Yıllar önce Sevgili Sennur Sezer, Evrensel’de ve Evrensel Kültür dergisinde yayımlanan fotoğraflarıma kısa yorumlar yazmıştı. ‘‘İzler ve Sözler’’ adıyla sergi açtım, video sunum hazırlayıp paylaştım.
Hakkı Özdal ‘‘Bir sanat dalı başka bir saat dalının platosu olabilir’’ demişti. Bazen fotoğraflarımızı çekerken bir öykü veya şiir öncülük eder, bazen bir fotoğraf bir öyküye veya şiire öncülük edebilir. Hatta bir fotoğraf bir ressama ilham kaynağı olabilir. Üreten ve paylaşan sanatçı bir başka sanat alanıyla birleşince mutlu olur her halde. Ben de mutlu oldum. Yazar, Öykücü Taner Demir arkadaşım da iki fotoğrafıma kısa yorum/öykü yazınca sizlerle paylaşmak istedim.
Fotoğraf: Özcan Yaman Fotoğraf: Özcan Yaman
GÖLGENİN DİLİ
Yaşlı bir kadın geçiyor önümden,
Elinde torbası, ayağında terlik.
Sakınan adımları kaldırımda aydınlığı arıyor,
Dikkatli bakışlarıyla başı öne eğik.
Biraz gönülden bakınca,
Hemen anlaşılıyor telaşı,
Kendi de bir gölgeden ötesi değil ya bu dünyada,
Bu yüzden onlara basmaya kıyamayışı.
Adaleti hayatın kendinde aramak boşuna,
Kimileri işte böyle gölge insanlar olur.
En küçük, en masum detayları,
Gölgelerin karanlığında kaybolur.
(Taner Demir, 29 Haziran 2019)
ÇOCUKLUK ARKADAŞIM

Geçenlerde rastladım ona. Çocukluk arkadaşıma… Ne kadar da çok olmuş görüşmeyeli, ne kadar özlemişim… Oysa ki hiç ayrılmayız sanmıştım birbirimizden. Hep beraber gezer, dolaşır, kendimizi yapışık ikizler sayardık. Hele elektrik kesintilerinin sık olduğu o yıllarda, gaz lambasının ışığında ne oyunlar oynardık. Bir hayli değişmiş, kilo almış. Zaman, kattığı olgunluğun yanında onu bir hayli hırpalamış. Geçen yıllar ona da aynı acımasızlığı yapmış ama en azından bana yaptığının tersine, saçlarına tek bir beyaz kondurmamış. Geçmişten gelen samimiyetle, bir kafeye geçmeye ihtiyaç duymadık. Hemen oradaki bir duvarın üstüne oturup, sohbete daldık. Tıpkı çocukluğumuzda kaçış yerimiz olan o incir ağacının altındaki duvarda oturur gibi omuz omuza, yan yanaydık. Sonradan edinilen arkadaşlıklardaki güvensizlik ve yapmacıklıklardan uzak, kalbimizi birbirine açtık. Ne de olsa biz, çocukluk arkadaşıydık… Beraber birer sigara yaktık. O da üniversitede başlamış…
Sigaraların dumanında o yılları andık. Daha çok ben konuştum, o dinledi. Oldum olası yapısı hep böyle sakin, sessizdi. Ayrılma zamanı geldiğinde, ikimiz de arkadaşlığımıza verdiğimiz aranın mahcupluğu içinde birbirimize sarıldık. En kısa zamanda buluşmak sözüyle, birbirimizden ayrıldık. Uzaklaşırken ara ara birbirimize dönüp, kalabalıklar arasında kayboluşumuza baktık. Çocukluğumun en iyi oyun arkadaşı, gölgem, biz ne iyi arkadaştık.
(Taner Demir, 18 Temmuz 2019)
Yazı ve fotoğraflarınız için çok teşekkür ederiz Özcan bey.
Sizi aramızda daha sık görebilmek dileği ile.
Kısmetse neden olmasın. Sevgiler
Özcan bey merhaba,
Arthenos ailesine hoşgeldiniz, yazı için teşekkürler.
Bu yazısı bir tanışma yazısı olarak alıyor, devamında güzel ve etkileyici yazılarınızda bir arada olmayı diliyoruz.
Selamlar, saygılar.
Özcan Bey ile tanışmama “gölge” üzerine düşünmek ve yazmak aracılık etti. İFSAK Blog da okuduğum bir yazısının peşinden diğer yazılarının izini sürünce “Fotoğraf ve Yorum” yazısı ekranıma düştü. Bu sefer de Özcan Bey’in izini sürmeye başladım. Yazıyı yayınlamak için talep ettim. Kırmadı. Adını şöyle yapayın dedim, yine kırmadı.
Bu yazı ile benim başlattığım “Fotoğraf ve Gölge” yazılarını üçe tamamlamış oluyoruz.
Özcan Bey fikirleriyle, fotoğraflarıyla blogumuzda bize ışık tutmaya devam edecek diye düşünüyorum. Ve fotoğraf yolunda birlikte yürümeye devam ederiz. Bu vesile ile kendisine gönülden “hoş geldiniz” diyorum. İyi ki varsınız…
Sevgi ve saygılarımla
Bİlgi ve deneyimlerimi paylasmak benim için bir görev. Fotoğraf hayatımın bir parçası. Bu parçayı dostlarla tamamlamak önemlidir. Teşekkürler