Bir gerçek var ki, bir fotoğrafı “iyi” yapan unsur, o fotoğrafın bir güzelliği yansıtması değildir.
Güzel bir bayan model, sevimli bir kuş ya da şirin bir çocuğun varlığıyla o fotoğraf “iyi” olmaz. Ya da kenar mahalleden arabesk bir görüntüyü de aynı kapsamda değerlendirmeliyiz. Sosyal medya beğenilerinin sayısı da fotoğrafın gücünü göstermez.
Arzu ederseniz öncelikle “iyi” fotoğrafın özellikleri üzerine biraz sohbet edelim.
- Bir fotoğrafa bakan kişi, öncelikle yüreğinde bir öykü hissetmelidir. Konuyu birazcık açacak olursak fotoğraf, izleyiciye bir mesaj iletmeli veya bir his yaratmalıdır. İyi fotoğraf, izleyiciyi etkilemeli ve düşündürmelidir. Bu etki ne kadar derin ve ne kadar uzun süre hafızaya yerleşir ise o kadar iyidir. İlyas Malçok’un TFSF 100. Yıl sergisine seçilen fotoğrafı, bu niteliktedir.
- Bir fotoğraf, yaratıcı yapıyla donatılmış ise izleyiciyi daha derinden etkiler. Fotoğrafçılar çoğunlukla bir açmaza gömülmüşlerdir. Ya da kuyuya düşmüşlerdir ve bunun farkında değillerdir. Daha önce çekilmiş fotoğrafların benzerlerini izlemek, gerçek fotoğrafçılar için bıkkınlık hissedilmesine sebep olmaktadır. Alışılagelmiş çekim açıları ise fotoğrafa değer kaybettirir. Fotoğrafçı çekim öncesi, olabildiğince objenin farklı çekim açılarını düşünmeli ve gözlemlemelidir.
- Fotoğrafı değerli hale getiren diğer unsur kompozisyonudur. Fotoğrafa başlayana kadar kompozisyonu ben, bir konuyu anlatan edebi metin olarak bilirdim. Meğer se fotoğrafta da varmış ve çok önemli imiş. Öyleyse bu konuyu biraz açalım. Kısaca kompozisyon inşa demektir. İyi bir fotoğraf, izleyicide rahatsızlık yaratmayacak şekilde bir düzene sahip olmalıdır. Hatta bırakın izleyici de rahatsızlığı, onu içine çekecek şekilde objeler düzenli ve dengeli bir şekilde yerleştirilmelidir. İzleyiciyle bağ kuran fotoğrafın kadrajını dolduran elemanlar, ancak göze hoş gelen bir denge ve düzen sağladığında başarılı olabilir. Bunun içinde sadelik sağlanmalı ve belirsizlikten kaçınılmalıdır.
- Fotoğrafa değer katan bir başka yapısal öge ise ışık kullanımında yatmaktadır. Işık, objelerin görülmesini ve renk tonlarını değiştirerek fotoğrafı çok farklı boyutlara taşır. Hani derler ya “Bir erkeği rezil de eden, vezir de eden kadındır…” İşte bu söz fotoğraf için ışık olarak değerlendirilmelidir. İyi kullanıldığında anlatının etkisini artırır. Kötü kullanıldığında ise izlenmesini engeller.
- Fotoğraf genişlik ve yükseklik olan bir düzlemde sunulmaktadır. Buna 3. Boyutu eklediğimizde çok daha güçlü hale gelecektir. Bunu biz perspektifle sağlarız. Perspektif denilen unsuru, derinlik yaratarak işlemek gerekmektedir.
- Tabii ki fotoğrafın teknik kalitesi de göze çarpmalıdır. Bunu en çok sağlayan unsur ise netliğidir. Odaklanma objeyi esas alarak doğru yapılmalıdır. Fotoğrafta özellikle konuyu betimleyen lekenin net olması sağlanarak belirsizlikten kaçınılmalıdır. Fonda ise konuyu destekleyecek şekilde bir netsizlik olumlu katkıda bulunabilir.
- Fotoğrafın renkleri, atmosferini ve duygusunu yansıtır. Fotoğrafçı anlattığı öyküyle örtüşecek şekilde, en uygun renk tonlarını seçmelidir. Bazen canlı ve karşıt renkler kullanılarak heyecan yaratılmak istenebilir. Ya da pastel renklerle romantizm, gri renk tonuyla ise geçmişe olan özlem işlenmiş olabilir. Renk tonunun konuya uygun olması yeterlidir. Beyaz dengesi sağlanamamış fotoğraf izleyiciyi iter. Renklerin oturması için çok iyi bilinmesi ve özen gösterilmesi gerekmektir.
Fotoğrafın kalitesini artırılarak “iyi” sınıfına sokan bu özellikler, hiç şüphesiz bu kadar kısa anlatılarak geçiştirilemez. Günü geldiğinde daha geniş şekilde işleyerek, bilincin gelişmesi için konuyu ayrıntılı ve özenli şekilde yeniden işlememiz gerekmektedir.
Rahmet-i Rahman’a uğurladığımız Bedri Akçay Dostumuzun fotoğrafıyla sohbetimize devam edelim mi?
Doğal olarak niçin ve bu fotoğrafı öne çıkaran özellikler nelerdir? sorularını yöneteceğinizden eminim ve size hak veriyorum.
Fotoğraf birçok açıdan çok iyi, bunlar üzerine konuştuğumuzda başarının şifrelerini vermiş oluruz.
Fotoğrafın anlattığı şirin beldemiz Gölyazı’ ya ait bir manzara fotoğrafı görüyoruz ama manzaranın güzelliğinden bahsetmeyi hiç mi hiç düşünmüyorum.
Bir mekânın güzel olmasının, fotoğraflarının da iyi olacağı anlamını taşımayacağının bilincinde olmalıyız. Çünkü iyi ya da kötüyü ortaya koyan; mekânın estetiğinden ve donanımın gücünden daha çok fotoğrafçının kendisidir.
Bu durumda Bedri Usta neler yapmışta fotoğraf iyi hale gelmiş, bunları sıralayalım isterseniz.
Öncelikle ilgi merkezine sahip bir fotoğraf üretmiş. Açılmakta olan sandal olmasaydı bu fotoğraf sadece fondu. Birçok fotoğrafçı ilgi merkezine ve kritik ana (karar anı) önem vermeden fotoğraf çekiyor, ne yazık ki sadece fon çektiklerinin farkında bile değiller.
Sandalın burada ilk dikkati çeken unsur ve fotoğrafa öyküyü yükleyen güç olduğunu açıklamakta fayda var. İzleyici bu sandal aracılığıyla kendi düşüncelerini, tahminlerini ve yorumlarını ekleyerek hayallere dalar.
İzleyici anılarını ve beklentilerini katarak, birbirinden farklı her türlü hikâye, bu sandal sayesinde fotoğrafa yüklenmektedir. İşte bu nedenle fotoğrafın en önemli lekesi sandaldır. Biz fotoğrafta öykünün kaynağı olan ve ilk dikkat çeken objeyi ilgi merkezi olarak tanımlarız. Bu sandal olmasaydı, fotoğraf ilgi merkezi olan lekeden yoksun olurdu ve en önemli gücünü yitirirdi.
Fotoğraftaki en küçük yapı, en önemli güç olabilmektedir. Çünkü sadelik fotoğrafı daha kolay anlaşılır yapmaya yardımcı olmakta ve önemli katkı sağlamaktadır.
O küçücük lekeyi öne çıkaran unsur ise arka plan dediğimiz fondur. En büyük alana sahip olmasına rağmen sadece anlatımın desteği olacak kadar güce sahip olan fonun da fotoğrafa destek veren özelliklerini konuşmakta yarar görüyorum…
Doğanın gücünü aktaran çınar ağaçları ve bulutlar fotoğrafa büyük katkı sağlamış. Bunlar şehrin sıkışık yaşamından bıkan insanların huzur bulduğu doğayı temsil etmesi itibariyle, fotoğrafın izleyicisi üzerinde birikmiş olan stresi emiyor.
Göl yüzeyindeki yansıma fotoğrafa önemli oranda estetik değer katmış olduğu gerçeğini dile getirmeliyiz.
Güneşten gelen paralel ışınlar, yüzeylerden yansıyarak nesneleri görünür yaparlar.
Yansıma ise nesnelere vuran ışığın, yüzey üzerinden gözümüze ve kameramıza ulaşmasıyla olur. Eğer yansıma yüzeyi düzlem ise, yansıyan ışınlar belli bir açıda birbirine paralel şekilde bizim gözümüze ve kameramızın objektifine uzanırlar. Bu durumda yansımayı, doğal olarak berrak ve güçlü şekilde görürüz.
Ancak objelerin değişen açılı yüzeylerinden ve özellikle su yüzeyinde oluşan dalgalanmayla, yansıyan ışınların açıları değiştiği için fotonlar bize aynı doğrultuda gelmezler. Böylece aradığımız güçlü ve berrak yansımayı yakalayamayız.
Bu durumda fotoğrafçının, yansıyan görüntüdeki netliği ve doygunluğu azaltan karmaşık açıdaki ışınlarla baş etmesi gerekmektedir. Böylesi sorunları çözmek için Circular Polarizer Filter (CPL) en çok gereksinim duyduğumuz filtredir. Bu filtre yardımıyla biz polarize olan (değişik açılarda yansıyan) ışınların makineye girmesini engelleyerek doygunluğu, yansımayı ve belirginliği artırıp daha etkili fotoğraf çekeriz. Ancak bu filtreler iki stop ışığı kısarlar, pozlamaya ve kadrajdaki unsurların görünür olmasına özen göstermeliyiz.
“Kompozisyonun en önemli özelliklerinden birisi olan ‘Altın Oran’ bu fotoğrafta göz ardı edilmiş, ufuk çizgisi 1/3 e alınmamış, bu hata değil mi?” diye düşünmeyiniz… Unutmayınız ki ‘Altın Oran’ tanrı buyruğu değildir, yansıma fotoğraflarında ufuk çizgisi kadrajın ortasına çekilmelidir. Böylece yansıma ve kaynağı arasındaki denge korunmuş olur, fotoğraf göze daha hoş görünür.
Bedri ustanın bilinciyle doldurulmuş iyi bir fotoğraf görüyoruz, mekânı cennet olsun.
Selam ise fotoğraf sevdalılarına ve iyiyi yaratmak için çırpınıp duranlara gitsin…
Çok güzel ve bilgilendirici tespitler hocam, emeklerinize sağlık
Gülay Hanım değer kattınız, teşekkürlerimi iletiyorum.
Bedri Akçay ın resmine bir de sizin yorumlarınızdan sonra tekrar o gözle baktım.. Bir fotoğraftan fazlasını gördüm üstat.. İyi varsınız iyi ki arthenos var.. Kaleminşize sağlık..
Ersin Beyim fotoğrafın derinliğine inmeniz, onda birşeyler bulmanız çok iyi…
Rahmetlik Bedri ustanın böyle bir fotoğraf yapması da takdire şayan bir harekettir.
Selamlar…
Değerli dostların,rahmetli Bedri abimin ellerine, emeklerine sağlık. Kaleminize,yüreğinize,bilgilerinize sağlık Mikdat hocam.Selamlar.
Teşekkürler Mustafa Beyim.
Güç verdiniz, teşekkürler…
Mikdat bey,
Sitemizde yayınlanmış ve şu anda yayında olan 700’den fazla makalemiz var. Bunların önemli bir kısmı fotoğrafı fotoğraf yapan, gerek teknik ve gerekse sanatsal açıdan ona değer katan unsurları içeriyor.
Sizin bu yazınız tüm o yazıların, tek bir yazıda anlatılmış, harika bir özeti olmuş. Kaleminize sağlık.
Dost selamlarımla!
Sebahattin hocama % 100 katılıyorum 👍
Teşekkürler Mikdat hocam
Emeği geçen herkese selam olsun