Piyasada çok sayıda bilgisayar/tablet var. Bunların arasından seçim yapmak zor olabiliyor. Bugün size görüntü işlemek için bilgisayarınızda hangi özelliklerin olması gerektiğinden bahsedip birkaç ay önce büyük ve ağır sabit bilgisayarımın yerine aldığım Lenovo Legion 7 dizüstü bilgisayarı kısaca anlatacağım.
Burada görüntüyü “fotoğraf veya video” anlamında kullanıyorum. Bir yazılımla çektiğiniz fotoğrafların renklerini ve parlaklığını değiştirmek, onlara keskinlik vermek, çeşitli efektler uygulamak ve onları farklı formatlarda kaydetmeye “işlemek” diyorum. Benzerini videolar için de düşünebilirsiniz. DxO PhotoLab, On1 Photo Raw, Affinity Photo, Gimp, Lightroom gibi uygulamalarla fotoğraflarınızı; Apple FinalCut Pro, DaVinci Resolve, Adobe Premier gibi yazılımlarla videolarınızı işlemeye çalışıyor ve mevcut bilgisayarınızda sıkıntı yaşıyorsanız aşağıda hem sahip olduğum bilgisayarı tanıttım hem de iyi bir görüntü işleme bilgisayarının sahip olması gereken özelliklerden bahsettim.
Yazının altına yorum ve sorularınızı bekliyoruz.
İŞLEMCİ EN İYİSİ Mİ OLSUN?
Her “hangi gövdeyi alsam?” diye sorana “full frame al geç” diyenler gibi (hala bu “full frame” özentisinden vazgeçemedik), bilgisayar tarafında da “ne alsam?” diye sorana “en hızlı işlemci, en acaip ekran kartı al” diyenlere rastlıyoruz.
Bilgisayardan aldığınız performans en yavaş bileşenle ölçülür
Halbuki bilgisayardan aldığınız performans en yavaş bileşenle ölçülür. En hızlı işlemciniz de olsa, örneğin sabit diskiniz “eski” HDD tipiyse bilgisayarınızın görüntü işleme performansı düşük kalacaktır. Hızlı bir disk aldınız diyelim, ama RAM miktarı 8GB ise bilgisayardan alacağınız performans hala düşük kalacaktır. Bu yüzden, bilgisayar alacaksanız veya mevcut bilgisayarınızın performansını arttırmak istiyorsanız her zaman dengeli olmaya bakın.
ÖZET
En az 6 çekirdekli bir işlemci (gerçek çekirdek sayısı), en az 16GB RAM, en az SSD ve tercihen M.2 bir depolama diski, en az nVidia GTX 1660 ekran kartı ve iyi bir güç kaynağı (PSU); Apple tarafında da en az M1 işlemcili bir Mac. Bunlar çoğu amatörü ve birçok profesyoneli hem fotoğraf hem video işlerinde idare edecektir. Bunları haricindeki anakart tipi, paralel PCI hat sayısı desteği, Intel Thread Director, tek işlemcideki frekans hızı, RAM’in gecikme süresi vs.. gibi detaylar artık gerçekten de “detay”a giriyor, bu yüzden bu yazıda o mecralara girmiyorum ve daha çok pratik konuları aktarmaya çalışacağım.
EN YAVAŞ BİLEŞEN ÇIKMAZI
Bu sözcügü unutmayın: Denge.
Orta kalite algılayıcı + kaliteli lensi her zaman en iyi algılayıcı + kötü lense tercih ediyorum. Her zaman. Tartışmasız. Benzer şekilde en hızlı işlemci ve az RAM yerine orta seviyede işlemci ve bol RAM’i tercih ederim. Aşağıda birkaç karşılaştırma verdim, oradan neden bahsettiğimi anlarsınız:
Yukarıdaki seçeneklerde ben Seçenek 2’dekileri seçerdim. Neden? Çünkü Seçenek 1’deki en az bir bileşen diğerlerini yavaşlatıyor. Seçenek 2’deki işlemci/gövde daha iyi olmadığı halde diğer bileşenler sayesinde Seçenek 2, Seçenek 1’den genelde daha iyi performans verir.
İŞLEMCİ
Uzun süredir Intel liderliği vardı, Ryzen sayesinde AMD öne geçti. Piyasada gördüğümü kısaca böyle özetliyorum ben. Eskiden AMD uygun fiyatlı ama çok ısınan ve performansı Intel rakiplerinin gerisinde işlemciler üretirdi. Şimdi ısı ve performans konusunda AMD genel olarak daha iyi. 12. nesil Intel işlemciler AMD’yi yakaladı diyebilirim ama ben gene de 2022 ortası itibariyle AMD Ryzen işlemcilere bakardım. AMD işlemciler, benzer fiyatlı Intel işlemcilere göre (genelde) daha fazla çekirdeğe sahip, bu yüzden görüntü işleme gibi işlemlerde AMD biraz daha öne çıkıyor. Oyun tarafında Intel biraz daha iyi çünkü (gene genelleme yaparsak) çekirdek başına Intel işlemciler biraz daha hızlılar.
PC için önereceğim işlemciler: AMD Ryzen 9 5950X veya 5900X, AMD Ryzen 7 5700X veya 5800X3D, Ryzen 5 3600.

Apple tarafında işler biraz değişti. Apple bir süredir kendi M1 işlemcisini üretiyor. Bunlar fiyatlarına ve kullandıkları enerjiye oranla çok performanslı işlemciler. Bu işlemciye RAM entegre, bu yüzden RAM-işlemci arasındaki bağlantı inanılmaz hızlı. 8GB RAM’e sahip bir MacBook Air, 16GM Ram’lik bir önceki nesil Mac Pro’dan daha performanslı olabiliyor.
Apple için önereceğim: M1 işlemcili bir Mac Air (RAM konusu önemli, aşağıda onu da okuyun). Bence yeni alıyorsanız ve eski nesillerde ciddi indirim yoksa Intel işlemcili Apple almayın artık. Bir istisna: 32GB ve fazla RAM’e sahip eski nesil Mac Pro bilgisayarlar ağır işlerde hala 16GB RAM’e sahip M1 Applelardan daha iyiler. Geçen ay Amerika’da bir arkadaş 128GB RAM’li ve Intel işlemcili bir Mac Pro’yu, M1 işlemcili ama 32GB RAM’e sahip yeni Mac Pro fiyatına aldı. Depolama olarak da “eski” makine daha iyiydi. Böyle fırsat yakalarsanız eyvallah, onun dışında M1 iyidir.
RAM
RAM tarafında çok detay var ama ben burada kısa keseceğim: En az 16GB, tercihen 32 veya daha fazla RAM alın. Senelerdir 8GB bilgisayarları “oyun ve tasarım canavarı” diye sattılar ama siz buna inanmayın. RAM miktarı 8’in altındaysa en az 16’ya arttırmaya bakın.
Cicili bicili, acaip ışıklandırmalı ya da soğutuculu RAMlere para vermeyin. Güvenilir bir marka, yeterince hızlı ve bol RAM alın. Bu PC’de böyle.

Apple tarafında işler daha karışık çünkü M1 ile beraber Apple RAMleri işlemciye entegre etti. Yani M1 işlemcili bir Apple bilgisayar alıyorsanız RAM miktarını arttırmanın imkanı yok. Apple fiyatlarından haberiniz varsa RAM arttıkça fiyatın astronomik olarak arttığını da bilirsiniz. Ama Apple M1 işlemcisinin bir avantajı var: RAM işlemciye entegre olduğundan bu ikili inanılmaz hızlı haberleşiyor, bu sayede yeni M1 + 8GB Apple bilgisayarlar genelde eski Intel + 16GB Apple bilgisayarlardan daha performanslı oluyorlar. AMA (bir “ama” daha): Eğer çok fotoğrafı bir anda işliyorsanız (örneğin odak yığınlama, çok dosyayı bir anda çevirme) veya çok katmanla çalışıyorsanız, veya yüksek çözünürlüklü fotoğraf ve video dosyalarıyla uğraşıyorsanız 8GB hala 16GB kadar iyi değil. Bu yüzden Apple tercih ediyorsanız ne yapın edin 16GB RAM’li bir M1 işlemcili Apple alın.
Ekran kartı
Görüntü işleme programları son yıllarda ekran kartlarını da aktif olarak kullanıyor, bu yüzden mümkün olduğunda harici bir ekran kartı edinmeye bakın. Dahili ekran kartları genel olarak görüntü işlemede yetersiz. Yerine göre harici ekran kartı işleme süresini çok ciddi azaltabiliyor.
Ekran kartında ben olsam nVidia bakardım. AMD kartlar da fena değil ama 2022 Nisan itibariyle nVidia kartlar hem daha az ısınıyor hem de görüntü işleme ve oyunlarda daha performanslılar (benzer fiyatlı kartları karşılaştırırsak).
Burada GTX1600/1650’nin altına düşmemeye çalışın ama paranızın yettiği herhangi bir GTX/RTX kart da işlerinizi çok kolaylaştıracak.

Eğer paranız harici karta yetmiyorsa, üzerinde dahili ekran kartı olan ve son nesilden bir AMD işlemci alın. Intel’in dahili ekran kartları görüntü işleme açısından beş para etmez ama son nesil dahili AMD ekran kartları fena değil. Para yeterse en az nVidia GTX1600/1650 ama, bunu da unutmayın.
Apple tarafında iş biraz daha kolay. M1 işlemciye sahip Apple bilgisayarlardaki ekran kartları görüntü işlemek için çok iyiler. Hatta bayağı iyiler. Bu yüzden M1 işlemcili bir Apple alırsanız ekran kartı düşünmeyin, Apple bunu sizin için düşünmüş 🙂
Depolama birimi
Eskiden HDD vardı. Hani şu dönen disklere sahip depolama birimi. Sonra SSD geldi, sonra M.2. Şu anda en en en az bir SSD, tercihen son nesillerden bir M.2 disk almaya çalışın. Bunlar dönen disklere göre çok ciddi hızlılar. Hızlı 1TB M.2 kartlar bu günlerde 2000 TL’nin altında bulunabiliyor (Türkiye’de fiyatları kontrol etmedim, bunlar 2022 Nisan güncel Norveç fiyatları).
Windows’un kurulu olduğu diski M.2 yapıp yedeklerinizi tuttuğunuz disk olarak daha ucuz bir HDD kullanabilirsiniz elbette ama asıl işinizi yaptığınız disk hızlı olmalı.
Hatta ve hatta ben olsam, param yetişmiyorsa bile, işlemciden biraz kısıp fiyat farkıyla hızlı bir M.2 disk alırdım. Kingston KC3000, WD Black SN750, Samsung 980 Pro tercih edebileceğiniz birkaç alet.

Apple tarafı biraz daha çetrefilli. Bildiğiniz gibi Apple aletlerde depolamada ya da RAM’deki ufak artışlar astronomik fiyat artışına sebep oluyor. 500GB’dan 1TB’a çıkmak bazen haftalarca süren “ne yaptım ben?” pişmanlığına bile yol açabilir. Galiba Apple tarafında ideal depolama 500GB. Tüm modern Apple bilgisayarlar orta seviyede hızlı disk ile geliyor, tek yapmanız gereken hafıza miktarını seçmek.
Güç birimi (PSU)
Eğer masa üstü bir bilgisayarınız varsa kesinlikle kaliteli bir güç kaynağı kullanın. Kesin. Bu durum eskiden daha kötüydü ama bugünkü döviz kuru ve fiyat artışları yüzünden insanlar (doğal olarak) ucuza kaçmaya meyilli.
HP, Lenovo gibi bir marka alıyorsanız güç kaynağında sıkıntı yaşamazsınız (büyük ihtimalle), ama bilgisayar parçalarını kendiniz seçiyorsanız en az “80 Plus Bronze”, tercihen “80 Plus Gold” özellikle bir güç kaynağı bakın. Corsair, Seasonic, Cooler Master, MSI, Chieftec ve Asus benim şahsen kullanıp memnun kaldığım markalar. Burada bir ipucu: İhtiyacınız olandan biraz daha güçlü bir PSU alırsanız fan daha az devreye gireceğinden daha sessiz bir bilgisayarınız olacaktır (diğer parçalara da bağlı tabi).

Apple tarafında “kasa toplamak” diye birşey olmadığından düşünmeye de gerek yok.
Kasa
Çok ağır dosyaları işliyorsanız, ya da bir anda çok sayıda dosya işliyorsanız ve masaüstü bir bilgisayar istiyorsanız alabildiğiniz en büyük kasayı alın. Büyük kasaların içine daha fazla parça ekleyebiliyorsunuz, havalandırma daha iyi olur, ayrıca kasanın içinde çalışmak da (elinizi oraya buraya sokmak) daha rahat oluyor.
Eğer çok ağır işlem yapmayacaksanız benim yaptığım gibi dizüstü oyun bilgisayarı alırdım. Sebebini aşağıda anlattım.
HP ve Lenovo macerası
Uzuuuuuun süre kişisel kullanım için dizüstü bilgisayarlardan uzak durmaya çalıştım çünkü masa üstü bilgisayarıma istediğim ekran kartını, anakartı, işlemciyi, RAM’i vs.. takabiliyordum. Anakart-işlemci tarafında uzun süredir düzgün ilerleme olmadığından 3-4 sene önceye kadar sadece RAM, disk ve ekran kartını yükselttim.
Sonra, Covid gelmeden hemen önce, “daha iyi ekran kartı alayım” dedim. Ve farkettim ki millet kripto para sevdasına düşüp piyasadaki ekran kartlarına saldırmış! 2 ay önce 7500 TL’ye görüp burun kıvırdığım ekran kartı 2 ay sonra 12500 TL olmuş, ve teslim süresi de 6 aya çıkmıştı. Sabit disklere de zam geldiğini gördüm. Ek olarak, bilgisayarım üst kattaydı ve ben alt katta da kullanacağım birşey istedim. Piyasadaki ekran kartı sıkıntısı da uzun süreceği için bir dizüstü bilgiayar almaya karar verdim.
İlk başlarda tasarım için özel bilgisayarlara baktım, ve farkettim ki bunlar gereksiz şekilde pahalı. Yani özelliklerine göre istenen paralar çok yüksek geldi. Sonra oyun bilgisayarlarına bakmaya başladım ve farkettim ki bu bilgisayarlar video ve fotoğraf işlemek için neredeyse ideal! Hem RAMler genelde 16GB, hem harici ekran kartları var, hem diskleri hızlı M.2, hem de işlemciler genel olarak ortalamanın üzerinde. Oyun dizüstü bilgisayarlarının ortak eksiği, ekranlarının renk kalitesinin düşük olması.. En azından geçen seneye kadar böyleydi.
Geçen sene farkettim ki bazı oyun bilgisayarı modelleri sRGB uzayının %99’unu gösterebiliyor! DCI P3 veya Adobe RGB konusunda ümit yok ama hem parlaklığı yüksek hem de sRGB’nin %99’unu gösteren bir dizüstü bilgisayar benim için yeterli diye düşündüm ve ilk önce HP Omen xxxxx (modelini hatırlayamadım) aldım. Bu alette nVidia RTX 3070 ekran kartı, AMD Ryzen 5800H işlemci, 16GB RAM ve 1TM M.2 disk vardı. Ayrıca hem RAM hem sabit disk yükeltilebiliyordu (ikinci bir disk yuvası bile vardı!). Kara Cuma indirimlerinde saldırıp hemen bir tane aldım, ek olarak 2x16GM RAM ve ekstra 1TB disk ısmarladım. Alet geldi, ve ben hemen disk ve RAMleri yükselttim.
2 ay boyunca çok mutluydum. Malzeme kalitesinde bazı sıkıntılar gördüm ama hız ve taşınabilirlik anlamında çok mutluydum. Üst kata çıkıp makineyi ekranlarıma bağlıyor, akşam da ekrandan ayırıp aşağıya inip orada kullanıyordum. Hem oyun, hem video işleme konusunda sorun yaşamadım. Ama mutluluğum 2 ay sürdü. 2 ay sonra alet açılmadı. Ne yaptım ettim, makineyi açamadım.
Servise götürdüm. Ve “parça yok abi” sorununu kendi gözlerimle gördüm. Tam 6 hafta bilgisayar serviste yedek parça bekledi. En sonunda aldığım yerin dükkan müdürüne, firmanın finans müdürüne, hatta CEO’suna kadar mektuplar yazdım ve “Allah belanızı versin, bari paramı verin yoksa pazartesi dava açıyorum” şeklinde tehditler savurdum. Bunu yapınca paramı geri verdiler, biraz da indirim yapıp başka bir makine almama izin verdiler.
Neyse ki böyle olmuş çünkü neredeyse benzer bir paraya Lenovo Legion 7 ile tanıştım!


Lenovo Legion 7 (6. jenerasyon)
Aldığım alet bu. RTX 3080, Ryzen 7 5800H, 1TB ve 16GB. Ekran 16″ 2560×1440 IPS, 165Hz tazeleme ve 3ms gecikme süresi var, sRGB’nin %100’ünü gösteriyor, 500 Nit parlaklığı var (HDR 400 desteği de var). Klavye arkadan aydınlatmalı ve bilgisayarın her yerinden LED fışkırıyor (hem iyi hem kötü).

Malzeme kalitesi HP’nin 2 tık üzerinde. Kesin. Dokunur dokunmaz anlıyorsunuz.
Ekran kalitesi çok iyi. Hem parlak hem renkler (sRGB) doğru. xRite renk ölçüm cihazıyla test yaptım ve xRite neredeyse hiç düzeltme yapmak zorunda kalmadı, ayrıca gene xRite’ın ColorChecker renk kartıyla testler yaptım ve renkler kendi gözümle gördüğüm gibi (Canon R6’da natural modda DxO PhotoRAW Elite’te).
Kutusu şık. Bilgisayarın içinde bulunduğu kutu da ince bir plastikle çevrili, bu sayede ilk açanın siz olduğundan emin oluyorsunuz:

Klavye takımında rakam kısmı da var (Numpad?). Tercih etmezdim aslında ama Lenovo öyle gerek görmüş. Keşke her marka o rakam tuş takımı yerine özelleştirilebilen dokunmatik ekran koysa:

Tonla harici giriş-çıkış var:



Ek olarak, arka kısımdaki giriş-çıkışların üzerinde arkadan aydınlatmalı isimleri yazıyor ki bu inanılmaz kolaylık sağlıyor:

Legion’da biraz taverna havası da veren 16 milyon renkli LED aydınlatma var:


İsterseniz yandaki ışıkları gökkuşağı, klavyenin renklerini bordo yapabilirsiniz (16 milyon renkten herhangi biri). Seçenekler neredeyse sonsuz. 20 yaşında olsam bu özelliğe bayılırdım belki ama bugün renkleri açık mavi-beyaza sabitledim 🙂 Makinenin etrafındaki ışıklar ilk başta gereksiz gelmişti ama genelde akşam kullandığım ve ışıkları da çok açmadığım için bilgisayarın çevresinde biraz aydınlatma olması aslında çok faydalı.
Performansı 10 numara, özetle bu. Sıfırdan 5 saniyede açılıyor. Belki de en yeni bilgisayarım 4 yıllık olduğundan inanamadım, acaba yeni bilgisayarların hepsi böyle mi? İş bilgisayarım (32GM RAM, 512 GB SSD, Quattro ekran kartı) güvenlik sistemleri yüzünden belki de 2 dakikada açılıyor (15 saniyede açılıp 2 dakikada kullanıma hazır hale geliyor). DxO Elite’teki DeepPrime çok hızlı çalışıyor, gene DxO’nun Export fonksiyonu önceki bilgisayarıma göre belki 10 kat hızlandı (abarttım ama öyle hissediyorum 🙂 ).
Uzatmayayım. Legion 16, görüntü işleme için özel üretilmedi ama ileri seviye amatör ve birçok profesyonel fotoprafçı ve video profesyoneline uygun bir alet. Oyun bilgisayarları genel olarak böyle (ekran kalitesine dikkat edeceksiniz tabi).
Monitör
Genelde 32″ Samsung 4K IPS kullanıyorum (yanında 32″ bir oyun monitörü ile). xRite ile renk ayarını düzelttim. Lenovo Legionun renkleri ile bu Samsung’un renkleri birbirine çok benziyor. Morlar, maviler, pembeler, sarılar aynı. Lenovo’nun siyahları daha derin gibi geliyor ama ölçüm yapmadım açıkçası. İş yerindeki 43″ Dell monitörlerle de Lenovo’nun renkleri hemen hemen aynı.
Sonuç
“En zayıf bileşen” lafı önemli. Ferrari’ye uyduruk lastik takarsanız alete verdiğiniz milyon Dolar heba olur.
Yukarıdakiler şahsi tecrübelerim ve fikirlerim. Sorularınızı veya yorumlarınızı bekliyoruz.
Çok faydalı ve bilgilendirici bir yazı sevgili Ertan.
Ben çoook çok uzun yıllardır Windows tabanlı bir ekipman kullanmıyorum. Masaüstü bir ekipman da kullanmıyorum. Yıllardır MacBook Pro serileriyle çalışıyorum. Şu anda 4 adet 2,7 Ghz Intel Core i7 çekirdekli ve 16GB RAM’li bir MacBook Pro kullanıyorum.
Ben de senin gibi, biri 35 inch Samsung 4K ve diğeri 21 inch Samsung 4K mönitör kullanıyorum. Şu anda bilgisayarda Adobe Photoshop, Premier Pro ve After Effects açık vaziyette rahatlıkla çalışabiliyorum. Render işlemleri sırasında yavaşlıyor sadece, bu da çok doğal bu alet için. Ama, OBS gibi video capture uygulamalarında çalışıyorsam ve hele bir de Capture 1 Pro ile Nikon kameram bilgisayarıma bağlı ise, Adobe’nin tüm uygulamalarını kapatsam bile alet kağnı moduna bürünüveriyor. Bunun yegane nedeni, senin de yazında bahsettiğin gibi Grafik kartının bu işler için tasarlanmamış olması.
Emeklerine sağlık.
Selamlar sevgiler.
Emeklerin için teşekkür ederim, Ertan kardeşim. Fevkalade yararlı bir paylaşım oldu.
Dizüstünün kolaylığı su götürmez bir gerçek. Sağdan soldan kablo sarkıntısı da yok. Ben HP Envy 13 inch kullanıyorum. Ryzen işlemcili. Oldukça iyi performansı var. Tam da “yeni bir hdd alayım mı?” derken M2 disk bilgisi ilgimi çekti. Şimdi inceleyeceğim. en başta dediğin gibi; bir zincir en zayıf halkası kadar kuvvetlidir…
Eline sağlık.
Benim “masaüstü” bilgisayarım eşşek kadar ağırdı. Havalandırma iyi olsun, içine 3-4 disk koyabileyim, ekran kartları da rahat sığsın diye zamanında büyük kasa almıştım ama kasayı yerinden oynatmak imkansızdı açıkçası. Masa üzerine falan konacak kasalardan da değildi.
Eskiden parça parça yükseltmek daha kolaydı, şimdi ne ekran kartı ne istediğim işlemci rahat bulunmuyor. Ayrıca fiyatlar da aldı başını gitti. Aldığım dizüstünün masaüstü eşleniğini alsam daha pahalıya geliyordu.
Merhabalar, öncelikle güzel yazınız için teşekkür ediiyorum.
Bugüne kadar ne M1 işlemcili ne başka bir işlemcili MACBOOK kullanmadığım için kullanan abilerim, ablalarım, kardeşlerime şunu sormak istiyorum:
Recep Bey, sizin için 8GB M1 Mac Air kullanan bir dostuma sordum. Tek dosya işlerken ve 2-3 katmanla çalışırken sıkıntı olmuyor dedi ama aynı anda birden çok dosya açıksa veya 8-10 katmanla çalışıyorsanız, veya arka planda çok program açıksa sıkıntı oluyor dedi. 5 yıllık Intel işlemcili ve 32GB RAM olan Mac bilgisayarından daha memnun.
Çok teşekkür ediyorum cevabınız için
Yeni bilgisayarınız hayırlı olsun Ertan bey. Gülerek kullanın.
Şu ekran kartlarındaki dar boğaz aşılsın artık ne olur. Mining’ciler yeter gaari 😀
Artık bütçe dahilinde en iyi donanımı alayım uzun yıllar kullanayım devri bitti sanırım. İşlemcilerde her sene yeni nesil ürünler, ekran kartlarında her sene yeni modeller, depolama ve diğer bileşenlerde sürekli daha hızlı ve yeni teknoloji eseri ürünler çıkıyor. O yüzden fiyat performans dengeli bileşenler/modeller alıp, 3-5 yılda bir değiştirmek gerek.
Yeni yazılarınızda görüşmek üzere, selam ve saygılarımla.
Güzel günlerde kullanın. Lenovo hakkında bilgim olmadığı için diğer markaları 2 hafta araştırdım. Meğer en çok laptop satan markaymış Lenovo. Amazon’da rakiplerine göre çok iyi fiyatlı 82K200JUTX modelini görünce direkt aldım. RTX 3060 ve 16 gb RAM var. Ram 32’ye yükseltilebiliyormuş. Çalıştığını hissetmiyorum bile. Isınma zaten yok. Kasası da oldukça kaliteli ve şık. Sadece parmak izleri çok belli oluyor. Eğer sizin aldığınız ürün yerine daha ekonomik bir laptop arayanlar varsa, incelemelerini tavsiye ederim.
Laptop alırken freedos tercih edilmesini de öneririm. Zira 30 TL’ye Oem Windows 11 kurmak mümkün ve yasal.
Lenovo’nun çok modeli var. Alırken RAM/disk yükseltilebiliyor mu ona bakmak en iyisi. Sizinkinde RAM yükseltiliyormuş, iyi birşey.
Evet OEM Windows kurmak da mümkün.