Fotoğrafçılıkla ilgilenmeye başladığınızda şu iki kısaltma devamlı karşınıza çıkar: DPI ve PPI. Bu sıklıkla birbirine karıştırılan iki kısaltma, çok fazla yanlış anlaşılmayı da beraberinde getirir. Birbirlerine çok yakın harfler ile tanımlanmaları nedeniyle bu kafa karışıklığı normal karşılanabilir. Farklarının neler olduğunu ve her birinin projelerimizde nasıl uygulanacağını anlamak, kaliteli bir baskı üretmemizi, web için dijital görüntüleri optimize etmenizi ve nihayetinde değerli zamanınızdan tasarruf etmemizi sağlayacaktır.
Her ikisinin de ortak noktası bir görüntünün çözünürlüğünü veya netliğini tanımlamasıdır. Ama farklı medyalar için: Baskı yani Print ve Dijital. Gelin birlikte, bu terimlerin ne anlama geldiğini görelim ve PPI ile DPI arasındaki farklara girelim.
PPI ve DPI arasındaki farklar
PPI, dijital bir görüntünün piksel cinsinden çözünürlüğünü tanımlarken, DPI, yazdırılan bir görüntüdeki mürekkep noktalarının miktarını tanımlar.
PPI terimi genellikle ekran görüntüsünü ifade ederken kullanılsa da, görselimizin baskı boyutunu ve dolayısıyla çıktı kalitesini de etkiler. DPI’ın ise dijital hiçbir şeyle ilgisi yoktur ve yalnızca baskı ile ilgili bir terimdir.
PPI Çözünürlüğü
PPI anlamı nedir?
PPI (Pixels Per Inch) inç başına piksel anlamına gelir ve hem bir ekranın görüntüleyebileceği sabit piksel sayısını hem de dijital bir görüntüdeki piksel yoğunluğunu ifade eder. Öte yandan piksel sayısı, bir dijital görüntünün uzunluğun ve genişliğinin piksel sayısını, yani piksel cinsinden görüntü boyutlarını ifade eder. Pikseller veya “resim öğeleri”, bir dijital görüntünün en küçük yapı taşlarıdır, karedir ve bir ızgara gibi dizilmiştir. Fotoğrafınızdaki herhangi bir görüntüyü olabildiğince yakınlaştırınca renkli karelere bölündüğünü göreceksiniz; bunlar piksellerdir.
İzmir Sasalı’daki Doğal Yaşam Parkı’nda çektiğim bu papağanın görüntüsünde, papağanın gagasının alt kısmını Photoshop kullanarak %3.200 oranında yakınlaştırdım. Sağdaki bu görselde görüntüyü oluşturan piksel öğelerini tek tek görebilirsiniz.
Pikselleri oluşturan her kare farklı bir renk veya tondur. Pikseller çok küçük olduğu için gözlerimiz ızgaradaki öğeleri tek tek kareler olarak algılayamaz. Bunun yerine, beynimiz her pikseli pürüzsüz bir dijital resim halinde harmanlar. Beynimiz ve gözlerimiz konusunda ihtisas sahibi dostlarımız bunun tamamen doğru olmadığını söylemeden önce ben bir açıklama getireyim. Pikseller kırmızı, yeşil ve mavi alt piksellerden oluşur. Bu alt pikseller, her piksele kendi tonunu vermek için harmanlanır. Alt piksellerin tam açıklaması, bu yazıda benim tartışma alanım dışına çıkar. Ki, onları da uzman dostlarımıza bırakalım.
PPI, ek renk modeli olarak da bilinen RGB (kırmızı, yeşil ve mavi) renk modelini kullanır. Bu model baskıda yoktur; yalnızca televizyon ekranları, bilgisayar monitörleri ve dijital fotoğrafçılık gibi görüntülerin elektronik gösteriminde mevcuttur.
PPI’ı ne zaman kullanıyoruz?
Dijital görüntülerle çalışırken PPI kullanırız. PPI en çok dijital görüntülerimizi yazdırmaya hazırlama aşamasında kullanışlıdır -DPI, fiziksel yazıcı tarafından kullanılacaktır, aşağıdaki DPI bölümlerinde daha detaylıca göreceğiz-. Yüksek PPI değerine sahip bir görüntü, yüksek piksel yoğunluğuna sahip olduğu için dijital olarak yüksek kaliteye sahiptir, ancak dışa aktarmada 300 PPI kullanmak genellikle endüstri standardı kalite olarak kabul edilir.
PPI değerini artırmak dosyamızın boyutunu büyüttüğü için, bu işlemi yalnızca gerektiğinde yapmak isteriz. Örneğin, yazdırma işlemi parlak bir yüzey üzerinde pek çok ince ayrıntı içeriyorsa, daha yüksek bir çözünürlük kullanmayı düşünmek iyi bir fikirdir. Bir görüntüyü tuval üzerine basmak, malzemenin dokusunda ayrıntılar kaybolduğu için yüksek çözünürlük gerektirmez. Monitörümüzün piksel yoğunluğu sabit olduğundan PPI değeri web’de paylaşım için gerçekte çok önemli değildir. 72 PPI’lık bir görsel ile 3.000 PPI’lık bir görsel ekranımızda aynı şekilde görünecektir. Görselimizin boyutunu ve detayını belirleyecek olan şey, soldan sağa “genişlik”, yukarıdan aşağıya “yükseklik” piksel miktarı yani piksel boyutlarıdır.
PPI çözünürlüğü nasıl oluşturur veya değiştirilir?
Photoshop gibi piksel tabanlı ortamla çalışan yazılımlar, bir belge oluşturduğunuzda PPI çözünürlüğünü hemen başlangıçta “Yeni belge” yaratırken ayarlamamızı ister.
Ya da önceden oluşturulmuş bir görüntünün çözünürlüğünü değiştirmeniz gerekirse bunu yeniden örnekleyebilirsiniz. Yeniden örnekleme, yazılımın görüntü kalitesini korumak için pikseller oluşturacağı veya sileceği bir görüntüdeki piksel miktarını değiştirme işlemidir.
Photoshop’ta bunu Görüntü > Görüntü boyutu seçeneğine giderek yapabilirsiniz. Gelecek “Görüntü Boyutu” penceresi size, görüntünüzün genişliğini, yüksekliğini ve PPI çözünürlüğünü değiştirmek için seçenekler sunacaktır.

PPI değerini daha düşük bir değere ayarlarsanız çözünürlüğü azaltırsınız. Piksel sayısı azaldıkça görüntünün dosya büyüklüğü ve En x Boy ölçüleri de azalır. PPI’ı yüksek bir değere ayarladığınızda ise bunun tersi olur. Bu da, görüntünün daha büyük bir baskı boyutunda yazdırılmasını sağlar.
PPI değerini çok mecbur olmadıkça mevcut değerde tutmak en iyisidir. Yeniden örnekleme işlemi, Photoshop’un sıfırdan yeni pikseller oluşturmasını gerektirir. Photoshop, çevredeki pikselleri okuyabilir ve her yeni pikselin hangi renk olması gerektiğine dair bir şekilde doğru tahminde bulunabilir. Photoshop’un yeni sürümlerindeki AI Akıllı Zeka algoritmaları bu işlemlerde çok akıllı seçimler yapabilseler de, görüntüleri insan gözü gibi “görme” konusunda henüz o kadar iyi değildir. Bu nedenle, bilgisayar tarafından oluşturulan pikseller görüntünüz üzerinde istenmeyen sonuçlar oluşturabilir.
DPI yazdırma
DPI nedir?
DPI, “Dots Per Inch” yani inç başına nokta anlamına gelir ve bir yazıcının çözünürlüğünü ifade eder. Bir kağıt veya baskı yapılacak başla bir materyale, fiziksel bir baskı yapmak için bir yazıcı tarafından püskürtülen mürekkep noktalarının yoğunluğunu tanımlar. Yazıcılar bir görüntüyü küçük noktalar oluşturarak yeniden üretir ve inç başına nokta sayısı, ayrıntı miktarını ve baskının genel kalitesini etkiler. DPI’ın dijital olarak oluşturulmuş görüntü ile hiçbir ilgisi yoktur ve en çok kafa karıştıran yer de burasıdır.
DPI, beyaz kağıttan yansıyan kırmızı, yeşil ve mavi ışık miktarını kontrol etmek için CMYK (cam göbeği, macenta, sarı ve anahtar / siyah) renk modelini kullanır . Bu, çıkarıcı renk modeli olarak da bilinir. Her rengin noktaları desenler halinde basılır ve insan gözünün bu kombinasyondan oluşan belirli bir rengi algılamasını sağlar. DPI, bu yoğunluğun bir ölçüsüdür. Bu noktalar sabit bir boyuttadır ve çözünürlük yalnızca inç başına kaç nokta göründüğünden etkilenir.
DPI’yı ne zaman kullanıyoruz?
Görselimiz fiziksel olarak basılacağı zaman, yazıcı DPI değerini kullanacaktır. Her yazıcı modeli ve stili, ayarlarına göre kendi benzersiz DPI’ını üretir. Mürekkep püskürtmeli yazıcılar yaklaşık 300 ila 720 DPI çözünürlük üretirken, lazer yazıcılar 600 ila 2.400 DPI arasında görüntüler üretir. Hatta şu anda üretilmiş en kaliteli yazıcı 2.880 DPI çözünürlükte baskı yapabilmektedir.
Standart bir nokta boyutu veya şekli yoktur, bu nedenle daha yüksek DPI her zaman daha yüksek kaliteli bir baskı anlamına gelmez. Bir üreticinin noktaları, 1.200 DPI’da başka bir üreticinin noktalarının 700 DPI’da göründüğü kadar iyi görünebilir. Kitaplar ve dergiler fotoğraf çoğaltma için genellikle 150 DPI kullanır ve gazeteler genellikle 85 DPI kullanır. Projeniz için uygun DPI’yı bulmak için matbaanıza sorun veya yazıcının özelliklerine bakın.
Ne kadar büyük bir baskı alabilirim?
Duyduğum en yaygın sorulardan biri “Görselimi ne kadar büyük yazdırabilirim?” Şimdi bu sorunun kısa ve uzun cevabına bir göz atalım.
Kısa cevap
Birçok baskı laboratuvarı, dijital dosyalarımızı 300 PPI çözünürlükte teslim etmemizi önerir. Dikkat, bazıları yanlışlıkla 300 DPI çözünürlük ister. Bu nedenle, dosyamızdan mümkün olan en büyük baskıyı belirlemek için dijital görüntü boyutlarımızı 300’e böleriz. Benim Nikon D850 kameram 8.256 × 5.504 piksel boyutlarında bir RAW dosya üretir. Öyleyse benim bir fotoğrafım, 8.256 / 300 = 27,52″ uzunluğunda ve 5.504 / 300 = 18,34″ yüksekliğinde yani kısaca 69,9cm x 46,6cm boyutlarında yazdırılabilir.
Uzun cevap
Önce soru: “Bu fotoğrafımı ne kadar büyük yazdırabilirim?” Cevap: Bu, duruma göre değişir! Büyük bir baskıyı daha düşük çözünürlükte yazdırmanın yanlış bir tarafı yoktur. Büyük baskılara yakından bakmadığımız için daha düşük çözünürlükte baskı alabiliriz. Örneğin, billboard olarak bilinen, 300″ x 200″ boyutlarında yani 7,6 metre genişliğindeki bir açık hava reklamı bir adım öteden izlensin diye sergilenmez. Bu görüntüyü caddenin karşısından izlerseniz, yakınındayken gördüğünüz pürüzlü kompozisyonunu o mesafeden fark etmezsiniz. Görüntü kenarları gözünüze keskin görünecek ve renk tonları yumuşak geçişlere sahip olacaktır. Duvarlarımıza astığımız 16″ × 20″, 24″ × 36″ vb büyük baskılar bile birkaç metre geriden görünmesi içindir, en azından öyle olmalı.
Parlak bir yüzeye çok sayıda ince ayrıntı içeren bir fotoğraf yazdırıyorsanız, daha yüksek bir çözünürlük kullanmak isteyebilirsiniz. Daha yüksek bir çözünürlük, tüm ince ayrıntıların net ve keskin olmasını sağlar. Öte yandan, bir görüntüyü tuval üzerine basmak, tuvalin dokusunda ayrıntılar kaybolduğu için yüksek çözünürlük gerektirmez.
Hangi çıktı çözünürlüğünü kullanırsanız kullanın, olabildiğince büyük baskı alabilmek için kameranızın mümkün olan en büyük dosya boyutuna ayarlı olduğundan emin olun. Eğer, kameranızı yalnızca JPEG çıktı verecek şekilde ayarlarsanız, kameranızın modeline göre farklı görüntü boyutu seçeneklerinin olduğunu unutmayın. Benim Nikon D850 kameramda görüntü boyutları, Büyük / Orta / Küçük seçimlerime göre şöyle değişir:
8.256 x 5.504 (Büyük)
6.192 x 4.128 (Orta)
4.128 x 2.752 (Küçük)
Kameramı yanlışlıkla Küçük (S) olarak ayarlarsam, 300 PPI’da yazdırabileceğim en büyük fotoğraf, 13,76″ x 9,17″ olur. Oysa ki, Büyük (L) olarak ayarlasaydım 27,52″ x 18,34″ olacaktı.
Görüntü çözünürlüğü önemlidir
PPI’ı nasıl kullanacağımızı bilmek, her seferinde yüksek kaliteli görüntüler üretmenizi sağlayacaktır. DPI’ın nasıl çalıştığını bilmek, baskı makineleri ve baskı endüstrisindeki profesyonellerle etkili bir şekilde iletişim kurmamıza yardımcı olacaktır. Çektiğiniz fotoğrafları basmakla ilgilenmiyorsanız, ana odak noktanız PPI olacaktır. Ancak, işiniz baskı almayı gerektiriyorsa, fiziksel baskı sürecini anlamak önemlidir.
Sonunda, en iyi tasarım bile düşük görüntü çözünürlüğü nedeniyle mahvolabilir. Bu nedenle, tasarımlarınızda kristal netliğinde kalite istiyorsanız, profesyonel bir tasarımcı ile çalıştığınızdan emin olmalısınız.
Gelin birlikte bir pratik yapalım
İyi bir baskı üretmek için yazıcımızın neye ihtiyacı olduğunu bilmemiz gerekir.
Çok genel anlamda bu, nihai çıktı boyutunuz için 200-400 PPI arasında bir değerdir. Basit bir örnek yapalım; 16 x 20 cm baskı için 300 PPI’a ihtiyacımız olduğunu varsayalım. Bunun inç karşılığı yaklaşık olarak 6,3″ x 7,87″ olur. Bu, görselimizi yazıcıya göndermek için, 300 x 6,3 ve 300 x 7,87 yani 1890 x 2362 piksele ihtiyacımız olduğu anlamına gelir. Bundan daha az bir boyut, görüntü detaylarında yumuşaklığa neden olabilir. Bundan daha fazlası ise, aşırı pikselleri ortadan kaldırmak için görüntünün boyutunun küçültülmesi gerekeceğinden, ayrıntı kaybına yol açabilir.
Nikon D850 kameram dikey kadrajda 5504 x 8256 piksellik bir çıktı üretiyor demiştik. Şimdi önümüzde iki sorunumuz var.
Birinci sorun
Boyutu 2:3 olan fotoğrafımın oranı, boyutu 16:20 olan kağıdımızın oranıyla uyuşmuyor. Bu nedenle ya kağıdın bir kısmı boş olacak ya da görüntümün bir kısmı kesilecek. Üçüncü bir olasılık, görüntümün, orijinal halinin bozulmasına yol açacak şekilde boşluğu dolduracak şekilde uzatılmasıdır. Bunun ne olacağı, yazılıma ve kullanıcı tercihlerine bağlıdır.
Ama baskı yapacağım kağıdın boyutunu 20 x 30cm seçersem, görselim ve kağıdımın oranları 2:3 olacağından bozulma sorunu yaşamam.
İkinci sorun
İhtiyaç duyduğumuzdan dört kat daha fazla piksele sahip olmamızdır. Bu nedenle, doğru piksel sayısı için küçültme yapmadan tüm bir görseli yazdırırsam, orijinalindeki ayrıntı düzeyine bağlı olarak baskı, görüntüyü doğru şekilde yansıtmayabilir. Bu nedenle, piksel açısından bakıldığında, yazıcıdan iyi sonuçlar almak için optimize edilmiş bir görüntü istiyorsak, doğru oranda kırpmak ve görüntüyü, ihtiyacımız olan PPI değerinde ihtiyacımız olan piksel boyutlarına sahip olacak şekilde yeniden boyutlandırmamız gerekir.
Ayrıca, baskı için kullandığınız materyalin türü de ayrıntıların kalitesini etkiler. Şöyle düşünün, bir kağıt havluya veya beyaz bir pleksiglas parçasına birer eşit damla gıda boyası sıktığınızda, aynı hacimde mürekkep pleksiglas ile karşılaştırıldığında kağıt havluya daha çok yayılır. Aynı şey farklı medya türlerinde de olur. Yani bazı materyaller için çok fazla bilgi göndermek kötü sonuçlara yol açabilir.
Yazımın başında PPI ve DPI için çok basit kavramlar değil derken haklıydım. Keşke basit olsaydı, ama oyunun içinde çok fazla değişken var.
Gerçek şu ki, fotoğrafçılıkla ilgileniyorsak tonlarca seçeneğimizin olduğu bir dünyada yaşadığımızı unutmamak gerekir. Bir kamera 20 megapiksellik bir görüntü yakalayabilirken, bir başkası 100 megapiksel yakalayabilir. Her iki görüntü de küçük bir ekranda harika görünebilir. Ancak her ikisinin de kağıt üzerinde harika görünmesini sağlamak o denli basit olmayabilir. Bu, yazıcı seçenekleri için de geçerlidir ve bazen iç bunaltıcı olabilir.
Özet
Piksel, dijital görüntüdeki en küçük yapı taşıdır. Pikseller karedir ve dikdörtgen bir ızgara üzerine yerleştirilmiştir.
Piksel sayısı veya görüntü boyutu, bir dijital görüntünün uzunluğu ve genişliğini tanımlayan piksel sayısıdır.
PPI, dijital görüntünün çözünürlüğünü açıklayan ve yazdırıldığında boyutunu belirleyen bir terimdir. Bir dijital görüntünün baskı boyutlarını ayarlamak için PPI değerini yeniden örneklemeden değiştirin. Bunu yapmak görüntünün piksel sayısını etkilemez. Unutmayın, bir görüntünün PPI değeri, onun bir ekranda nasıl görüntüleneceğini etkilemez.
DPI, yazıcının bir işlevidir. Bir fotoğraf oluşturmak için kağıda püskürtülen küçük mürekkep noktalarının ne kadar sıkı yerleştirildiğini açıklar. DPI, bir dijital dosyanın herhangi bir yönünü tanımlamak için kullanılmaz, kullanılmamalıdır.
Umarım bu makalemiz, PPI ve DPI arasındaki karışıklığın bir kısmını gidermeye yardımcı olur. Bir arkadaşınız size Facebook’ta resim yayınlamak için “en iyi ayar 100 PPI’dır” derse, ona PPI’ın ekranda görüntülecek fotoğrafla hiçbir ilgisi olmadığını söyleyerek havanızı atabilirsiniz 😀.
Konu hakkında bir sorunuz varsa aşağıdaki “Yorumlar” kısmından bize yazmaktan çekinmeyin.
Emekleriniz için teşekkür ederim Sebahattin hocam. Bunları anlamak, megapiksel peşinde koşturmanın, bunun için bütçemizi zorlamanın çok da zorunlu olmadığını öğretiyor bana.
Evet Osman bey,
Yüksek çözünürlüklü ve devasa boyutlu çıktılar almak zorunda olacağımız fotoğraflar çekmeyeceksek ve paylaştığımız fotoğraflar, ekranı olan telefon, bilgisayar vb bir aygıtta görüntülenecekse, boşuna piksel avcılığı yaparak kamera üreticilerini zengin etmenin gereği yok bence de.
Bunun bir istisnası, odak uzaklığı yüksek telefoto lense sahip olmayan kuş fotoğrafçıları olabilir belki. Netlemesi iyi yapılmış ama kadrajda çok küçük duran bir kuşu kırparak, yine de yüksek çözünürlük elde etmek isteyen kuş meraklıları için yüksek çözünürlüklü kameralar bir seçim olabilir belki.
Katkılarınız için teşekkür ederiz.
Saygılar.
Hocam bilgilendirici yazınız için teşekkür ederim. Bir sorum olacak. 600 DPI baskı yapabilen bir yazıcım var. Resimlerimi bu yazıcıda basmak için dışa aktarırken en iyi sonuçları almam için hangi PPI değerinde ayarlamalıyım? Cevabınızı bekliyorum
Vural bey merhaba,
Yazıcınızdaki DPI, Photoshop’tan dışa aktarma sırasında ayarladığınız PPI’dan tamamen farklıdır. Yazıcınızdaki DPI genellikle PPI rakamından çok daha yüksektir ve görüntüyü oluşturmak için baskı ortamına kaç tane mikroskobik mürekkep noktası püskürtüldüğünü gösterir.
PPI, yazıcıya görüntüyü ne kadar büyük basacağını söyler. Örneğin 4000 × 3000 piksel boyutunda bir görseliniz varsa ve bunu 200 PPI olarak dışa aktarırsanız, yazıcınızın DPI değeri ne olursa olsun bu fotoğrafı 20″ x 15″ boyutunda basılacaktır.
Sorunuzun tam yanıtını buradan vermektense, yazıma “Gelin birlikte bir pratik yapalım” başlığı altında birkaç paragraf daha ekledim. Oradan takip ermenizi rica edeceğim.
Saygılar.
Sebahattin hocam şimdi çok netim. Detaylı açıklamalarınız için ne kadar teşekkür etsem az. İyi ki varsınız saygılar
Merhaba,
Hemen, hızlıca konuya girecek olursam, bazı kavramların birbirine karıştığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Öncelikle, Ppi kavramının doğru, dpi kavramının ise yanlış anlatıldığını görüyorum. O zaman dpi neden yanlış anlatılıyor ona değinmek istiyorum.
Dot Per Inch deyince, bunun salt baskıyla ilgili, özellikle printer’lar ile ilgili olduğu söylenemez. Eğer ki, dijital endüstrinin kavramsal gelişimine tanık olduysanız, fotoğraf çözünürlüklerinin başlangıçta dpi ile anlatıldığını görmüşsünüzdür. Fakat ‘dot’ dediğimiz kavram, ağırlıklı olarak ‘nokta’ kavramını kuşatsa da, piksel dediğimiz kavramı tam olarak karşılayamaz. Çünkü Dot, yuvarlak, eliptik, kare, diktörtgen, prizmatik, vs. gibi şekillerin tamamına denk gelir. Oysa Piksel sadece karedir.
Bu tanımlardan hareketle ve süreç içinde Dpi kavramının fotoğrafın çözünürlüğü açısından tarifi tam olarak karşılayamadığı için Ppi tanımı getirilerek fotoğrafın çözünürlüğü tam olarak karşılanabilmiştir. Dijital ortamların yaygınlaşması ile sıradan tüketicinin konuyu daha iyi anlayabilmesi ve gerçekçi olma adına ppi kavramı endüstriyel olarak yaygınlaşmıştır. Fakat gel gör ki, Corel Draw gibi ve eskisi kadar yaygın olmasa bile güçlü grafik tasarım programları ppi yerine hala dpi kavramını kullanıyor..
Konuyu çok dallandırmadan, dijital sürecin başında çözünürlük için kullanılan dpi rakamları, bugün ppi için kullanılıyor. Evet, başka rakam değil, birbirine eşit rakamlar.
Yani dpi = ppi
Daha fazla ayrıntıyı, https://www.grafikerler.org/forum/konu/mac-ve-300-dpi.15727/page-2#post-105989 makale linkinden görebilirsiniz.
Peki, baskıda çözünürlük ne ile anlatılır?
Baskı LPI dediğimiz, bir inch’deki line=çizgi sayısı ile anlatılır. İster mürekkep püskürtmeli, ister lazer olsun daima lpi ile çözünürlüğü tanımlanır. Genellikle 2800 lpi ile ortalama bir kalite yakalanır.
Peki matbaa (Özellikle ofset) da ise en küçük nokta tramdır. Tram tamamen başka bir konudur. Büyüteç ile kağıda yapılan baskıya baktığınızda gördüğünüz noktalar, printer veya matbaanın basabileceği en küçük değerler DEĞİLDİR!
Tramlar da kalıp printerinin bastığı çizgilerden elde edilir. Bu çizgilerin kalınlığı mikron cinsindendir ve çok zor görülürler.
Sonuç, printerler, baskı makinelerinin kullandığı çözünürlükler dpi değil, lpi dır. Fakat, çoğu sıradan kullanıcının olaya sıradan yaklaşmasını karşılamak için menüellerinde dpi diyor olabilirler.
Detaylar, bazen şaşırtıcı olabilir.
İyi günler.
Tuncer ÖZKAN-İstanbul
Tuncer bey merhaba,
Değerli katkılarınız çok teşekkür ediyoruz. Yorumunuzda bir URL link olduğundan yönetici onayına düşmüş yorumunuz. Onu da şimdi gördüm ve hemen onayladım.
Anlaşıldığı kadarıyla bu konu hakkında oldukça deneyim ve bilgiye sahipsiniz. Bu ve varsa bunun gibi diğer konularda bilgilerinizi yazıya dökmeyi düşünürseniz, blogumuzda büyük bir memnuniyetle paylaşırız.
Selamlar, saygılar.
Merhaba Sebahattin Bey,
Zarif davetiniz için teşekkürler.
Kolay gelsin, başarılar.
Yazınızdan çok istifade ettim Sebahattin bey. Ellerinize, emeğinize sağlık. Teşekkür ederim.
Selam ve saygılarımla.
Eksik olmayın Öner bey.
Bizden de selam ve saygılar.