Fotoğraf ile ilgilenmeye başladığımızda ilk öğrendiğimiz şeylerin başında kameralarımızda kısaca “P/A/S/M” olarak bilinen “P” Program, “A” Diyafram Önceliği, “S” Deklanşör Önceliği ve “M” Manuel çekim modu gelir. Zamanla, deneyimleyerek bu modların ne zaman ve ne için kullanıldığını da öğrenmiş oluruz. Kimimiz, çekim zevklerimize göre bu modlar içerisinden bir tanesini çok daha sık kullanırız. Peki, size bu listede olmayan bir gizli pozlama modu daha var desem? Bu mod; Manuel Mod ile Otomatik ISO’nun birlikte kullanıldığı moddur. Ben bu moda “Turbo mod” diyorum.
Bu mod temel olarak, diyaframı ve deklanşör hızımızı istediğimiz gibi bizim ayarlamamıza ve doğru bir pozlama elde etmek için uygun ISO’yu kameramızın seçmesine olanak tanır.
Gizli pozlama modu ilk bakışta büyük bir şeymiş gibi görünmeyebilir
Pozlama üçgeni kavramını oluşturan Diyafram, Deklanşör ve ISO gibi ögelerin hepsini aynı anda ayarlayabileceğiniz bir mod hayal edin; diyaframı ve deklanşör hızını elimizle ve ISO’yu bizim belirlediğimiz ölçü ve sınırlarda kamera ayarlasın. Şimdi, “Ne var bunda, benim kameramda zaten Otomatik ISO aktif, “A” modunda diyaframımı ayarlıyorum, enstantane ile birlikte ISO’yu da kameram ayarlıyor” diyebilirsiniz. Haksız da sayılmazsınız, ama dilediğiniz zaman enstantaneyi, dilediğiniz zaman diyaframı, menülerde herhangi bir ayara girmeden, aynı anda her ikisini de hızlıca değiştirmek istiyorsanız ne yapıyorsunuz?
Böyle bir mod ile, eğer konunuz durağan konumdan harekete geçerse hemen ön ve arka kadranları çevirerek deklanşör hızınızı ve ek alan derinliği için diyafram değerini aynı anda kolayca ayarlayabilirsiniz. Nasıl, oldukça havalı değil mi?
Tabi şunu belirtmekte fayda var, gizli pozlama modu kullanımının herkes ya da her durum için uygun olmadığını unutmayın. Şahsen, spor ve vahşi yaşam fotoğrafları çekerken bu moda bayılıyorum, ancak Manzara fotoğrafçılığı için genellikle “Normal” Manuel moda -Otomatik ISO kapalı durumda- veya “A” Diyafram önceliğine geri dönüyorum. Bu gizli modu zor koşullarda şapkanızda bir tavşan olarak düşünün, ama mutlaka deneyin; kısa bir sürede yeni favori pozlama modunuz haline geldiğini görüp şaşırabilirsiniz!
Örnek çekimler
Örnek 1: Aynı anda hem Diyaframı hem de Enstantaneyi değiştirmek

İstanbul’a her gidişimde yaptığım şeyi bu gidişimde de tekrarlamıştım, yanıma Nikon D850 kameramı ve AF-S Nikkor 70-200mm f/2.8 VR objektifimi aldım. Arabamı Kadıköy İSPARK’a park ettim. Öncesinde Kadıköy’deki özel fırınımdan aldığım 2 tane çıtır çıtır simit ile Kadıköy-Eminönü vapuruna bindim, çayımı söyledim. Simitlerden bir tanesi benim, diğeri her zamanki gibi martılar içindi. Klasik nostaljim, “Eski İstanbul” turum böylece başlamış oldu. Vapurun güvertesinde, karşımda tüm güzelliği ile duran Kız Kulesi’nin fotoğraflarını çekiyordum. Yukarıdaki görüntü o klasik karelerden biri. “M” Manuel çekim modundaydım. Bu statik bir çekim olduğundan, bir gözüm pozometre cetvelindeyken Diyaframı f/4.5, Enstantane hızını 1/640sn ayarladım. Kameram Otomatik ISO ayarlı olduğundan ISO’yu en düşük değer 64 olarak kendisi ayarladı. Ve yukarıdaki kareyi çektim.
Arada sırada durup etrafı seyrediyor, boğazın mis gibi havasını içime çekiyordum. Tam o sırada sol tarafımda denize dalıp çıkan o güzel şeyleri gördüm! O hızla gelirlerse birkaç saniye içinde tam önümde olacaklardı. Sağ el baş ve işaret parmağımı kullanarak, ön ve arka kadran ile diyaframı f/7.1 ve enstantaneyi 1/3200sn olarak hızlıca ayarladım, ki yunusların bu hızlı hareketini havada dondurabileyim. Yunuslardan bir tanesi daha hızlı yüzüyordu, tam benim önümdeyken deklanşöre bastım. Kameram, böyle durumlarda her zaman olduğu gibi “Ch” sürekli çekim hızına ayarlı olduğundan, art arda kareler çektim. Bunlardan bir tanesini seçtim:

ISO veya pozlama modlarıyla uğraşmak yok – gözüm hiçbir zaman vizörden ayrılmadı. Deklanşör hızını ve f/durak değerimi istediğim şekilde ayarladım ve kameram en uygun olan ISO değerini otomatik olarak kendi seçti; 800.
Bu çekimi “A” veya “S” Çekim Modunda yapsaydım ne olurdu?
“A” Diyafram Öncelikli Mod kullanıyor olsaydım, diyaframı yine hızlıca f/7.1 olarak ayarlayabilirdim. Bu durumda kameram, ISO’yu en düşük değer olan 64’e ayarlamak için enstantane değerini 1/250sn olarak belirleyecekti. Ve ben Yunusu havada bu kadar net yakalayamayacaktım.
“S” Enstantane Öncelikli Mod kullanıyor olsaydım, enstantaneyi hızlıca 1/3200sn olarak ayarlayabilirdim. Kameram, ISO’yu ayarlayabileceği en düşük değer olan 125’e ayarlayıp, diyaframı da f/2.8 olarak belirleyecekti. Yunusu netlesem, Kız Kulesi bu denli net olmayacaktı. Şimdi aklınıza ISO takılmış olabilir, “Neden ISO’yu “A” modundaki gibi en düşük değer olan 64’e değil de 125’e ayarladı” diyebilirsiniz. Çünkü kullandığım objektifin en açık diyafram değeri f/2.8 de ondan. Eğer ISO’yu 64’e ayarlayabilseydi, diyaframı f/2 yapmak zorundaydı, ama objektifim bunu yapamazdı. O nedenle, önce objektifi f/2.8 değerine, ardından buna uygun olan ISO 125 değerine ayarlamış oldu.
Örnek 2: Yalnızca Enstantaneyi değiştirmek

Düsseldorf Altstadt bölgesinde nehir kıyısında fotoğraflar çekiyordum. Kameramda diyafram f/8, enstantane 1/250sn ayarlıydı. O sırada nehir üzerinde hızlıca yaklaşan yukarıdaki deniz motorunu farkettim. Hızlıca enstantaneyi 1/1000sn olarak ayarladım ve deklanşöre bastım. Kameram ISO’yu 100’den 400 değerine arttırdı.
Örnek 3: Yalnızca Diyafram Değerini değiştirmek

İzmir’de Sasalı Doğal Yaşam Parkında bu sevimli mirketlerin toplu halde fotoğraflarını çekiyordum. Diyaframım f/7.1 değerine ayarlıydı. Yukarıdaki mirket birden bir ağaç kütüğünün üzerine çıktı ve bu pozu verdi. Daha etkili bir kare için mirketi arka plandan ayırmalıydım, hızlıca diyaframı en açık konumu olan f/2.8 değerine ayarladım ve deklanşöre bastım. Kameram ISO’yu 64, enstantaneyi 1/250sn olarak ayarladı.
Örnek 4: En düşük ISO değerinde çekim yapma olanağı

Bu tekniğin en sevdiğim yönlerinden biri, statik nesneler çekerken mümkün olan en düşük ISO’yu kullanmama yardımcı olması. Deklanşör hızımı belirli bir durum için elimden geldiğince düşük ayarlayarak ve diyaframımı bu durum için istediğim kadar açarak, menülere dalmak zorunda kalmadan, kameram tarafından mümkün olan en düşük ISO değerine otomatik olarak ayarlanmış çekimler yapabiliyorum.
Yukarıdaki görüntü ISO 800’ü zorlasa da, fotoğrafı çekmek için gereken ayarları temel alarak elde edebileceğim en düşük ISO değeriydi. Bu fotoğrafı 70-200mm f/2.8 objektifim ve 2x Telekonvertör kullanarak 350mm’de ve elde çektim. 2x telekonvertör ile objektifimin en açık diyafram değeri f/5.6 olarak değişti, çünkü telekonvertörler objektifinizin en açık diyafram değerlerinde olumsuz etki yaparlar. Telekonvertörler hakkında detay bilgi için “Telekonvertör nedir, ne zaman kullanılır? Avantajları ve dezavantajları” başlıklı yazıma göz atabilirsiniz.
Çekimi elde ve 350mm odak uzaklığında yaptığım için Karşıtlık Kuralı gereği enstantanemi 1/400sn olarak ayarladım. Kameram bu durum için ISO’yu en düşük olabilecek 800 değerine ayarladı. Ortamdaki ışık sürekli değişiyordu. Otomatik ISO kullanmam, ışık seviyesi düştükçe kamerama müdahale etme gereği duymadan ISO’nun kademeli olarak artmasını sağladı.
Sonuç
Şüphesiz bu fotoğraflardan herhangi biri başka bir pozlama modunda da çekilebilir. Burada vurgulamak istediğim, kararsız nesneleri çekerken, Otomatik ISO ile Manuel Mod kullanmanın anlık değişiklikleri çok daha hızlı yapılabilir hale getirdiği ve diğer pozlama modlarına nazaran yaratıcı kararları daha hızlı almamı sağladığıdır.
Otomatik ISO hakkında detay bilgiler için “Otomatik ISO Nedir, Ne Zaman Kullanılır, Ne Zaman Kullanılmamalıdır?” yazıma göz atabilirsiniz.
Benim kişilik olarak rutinden hoşlanmayan bir yapım var
Herkesin yaptığı, sıradanlaşmış şeyleri yapmaktansa, değişik metodlar deneyimleyip, o metodları geliştirmeyi seviyorum. Bu da beni, o konu hakkında okumaya, araştırmaya ve düşünmeye zorluyor. Bu sayede hem daha çok şey öğrenmiş oluyorum, hem de nelerin yapılması gerektiğini öğrenmekten ziyade, nelerin yapılmaması gerektiğini ve bunların nedenini öğrenmiş oluyorum. Tecrübe denilen şey de bana göre, nelerin yapılmaması ve bunun neden yapılmaması gerektiğini bilmektir.
Birkaç gün önce yayınladığım “Back Button Focus / AF-ON Tekniği ile Ustalaşın” başlıklı yazım ve daha önceleri yayınladığım “Sağa Dayalı Pozlama Tekniği; Fotoğraflarda Daha Fazla Detay” gibi yazılarım buna bir örnektir. Bu metodlar çoğu kimseye gereksiz ve karmaşık gelebilir. Ben bu metodları kullanmaya başladığımdan beri o kadar değişik şeyler keşfettim ki! Fotoğraf makinem benim için, yalnızca fotoğraf çekmemi sağlayan bir araç değil, benim en değer verdiğim hobim olan fotoğrafı öğrenmemi sağlayan bir kütüphanedir.
Yazımda açıklamaya çalıştığım gizli pozlama modu ile siz de bir süre denemeler yapın, bilgi, deneyim ve yorumlarınızı aşağıdaki “Yorumlar” kısmından bizimle paylaşın.
Bu kombinasyon hiç aklıma gelmemişti hocam
Teşekkürler. Mutlaka deneyeceğim
Yine çok güzel bu yazı için emeklerinize sağlık
Deneyin ve tecrübelerinizi bizimle de paylaşın.
Saygılar.
Sebahattin bey sizin Oto Iso yazınızı okuduktan sonra kullanmaya başladım otomatik iso özelliğini. Iso yu en fazla 800 minumum enstantaneyi 1/500 değerine ayarlamıştım. Daha çok hareketli nesneleri veya kuşları çekmek için kullanıyorum. Harika sonuçlar aldım sayenizde. Çok yardımcı oldunuz
Teşekkürler ve selamlar
Metin bey teşekkürler,
Kullandığınız gövde ne bilmiyorum, ama Maksimum ISO değerini 1600 hatta 3200 ayarlayabilirsiniz. Çünkü Minimum enstantane eğer 1/500 ayarlıysa çoğu durumda 800 ISO yetmeyebilir.
Saygılar.
Canon 5ds kullanıyorum.
Çok güzel, o zaman Maksimum ISO ayarını 3200 yapın gitsin.
Pişman olmazsınız.
Merhabalar,
Muhteşem bir yazı ile yine karşımızdasınız. Emeğinize sağlık.
Bu sefer soru, bildiğim yerden çıktı. Şaka bir tarafa, Otomatik ISO ile Manuel Mod kullanmaktan keyif alıyorum. Sizin de belirttiğiniz gibi, anlık değişkenlere hazır vaziyette bulunmakla birlikte, dilediğimiz zaman enstantaneyi, dilediğimiz zaman diyaframı ayarlamak, biraz daha yaratıcı fotoğraf çekmemize de katkı sağlamakta.
Teşekkürler
Turgay bey,
Aynı şeyleri düşünen ve bunları gerçekleştirmiş sizin gibi dostlarımızı görünce inanın çok daha mutlu oluyoruz. Siz de yaşadığınız deneyimleri, karşılaştığınız (varsa) zorlukları bizimle buradan paylaşın. Birlikte bilgi dağarcığımızı arttıralım. Hem de eğlenelim.
Saygılar.
Otomatik iso kafamda bu yaziniz sayesinde tam olarak oturdu..cok guzel bir anlatim stiliniz var anlamamak olanaksiz :)..yazilarinizi orneklerle ve ek aciklamalarla desteklemeniz harika…tam bir profesyonel isi hocam.. kendi adima cok tesekkur ediyorum.sizi buldugum icin sansliyim..bizi yazisiz birakmayin 🙂 🙂
Sizler de bizi yalnız bırakmayın Ercüment bey, eksik olmayın.
Gücümüz yettikçe yazmaya devam edeceğiz, daha başındayız 🙂
Saygılar.
Az önce dükkana bir başka fotoğrafçı arkadaşım geldi aynı model makine kullanıyoruz. Ben makinemde turbo mod kullanıyorum sen ne kullanıyorsun diye hava atayım dedim. Bende o modu biliyorum arthenos u bir tek sen takip etmiyorsun dedi 🙁 Benim havam söndü tabii. Bu satırları yazarken oda yanımda oturuyor şimdi. Birlikte selamlarımızı teşekkürlerimizi iletiyoruz 🙂 🙂 🙂
Ben de çok güldüm Burak bey,
Bir dahaki sefere önceden haber verin, yalnızca sizin görebileceğiniz bir yazı ayarlayalım 🙂 🙂 🙂
Size ve arkadaşınıza selamlar, saygılar.
Tamam bunu duyduğum iyi oldu 🙂
Şimdi arkadaşım hatırlattı flaşlar konusundaki ikinci yazınızı bekliyoruz ne durumda o yazı. Sabırsızlıkla bekliyoruz bilesiniz
“Flaş Çekim Teknikleri, Flaş Modları ve Kullanım Yöntemleri” başlıklı bu yazım hazır, ancak birkaç örnek çekimi eksik. Biliyorsunuz, bizim blogda kuru kuruya yazı olmuyor, örneklerle destekliyoruz. Yakında yayınlarız desem?
Sevgili dostum,
Denemek iyidir. Eski köye yeni adet getirmektir. Elimizdeki teknolojik cihazları yeteneğini zorlamaktır. BU da tam olarak yeniliğe açık olmak, keşfetmek ve gelişmektir. “M” modunda “Auto ISO” sevdiğim bir tercihtir. En son “Runatolia 2019” da sıkça kullandım. Koşucuların netliği için yüksek “S” değerinde saha derinliğini ayarlamak için de “A” değerini değiştirerek çekimler yaptım. Beni üzmedi.
Sevgi ve saygıyla…
Teşekkürler Okyar,
Evet, bu çekim tekniği diğer çekim modlarını iyice kavradıktan sonra bence fotoğrafını geliştirmek isteyen herkesin denemesi gereken bir metod. Bu sayede ekipmanı daha iyi anlıyor insan.
Selamlar sevgiler.
Bu defa önce yazının boyutuna baktım, tadımlık mı doyumluk mu diye 😉 Ne çok uzun ne çok kısaydı. Ama okudukça hem kendi içeriği hem başka yazılarınıza bağlantı linkleri ile gayet güzel bir yazı olduğunu gördüm. Linkleri tıkladıkca “bunu tekrar okumalıyım”, “bunu da tekrar okumalıyım” diye tıka basa doydum doğrusu. 😄
Tekniğin kolaylığı, kullanılabilirliği ve sizin tarafınızdan denenmiş olması çok cezbedici.
Teşekkür ederim. Ellerinize sağlık.
Eksik olmayın Öner bey,
Deneyin pişman olmazsınız. Gerçekten de kolay bir kullanım sağlar. Bunlar zaten bildiğiniz şeyler. Ben sadece hatırlatma yapıyorum.
Saygılar.
Çok faydalı bir yazı otomatik iso yu merak ediyordum. Ayarla ilgili bir soru: D500 makinemde auto iso ve manuel moda ayarladığımda iso nun ne olduğu görüntülenmiyor sadece AUTO ISO yanıp sönüyor. Iso daki değişikliği göstermek için bir ayar var mı?
Teşekkürler
Evet böyle bir ayar var Berkant bey,
“Özel Ayarlar > d Çekim Ekran > d3 ISO Ekranı” kısmına gidin,
“ISO Duyarlılığı göster” seçin.
Hepsi bu kadar 🙂
Saygılar.
Sebahattin bey
Hem sizden hem de yorumlardan yine çok bilgi aldım. Teşekkürler
D7200 için max iso kaç uygundur sizce?
Güven bey teşekkür ederim.
Işık iyiyse ve enstantane ya da diyafram nedeniyle ISO yükseltmek gerekirse, ben olsan 3200 değerini geçmezdim. Genelde 1600 ile sınırlıyorum ben.
düğün çekimleri yapyorum. nikon d600 ile başladım d610 ve şimdi d750 kullanıyorum. genellikle A da çekim yaparım. iso yu d750 de en fazla 3200 olarak ayarlıyorum. bazı arkadaşlarda bu 6400 de. bazı yerlerde ışık çok fazla olmuyor o zaman iso yu 12800 yapıyorum. çünkü enstantene yetmiyor. kullandığım lensler f4 ten başlıyor.
bu yazınızı okuduktan sonra neden bunu düşünmedim dedim kendime. ilk çekimde denicem. bu güzel ve faydalı bilgiler için çok teşkkürler hocam. iyi çalışmalar
Yılmaz bey,
Değerli katkılarınız için biz de size teşekkür ederiz.
Saygılar.
Pozlama konusunda farklı düşünmeye başlamak için gerçekten harika bir yazı olmuş Sabahattin bey. Bunu kesinlikle deneyeceğim. Emeklerinize sağlık
Teşekkür ederim Zeynep hanım.
Deneyin ve izlenimlerinizi buradan bizlerle paylaşın.
Saygılar
bu sabah facebookta yazınızın duyrusunu gördüm. merak edip girdim. açıkcası bu kadar kaliteli ve çok güzel kaleme alınmış bir yazı olabileceğini tahmin etmemiştim. sonrasında sitenizdeki diğer yazılara hızlıca baktım. o kadar çok konu ve yazı var ki hepsinin başlığı bile ilgimi çekmeye yetti. sitenizden daha önceden haberim olmamıştı. hemen abone oldum. brawser ekranında en az 20 tane yazınız açık okunmayı bekliyor. bundan sonra sorum olursa karşınızdayım haberiniz olsun 🙂 🙂 sizi bu kaliteli site için tebrik ederim. emeklerinize sağlık..
Teşekkürler Eyüp bey,
Hoşgeldiniz aramıza! Her zaman bekleriz.
Bildiğimiz konu olursa sorularınızı cevaplamaktan memnuniyet duyarız.
Saygılar.
Benim gibi günbatımı fotoğraf çeken birisi için çok yararlı bir yazı.Nedeni o anda ortaya çıkan bir martı veya sandal vs.yani no panik
Turbo mod tam da bu gibi durumlar içindir Erhan bey.
Saygılar.
Ben böyle durumlarda pozlama telafisini kullanırım. Ama bu metod daha çok aklıma yattı şimdi. Pozlama telafisi ile artı-eksi en fazla 3 stop ayarlayabiliyorum ama bu teknikle dilediğim kadar yapabilirim. İlave olarak hem diyaframı hem de perde hızımı aynı anda kombinasyon şeklinde ayarlama olanağım da var. Dediğiniz gibi oldukça havalı 🙂
Teşekkürler iyi ki varsınız
Demiştim, havalı olur diye 🙂
Saygılar.
Sebahattin hocam yazı için çok teşekkürler. Söz dinledim ve Nihayet Olimpus OM-D E-M1 mark II + 12-100 Aldım.Gerçekten ısındım. Menüler çok fazla ve teferruatlı . Zaman ve pratik yapmam gerekiyor. yunuslu fotoğrafta AF alan modunu merak ettim. İşiniz rast gitsin.
Alaettin bey merhaba,
Hayırlı olsun, güle güle kullanın. Güzel bir setiniz olmuş. Menüler alışana kadar zor geliyor ama alışınca gözünüz kapalı ayar yapabiliyorsunuz.
Yunuslu fotoğrafta, her zaman olduğu gibi kameram AF-C ve Tek Nokta AF olarak ayarlıydı. Ve yine her zaman olduğu gibi AF-ON ile netleme yapıyordum. Yunuslar, benim içinde bulunduğum vapura paralel yüzüyorlardı. Tam benim önümdeyken geçecekleri yeri göz kararı tahmin edip, sudaki o noktayı netlemek için AF-ON tuşuna bir kez bastım ve parmağımı kaldırdım. Netleme artık o düzlemde kilitli kaldı. Yunusu takip ettim, tam karşıma geleceği sırada deklanşöre bastım ve seri çekime başladım. Diyaframı önceden yeterince kıstığım için, f/7.1 diyaframın bana verdiği alan derinliği ile yunusun net alanda kalmasını sağlamış oldum.
Neden Dinamik alan AF kullanmadım? Çünkü yunuslar suya dalıp çıkıyorlardı, takip etmek zordu. Asıl nedeni ise, bu olmasa dahi, AF Alan modunu değiştirmeye zamanım yoktu. Her şey birkaç saniye içinde oldu zaten 🙂
Saygılar.
Çok teşekkür ediyorum.Anlaşılmıştır.
Hocam bu harika bir ip ucu ve burada cok iyi açiklanmiş. Bu yontemi bu yazinizla kesvettim. A + Auto iso yu kullaniyordum. Simdi bir gizli modum daha oldu :)…