DSLR ve Nikon kullanıcılarının neredeyse tek adresi olan bir forum sitesinin “Forum editörü”yüm. Bu ortamdaki fotoğrafçılığa yeni başlayan pek çok üyemiz sıklıkla mevcut kamera ekipmanları ile en iyi sonucu almak için gereken kamera ayarları konusunda sorular soruyorlar. Her çekim ortamında en iyi sonucu verecek kamera ayarları için geçerli genel bir kural bulunmamakla birlikte, şimdiye kadar kullandığım birçok marka ve model kamera için evrensel olarak kullandığım, her kamera üzerinde kişisel olarak benimsediğim bazı ayarların bulunduğunu fark ettim. Bunlar makineyi ilk aldığımda başlangıçta ayarladığım “temel” ayarlar, daha sonra bu ayarların olduğu menüleri nadiren ziyaret ediyorum. Buna ek olarak, özellikle yeni başlayanlar için, hemen iyi bir görüntü yakalamak için daha kolay veya daha hızlı işlemler yapan belirli kamera modları bulunmaktadır. Yeni başlayanlar için hazırladığım bu genel kamera ayarları konusunu daha detaylı inceleyelim!
Kamera Ayarları
Öncelikle, modern bir dijital kamera için uygulanması gereken kamera ayarlarlarından bazılarını gözden geçirelim. Aşağıda belirtilen tüm ayarları sizin kullandığınız gövdede de bulabilirsiniz, çünkü bu ayarlar farklı kamera markaları ve modelleri arasında az çok evrenseldirler:
- Görüntü Kalitesi: RAW (Ham dosya)
- RAW Kaydı: Kayıpsız Sıkıştırılmış (varsa)
- Beyaz Dengesi: Otomatik
- Resim Kontrol / Resim Stili / Yaratıcı Stil / Film Simülasyonu: Standart
- Renk Alanı: AdobeRGB ve sRGB fark etmez, çünkü Görüntü kalitesi RAW (*)
- Uzun Pozlama KA (Kumlanma Azaltma): Açık
- Yüksek ISO Gürültü Azaltma: Kapalı
- Aktif D-Aydınlatma / DRO, HDR, Lens Düzeltmeleri (Vinyet Kontrolü, Kromatik Sapma, Distorsiyon Kontrolü vb.): Kapalı
(*) RAW görüntülerinde saklanan renk sayısı nedeniyle RAW modunda çekim yaptığınızda, kamera içi AdobeRGB ve sRGB gibi Renk Alanı türü önemli değildir; post prodüksiyonda bunu herhangi bir renk alanına dönüştürebilirsiniz.
Yukarıdakiler bana göre başlangıç kamera ayarları arasında ilk sıralardadır.
Neden bu kamera ayarları?
Öncelikle, Görüntü kalitesini seçerek başlayın. Ben tüm makinelerimde RAW kullanıyorum, JPEG kullanmıyorum. Bunun birkaç nedeni var, ama başlıca nedeni şu; çektiğim fotoğrafları hemen bir sosyal medya üzerinden paylaşmıyorum, genellikle fotoğraflarım üzerinde çekim sonrasında bazı düzenlemeler yapma gereği duyuyorum, bunu istiyorum. Beğendiklerimi büyük boyutlarda bastırıyorum. O nedenle RAW çekmem gerekiyor, çünkü JPEG çıktılarında yukarıda bahsettiğim işlemleri yapamam, yaparım da RAW gibi olmayacaktır elbette. RAW kullanmamın bir başka nedeni ise, çekim sırasında beyaz dengesi, kontrast, doygunluk gibi şeyleri dert etmiyorum, çünkü biliyorum ki bunları fotoğrafı işleme sırasında zaten kendim ayarlayabileceğim.
RAW dosya saklama biçimini eğer makinenizde bu özellik varsa mutlaka “Kayıpsız sıkıştırılmış” olarak ayarlayın; çünkü bu, hafıza kartınızda RAW dosyalarınızın kapladığı alanı azaltır, daha fazla fotoğraf yükleyebilirsiniz.
Keskinlik, kontrast, doygunluk vb “Resim Kontrolleri” ayarları RAW görüntüler için önemli değildir, bu tür kamera ayarları yalnızca JPEG formatında çekim yaparsanız önemlidir. Eğer bu ayarlar fotoğraf makinenizin LCD’sinde görüntülenen şekli etkiliyorsa kullanın, değilse bu ayarları değiştirmeden standart bir profile sadık kalmak en iyisidir; RAW çektiğiniz için işleme esnasında rahatlıkla dilediğiniz gibi değiştirebileceğinizden “Renk alanı” ve “Beyaz dengesi” için de endişelenmenize gerek yok.
Ne yaptığınızı bilmiyorsanız, uzun pozlama çekim yaparken RAW çıktılarınızı da etkilediğinden, “Uzun pozlama KA” özelliğini açık tutun – bu uzun pozlamada karşılaşacağınız kumlanmayı azaltarak çalışır, fakat çekim süresini iki katına çıkarır, çünkü aynı fotoğrafı iki defa çekecek, tek bir dosyaya kaydedecektir.
RAW dosyalarınızı iyileştirmek adına hiçbir şey yapmadığı için diğer tüm lens düzeltmeleri, dinamik aralık optimizasyonları ve gürültü azaltma seçeneklerini de kapatın.
Yukarıdaki kamera ayarları için gerekli işlemleri yaptıktan sonra, fotoğraf çekerken önemli olan asıl konulara geçelim.
En İyi Kamera Çekim Modu
Bazı fotoğrafçılar, kamera üzerinde tam kontrole sahip olmak için daima “(M) Manuel Mod” ile çekim yapmanın en iyi yöntem olduğunu iddia ederken, ben tam olarak böyle düşünmüyorum. Bir sahneyi düzgün bir şekilde tarayıp ölçmek ve bir nesneyi netlemek konusunda modern kameraların ne kadar şaşırtıcı sonuçlar çıkardığı göz önüne alınırsa, bence Manuel Modda çekim yapmak için özel bir durum olması gerekir, neden bunun yerine yarı otomatik kamera modlarından birini kullanmayasınız?
Örneğin, kişisel olarak kameralarımın Diyafram Öncelikli Mod‘una %90 oranında güveniyorum çünkü bu mod harika bir iş çıkıyor, sadece Diyafram değeri üzerinde değil, aynı zamanda görüntünün ne kadar parlak veya karanlık olması konusunda da tam kontrole sahibim.
Kameram, fotoğrafı istediğimden daha parlak veya karanlık çekerse, istediğim pozlamayı Pozlama Telafisi kullanarak ayarlayabiliyorum.
Fotoğraf makinenizin “Sahne modları”ndan herhangi biri ile (Makro, Spor, Havai Fişek vb.) çekim yapmanın iyi olup olmadığını merak ediyorsanız, bu modların kullanımını bazı nedenlerden dolayı tavsiye etmem. Bunun ana nedeni, bu tür modların yalnızca farklı kamera markaları arasında değil, aynı zamanda aynı markanın farklı modellerinde bile değişiklik göstermesidir. Bu nedenle, bir kamerada belirli bir sahne moduna her zaman güvenip gelecekte yeni bir modele geçmeyi karar verirseniz, aynı sahne modunu bulamayabilirsiniz.
Üst segment ve profesyonel kamera modellerinin çoğunda sahne modları yer almaz.
En İyi AF (Otofokus) Modu
Sahnenize ve çekiminize göre en iyi AF modunda çekim yaptığınızdan emin olmalısınız. Örneğin, sabit bir nesneyi fotoğraflıyorsanız, Tekli Servo AF Otomatik Netleme Modu’nu (“Tek Alan AF”, “Tek Çekimli AF” veya basitçe “AF-S” olarak bilinir) kullanmak isteyebilirsiniz; oysa çektiğiniz nesne sürekli olarak hareket ediyorsa, muhtemelen kameranızın konunuzu aktif olarak izlemesini isteyeceğiniz için Sürekli / AI Servo Odak Netleme Modu’na (AF-C) geçmek istersiniz.
Fotoğraf makinesi üreticileri, yeni başlayanlar için başlarda karmaşık gelebilecek bu konuyu daha kolay hale getirmek için, öznenizin hareketini algılayıp, bazen AF-S ve AF-C Çekim Modu arasında otomatik olarak geçiş yapan bir hibrid mod sunuyorlar. Nikon’da “AF-A” ve Canon kameralar üzerinde “AI Focus AF” olarak bilinen bu melez mod, AF-S ve AF-C arasında sürekli geçiş yapmak zor geliyorsa ya da hangi durumda hangisinin kullanıldığını henüz kavrayamadıysanız yardımınıza yetişebilir.
AF Alan Modu Seçimi
Bazı kameralar “Otomatik AF Alan” moduyla gelir; bu mod tüm sahneye bakar ve en yakın özne ya da kameranın önemli olduğunu düşündüğü bir konuya odaklanmaya çalışır. Yeni başlayanlar için bu tür modların kullanmasını da tavsiye etmem, çünkü odak noktasını kameranızın odaklanacağı noktaya kaydırarak makinenizin tam olarak nereye odaklanacağını kontrol etmek daha iyidir. Bunu, Fotoğrafta Odaklama Teknikleri konulu makalemde açıkladığım gibi “Tek Nokta AF Alan Modu”na geçerek yapabilirsiniz. Vizörünüzde odaklanmak için tek bir noktaya sahip olduğunuzda, odak noktasını çerçevenizde istediğiniz yere taşıyabilir veya nesnenizi odak noktasına taşıyabilirsiniz.
En İyi Pozlama Ölçüm Modu
Fotoğraf makineniz Pozlama Ölçüm Modları “Spot – Tek nokta”, “Merkez Ağırlıklı” ve “Matris / Değerlendirmeli” gibi bir dizi farklı pozlama ölçüm moduna sahip olsa da, çoğu durumda “Matris / Değerlendirmeli” seçeneğini
varsayılan yapmak en iyisidir, çünkü bu metod ölçüm anında tüm sahneyi hesaba katar ve genel olarak daha iyi bir iş çıkarır.
En İyi Diyafram Ayarı
Lensiniz için ayarlayacağınız Diyafram Değeri, yalnızca konunuzun arka ve/veya ön plandan nasıl izole edileceğini değil, aynı zamanda merceğinizin içinden ne kadar ışık geçtiğini de etkiler, bu nedenle hangi diyafram değerini seçtiğinize dikkat etmeniz gerekir. Buna ek olarak, diyafram görüntü netliği ve Alan Derinliği gibi fotoğrafta önemli kavramları etkiler, bu yüzden konunuz ve çekim ortamınız için en iyi diyaframı seçmek çok önemlidir.
Düşük ışık koşullarında üçayak kullanmadan elde fotoğraf çekiyorsanız ve olası kamera sarsıntısından kaçınmak istiyorsanız, lensinizi size sağlayabileceği en geniş diyafram açıklığına ayarlamak en iyisidir. Örneğin, 50mm f/1.8 objektifle portre çekimi yapıyorsanız, bu gibi koşullarda diyaframı f/1.8 seviyesinde tutmak isteyebilirsiniz. Fakat, güzel bir manzaranın her yeri net ve keskin bir fotoğrafını çekmek istiyorsanız, objektif açıklığınızı f/5.6 gibi bir değere ayarlamanız uygun olacaktır. Unutmayın, bu örnekteki diyafram değerleri düşük ışık koşullarında ve elde nispeten net fotoğraflar çekmek için verilmiştir. Yoksa, Net Manzara Çekimleri için daha kısık bir diyafram değeri gerekebilecektir.
Diyafram neden önemli?
Diyafram değeri çoğunlukla öznenin arka plandan nasıl ayrıldığına bağlanır, ancak bu onun birçok işlevinden yalnızca birisidir. Yukarıdaki örnekte aynı sahnenin f/8.0 gibi kısık bir diyafram ve f/2.8 gibi açık bir diyafram ile fotoğraflandığında ne kadar farklı olabileceğini görebilirsiniz, büyütmek için üzerlerine tıklayın.
Diyaframın etkisini ve fotoğraflarınıza neler yapabileceğini anlamak önemlidir, bu sebeple aşağıda linklerini verdiğim makalelerimi okumanızı kamera ayarları konusunda vereceğiniz kararı bunlara göre seçmenizi önemle tavsiye ederim.
- Diyafram nedir, Fotoğrafta diyafram ayarları
- Fotoğrafta Alan Derinliği
- Perde Hızı ve Diyafram kombinasyonu
En İyi Enstantane Hızı
Diyafram gibi, en iyi Enstantane (Perde) Hızı seçimi, nasıl bir fotoğraf çekmek istediğinize bağlı olacaktır. Örneğin, amacınız akan bir suyun halı gibi bir fotoğrafını çekmekse, suyun bir perde gibi bulanıklaşması için birkaç saniye sürecek yavaş bir örtücü hızı kullanmanız gerekecektir.

Oysa sahnenizdeki hareket eden bir olayı dondurmak istiyorsanız, saniyenin çok küçük bir dilimi olan hızlı deklanşör hızlarını kullanmanız gerekecektir.

Çoğu durumda, kamera sarsıntısına neden olmadan görüntü yakalamak için yeterince hızlı deklanşör hızlarını kullanmanız daha iyi olur. Bu nedenle, “Karşıtlık kuralı” hakkındaki makalemi okumanızı ve Otomatik ISO’yu etkinleştirmenizi öneririm.
En İyi ISO Ayarı
Fotoğraflarınızda kumlanma denilen elektriksel gürültü görmemek için kameranın en düşük, baz ISO değeri ayarıyla çekim yapmak her zaman daha iyidir. İsteyeceğiniz en son şey kumlanmalar olan bir görüntüdür, bu durumda ISO’nuz çok yüksek ayarlanmış demektir. Bu kumlanmaları fotoğraf işleme adımlarında yazılımlar ile azaltmak bir dereceye kadar mümkün olabilse de, öncelikle amacınız kumlanmayı yani gürültüyü çekim sırasında önlemek olmalıdır.


Bununla birlikte, en düşük ISO değerinde çekim yapmak, özellikle düşük ışık koşullarında çekim yaparken her zaman pratik değildir. Bu gibi durumlarda eğer bir üçayak (tripod) kullanmıyorsanız elde çekim sırasında oluşabilecek kamera sarsıntısından kaynaklanan bulanıklığı önlemek için enstantane hızınızı yeterince hızlı tutmak için fotoğraf makinenizin ISO değerini yükseltmeniz gerekecektir.
Unutmayın, fotoğraf her zaman Diyafram, Deklanşör Hızı ve ISO kavramlarından oluşan Pozlama Üçgeni olarak da bilinen dengeli bir harekettir. Üçünün nasıl çalıştığını ve birbirleriyle nasıl ilişkili olduklarını anlamak için biraz zaman harcamanızı tavsiye ederim.
Otomatik ISO
Yeni nesil bir dijital kameranız varsa muhtemelen yeni bir fotoğrafçı için çok kullanışlı bir araç olabilecek Otomatik ISO özelliği ile birlikte gelir. Otomatik ISO’yu etkinleştirdikten sonra fotoğraf makineniz, nesnenizin ve çevrenizin ne kadar aydınlık olduğuna bağlı olarak perde hızını Otomatik ISO’da ayarladığınız minimum perde hızından daha yüksek veya aynı seviyede tutmaya çalışarak kameranızın ISO değerini otomatik olarak ayarlar.
Nikon, Canon ve diğer üreticilerin bazı kameraları, “Karşıtlık kuralı”nı hesaba katabilen ve kullanılan objektifin odak uzaklığını hesaba katacak minimum enstantane hızı için bir “Otomatik” yapılandırmaya izin verebilen gelişmiş Otomatik ISO menülerine sahiptir. Bu tür seçenekler yeni başlayanlar için çok yararlı olabilir, çünkü sürekli kamera ayarları yapma sıkıntısını ortadan kaldırır.
Tüm bu işlemlerin nasıl yapıldığını ve hangi durumlarda kullanıldığını detaylıca anlamak için Otomatik ISO Nedir, Ne Zaman Kullanılır, Ne Zaman Kullanılmamalıdır? konulu makaleme bir göz atın.
Titreşim azaltma / Görüntü sabitleme
Son olarak, eğer varsa fotoğraf makinenizde gövde içi görüntü sabitleme sisteminden ve/veya lensinizde varsa titreşim azaltma ve görüntü sabitleme sisteminden yararlanmayı ihmal etmeyin. Elde çekim yaparken bu özellikleri açmayı, sağlam bir üçayak ile çekim yaparken kapatmayı unutmayın. Bu konu ile ilgili detayların yer aldığı Titreşim Azaltma / Görüntü Sabitleme (VR/IS) Sistemi ve Kullanım İpuçları başlıklı makalem size yardımcı olacaktır.
Sonuç
Eğer fotoğrafçılık konusunda yeniyseniz ve kamera ayarları konusunda daha fazla bilgi edinmek isterseniz Fotoğrafçılık İpuçları sayfamdaki konulardan yardım alabilirsiniz.
Bu konular hakkında sorularınız varsa, lütfen aşağıdaki “Yorumlar” bölümünden bana yazın.
Işığınız bol olsun.
Fotoğraf hobimin çok başındayım henüz çok acemiyim. Bu yazınız ilaç gibi geldi. Elinize sağlık. Blogunuzu hızlıca gezdiğimde işte tam aradığım site dedim hem türkçe hemde benim anlayacağım gibi anlatılmış. Konuları tek tek not ettim. Sanırım blogunuzun en sadık takipçisi olcağım ve benden sık sık sorular alacaksınız 🙂
Tekrar teşekkürler
Güzel haber,
Ben teşekkür ederim.
Bildiğim konularsa, sorularınızı yanıtlamaktan memnuniyet duyarım.
RAW adı üstünde. Silmedikten sonra görüntü bilgilerini değiştiremezsin. Üzerinde ne kadar oynarsan oyna ilk çektiğin değerler hep yanıdır. Tıpkı negatif film gibi. RAW çekersin arşive atarsın çıkarır çıkarır kullanırsın. jpeg, eğer PS layer kullanamıyorsan kazara değişiklikten sonra kaydedersen yandın gitti. Sadece intermediate seviye gövdelerde yüksek iso değerine çıkacaksınız jpeg e geçin. hangi makina olursa olsun gürültüyü gayet güzel minimize eder.
Güzel katkı, teşekkürler.
Selamlar.
Sitenizi büyük bir keyifle takip ediyorum. Paylaştığınız konuları bir kitap halinde ne zaman göreceğiz? emeğinize sağlık.
Osman bey merhaba,
Takibiniz ve destekleriniz için gönülden teşekkürler.
Kitap konusu hep gündemimde duruyor ancak kitap yazmak için çok kaliteli ve kesintisiz bir zamana ihtiyaç var. Böyle bir zaman yaratmak konusunda zorluklar yaşıyorum doğrusu. Ben de istiyorum bunu. Kısmet diyelim artık.
Saygılar.
Sebahattin bey tüm yazılarınızı zevk ile okuyorum. Okudukça kafam daha çok karışmakta. Özellikle raw format ile çektiğim fotoğraflar net değil. Makine d7500 lens tamron 24-70 . Beklenmedik şekilde en iyi olması gereken görüntü berbat çıkıyor. Özellikle farkı görmek için raw+fine çektim. Sonuç jipeg çok güzel raw berbat çıkıyor. İsterseniz görüntüleri gönderebilirim. Yardımcı olursanız sevinirim.
Hüseyin bey merhaba,
Çekmiş olduğunuz ve sorun yaşadığınız aynı fotonun hem RAW hem de JPEG versiyonunu hello@arthenos.com eposta adresimize gönderebilir misiniz?
Dosya boyutu nedeniyle göndermede sorun yaşarsanız, WeTransfer ile gönderebilirsiniz.
Saygılar.
Merhaba hocam
Fotoğrafçılık konusunda ne zaman bilgilenmeye ihtiyaç duysam sizin blogunuza geliyorum. Yazı diliniz
o kadar açık ve anlaşılır ki fotoğraf konusunda takıldığim konuları sizin makalelerinizden öğreniyorum. Fotoğraf defterime notlar alıyor ve ders çalışıyorum.
Çok çok teşekkürler ederim
Bu makalenizde bilmediğim ve hoşuma giden bir konu oldu
Nikon ve Canon gibi üreticilerin
kameraları karşıtlık kuralını hesaba katabilen ve gelişmiş otomatik iso menülerine sahip kameralar olduğunu ve kamera ayarları yapmayı ortadan kaldırdığını anlattınız Ben Nikon d 7200 kullanıyorum Manzara doğa ve sokak fotoğrafları çekiyorum .Güneşli havada fotoğraf çekmeyi seviyorum ve gözlerimdeki hassasiyet yüzünden kamera ayarlarını çok zor yapıyorum.Bu yüzden bahsetmiş olduğunuz kameralarin çok gerekli olduğunu düşündurdu bana. Acaba nikonun hangi modelleri bu kameralara sahip birinci ricam bu.
ikinci ricam da karda fotoğraf
(RAW) çekerken makinemi nasıl ayarlamaliyim.
Sağlıklı günler dilerim
Güler hanım merhaba,
Yeni nesil (son 6-7 yıldır) üretilen hemen tüm kameralar bunu destekliyor sanırım. Hepsini tek tek sayamam ama sizin kameranızın marka ve modelini yazarsanız, destekleyip desteklemediğine bakarız.
Kar fotoğrafı için ise;
Geniş açı bir objektif kullanın, elinizde yoksa mevcut objektifi en geniş açıda deneyin.
En uygun çekim modu bana göre “M” Manuel moddur. Ama bu modda çok yetkin hissetmiyorsanız “A” Diyafram öncelikli modu kullanın.
Nokta Ölçüm modunu kullanın.
Kameranızın pozlama skalasını kontrol edin ama ona çok güvenmeyin. Ben her zaman en az 1 durak fazla pozlamayı tercih ediyorum.
Pozlamayı kontrol etmek için bir deneme çekimi yapın ve oradan ayarlamaya devam edin. Diğer bir seçenek ise pozlama basamaklama kullanmaktır. Arka arkaya üç farklı pozlamayla çekim yapın. Bu, uygun pozlama alma şansınızı artıracaktır.
Sahneyi keskin almak için daha kısık bir diyafram iyi olur (mesela f/11). Ama arka plan bulanıklığı isterseniz diyaframı açın.
En önemlisi beyaz dengesi ayarı
RAW çekim yapacağınızdan bu konu çok fazla önemli olmayabilir. Genellikle hava bulutlu olacağından yine de bulutlardan bir beyaz dengesi ölçümü alabilir veya bir gri kart ya da beyaz kart kullanabilirsiniz. Bu, çekim sonrası renk dengeleme konusunda işinizi kolaylaştıracakır.
İpuçları
Genel bir geniş manzara kar çekimlerinde etkili olabilse de, detaylar da bir o kadar harika sonuçlar çıkarabilir. Karların arasından başını uzatmış bir çiçek, yaprakların üzerinde donmuş buz tanecikleri, buz sarkıtları vb gibi sahneleri yakın plan çekmek ilginç olabilir.
Kar her yeri kapladıysa manzara büyük oranda beyaz ağırlıklı olacaktır. Bir kontrast yakalamak iyi olabilir. Farklı bir renkte giyecekler, üzeri kar kaplı ve altın orana yerleştirilmiş bir kulübe vb.
Bazen arkası karla kaplı yerdeki bir bitkiyi çekerken, arkasından (cep telefonu feneriyle) aydınlatmak değişik sonuçlar üretebilir, deneyin.
Umarım bu kadarı yeterlidir.
Saygılar.
Merhaba hocam
Önerilerinizin ve harika çekim tekniklerinizin hepsini deneyeceğim. Çok çok teşekkürler ederim .
Gelişmiş otomatik iso menülerine sahip fotoğraf makineleri için benim kullandığım makine Nikon d 7200
Kar fotoğrafları için geniş açılı bir nikkor lensim var .18 –200 mm. VR işe yarar inşallah
Sağlıklı günler dilerim
Merhaba. Ben Canon eos 6d makinemde hep jpeg çekiyorum. Raw çekmek benim için ekstra iş anlamına geliyor. Jpeg çıktılar da gayet başarılı bence. Hem de beni çekim sonrası nasıl olsa düzeltirim tembelliğinden kurtarıyor. Selamlar
Bilgiler için teşekkürler.
“Ustalar RAW çeker” diye bence yanlış bir kanı var fotoğraf camiasında. Evet, bu işte ustalaşanlar RAW çekmeyi tercih ediyorlar, bu doğru.
Bu yazıyı yeni başlayanlara bir rehber olması amacıyla yazmıştım. Benim fikrimce asıl JPEG çekmek tembelliğe itiyor fotoğraf gönüllüsünü. Çünkü böyle yapınca tüm sahne modlarını kullanabiliyor, çektiği fotoğraf bir anlamda makinenin fotoğrafı oluyor, onun değil. Beyaz dengesi, kontrast vb ayarlardansa hangi sahne için hangi çekim modu ve hangi ayarlarla çekeceğini öğrenmek daha önemli bana kalırsa. RAW dosyayı işlerken bile fotoğraf ile ilgili çok şey öğreniyor insan.
O nedenle JPEG ile kolaycılığa kaçmamanın, ilk başlarda sahneye göre çekim modları ve özel ayarları öğrenmenin daha doğru olacağını düşünüyorum. Ardından biraz bu işte deneyim kazanınca RAW mı JPEG mi kendisi karar verecektir.
Elbette bunlar benim düşüncelerim, herkesin öğrenme metodu farklı olabilir. Sizinki de bir yöntem ve belki birçok kişi için geçerli bir yöntemdir.
Yapıcı katkılarınız için tekrar teşekkür ederim.
Saygılar.
Ben hafta sonları bir arkadaşımla birlikte düğün fotoğrafları çekiyorum. Hemen hemen hepsini “P” program modunda çekiyorum. Jpeg dosyalarımdan albüm bastırıyorum. Raw çekmek bana göre tembellik 🙂
O zaman bana sadece sizi tebrik etmek kalıyor.
Yalnız bir şey kafama takıldı; Raw çekmek tembellik oluyorsa “P” modunda çekmeyi nasıl tanımlıyorsunuz?
Pratiklik olarak tanımlıyorum 🙂
Ercüment bey,
Bir kez daha tebrik ediyorum.
Işığınız bol olsun.
Raw çekmek = Tembellik
P modunda çekmek = Pratiklik
Demek ki ben
hem “Tembelim”
hem de “Pratik değilim”
Bunları öğrenmek iyi oldu.
Ben de tebrik ediyorum sizi.
Uzulmeyin emrah bey yalniz degilsiniz.
Bende oyleyim yeni ogrendim 🙂
Sabahattin bey sizi tebrik ederim cok guzel yazi tipki oncekiler gibi. Hergun sitenizi ziyaret ediyorum bugun yeni birsey varmi diyerekten.
Teşekkür ederim Süleyman bey,
Mutlu ve motive ettiniz, eksik olmayınız.
Çok teşekkürler. Faydalı ve bilgilendirici bir yazı…
Umarım daha da güzel fotoğraflar çekmenize katkısı olmuştur.
Saygılar.
Nikon D 5600 aldım. 18-140 mm. Bir hayli pahalı oldu. Madem fotoğraf makinası aldım. Kullanmayı öğren dedim. Manuel kullanıyorum. Evde elmalar ve porselen bebeklerde çekimler yaptım. Benim için alan derinliği önemli. Ama hala bu konuda başarısım. Büyüyünce Raw formatına geçeceğim. Ama şimdilik jpeg yetiyor. Özer Kanburoğlu’nun kitaplarını okuyorum. Piyasada fotoğrafçılıkla ilgili o kadar az kitap var ki. Arthenos.com’u tesadüfen keşfettim. Ve okuyorum. Teşekkür ederim.
Havva hanım,
Öncelikle ekipmanlarınız hayırlı olsun, güzel fotoğraflar alacağınızdan eminim. RAW formatına geçmek için büyümenizi beklemeyin bence 🙂 Küçük küçük girmekte fayda olabilir.
Sorularınız olursa, bilgim dahilinde memnuniyetle yanıtlamaya gayret ederim.
Saygılar.
ben iki yıl önce fotoğrafla ilgilenmeye başladım 600d makine aldım. fotoğraf hakkında çok şey bilmediğim için çekimlerimi mahvedebilirim korkusuyla hep otomatik mod kullandım. blogunuzu birkaç hafta önce pozlama hakkında birşey ararken buldum… artık blogunuzda daha fazla zaman harcıyorum şimdi yeni başlayanlar için olan makalelerinizi ve ipuçlarınızı okuyordum.
tüm makaleleriniz için size içten teşekkürler … fotoğrafa ilgimi tekrar canlandırdınız. asla öğrenemem dediğim çok zor zannettiğim konuları çok rahat anlıyorum. çok güzel anlatımınız var … tekrar çok teşekkürler
Hiç fotoğraf üzerine bir kitap yazmayı düşündünüzmü … bu benim gibi yeni başlayanlar için harika olurdu. belkide vardır kitabınız varsa nereden bulabilirim
Cengiz bey,
Çok teşekkür ederim güzel sözleriniz ve blogumu takip ettiğiniz için.
Hayır, bir kitabım yok. Fakat sanırım yakında bir kitap yazmaya başlayacağım, bu konuda sizin gibi birçok dostumdan ciddi öneriler alıyorum.
Takıldığınız konularda endişelenmeyin, çaresi bir klavye ötenizde 🙂
Tekrar teşekkürler.
Şunu merak ediyorum: neden Pentax’tan hiç söz etmiyorsunuz?
Dört yıl önce yeni başladığımda en iyi DSLR nedir ararken Pentax’a karar verdim ve böyle bir seçim yapmamdan dolayı hiç pişman değilim. Pentax’ın bu kategorideki en iyi ürün olduğunu ve ödediğim paranın karşılığını en iyi şekilde verdiğini düşünüyorum. Başka hiçbir üretici bu kadar yüksek kaliteli kameraları bu kadar uygun fiyatlara sunmaz.
Bilmem!.. Belki hiç Pentax kullanmadığımdandır.
Fakat okuduğum birçok makale ve üyesi olduğum birçok forum sitelerinde Pentax’ın 3. parti objektifler açısından son noktaya geldiği belirtiliyor. Nikon veya Canon, belki Sony için bazı donanımlar yapıldı. Pentax’ın fanatik bir kullanıcı grubu olduğu yazılır hep. Sigma, Zeiss gibi üreticiler Ricoh / Pentax’ı desteklemeyi bıraktılar. AF ile de çok sıkıntılar olduğunu okuyorum.
Bunlar benim okuduklarımdan aktardıklarım, dediğim gibi kullanmadım.
Belki de 4 yıllık bir Pentax kullanıcısı olarak siz bana neden Pentax kullanılması gerektiğini açıklayabilirsiniz.
Otofokusla hiç sıkıntı yaşamadım çünkü kullanmıyorum. Üçüncü taraf üreticiler Pentax için optikler üretirler ancak daha küçük sayılarda. Pentax süperden süper teleye kadar her kategoriyi hedefliyor. Ve kullanıcılar her kategoride bir alternatif bulabilir.
Bence yeni başlayanlar önce temelleri öğrenmeli (enstantane, diyafram vb.). “Tam otomatik modda” veya ”100’ün üzerinde bilmem kaç nokta otomatik odaklama” alanında yaratıcılık yoktur. Dışarı çıkıp fotoğraf çekmek için uğraşmak gerekiyor. Ayrıca bu kadar gelişmiş akıllı telefonlar varken neden bir oyuncak DSLR’ye para harcanır?
“Otofokusla hiç sıkıntı yaşamadım çünkü kullanmıyorum.”
Bu bir açıklama olabilir 😀
Diğerlerine gelince, niyetinizi anladım ama işçilikle “yaratıcılığı” karıştırmayın. Pozlamayı “Manuel” olarak ayarlamak, Otomatik Mod’dan daha yaratıcı değildir. Yaratıcılık, parametreleri nasıl belirlediğinizi tanımlar. Bir fotoğrafı yaratıcı kılan şey onun otomatik veya manuel pozlama ile çekilmesi değildir.
Doğru deklanşör hızını seçmek sahnenin vizyonunu ifade edebilen resmi elde etmek için ideal diyafram açıklığı kadar önemli olabilir. Otomatik mod tekrarlanan işlemler için yararlıdır ancak koşullar benzersiz olduğunda işe yaramaz. Pentax maksimum kapsama alanını sağlayan parlak optik vizörlü ucuz kameraları bile tasarlıyor.
Bazı durumlarda otomatik odaklamayı kullandım ve Pentax fotoğraf makinesinde herhangi bir sorun yaşamadım. Pentax kameralar yüksek kaliteli görüntüler ve mükemmel dinamik aralık sağlar. Mükemmel ve sağlam işçiliği vardır. Bence yeterince pazarlama faaliyeti yapılmıyor. Lens çeşitliliği ne derece önemli? Yeni başlayanlara gerçek fotoğrafçılığı öğrenmeleri için kaç adet lens lazım?
E işte ben de tam onu diyorum: o bahsettiğiniz benzersiz durumlarda belirleyeceğiniz pozlama parametreleri “Yaratıcılığı” tanımlar.
Kompozisyon meselesi Otomatik mod veya Manuel mod olayı değildir.
“P” modunu kullanan birçok profesyonel var ve sonuçlarından gayet memnunlar, ama gerektiğinde müdahale edebileceklerini biliyorlar. Sadece Manuel ayarların doğru fotoğrafçılık olduğunu iddia eden amatörler de var, bu tür bir kısıtlamayı hiç doğru bulmadım. Kameramın bana sunmuş olduğu yardımı elbette kabul ediyorum, aksi takdirde tamamen mekanik bir analog gövde kullanırdım.
Pentax tüm bu söylediklerini sunabilir ya da sunmayabilir, ancak son on yıl içinde birçok kriz yaşadılar, Hoya ve Ricoh onlara bu süreçte yardım etti.
Neden? Çünkü sizin de dediğiniz gibi Pentax pazarlaması ikna edici ürünlerle Canon ve Nikon’a karşı koyamadı. Evet, çoğu şey bir şekilde Pentax ile yapılabilir. Sağlam gövde, Tilt-shift lensler, hızlı tele lensler, hızlı geniş açı lensler, iyi tasarlanmış flaş tetik sistemi, uzaktan kumandalar, çekim uygulamaları, GPS alıcıları vb. Tamam Pentax harika, bazen çok havalı ve başka hiçbir yerde eşi yok.
Ama bunları bana değil, tüm dünyadaki potansiyel yeni kamera ekipman alıcılarına kabul ettirmek gerekmiyor mu? Bu, ne sizin ne de benim işim; Pentax düşünmeli!
“Siz hangi tip fotoğrafçısınız?” başlıklı makalemi okudunuz mu? Okumadıysanız linkini aşağıda gönderdim. Bu yazıdaki “Pentax Fanatikleri” kısmını okuyun 🙂 O yazımdaki önerilerime sadık kalarak yorumlarımı burada noktalıyorum 🙂 🙂 🙂
https://www.arthenos.com/fotografci-kategorileri/
Yazınızı okudum, çok güldüm.
İtiraf ediyorum ben bir “Pentax fanatiğiyim” 🙂
Ne zamandır hatta şimdiye kadar hiç böyle kaliteli bir türkçe blog okumamıştım. Fırsat bulunca ağır tartışmalara girmek istedim sanırım. Sizi takdir ediyorum. Bu gibi tartışmaları sıkça yapalım ama…
Selamlar.
Tartışma demeyelim de “söyleşi” daha uygun ya da “dertleşme”.
Tamam yapalım, ben varım!
Selamlar.
Fotoğrafın uzun kenarı 40 cm şartını nasıl sağlayabilirim? Yardımcı olabilir misiniz?
Selma hanım,
Buradan yazıyla anlatmak kolay olmayacak, ama aşağıda gönderdiğin linkten işlem adımlarını takip ederek bunu kolaylıkla yapabilirsiniz.
Not: “Genişlik” veya “Yükseklik” ayarında piksel yerine Santimetre seçebilirsiniz.
Yine de takıldığınız yerler olursa elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım.
https://helpx.adobe.com/tr/photoshop/using/resizing-image.html
Saygılar.
Teşekkürler. Gönderdiğiniz linki inceleyeceğim.
Merhaba fotoğraf merakım var yeni başladım. İzmirde yaşadığınızı okudum ben de öyle. Önereceğiniz bir kurs varmı acaba. Bu işi en iyi şekilde öğrenebileceğim bir yer tavsiyeniz olurmu. Teşekkürler
Bahri bey,
İzmir’de birçok alternatif bulunuyor. Henüz işin çok başındaysanız internette fazlaca video ve doküman bulabilirsiniz. Önce genel kavramları bolca örnek yaparak öğrenmenizi, ardından iyi bir kursa katılmanızı öneririm. İFOD, ArtLens İzmir’de çok iyi örnekler olabilir.
Saygılar.
Siz kurs veriyormusunuz. Bana önerebileceğiniz bir makina varmı
Hayır kurs vermiyorum.
Makine seçimi için birçok parametre var:
Ne çekmek istiyorsunuz, ne kadar bütçeniz var, bu hobiye ne kadar ciddi ilgi ve zaman ayıracaksınız, bunu neden istiyorsunuz, bu hobiden kendiniz için ne bekliyorsunuz … Bunlara net ve doğru cevaplarınız yoksa seçim doğru olmayacaktır.