Bir merceğin keskinliği onun ayrıntıyı çözme yeteneğidir. Bir lens odaklandığı noktada ne kadar çok ayırt edilebilir ayrıntı yakalayabiliyorsa, o lense o denli keskin diyoruz. Bir zoom lensin keskinliği, diyafram açıklığı, odak uzaklığı ve özneye olan mesafesi ile değişkenlik gösterir.
Lens tarafından çözülen ayrıntı ile kameramızın çözünürlüğü farklı şeylerdir. Yüksek çözünürlüklü algılayıcısı olan bir DSLR veya aynasız kamera ile çekilen odak dışı bir görüntü, çok büyük bir çözünürlüğe sahip olacak ancak iyi çözümlenmiş ayrıntılara sahip olmayacaktır.
Keskinlik teknik olarak milimetre başına hat çiftleri (lppmm) veya algılayıcıdaki bulanıklığın mikron cinsinden boyutu ile ölçülür. Bu ölçümlemelerin ne olduğu ve nasıl yapıldığı bu yazının konusu değil; bunun, keskinliği belirlemek için sadece gözle bakmaktan biraz daha fazlasını içeren bilimsel ve net çözümler sunan bir yol olduğunun bilinmesi şimdilik yeterli!
Bu yazımızda, bir görüntüdeki çözülmüş ayrıntıları en üst düzeye çıkarmak için sabit diyaframlı bir zoom lensin en uygun diyafram açıklığının nasıl bulunacağına değiniyoruz.
Önce biraz teori…
Keskinlik konusu çok mu önemli?
Lensin en keskin aralığından bahsedildiğinde bu, keskin aralık dışında kalan diğer tüm değerlerin keskin olmadığı anlamına gelmez.
Evet, her objektifin en keskin olduğu diyafram ve odak noktası kombinasyonu olacaktır, ancak bununla birlikte kabul edilebilir sonuçlar verecek sayısız başka kombinasyonları da olacaktır. Mümkün olan en keskin görüntü ile yeterince keskin olan arasındaki farkı belirlemek, aşırı yakınlaştırma ve “piksel piksel ayrıştırma” ile mümkün olacaktır.
Özellikle fotoğrafa yeni başlayan sevgili dostlarımızın (bir zamanlar ben de öyleydim) sıklıkla düştüğü hata, harika bir fotoğraf elde etmek için yalnızca keskinliğe odaklanmak oluyor. Güzel bir fotoğraf için bundan çok daha fazla etmen var. Bir görüntü teknik olarak mükemmel olabilir ama sanatsal bir değeri olmayabilir. Fotoğrafı harika ve de öznel yapan özellikler içerisinde, konu, kadraj, tonlamalar ve daha birçok şey önemli bir rol oynamaktadır.
Keskinliğin önemli olduğu durumlar da vardır elbette
Örneğin portre çekimlerinde, çoğu zaman öznenin gözlerinin odak noktası ve dolayısıyla görüntüdeki en keskin nokta olmasını isteriz. Yine tekrar etmek gerekirse; gözler aşırı keskin olsa dahi, hatalı bir kadraj, ön veya arka plandaki göz yoran dikkati dağıtan objeler, kötü ışık kullanımı vb başka şeyler fotoğrafımızı berbat hale sokabilir, ama gözler çok keskin!
Lensin keskinliğini belirleyen iki fiziksel denge vardır
Bir merceğin ayrıntıları nasıl çözdüğünü etkileyen iki fiziksel etken vardır, odak bulanıklığı ve kırınım bulanıklığı. Odak bulanıklığı en çok geniş diyafram açıklıklarında meydana gelirken, kırınım bulanıklığı en dar diyafram açıklıklarda meydana gelir. Belirli bir sahne için en uygun diyafram değeri, bu iki rakip faktör ile beraberinde gerekli olan alan derinliğinin dengelenmesidir.
Astigmatizma
Günümüzün modern lensleri de dahil optiklerin çalışma şekli nedeniyle çoğu lenste hala en azından biraz astigmatizma vardır. Odak düzlemleri ne yazık ki ideal bir şekilde tek biçimli iki boyutlu değildir. Bu özellikle büyük diyafram açıklıklarında görülür. Hemen basit bir test ile görelim:
Bir metre uzaktan ve f/2.8 diyafram ile bir Paris haritasının fotoğrafını çektim.
Fotoğrafın merkezinin kenarlar ve köşelerdekine göre belirgin şekilde daha keskin olduğunu görebilirsiniz.


Bulanıklık birçok fotoğrafta aslında oldukça hoş bir etki yaratır. Bulanık ve bokeh dolgulu bir arka plan özellikle portrelerde arzu edilen bir yöntemdir. Gece çekimlerinde kabul edilebilir enstantane için diyaframı açmak zorunda kaldığımızda aldığımız bulanıklık ise bir zorunluluk olarak karşımıza çıkabilir. Ama bu zoraki durum, aynı zamanda izleyiciye ortam aydınlatmasının durumunu hakkında faydalı bir görsel ipucu da verebilir.
Sizi bilmem, çok keskin bir görüntüye ihtiyaç duyduğum çok özel durumlar dışında, köşeden köşeye astigmat benim çok umurumda olmaz. Siz, kendiniz için bunu düşünürken biz yazımıza devam edelim.
Alan Derinliği: Karışıklık Çemberi
Bir fotoğraf çektiğimizde, ister filmli kamera isterse dijital algılayıcı olsun, ışık merceğin içinden geçer ve görüntü düzlemini oluşturur. Mercek ışığı odaklar, böylece odak düzlemindeki nesneler görüntü düzleminde keskin odakta yeniden üretilir. Odak düzleminde olmayan, daha yakın veya daha uzaktaki noktalar, biraz daha büyük noktalar veya “karışıklık çemberleri – Circles of Confusion” olarak yeniden üretilir.
Diyaframın boyutunu küçültmek yani diyaframı kısmak, odak dışı noktaların boyutunu azaltır.
ŞEKİL-1’deki sarı noktalara göz atın. Diyaframın boyutu yeterince küçültülürse (KISIK DİYAFRAM), uzaklar ve yakınlar o kadar küçülebilir ki -teknik olarak odaklanmayan karışıklık çemberleri o kadar küçülür ve algılayıcı üzerindeki kesişimleri o kadar yakınlaşır ki- odak noktalarından ayırt edilemez hale gelirler.
Bunun sonucunda, kısık diyafram açıklıklarında net görünür odak alanları artar, uzaklar ve yakınlar daha belirginleşir: bu da Alan Derinliği‘dir.

Keskinlik ve Alan Derinliği
Yukarıdaki şekilden de gördüğümüz gibi, Diyafram ne kadar açık olursa, alan derinliği içerisinde kalabilecek net sahne derinliği o kadar az olur. Örneğin Tam kare (Full Frame) bir kamera ve 35mm f/1.4 lens ile sonsuza odaklanırsa, kameraya 25 metre uzak olan her şey odak dışında olacaktır; uzaktaki manzara keskin olacak ama ön plandaki hiçbir şey net görünmeyecektir. İleride odaklanılan alanlar ne kadar keskin olursa olsun, odak düzleminin dışına düşen her şey bulanık olacaktır.
Kameranın sadece birkaç santimetre önünden uzaklardaki manzaraya kadar her şeyin odakta olmasını istiyorsak, diyaframı kısmamız gerekir. Ne kadar kısarsak, o kadar geniş alan derinliğine sahip oluruz.
Kullandığımız objektiflerde özellikle yeni nesil modern lenslerde en kısık diyafram açıklığı genellikle f/22 dir; bu da o lens için en geniş alan derinliğini verecektir. Yalnız, bu açıklıklarda ışık saçılması fenomenini unutmamak gerekir, çünkü netlik ararken bulanık görüntüler ile karşılaşmanız sürpriz olmayacaktır.
Diyafram ve alan derinliği faktörlerini dengelemek, görüntülerimizdeki keskinliği en üst düzeye çıkarmanın anahtarıdır.
Asıl konumuza geçmeden önce birkaç hatırlatma yapmak istiyorum:
- Bu bir lens inceleme yazısı değildir.
- Tüm test çekimleri tamamen doğal ışık koşullarında yapılmıştır. Ortamda hareket eden nesneler ve değişen ışık koşulları nedeniyle, çekimler arasında pozlama ve bölgesel renk tonlama farkları olabilir.
- Yazının amacı, her lensin “en keskin” olduğu bir noktasının pratik bir şekilde nasıl bulunabileceği konusunda yardımcı olmaktır.
Lensin en keskin aralığını bulmak
Her lensin, odaklanılan alanların maksimum çözünürlüğünü sağlayan bir diyafram değeri vardır.
Sweet Spot “Tatlı aralık” denen bu noktayı gelin bir örnek çekimle birlikte bulalım:
Bu test için Nikon D850 Tam Kare kameram ile “AF-S Nikkor 24-70mm f/2.8G ED” objektifimi kullanacağız. Objektifim, 24mm ile 70mm arasındaki her odak uzaklığında sabit f/2.8 diyafram değeri verebiliyor.
- Fotoğraf makinemi bir üçayağa sabitledim, lensimi 70mm odak uzaklığına ayarladım ve çerçevede tüm kağıdı görebileceğim bir mesafede önümdeki duvara bir dergi sayfasını yerleştirdim. Kadrajın tam orta noktası beyaz boş bir alana denk geldiği için, oraya da barkodlu bir etiket yapıştırdım.
- Kameramın orta netleme noktası ile ortaya yapıştırdığım etikete odakladım ve ardından lensimin izin verdiği her bir tam durak (stop) diyafram açıklığında bir fotoğraf çektim.
- Görüntüleri bilgisayarıma aktardım ve hepsini Photoshop’da açtım.
- Her bir fotoğrafın tam ortasından ve sağ alt köşesinden birer kesit alıp kaydettim.
Gelin şimdi hep birlikte bu çıktılarını karşılaştıralım.
Önce merkezi karşılaştırıyoruz
Fotoğrafları doğal ışık ortamında çektim ve kameramdan indirdiğim şekliyle kullandım. Kesme dışında hiçbir işlem uygulamadım.
f/2.8 ile f/22 diyafram açıklarında her bir tam durak (stop) için çektiğim fotoğraflara yakınlaştım. Bu şekilde aşırı bir oranında büyütülse dahi, bu halleriyle pek bir fark yokmuş gibi görünüyor değil mi?
Kullandığım objektif, Nikon’un efsane üçlemesindeki üst sınıf bir objektif olduğundan, bu büyütme oranıyla bile neredeyse farksızmış gibi görünüyor. Bu sınıftaki tüm marka objektiflerde de benzer durumla karşılaşabilirsiniz, hatta daha da iyisine rastlayabilirsiniz.
O zaman biraz daha yakınlaşalım ve tekrar bakalım:

Genel olarak, objektiflerin en keskin olduğu yer maksimum diyafram açıklığından iki veya üç durak daha kısık diyafram değeridir demiştik. Yukarıdaki görsellerden de anlaşılacağı gibi, lensimin en açık diyafram değerinden (f/2.8) iki durak sonrası olan f/5.6 diyafram en keskin sonucu verdi. Diyafram kısıldıkça keskinlik çok az miktarda bozulmaya başladı.
Köşelerde durum nasıl?
Bir de köşelerdeki keskinliğe bir göz atalım.
Özet
Yukarıda çıktılarını paylaştığım çekimler, lensimin yalnızca 70mm odak uzaklığında ve tam duraklarda yapılanları yansıtıyor. Bu testler diğer odak uzaklıklarında da çoklanabilir. Eğer sonuçtan daha da net emin olmak isterseniz, aynı çekimleri f/2.8, f/3.2, f/3.5, f/4, f/4.5, f/5, f/5.6, … gibi 1/3 durak aralıklarıyla yapabilirsiniz. Ben şahsen bu kadar sabırlı olamazdım 😀 .
Bir manzara çekiyorsak, keskinlikten önce ilk derdimiz alan derinliği olmalıdır. Öncelikle yapılması gereken, bize istediğimiz alan derinliğine sahip maksimum netlikte görüntüyü veren diyafram değerini bulmaktır. Yayınlanmış alan derinliği tabloları istediğimiz alan derinliğini sağlayacak en geniş diyafram açıklığının ne olduğunu söylerler, ancak bu değer nadiren netleme aralığı boyunca en keskin ayrıntıyı sağlayacak olan diyafram değeridir.
En keskini bulma konusunda gerçekten ciddiyseniz George Douvos’un bu tüm hesaplamaları çok ince ayrıntısına kadar yapan ve iPhone’larda çalışan OptimumCS-Pro adlı ücretli uygulamasını kullanabilirsiniz.
Bunun daha pratik yolu yok mu?
Var elbette!
Aşağıda, en uygun diyafram açıklığı olmasa da buna çok yakın olanı kullanmak için birçok profesyonelin de tercihi bazı temel kurallar derledim. Aşağıdaki pratik öğütler, 35 mm veya daha küçük algılayıcılı kameralar için geçerlidir; orta ve geniş formatlı kameralar genellikle daha dar açıklıklar kullanır ve bu da hesaplamaları daha da karmaşık hale getirir.
- Alan derinliği kaygısı olmadan maksimum netlik istiyorsanız, lensinizin en keskin noktasını kullanın. Hiçbir şey yapamıyorsanız diyaframı f/8 olarak seçin.
- 24mm veya daha az odaklı (18mm, 10mm vb) geniş açılı bir lensle çekim yapıyorsanız ve bir metreden sonsuza kadar her şeyin keskin olmasını istiyorsanız, iki metre uzaklıktaki bir noktaya odaklanın ve diyaframı f/11 ile f/16 arasında bir değere ayarlayın.
- 35mm lensle çekim yapıyorsanız ve iki metreden sonsuza kadar her şeyin keskin olmasını istiyorsanız, f/16 diyafram kullanın ve dört metre uzaktaki bir noktaya odaklanın. Sokak fotoğrafçılığı için harika ayardır 😉.
- 50mm bir lensle çekim yapıyorsanız ve iki metreden sonsuza kadar her şeyin keskin olmasını istiyorsanız f/22 veya daha kısık bir diyafram kullanın.
Bu temel kurallarla, oldukça keskin görüntüler elde edebilmelisiniz. Mümkün olan en keskin görüntü olmayabilirler, ancak çok yakın olacakları konusunda endişe etmezsiniz.
Bundan önceki yazılarımızdan birinde, değişken diyaframlı zoom lenslerin en keskin noktasının nasıl bulunacağını değinmiştik, buradan takip edebilirsiniz.
Siz de bu konudaki düşünce, deneyim ve yorumlarınızı aşağıdaki “Yorumlar” kısmından bizimle paylaşır mısınız?
Sebahattin bey teşekkürler
Her zaman ki gibi net ve anlaşılır bir yazı olmuş
Ben çok faydalandım
Bende ki 16-35 mm ile hemen bir test yapacağım
Selamlar
Eyüp bey selam,
Aynı objektiften bende de var.
Sizin test sonucunu paylaşırsanız, benim sonucumla kıyaslayalım.
Selam ve saygılarımla.
Emeklerinize sağlık hocam çok güzel bir konu olmuş. Tam sizden beklediğimiz gibi detaylı olmuş. f/22 diyaframdaki çok az bile olsa bozulma olmasına şaşırdım. Bildiğimizi sandığımız çok şey yalan oldu sayenizde 🙂 ..
Güray bey merhaba,
Teşekkür ederiz.
Selamlar.
Bu kadar mı anlaşılır, bu kadar mı keyifli olur bir yazı.
Ellerinize emeğinize sağlık Sebahattin bey.
Selam ve saygılarımla.
Öner bey çok teşekkür ederim.
Emeklerin karşılığını sizin gibi değerli dostlarımızdan bu şekilde almak mutluluk verici ve motive edici, eksik olmayın.
Selamlar sevgiler.
Değerli bilgiler için teşekkürler, çoktandır yazılarınızı okuyamıyordum. Selamlar
Merhaba Salih bey,
Evet, işlerimdeki yoğunluk nedeniyle kısa bir süre ara vermiştim. Neyse ki normal rutinime döndüm artık. İlgi ve takibiniz için biz de size teşekkür ederiz.
Saygılar.