Yazının başına oturduğumda artık bir Nikon fanatiği olduğumu saklamaya (!) gerek kalmadığına karar vermiştim. Nikon kullanımım analog dünyada F 801 S gövde ile başladığında yıllardan 1989’du. Sonra N60 arkasından yine bir F 801 S ve N 90 S nihayetinde, 2019’dan bu yana F 100. Dijital tarafta ise sırasıyla D50, D 610, D 750, D 850 derken şimdi de Nikon Z6 II. Tabii bunların yanında kullandığım birçok diğer marka bu yazının konusu dışında olduğu için bahse dahil olmuyorlar.
Nikon Z6 II, D750’nin aynasız eşdeğeri olsa da yeni nesil bir sensöre sahipmiş.
Öyle söylüyorlar. Sensörlerin üreticisini ve parça numarasını almak için makinayı sökme gereği 😊 duymadım.
İnsanoğlu sevdiğine ve değer verdiğine yüklenir, verip veriştirir eleştirirmiş. En başta bunu diyerek kendimi sağlama alayım. Ne olur olmaz.
D750 kullanırken Nikon’a yazmıştım: Bak Nikon’cuğum, şu “Mode Dial” ın (6) ortasına koyduğun “Mode Dial lock release” (5) dediğin pimpirik var ya fotoğrafçının başına bela olacak. Buna basmadan çevirmeye çalışan oldu mu al sana arıza. Şunu D810’daki gibi yapsan da dert etmesek?
Beni dinlemediği, Z6 II gövdede aynı sistemi kullanmasından belli. Siz siz olun Z6 ve Z6 II kullanıyorsanız, eğer arkadaşınız “Ooooo bir bakayım” diye isterse bu noktayı çok açık anlatmanızda yarar var. Hele arkadaşınızın Nikon tecrübesi yoksa durum her an vahim bir hal alabilir. Aman dikkat…
Menüyü herhalde Nikon artık standartlaştırdı. Eğer öncesinde 750, 6xx, 8xx serisi bir gövde kullandıysanız menü ayarlarını yapmanız dakikalar mertebesinde. Yine gövde boyutlarını çok küçültmediği için başta 8xx serisi bir kullanıcıya zor gelse de alışması çok hızlı oluyor. Dolayısıyla menü şöyle ya da böyle diye anlatmayacağım.
Çekim özelliklerine “i” butonu ile hızlıca ulaşabiliyorsunuz.
Tabii bu kutucuklara istediğimiz özelliği tanımlayabiliyoruz. “i” butonuna basınca çıkan ekran aşağıda yer alıyor. Hangi kutuya dokunursanız size yeni bir ekran açıyor.
“Custom Setting Menu” de “Controls (f) bölümünün “f11” inde “i” ekranında fabrika ayarı olarak gelen seçimleri değiştirebiliyorsunuz. Z6 II gövde üzerinde olmayan butonların kontrollerinin atamasını yapınca benim “i” menüm şöyle oldu:
Sessiz çekim (silent shutter-A2), Netleme basamakla (Focus stacking-B2), bluetooth (B4) ve aralıklarla çekim zamanlaması (interval timer-A6) ilave ettim ve bu ekranı parmak kullanımıma göre düzenledim.
Face and Eye detect (yüz ve göz tanıma) özelliği (AF-area mode altında) faydalı.
Ancak sevgili Nikon mühendisler ya da satış grubu nasıl olacağını belirlemiş. Yani “Pin Focus” ve “Single Focus” da bu özelliği kullanamıyorsunuz. Benim adıma niye karar veriyorsun ki? Bana “Face and Eye Detect On/Off” seçeneği ver nasıl istersen öyle kullanayım. Parasını ben vermiyor muyum?
Objektifi atlamamak gerek. Focus (netleme) konusu var. Kullandığım “24-70 f4” objektif üzerinde ne netleme mesafesi ne de diyafram ve saha derinlik göstergesi var. Tamam. Kim takar? Bugüne kadar bir ayar yaptıktan sonra kim “Yaa kaç metreye ayarlamış diye gözünü vizörden çekip buna bakmış ki? Ben hiç yapmadım. Belki üçayak üzerinde çekim yaparken gözünüz takılmış olabilir. Ama “AF/M” butonuna ne gerek vardı? Zaten makine “AF” çalışırken elle de netlemeye müdahale edebiliyorsunuz. Üstüne üstlük niye hem objektif üzerinden “AF/M” ile hem de yazılım üzerinden “M” modu seçiliyor ki? Birisi gereksiz ve fazlalık. Sevgili Nikon mühendisi arkadaşlar ne gerek var böyle gereksiz ayrıntıya ve üstelik bunu yazılımla bir de seçenek olarak sunmaya. Emeğinize yazık.
Kullanma kitabını okurken (gerçekten okuyor musunuz?) 92’nci sayfada “Manual Focus” bölümüne geldiğinde “Focus distance indicator” (hah işte yukarıda yok dediğim şeylerden birisi dijital olarak var edilmiş) ve “Focus indicator” den bahseder.
Bu “Focus indicator” bildiğimiz gibi Nikon’un her modelinde olan bir özellik. Makinayı açtınız gözünüzü vizöre dayadınız “aaaa bu iki gösterge yok”. Olmaz. Sakın makinayı kurcalamayın. Çünkü bu özelliği sadece makinayı “manual focus” moduna aldığımızda kullanmamıza karar vermişler.
Nikon nasıl yaptıysa “Bluetooth” bağlantı programını ben kullanamayayım diye yapıyor.
Sonunda bir şekilde bağlantı yapıyorum. D850’de de sıkıntı yaşardım. Bunda da aynı oldu. Birçok değişik cihaza hem wifi hem de bluetooth olarak şıptadanak bağlanma işlemi gerçekleştirebilirken Nikon Z6 II de zor-la-nı-yo-ruuum… Yaşadıklarımın detaylarını yazmayacağım. Aklıma geldikçe sinirleniyorum. Ayrıca “Snapbridge” programını geliştirmek için biraz daha çalışsalar iyi olacak.
Bir şelalenin karşısına geçip şöyle ağız tadıyla bir uzun pozlama yapayım diyerek her şeyi hazırladınız ve kablolu deklanşörü makinaya bağlamak üzere harekete geçtiniz. Bağlayamazsınız ki. Çünkü bu fiziksel bağlantı soketi iptal edilmiş, yok. Ancak telefonla bağlanıp (enstantaneyi “Bulb” yapmayı unutmayın. “Snapbridge” uygulamasında üzerinden yapamıyorsunuz ☹. Bu da ayrı bir dert) çekim yapmanız gerekecek. Bu arada “Bulb” a gelmeden en uzun pozlama süresini 900 saniye (15 dakika) ya çıkarmışlar. Elinizdeki mevcut kablolu deklanşörleri artık ne yaparsınız bilemem. Ben bir tanesini hediye ettim. Unutmayın, çekim yaparken süreyi saatinizden (sevgili Nikon, Snapbridge’in bu kısmına bir sayıcı ilave etmek çok mu zordu?) takip edeceksiniz ☹. Ehhh, ne diyeyim bilmiyorum.
Yazı yayınlandıktan sonra değer vererek yazıyı okuyan okurlarımız yazıma yaptığı yorumlarda haklı olarak kablolu deklanşör (Nikon kod: MC-DC2 bağlantısının olduğunu belirtiyorlar. Doğru. Eski makinam D850’de kullandığım “MC-30” idi. Yeni nesil bir gövdede bu soketi görmeyince “yok” deyip geçtim. Diğer gövdeleri kontrol ettiğimde daha önce kullandığım Nikon D750’de de “MC-DC2” soketi olduğunu gördüm. Bundan sonraki kısım yine Nikon’a (kusura bakmasın) çamur atma kısmıdır…Bu da tuhaf bir durum. Yani Nikon iki kablolu deklanşör tipi kullanmış. Ancak bu tarz bir uygulamayı flaş soketinde yapmıyor. Bu da koca bir “???” dir. Sonuçta benim için yok baabında olan bir soket var. Bu aksesuarı almayı düşünmüyorum. Uzun pozlama için telefonla bağlantı kurup “SnapBridge” uygulamasını kullanmayı çok daha kolay buluyorum. Buradaki eksiklik de deklanşöre bastığınızda süreyi gösteren bir bilgi ekranının açılmaması. Ne kadar süre tuttuğunuz için bir zaman sayacına ihtiyacınız var.
23 Aralık 2022
900 saniye dedim ya, herhalde bu da kablolu deklanşör eksikliğine karşı ağza sürülen yarım parmak bal olsa gerek. Bir de kullanma kitabında her yerde “900 sn” diye geçiyor. Hiç “15 dakika” lafı yok. Bu da tam anlamıyla bir pazarlama taktiği. Okuyunca “oooo amma uzun süre” diyeceksiniz. Eğer “15 dakika” diye yazsalardı kesin burun kıvırırdık. Gerçi “Bulb” olup saat tuttuktan sonra ne işime yarayacak bilmiyorum.
Önemli not:
Telefonla (gerçi kullanma kitabında ‘smart device-akıllı cihaz’ diye geçiyor) bağlantı yapıp çekim durumunda eğer makine üzerinden bir ayar değişikliği yaparsanız WIFI bağlantısı kopuyor.
Bir tuhaf seçenek durumu da şu;
Bu çooook uzun 900 saniyeyi aktif etmek için menüden seçmeniz gerek. Aynı şekilde düşük ışıkta daha iyi netleme seçeneği (Low-light AF – custom setting menu a10) tercihe bırakılmış. Demek ki düşük ışıkta netlemenin iyi çalışmasını istemeyecekler olabiliyor 😊. Ya da böyle yapmalarının teknik bir sorunu var. Ve bu seçenek sadece düşük ışık seviyesinde aktif edilecek. Gün ışığında kullanmanın sakıncası mı var? Göreceğiz. Yoksa yazılım mühendisleri “biz yaparız” deyip işgüzarlık mı yaptılar…
Not: Şimdi okudum. Bu seçenek aktif olursa netleme süresi uzuyormuş. Teknik sorun varmış☹. Ne kadar yavaş? Dediğim gibi deneyip göreceğiz.
Flaş kısmına bakmadım.
Ama kesin oradaki uygulamalarda da eksik bulacağımız bir şeyler vardır. Kesin yoktur, bana gıcıklık olsun diye 4*4 lük yapmışlardır, çünkü kullandığım bir özellik değil 😊. Tam bu anda aklıma geldi; Youtube’da izlediğim harici ışık sistemleriyle fotoğraf çekim programı yayınlayanların ellerinde neden hep başka marka makine görüyorum? Yoksa bana mı denk geliyor?
En genel olarak söylemek istediğim son şey belki de bütün makine üreticilerini ilgilendiriyor. “Auto bracketing” (basamaklama yaparak çekim) özelliğini Pozlama (exposure), Beyaz Dengesi (white balance) ve ADL (active D-ligthing- etkin dinamik aralık, gri tonlar) için kullanılabiliyor. Şimdi soruyorum: bugüne kadar beyaz seviye için kullanan oldu mu? Elleri kaldıralım sayalım. Yoooook. Youtube’da bununla ilgili video da bulamadım. Ben bugüne kadar elimi sürmedim. Bu işlemleri zaten fotoğraf işlerken bilgisayarda yapıyorum. O halde makinanın beynini ıvır zıvır ile doldurmaya ne gerek var?
Aynı şekilde çoklu pozlama (multiple exposure), ya da üst üste çekim. Kaç defa kullandınız? Yoksa çektiğiniz fotoğrafları bilgisayarda mı çokluyorsunuz?
İyi diyeceğin bir şey yok mu yani? Niye aldık ki Z6 II’yi?
Nikon bu… Bir kere Z6 II’de “i” butonunu çok sevdim. DSLR’den daha kullanışlı geldi bana. Burada üç buton baş parmağın altında kolay kullanılıyor. “i”, “sub-selector” denilen joystick gibi kontrol butonu ve “AF-On”. Ben vakit kaybetmeden netlik kontrolünü deklanşörden ayırıp “AF-On” butonuna verdim. Dolayısıyla baş parmakla sub-selectörü netlik yapmak istediğim alana hareket ettirip yine aynı parmakla “AF-On” ile netliği yapıyorum.
Ayrıca önde FN1 ve FN2 butonları var. FN1’e “White Balance”, FN2’ye ise netlik ve alan seçme (Focus and Area Mode) tanımlanmış. Sanırım ben yer değişikliği yapacağım. Sağ elimin dördüncü parmağı ile FN2 ye basmaya daha alışamadım ama kullanabiliyorum.
Hadi yine oyun bozanlık yapayım. DSLR’de alıştığımız alan derinliğini gösteren buton yok. Boşuna aramayın.
Nikon Z6 II gövdeyi iki elimin arasına aldığımda da iki baş parmakla çok hızlı “i” menüsünü kullanıyorum.
Eleştiriler ve tepkiler alışkanlıklara uymayan şeylere yönelir.
Yani bir nevi konfora alışmışsınızdır, değişiklik, yenilik ve gelişim sizin rahatınızı bozacak belki de elinizdeki avantajlarınızı iş yaramaz hale getirecek. Alışkanlıklara bağlı kalmaya çalışmak ise tutuculuğun temel işlevidir. Özellikle içinde bulunduğumuz coğrafya da “eski köye yeni adet getirme” deyişi ile dillendirilmiştir. Alışkanlıklarımızdan vazgeçmeye çalışmak yenilik ve gelişime kucak açmaya atılacak ön adımlardır. Bu ise en başta önce öğrenmek ve bilgi edinmeyi arkasından sorgulama ve şüphe duymayı gerektiren eylemlerle olabilecektir.
“Tekerleği yeniden icat etmeye gerek yok” ve “icat çıkarma” gibi özlü (!) ve çok anlamlı (!) yol gösterici (!) deyişlerimizi de hatırlamak gerek. Yani hülasa “otur oturduğun yerde, aranıp durma” dediğimiz kuşaktan kuşağa aktarılan bu güzel (!) sözlere ne yazık ki birçok namı şanı büyük şirketlerin öğrenim görmüş, yabancı dil şakıyan yöneticilerin söylemlerinde de rastlamak (bana birçok kere denk geldi. Her seferinde kavga çıkardım) mümkün.
İnsanlık ancak alışkanlıkların yıkılması ile gelişebilmiş ve ilerlemiştir. Dolayısıyla gelişmiş toplumların hareket tarzlarının başında “neden”, “niçin” ve “nasıl” soruları gelir. Bu sorular yenilik, gelişim ve çağdaşlığa açılan kapılardır.
Sonuç
Nikon, D5, D6, D500 ve D850 modelleri ile ortaya koyduğu teknolojik gelişimi “Z6 II” serisine de aktarmış. Harika bir netleme sistemi, renk doyumu ve iyi bir dinamik aralık ile fotoğrafçının tatmin olmasını sağlıyor. Gerisi ise teferruat olarak kalıyor.
Benimkisi havanda su döğerken yoğurt mayalamaya çalışmak…
Nikon Z6 II hakkında detay bilgi için Nikon sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Eline sağlık Okyar Abi. Seviyorum Z serisini ben. Z6 III 1 seneye gelir diye düşünüyorum.
Beyaz ayarı basamaklama şu durumlarda faydalı:
1- RAW düzenlemeye zamanın yoksa ya da RAW düzenlemeyi bilmiyorsan/istemiyorsan.
2- Çok geniş dinamik aralık içeren kadrajlarda RGB kanallarının biriyle oynarsan diğerini kırpma (clipping) tehlikesi var. Bu durum RAW’u da etkiliyor aslında. Örneğin çok düşük ışıkta parlak kırmızı ve yeşillerin olduğu bir sahneyi çekiyorsan ve kırmızıyı kurtarmak istersen yeşildeki detaylar kaybolabiliyor, yeşili kurtarayım desen kırmızı neredeyse garanti patlayacak. Çok nadir karşılaşıyorum bu durumla açıkçası, ama 3-4 kere kullanmışlığım var.
Beyaz ayarı JPEG dosyaların histogramını etkiliyor. RAW’u düzenlerken de beyaz ayarını değiştirince histogram değişir. Pozlama ayarları aynı kalsa bile.
Bu yazıyı okusalar sizi Japonya ya sokmazlar valla 🙂
Gitmeye niyetim olmadığından rahat yazıyorum 🙂
O zaman çantamdan Nikon D850 kameramı çıkarıp, önce Japonya girişimi yapmayan yetkililerin fotoğraflarını çeker onlara hediye ederdim ardından geri dönerdim.
Yazdığımdan fazlası varmış. Nasıl mı?
Godox TT685N II flaşım var. Sırf can sıkıntısından makinaya takıp birkaç kare çekim yapayım dedim. Flaş manual modda çalışıyor ama i-TTL modunda çalışmadı. Ancak off-camera olarak XPro-N tetikleyici ile çalıştı. “Ne oluyor” derken internette arayıncaaaa Nikon’un flaş haberleşme protokoünü değiştirdiğini ve Godox da (muhtemelen başka tedarikçilerde de) i-TTL modunun çalışmadığını öğrendim. Yani aynasız Nikon sahipleri ellerindeki flaşlarda TTL özelliğini kullanamıyor. Ayrıca XPro-N ile çalışması da sahte çünkü ölçüm yapmıyor. Godox bunun için flaş yazılımını güncelleyip “v3.3” ü çıkarmış. Bunu yükleyince sorun düzeliyor. Muhtemelen aynı problem ADxxx serisinde de var. Ben AD200Pro yazılımını da “v1.5” yükselttim. Ancak denemedim.
Durun daha bitmedi.
TT685 II nin yazılımını güncellemek için Godox sitesinden (https://www.godox.com/firmware-flash_5/) flaş yazılımı “TT685N V3.3.fri” ve bunu flaşa yüklemek için de “G1” program yükleme yazılımını indirip bilgisayarınıza kurmanız gerek. Ancak bu sefer de “G1” flaşla bağlantı kuramadı 🙁 . Bunun sebebi de “G1” yazılımının Windows onaylı olmaması nedeniyle usb portunu kullanmaya engel olmasıymış. Bunun için de Windows un bu özelliğini kapatmak gerekiyor. Uzun uzun yazmıyorum, yöntem için aşağıdaki linkten yardım alabilirsiniz:
https://www.maketecheasier.com/install-unsigned-drivers-windows10/
Bütün bu işlemleri Nikon mühendislerinin kulaklarını çınlatarak yaptığımı tahmin edersiniz. Sonunda sorun düzeldi. Ancak görünen o ki Nikon, makinalarına uyumlu ekipman üreten firmaların yoluna taş döşemeye başlamış..
Offf… Ben okurken bile içim şişti, sen yaparken ne hissettin tahmin edebiliyorum.
Yalnız burada şöyle de düşünebilir miyiz? Nikon teknolojisini geliştiriyor, ekipman üreticileri biraz geriden geliyor olabilir mi? Yakında Godox’tan bir Nikon güncellemesi göreceğiz gibi sanki 🤔.
Selamlar, sevgiler.
Ben de içimin daralmasını Nikon mühendislerine saydırarak geçiştirmeye çalıştım. Flaşla neredeyse hiç işim olmamasına rağmen elimdeki efsane Nikon SB 24 flaşta ne olacak diye deneme yaptım. Maalesef TTL çalışmıyor. Yani Nikon aynasız gövdeler eski nesil kendi flaşlarına da yabancı kalmış.
Bence burada sorun teknoloji gelişmesine ayak uyduramaması değil. Eğer Godox mühendislerinin yazdığı “haberleşme protokolü değişmiş” bilgisi doğruysa Nikon’un yaptığı bu dünyada standart olmuş “i2c” protokolünü değiştirmeye benzer bir şey ise pek kabul edilebilir değil. Yok eğer “ben kendi ürünlerim arasındaki haberleşme protokolünü istediğim gibi değiştiririm” diyorsa ben de sorarım: benim SB 24 de TTL özelliğini neden kullanılmaz hale getirdiniz?
Sevgi ve saygılarımla
Değerli dostum,
Değişik bir inceleme yazısı olmuş. Sevdim bu tarzı, emeklerine sağlık.
Dediklerinin çok önemli bir kısmına katılıyorum. Beyaz dengesi basamaklama konusunda Ertan’la aynı görüşteyim. Özelikle yapay ışık kullanılan ürün çekimlerinde bu yöntem oldukça işe yarıyor.
Hazır elin deymiş, Nikon mühendislerine tavsiyelerde bulunurken, benim de selamımı söyleyerek şunu da kendilerine iletebilir misin:
Eyyy Nikon mühendisi arkadaşlar! Tamam, gövde yazılımlarına odak istifleme (focus stacking) özelliğini koydunuz, eksik olmayın. Şu özelliği kullanırken, bu özelliğe neden bir de basamaklamayı da dahil etmiyorsunuz. Bu sayede, bir manzarayı önden arkaya cam gibi net alabilir, aynı zamanda pozlama basamaklama ile HDR işlemini de gerçekleştirebilirdik. Böylece beni de bu işlemin nasıl manuel yapılacağını anlattığım ve bir sonraki yazımızın konusu olacak paylaşımdan da kurtarmış olurdunuz. Baki selamlarımla!
İletin için peşin teşekkürlerimle sevgili Okyar!
Selamlar, sevgiler.
🙂 , Bak bize Nikon ürün satmayacaklar…
“Bir şelalenin karşısına geçip şöyle ağız tadıyla bir uzun pozlama yapayım diyerek her şeyi hazırladınız ve kablolu deklanşörü makinaya bağlamak üzere harekete geçtiniz. Bağlayamazsınız ki. Çünkü bu fiziksel bağlantı soketi iptal edilmiş, yok.“
Merhaba, yazınızı okumaya an itibariyle devam etmekteyim ancak bu noktada acaba ben mi yanlış anladım diye araya girip sormak istedim ; bir z6_2 sahibi olarak ben, mc dc 2 gibi bir ismi olan nikonun kablolu deklanşörünü halen kullanıyorum yani buna uygun bir soket var gövde üzerinde. ?
Selamlar..şimdi okumaya devam..
Doğru haklısınız. Ben D850 MC 30 kullanıyordum. Dolayısıyla gövdenin ön tarafında MC 30 bağlantısı olacak bir yere baktım. Tekrar kontrol edince bağlantı noktalarının olduğu yerde “accessory terminal” diye varmış. Nikon’un günahını almışım. Da tip değiştirdiği için elimdekiler işe yaramayacak. Uyarınız için teşekkürler.
Okyar Bey, yazınızı Nikon Z6ii kullanıcısı olarak keyifle okudum, ancak kablo deklanşör konusunda cihazda MC-DC2 aksesuar bağlantısı olduğunu sanırım gözden kaçırmışsınız. Eskiden Nikon D610 ‘da kullandığım kablolu deklanşör kumandasını Nikon Z6ii de rahatlıkla kullanabiliyorum.
Nikon mühendisleri isteseler basit bir yazılım desteğiyle 900 sn aralığında istediğimiz süreyi ayarlayabilmemize olanak tanıyabilirlerdi, biz kullanıcılarda kablo deklanşör kullanmak zorunda kalmazdık.
Okuyup değer verip bilginizi paylaştığınız için çok teşekkürler. Evet dediğiz gibi oldu. Yazının o kısmına bir açıklama koymak iyi olacak. Kablolu deklanşör olarak D 850 de MC 30 kullandığımdan ve bunun gireceği bir yer görmediğim için yok saydım. Aslında benim için de yok baabında. Şimdi bir MC-DC2 almaya da niyetim yok. Bu durum benim için şuna benziyor; kullandığım telefona dijital metre özelliği koymuşlar. bir kaç kere denedim doğru ölçmüyor. Yani kullanamıyorsunuz ve kullanmayacaksınız. O halde yok. Dolayısıyla sizin için “var” benim için “mış” gibi bir lastik koruyucunun altına saklanmış bir kablolu deklanşör söketi var mı? Evet, sizin ve diğer yorumlarda uyaran arkadaşların dediği gibi var. Yazıda da belirttiğim gibi uzun pozlamayı telefon bağlantısı ile “snapbridge” üzerinden kullandığımda da “900 sn” nin bir anlamı kalmıyor. Muhtemelen denemişsinizdir. Denemediyseniz de deneyin derim. Kablolu deklanşöre ihtiyacınız kalmayacak. Bu da -bana göre- tamamen pazarlama taktiği.
.
Sevgi ve saygılarımla