli fotoğraflar çekmenin tek yolu bu değildir. Mevcut cihazımızı mümkün olan en yüksek seviyede henüz nasıl kullanacağımızı bilmeden daha iyi bir fotoğraf makinesinin “yeni sürümüne geçtiğimizde” bu yeni ekipmanda da aynı süreci yaşamamız çok sürpriz olmayacaktır.

    Biz Türkler doküman okumayı pek sevmiyoruz. Kullanım kitapçığı da ne ola? Onlar bu işten anlamayanların bir problem olduğunda bakacakları kağıtlardır, biz zaten pratik zekamızla neler çözmüyoruz ki, üzerinde birkaç düğme olan bir kamerayı mı çözemeyeceğiz, öyle değil mi?

    Blogumda birçok yazımda belirttiğim gibi, Nikon kullanıcılarının tek adresi konumundaki bir forum sitesinin forum editörlüğünü yapıyorum. Kamerasını yeni satın almış ve hemen “sorunsuzca!” kullanmaya başlamış birçok üyemizden öyle sorular alıyoruz ki, şaşırırsınız. Bir örnek; bir üyemizin kamerası deklanşöre bastığında ardı ardına seri şekilde fotoğraf çekiyormuş. “Bunun nedeni ne olabilir?” diye sormuştu. Ben de kendisine kamerayı seri çekim moduna almış olabileceğini belirtmiştim. Bana, “Seri çekim modu ne demek, bunu ben nasıl yapmış olabilirim?” diye sordu tekrar. Kendisine kullandığı kameranın kullanma kılavuzunda bunların anlatıldığı sayfa numaralarını gönderdiğimde bana bozulmuştu. Forum siteleri ne güne duruyormuş, biliyorsam neden forumdan yazmıyormuşum, şimdi o kullanım kılavuzunu nereden bulacakmış vs…

    Herhangi bir ekipman ile yapmak mümkündür

    Kendimde yeni bir cihaz satın alma isteği hissettiğimde, kendime sormayı sevdiğim basit bir soru var: İstediğim fotoğrafları, istediğim gibi çeken ve benim şu anda kullandığım ekipmanı veya belki de daha kötüsünü kullanan bir başka fotoğrafçı var mı? Cevap hemen her zaman “Evet” olmuştur. Cevap evet ise o zaman yeni bir şey satın almam gerekmiyor demektir.

    Yıllar önce üretilmiş bir APS-C sensörlü (kırpma sensörlü, DX) kamerasını hala kullananların olduğunu düşünmek sizi hayal kırıklığına uğratıyorsa, çevrimiçi bir arama yapın; kendinizi bu kamerayı kullananların muhteşem görüntüleri içinde bulun ve şaşırın.

    Buraya kadar yazılanları yapmış olmakla diğer fotoğrafçıların zaten çok fazla sırları (!) olduğunu öğreneceğiz. Bu harika değil mi, çünkü onlardan çok şeyler öğrenebiliriz. Yeni kameralar gerçekten de görüntü kalitesi veya kullanım kolaylığı açısından somut faydalar sağlayabilseler de, herhangi bir ekipmanla da harika fotoğraflar çekebiliriz. Almak istediğimiz fotoğrafın sahip olduğunuz ekipmandan bağımsız olarak yakalanması imkansızdır. Su altı fotoğrafçılığı gibi uğraşlar çok özel ekipman gerektiren işlerdir, elbette bu gibi durumlar istisnadır.

    Görselleştirmeyi Anlamak

    Harika fotoğrafların asıl sırrı aslında “gizli” değildir ve bu, ekipmandan bağımsız olarak yapabileceğimiz bir şeydir.

    Her şeyi görselleştirmeli; Kafamızdaki son sonucu resmetmek, sahnenin önündeyken mümkün olan en iyi fotoğrafı düşlemek, sonra o fotoğrafı gerçeğe dönüştürmek için elimizden gelen her şeyi yapmak.

    Görselleştirme manzaralardan portrelere kadar başarılı fotoğraflar çekmenin hilesidir. Bu yaptığımız fotoğrafların türünden bağımsız olarak önemlidir.

    Bazı fotoğrafçılar görselleştirmeyi gerçek dünyada uygulaması kolay olmayan çok soyut bir araç olarak düşünür, bu doğru değil. Başlarda sizinkiler de başkalarınınki kadar yaratıcı olmayabilir, ama zamanla bunu bir alışkanlık haline getirdikçe çok zevk alacağınızdan emin olabilirsiniz. Ne demek istediğimi bir örnekle açıklamayı seviyorum. Örneklerle açıklanmış bilgileri daha hızlı öğrenmem bunun asıl nedeni olsa gerek.

    Bir fotoğraf yapma hikayesi

    Şimdi içinizden “Ne yapması, yapılan resimdir, fotoğraf çekilir” diyor olabilirsiniz. Hayır ben ciddiyim “Fotoğraf yapmaktan” bahsediyorum. Bu konu hakkında tam anlamıyla neyi kastettiğimi anlamak istiyorsanız bu yazımı okumalısınız: “Resim Çekmek Mi, Fotoğraf Yapmak Mı?

    Bahsettiğim fotoğraf hikayem İzmir’de Konak Meydanında gezerken başladı. Meydan, yeni gelmiş bahar havasının da etkisiyle çok kalabalıktı. Aslında amacım yaklaşan 23 Nisan için arkadaki Belediye Binasının dış gövdesine asılı iki dev Türk Bayrağı ve ortalarındaki Atatürk posterini, Saat Kulesi ile birlikte bir karede çekmekti. Önümden gelip geçen insanlar nedeniyle Saat Kulesinin alt kısmı neredeyse hiç çıkmayacaktı. Güneş tam tepedeydi ve Diyafram değeri f/13 ve ISO 64 olduğu halde makinemin Pozlama Ölçüm sistemi 1/200sn Enstantane Değeri veriyordu. O sırada aklıma başka bir fikir geldi; yanımdaki filtre setimden yararlanabilirdim. Neden günün tam ortasında ve güneş tam tepedeyken bir uzun pozlama çekmeyeyim?

    • Hemen setimi kurdum, kameramı üçayak üzerine taktım,
    • LEE filtre taşıyıcımı objektifime bağladım.
    • Hazır filtre setim yanımdayken neden Polarize filtrem ile de parçalı bulutlu olan gökyüzündeki beyaza çalan maviliği dramatik şekilde masmavi yapmayayım? Evet, ben de öyle yaptım; önce polarize filtremi takıp doğru şekilde ayarladım, gökyüzü tam istediğim gibiydi.
    • Polarize filtremin etkisiyle Enstantane 1/60sn’ye düştü.
    • Netlememi manuel olarak yaptım ve kameramı Manuel Çekim Modu‘na aldım.
    • 10 duraklık ND filtremi taktım, 1/60sn olan enstantane değerini 10 durak yavaşlatarak 15sn olarak ayarladım.
    • Yanımda uzaktan kumandalı deklanşör tetikleyicim yoktu, olmasın, zaten ona ihtiyacım da yoktu.
    • Olası bir perde sarsıntısını yok etmek için kameramda Elektronik Ön Perde Deklanşörü özelliğini aktif ettim
    • Olası bir ayna sarsıntısını yok etmek için Pozlama Gecikme Modu ayarını 3sn yaptım.
    • Kameramı “Q” çekim moduna ayarladım, ki Elektronik shutter özelliğini kullanabileyim.
    • Kameramın vizör kapağını kapattım, böylece uzun pozlama esnasında buradan kameramın içerisine girecek ışığın fotoğrafımı bozmasını engelledim.
    • Deklanşöre bastım.

    Aşağıdaki fotoğraf çıktı:

    Fotoğrafınızı Geliştirin, Daha Fazla Ekipman Almayın
    İzmir Konak Meydanı
    Nikon D850, AF-S Nikkor 16-35mm f/4G ED VR
    LEE Polarize ve 10 durak ND Filtre
    Pozlama: f/13, 15sn, ISO 64

    Açıkçası hoşuma gitmemişti. Tam o sırada önümden sepetindeki kırmızı karanfilleri satan bir roman kadın geçiyordu. Hemen yanına gidip amacımı anlattım kendisine ve ondan yerde oturup bana 15sn boyunca kıpırdamadan poz vermesini rica ettim. E tabi bu pozun bir karşılığı olmalıydı, onun için güzel sonuçlanan bir şekilde anlaştık 🙂

    Aşağıdaki fotoğraf çıktı:

    Fotoğrafınızı Geliştirin, Daha Fazla Ekipman Almayın
    İzmir Konak Meydanı
    Nikon D850, AF-S Nikkor 16-35mm f/4G ED VR
    LEE Polarize ve 10 durak ND Filtre
    Pozlama: f/13, 15sn, ISO 64

    Haliyle, 15sn boyunca hiç kıpırdamadan durabilmesi imkansızdı, fotoğrafta biraz bulanık çıksa da amacıma ulaşmıştım. İşte, ben burada bir fotoğraf yapmıştım, beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz. Bu arada, fotoğrafım “İzmir Uluslararası Fotoğraf Günleri” etkinliklerinde sergilendi.

    Görselleştirme çabalarınız her zaman bu kadar basit ya da kolay olmayabilir; Bu, benim kendi amatör fotoğrafçılığımdan aklıma gelen en yakın örnek. Görselleştirme gündelik fotoğraflar için bile önemlidir. Bir sahne gördüğümde ideal fotoğrafı düşünmeye zorluyorum kendimi, sonra bunu gerçeğe dönüştürmek için çalışmalara başlıyorum. Hemen her durumda bir görüntüyü hayalinizdeki fotoğrafa dönüştürmek için mutlaka yapabileceğiniz bir şeyler bulabilirsiniz.

    Sonuç

    Fotoğraflarımız ve muhtemelen ekipmanımız yeterince iyi olmasa bile, yeni bir ekipman satın almadan görüntülerimizi geliştirmenin sayısız yöntemleri var. Bu yazı bunlardan sadece birkaçını anlatıyor.

    Yukarıdaki fotoğrafları çekebilmek için mutlaka Nikon D850 gibi bir profesyonel kamera mı gerekiyor, HAYIR! Bu fotoğrafların çok daha iyisini herhangi bir giriş seviyesi DSLR kamera ile pekala çekebiliriz. Fakat çekim hazırlıklarını adım adım anlattığım yere tekrar dikkatinizi çekmek isterim. Ben “Hemen setimi kurdum” ile başlayıp “Deklanşöre bastım” ile biten uzunca listelenmiş o işlemleri sizce ne kadar zaman içerisinde yapabilmişimdir? Hatırlamıyorum, ama emin olun onları yazmak daha uzun bir zaman almıştır. O kadar otomatiğe bağlamışım ki ben bile hatırlamıyorum.

    Diyeceğim şu ki, sözün özü basittir: Tekniğimizi geliştirmeye odaklanalım, harika fotoğraflar doğal olarak gelecektir. Yeni bir ekipman, kompozisyonumuzu veya ışığı kullanma becerilerimizi geliştirmez. Hatta ilk başlarda onu nasıl kullanacağımızı gerçekten öğrenene kadar daha da kötü fotoğraflarla sonuçlanabilir!

    Şu anda birçok insan sizin sahip olduğunuz ama muhtemelen beğenmediğiniz ekipmanı tam olarak kullanarak, sizin de hayranlıkla seyrettiğiniz fotoğraflar çekiyorlar. Eğer onlar gibi olmak istiyorsanız daha fazla ekipman almanız buna yardımcı olmaz.

    Yeni ekipmana sahip olma fikrini küçümsemeye çalışmıyorum, ben de yeni nesil ekipmanları seviyorum. Yeni kameralar, birlikte gelen özellikler ve pro objektifler bazı belirli fotoğrafların çekimini kolaylaştırır ve çektiğiniz görüntülerin çözünürlüğünü ve ayrıntılarını katlayabilirler.

    Ancak fotoğraflarda bir şeyler eksikse ekipman çözüm olmuyor. Bir fotoğrafın gerçek kalitesini yakalamak için ışık, özne ve kompozisyon gibi şeylere odaklanmak gerekiyor. Bunlar ekipmanla düzeltilebilecek faktörler değil; Bu güce sahip olan tek kişi bizleriz.

    Bu yazıyı aynı zamanda kendim için de yazdım. Dikkat ettiyseniz hep BİZ diye bahsettim. Çünkü böyle düşünerek, son zamanlarda bendeki gelişmeyi başkalarından, üstelik bu işin profesyonellerinden sıkça duymaya başladım.

    Fotoğraf çekmek mutlu ediyor” demiş miydim?

    Sizin de buna benzer deneyimleriniz, görüş, öneri veya yorumlarınız varsa aşağıdaki “Yorumlar” kısmından benimle paylaşın.

    Işığınız bol olsun.

    İLİŞKİLİ İÇERİKLER

    Film geliştirmede (banyo etmek) önemli iki problem: Sis/Buğulanma (fog) ve Ağ Dokusu (reticulation)

    Sebahattin’in yayınladığı “gürültü azaltma” üzerine olan yazıdaki güncel adıyla “gürültü” ya da eskilerin deyimi ile “gren” fotoğrafçıların üzerinde çok durduğu bir problem. Ancak dijital fotoğraf makinası kullananlara “Allah başka dert vermesin” dersek yeridir.

    Nikon Z8 Ayarları

    Umarım bu makaleyi faydalı bulursunuz. Belirtmeliyim ki, bunlar benim için işe yarayan Nikon Z8 Ayarları 'dır ve sizin ihtiyaçlarınıza uymuyor olabilirler. Bu ayarlar elbette böyle sabit kalmayacaktır. Z8'in özelliklerini keşfetmeye devam ettikçe, özel düğme atamalarında ince ayarlar yapmaya devam edeceğimden eminim.

    Renkli negatif film banyosunda cevap bekleyen sorular

    Bir önceki yazıdan geldiğimiz nokta burası. Sanki sürekli renkli film banyo ediyormuşum gibi işi “cevap bekleyen sorular” kısmına getirdim. Ancak renkli film banyosu hakkında onlarca makale okuyup onlarca video izleyince insan kendini yıllardır renkli film banyosu yapıyormuş gibi hissediveriyor.

    Megapiksel olarak filmler

    Dijitalde ağzımızdan düşürmediğimiz “piksel” ifadesinin filmdeki karşılığı “gren” dir. Yani görüntü, gümüş tuzlarından oluşan bu grenlerin ışığa göre kümeleşerek bir arada olmasıyla ortaya çıkar.

    E-POSTA ABONELİĞİ

    Yorum Politikamız: Arthenos.com ekibi olarak tüm okuyucularımızı tartışmalara aktif olarak katılmaya teşvik etsek de, Davranış Kurallarımıza uymayan veya yayınlanan materyalin editoryal standartlarını karşılamayan herhangi bir içeriği Silme / Değiştirme hakkını saklı tutarız.

    YORUM YAPILDIĞINDA BANA BİLDİR
    Bana bildir
    guest

    39 Yorum
    Beğenilenler
    En yeniler Eskiler
    Satır içi geribildirimler
    Bütün yorumları göster
    Öner BÜYÜKYILDIZ
    Öner BÜYÜKYILDIZ

    Müsadenizle bende birşeyler eklemek istiyorum Sebahattin Bey;
    Bol bol fotoğraf izlemek, ister amatör ister profesyonel olsun başka insanların çektiği fotoğrafları incelemek gerekiyor. Bu onları taklit etmek, benzerini çekerek kopyalamak anlamında değil, yeni teknikler yada benzer ekipmanlarla neler yapılabileceğini görmek açısından çok gerekli. filickr yada benzer sitelere üye olarak, fotoğrafçıların sosyal medya hesaplarını takip ederek çalışmalarını incelemek, kadraj oluşturma ve kompozisyon açısından çok fayda sağlıyor bence.
    Ve tabi bol bol pratik.
    Teşekkür ederim yazınız için.

    Hüseyin Ç.
    Hüseyin Ç.

    Muhterem Sabahattin bey,
    Eposta adresimde arthenos.com dan gelen yeni bir bülten gördüğümde hemen “yazının devamını oku” bağlantısını tıklıyorum. Çünkü beni mükemmel yeni bir makalenin daha beklediğini biliyorum…
    Bazı düşüncelerimi eklemek isterim. Kompozisyon sizin amacınızı veya mesajınızı fotoğrafınız ile vermenin bir yoludur ve çok fazla gayret ve ihtisas gerektiriyor.
    İkincisi ekipman alımı. 40 yıldan fazla zamandır gitar çalıyorum, Gençliğimde 20 yıl kadar profesyonelce çalıştım. Başlarda neredeyse çalmaktan vazgeçiyordum, çünkü başladığım gitar aslında çalmaya çalıştığım şeyi misal sesleri çıkarmamı engelliyordu. Bir gün başka birinin gitarını çalma şansım oldu ve bundan sonra önceki kişinin ben olmadığının farkına vardım. O günden beri yıllar boyunca bir sürü gitar aldım ve çaldım ama hala 1968 model bir klasik gitar kullanıyorum. Bunları neden söylüyorum çünkü kameralarla da benzer bir maziye sahibim. Benim D810’um sadece benimle konuşabiliyor. Daha küçük cebe sığan kameralar seyahat etmek için taşımak için daha kullanışlı olabilirler ama ben böylelerini neredeyse hiç kullanmadım. Zamanımı eksiklerimi telafi etmek için harcamak istiyorum. Ben sadece çekmek istiyorum. Artık yeni kameralar hakkında bir şey düşünmüyorum… Sadece fotoğraflarımı düşünüyorum…

    Harika yazılarınız için tekrar teşekkür ederim.
    Tüm yazılarınızda her zaman aynı ciddiyet, titizlik ve düşüncede olduğunuzu hissettirmek konusunda çok başarılısınız.

    Kaleminize sağlık…

    Hüseyin Ç.
    Hüseyin Ç.
    Yorumun sahibi  Sebahattin Demir

    Ne demek efendim
    Elimden gelen ne ise yaparım.
    Fakat sizin benim tecrübelerime ihtiyaç duyacağınızı tahayyül edemiyorum. Bizler sizden öğreniyoruz.
    Kalın sağlıcakla…

    Osman Alphan
    Osman Alphan

    Ekipman almak için yormayın kendinizi yazısının altına ekipman sormak biraz ironik olacak ama… 🙂
    2-3 aydır 18-55 stm yerine 17-50 & 30mm 1.4 & 17-70 gibi lenslerden biri ile devam etmek istiyorum… Bunun sebebi 18-55 stm ile manzarada ağaçların suluboya gibi çıkması, mesela Em10m.2’de Sigma 60mm ile herhangi bir ağacı çektiğimde ağacın en küçük yaprakları dahi net ve keskin çıkıyor, ki 60mm m4/3 ile 120mm oluyor! Yani manzara çekilecek açı değil, tabi portrede efsane… Tabi portrede keskinlik göreceli konu… ben seviyorum…
    Toparlamak gerekirse, söylemek istediğim ağaçları keskin gösterebileceğim 750d için bir lens tavsiyeniz var mı? Yoksa yazının ana fikrine odaklanıp 18-55 stm’nin neden böyle davrandığını mı anlamaya çalışayım, aslında tahminim yanlış diyafram gibi geliyor… ama hastalık gibi gözüm başka lenslerde 🙂 Bir de “ne alacağını tam bilmiyorsan alma” prensibine inanıyorum, arafta kaldım yani 🙂 Yinede manzarada hangi lensleri/açıları/ayarları tavsiye edersiniz diyerek, yazıma son veriyorum…

    Osman Alphan
    Osman Alphan
    Yorumun sahibi  Sebahattin Demir

    Teşekürler… ilk fırsatta okuyacağım… hala gözüm başka lenslerde ama 🙂 bu bir hastalık galiba… şeytan diyor git Sigma 18-35 f1.8 al 🙂 ama hanımdan güzel bir dayak yerim 🙂 sonra gözüm Sigma/Tamron 17-50’lere kayıyor… emin olamıyorum, Sigma 30mm f1.4 derken en son eldekini keşfet diyorum… sanırım frene basıp 1 sene daha 18-55 stm ile devam… sonuçta 2. makinemde de iki lensten biri olan Oly. 17mm f1.8’de var, ki manzara açısı/keskinliği güzel… derdim 18-55 stm’nin kit lens olması galiba… halbuki kit lenslerle de ne efsane kareler çekiyorlar 500px’te…
    Ayrıca son günlerde MTF grafiklerine rastlıyorum, bu grafikleri okumayı çok anlamadım, anladığım kadarı ile f değerlerine göre netlik/keskinlik durumunu gösteriyor… tabi bir sürü grafik çeşidi var, sadece çubuk grafiklerini biraz anladım… bu grafikleri okumak konusunda bir yazı, doğrusu güzel olurdu… iyi günler abi…

    Osman Alphan
    Osman Alphan
    Yorumun sahibi  Sebahattin Demir

    Evet muhtemelen o sendroma yakınım 🙂 ama fotoğraf denen hastalık başka hastalıklara da yol açıyor işte :)… Zaten fotoğraf bir arayış değil midir… Belkide ekipman arayışı fotoğrafın o “aramak” ruhunun yansımasıdır… Mesela kendi fotoğraf ruhumu ararken, en sevdiğim açının ff’de 50 mm civarı olduğunu fark etmeye başladım… bakalım ekipman aramak/araştırmak serüvenim ekipman alma ile değilde kendi fotoğrafçılık ruhumu bulma ile sonuçlanırsa gelişmiş olurum, yoksa ilk aklıma yatan ekipmanı alıp çantamı ekipmanla doldurursam bir süre sonra fotoğrafı sevmeyen ekipmanı bol bir fotoğrafçı olurum!
    Önce neyi sevdiğini bilmek ya da bulmak lazım… bazen bu bir ekipmanı alıp denemek ile bazende kendinin/başkasının çektiklerine bakıp hımm ben böyle kareleri ve şu ayarları seviyorum demek ile oluyor… ama henüz fotoğraf aşkım sona ermedi… yarı akıllı, yarı deli yola devam…
    long live my photos 🙂

    Coşkun GÜLERYÜZ
    Coşkun GÜLERYÜZ

    IFOD Nisan2018 Yeni üye sunumda sizi tanıdım. İlk sunumu ben yapmış idim. Sıra size geldiğinde çok başarılı görsel ve sunum tekniğinize hayran kaldım. Ne kadar mutlu oldum ki ayni ekip içindeymişiz. İzmir uzağında fakat İzmir ruhunu ebediyen taşıyan varlığınız beni mutlu etti. Yazılarınızı yakından takip ediyorum. Tecrübelerinizi bizden eksik etmeyiniz.
    Saygılar.

    Zeynep K.C.
    Zeynep K.C.

    Merhaba, blog’unuzu yakından izliyorum.
    Deneyimlerinizin arkasında bilgilendirici ve öğretici buluyorum.
    Kompozisyon fotoğrafçılığın hala öğrenmekte olduğum bir konusu. Bir anı yakalamak için iyi bir bakış açısına sahip olmak için çabalıyorum.
    Aydınlatma için hafif bir set satın almayı düşünüyordum ama kameramın ve lensimin temellerini öğrendiğimde fikrimi değiştirdim. Bu yazınızdan sonra sanırım hiç düşünmeyeceğim 🙂
    Ufku ya da yakınlardaki nesneleri aydınlatmak için güneşin doğal ışığını kullanıyorum. Dolunayda Ay’ı gece çekimi için aydınlatıcı olarak kullanıyorum.
    Pozlama üçgenini iyi özümsemek ve kullanmak mükemmel görüntüyü yakalamak için en temel şeydir. Şimdi kaliteli fotoğraflar ve bokeh elde etmek için pozlama üçgenini nasıl kullanacağımı biliyorum. Bu bilgilerin önemli kısmını blogunuzdan öğrendim. Nikon D750 ve 24-120 f4 lens kullanıyorum.

    Blog’unuzda kendim gibi fotoğraf tutkunlarının deneyimlerini paylaşmak ve birbirlerinden bir şeyler öğrenmek için harika bir ortam bulabilmemizi sağladığınız için teşekkür ederim.

    Ersin
    Ersin

    Yine şahane bir konu ve harika bir yazı daha…
    Tebrikler

    Arzu
    Arzu

    Az önce bir solukta okudum
    Çiçekçi kadın hikayesi ayrı bir güzeldi
    Teşekkürler

    Suna
    Suna

    Harika yazı
    En baştaki resim şahane olmuş herhalde bu sahne içinde uygun anı beklediniz…
    Amatörüm diyorsunuz bence yanılıyorsunuz çok güzel görüşünüz var
    Roman kadını ikna metodunuzu beğendim 🙂
    Tebrikler

    Berkay
    Berkay

    Canon kompak kamera ile başladım. Gün ışığında sokak fotoğrafçılığı için çok işimi gördü. Resimlerimi hiç basmadım bu yüzden problem olmadı. Ancak daha sonra akşamları dışarıda fotoğraf çekmeye başladığımda görüntülerin kalitesinden memnun kalmadım. Kompak kameram karanlıkta ayrıntı toplamak için yeterli değildi. Bu yüzden bir Sony kompak kamera aldım ve hafif bir iyileşme olduğunu fark ettim.
    Daha sonra manzara fotoğrafçılığına ilgi duymaya başladım. Çektiğim manzara fotoğraflarını basmak için kompak kameramı kullandığımda kalitenin çok iyi olmadığını fark ettim.
    Bu yüzden Nikon D610 aldım. Bu kamera güzel baskılar için yüksek kaliteli görüntüler üretme konusunda başarılıydı. Bu kamerayı bir süre kullandıktan sonra tripod lens ve diğer aksesuarlar ile birlikte sürüklenmekten bıktım. Bu yüzden onlarıda sattım ve tekrar sokak fotoğrafçılığı yapmak için bir Panasonic kompak kamera aldım.

    Işık, konu, kompozisyon vb. hakkında bilgi edinmek istemiyorum.
    Fotoğrafçılığın kolay ve zevkli olmasını seviyorum.

    Andrea
    Andrea

    Hi Sebahattin,
    Kesinlikle haklisin! Yuzler kadar ayari olan karisik bir cameranin size karsi bile calisacegini dusunurum, yeni device yeni extra ihtiyac demek. Eski film cameranin (shutter, aperture ve manual focus ile) yaraticilik gelistirdigini ve sizi zorladigine inanirim. Modern camera cok benim icin fazla karisik, ben mutsuz. Modern camera = harika fotograf, anliyor ben, ama fotograf cekiyorken yalniz teknik hakkinda az dusunmek, etrafimdeki interesting seylere focus istiyorum.

    Güner K. Ertuncer
    Güner K. Ertuncer

    Seçilen konular harika…
    Teknik birikim harika…
    Tekniği anlaşılır bir sırada ve akıcı dille anlatım harika…
    Kullanılan dilbilgisi harika…
    Yazının görselliği ve sunumu harika…
    Kullanılan örnekler tam yerinde…
    Eğlence derseniz var…
    Her yazıda aynı disiplin ve kalite…
    * * * * *
    Teşekkürler Sebahattin bey
    Lütfen yazmayı bırakmayın…

    Kutlay
    Kutlay

    Bence fotograf cekilir yapilmaz… Resim yapilir. Bahsettiginiz izmir cekiminde siz fotograf makinenizle resim yapmis oldunuz…

    Kutlay
    Kutlay
    Yorumun sahibi  Sebahattin Demir

    Eger sizin gibi yapiyorlarsa onlarda resim yapiyordur makineleriyle

    Seçkin
    Seçkin

    Güzel makale. Çeşitli seviyelerdeki kişilere fotoğraf dersleri veriyorum. Görüntülerin kalitesi için en önemli şey ekipmana değil, bilgiye dayanır. Bir kişinin kendi ilgi alanları geliştikçe kendi ekipmanını büyütmesi bence çok daha akıllıca olur. Yeni başlayanlara iyi bir kitap ya da video önermek, iyi bir kamera önermekten çok daha iyidir. Derslerin konusu kompozisyonun temel unsurları, ışığın anlaşılması, odak uzunluğunun seçimini ve dosya işleme ile ilgili bazı temel konuları kapsamalıdır. Daha sonraki aşamalarda başka ilave aksesuarlardan bahis edilebilir. Ama kişi bu temel bilgisini geliştirmedikçe bu ilave malzemeleri satın almaya gerek yoktur.

    Seçkin
    Seçkin
    Yorumun sahibi  Sebahattin Demir

    Niyetinize ve bu amaçla gösterdiğiniz gayrete saygı duyuyorum. Blogunuz şimdiye kadar rastladıklarımın en iyisi. Üşenmedim tüm özellikleri denedim hepsi kusursuz çalışıyor. Belliki çok emek sarfediyorsunuz. Titiz biri olduğunuz çok belli. Email adresime gönderdiğiniz haftalık bülten bile çok klas. Önemsediğiniz konular hakkında hikayeler ve tecrübelerle bezenmiş yeni yeni makaleler için size kolaylıklar diliyorum.

    Mümtaz Serdengeçti
    Mümtaz Serdengeçti

    Hocam sizi nikon forum sitesinden tanıyorum ve takip ediyorum … bu bloğun sizin olduğunu bilmiyordum … az önce hakkınızda sayfasına bakınca şaşırmadım sebahattin üstad yaparsa böyle olur dedim … şimdi tek adresim artık belli oldu … bizi yazılarınızdan mahrum bırakmayın arayı fazla açmayın 😊😊😊 … selamlar

    Ediz

    Güzel bir yazıydı, zevkle okudum, sitenizi yeni keşfettim, takip etmeye devam edeceğim başarılar dilerim.

    Bu makaleyi paylaş

    Sebahattin Demir
    Sebahattin Demir
    Mühendis ama Tıp meraklısı. Seyahat etmeyi seven bir fotoğraf gönüllüsü. Okumayı, araştırmayı, sorgulamayı sever. İnsan ilişkilerine ve saygıya önem verir. Bildiklerini paylaşmaktan mutluluk duyar. "Bilmiyorum" demekten çekinmez. Türkçe yazım kurallarına uymayanlarla arası iyi değildir. Detay profil bilgisi için tıklayınız.

    MANŞET

    POPÜLER İÇERİKLER

    39
    0
    Düşünceleriniz bizim için önemli. Belirtmek ister misiniz, lütfen yorum yapın.x