Tekrar Film kullanmaya döndüğümden daha önce bahsetmiştim. O zaman elimde Nikon N-90 S gövde vardı. Ancak bu gövde Nikon “G” serisi objektiflerde diyafram ayarına imkan tanımıyordu. Ben de gittim teee Nikon’un memleketinden F-100 gövdesinden aldım. Tokyo’dan. Çok kısaca F-100, F-5 ve F-6 Nikon’un dijitale geçmeden önceki son analog gövdeleri. Dijital gövdelerin ana tasarımı da bunlardan esinlenmiş. Karşıdan baktığınızda dijital diyebilirsiniz. Dolayısıyla Nikon gövdelerde F-801 S, N-90 S derken F-100 e yükseltme yapmış oldum.
F-100ün en önemli farkı ise ışık ölçüm teknolojisinin oldukça yeni nesil olması ve çok doğru poz değerleri vermesi.
İlk filmi sevgili arkadaşım Bülent Güzey’in tarihi geçmiş bir renkli diası oldu. Bu tarz çekimlerde de ilginç sonuçlar elde ediliyor. Filmi ben yıkayamadım. Sonuç sıfıra sıfır elde var sıfır. Laboratuvar “Filmden bir şey çıkmadı” dedi. Şeffafmış. Görmedim. Acilen F-100’ü film olmadan olabildiğince test ettim. Bir sorun yok. Hemen siyah beyaz bir film taktım. İlford’un yan ürünü olan Kentmere 100 asa.
Daha önce kullandığım iki kademeli geliştiriciden de vazgeçip Kodak D-76 kullanmaya karar vermiştim. Ancak D-76 bana göre kontrastı düşük sonuç veriyordu. Hem kontrastı biraz artırmam ve bundan kaynaklanacak gren artışını da telafi etmem gerekiyordu. Birçok değişik geliştirici formüllerini değerlendirdikten sonra kendime aşağıdaki formülü hazırladım:
| Metol | 2 gr | Gölge detayları ve düşük kontrast ve hızlı geliştirme |
| Sodium Sulfite | 100 gr | Geliştirici |
| Hydroquinone | 7 gr | Orta büyüklükte gren ve yüksek kontrast, yavaş geliştirme |
| Borax | 15 gr | İnce gren |
| Potassium bromide | 0,5 gr | Olası sislenme etkisini yok eder |
| Sodium Carbonate | 4 gr | Hızlandırıcı, geliştiricilere destek |
| Clear water | 1000 ml |
Tek yıkama ile olması benim işimi kolaylaştırdı. İki negatiften çıkan beş fotoğrafı sunuyorum.
F-100 gerçekten “G” serisi objektiflerle iyi uyum sağlayan bir gövde. Benim formülüm de iyi sonuç verdi. Tarayıcı olarak Epson V800 Perfection kullanmaya başladım. Tarama kalitesi çok iyi.
Sevgi ve saygılarımla
OM System Live ND özelliği, fotoğrafçılığa yeni bir boyut kazandırıyor. Uzun pozlama efektlerini gerçek zamanlı…
Hangi kamerayı ve hangi tekniği kullanırsanız kullanın; fotoğraf hayal kurma, düşünme, görme, hissetmenin bileşkesi eşliğinde…
1977 yılında fotoğrafa başladı. Ankara Çankaya Belediyesi Basın ve Yayın Müdürlüğü’nde belediye foto muhabiri, Başbakanlık…
Üzerinden “çok uzun” diyemeyeceğimiz bir zaman geçti. Hatırlarsınız, “Analog Fotoğrafçılık ve Film Kullanmak” yazımızda gelinen…
Bu yazı Arkaplan Sanat Dergisi için (Yazı ilk olarak ArkaPlanSanat Dergisinin 38. Sayısı (Ağustos-Eylül 2025)…
Teşekkürler Godox, beni yüklerden kurtardın. Söylenecek çok fazla söz kalmadı. Şimdi AD100 Pro fotoğraf makinası…
Yorumlar
Çocukluğumda çok merak ettiğim iki şey olduğunu hatırlıyorum.
Biri dondurmacı İsmail amca'nın o kocaman dondurma makinasının içi. Bir tarafında sürekli dönen bir makinası vardı, diğer tarafında kapaklı gözler. Boyum yetişmediği için içini göremez çok merak ederdim. O uzun saplı demir kaşığı ile çıkarıp külahlara koyduğu renk renk dondurmaları ne çok severdim.
Diğer merak ettiğim şey, aynı zamanda komşumuz olan Bedrettin amcanın fotoğraf dükkanı. Abim zaman zaman fotoğraf makinası getirirdi eve, Bedrettin amca "içerde şu ayar, dışarda şu ayarla çek, başka yerini kurcalama" derdi makinayı teslim ederken. Karanlık oda nedir bilmem ama o kapalı odaya hiç girememiş olmak büyük bir merak uyandırırdı bende.
Analog makina, karanlık oda ve banyo kimyasalları hakikaten ayrı bir dünya. Çektiğiniz ama henüz görmediğiniz fotoğrafın elinizde yavaş yavaş can bulması, görülür hale gelmesi çok heyacan vericidir eminim. Şimdi; çek-bak-sil.
Çektiğiniz fotoğrafların hepsi çok güzel. Ama üçüncüye bayıldım doğrusu. Ön, orta ve arka plandaki insanlar harika bir derinlik vermiş fotoğrafa. Fotoğraftaki dramatik hava, siyah beyaz olması ile ete kemiğe bürünmüş. Öndeki amcanın boynu bükük duruşu, ortadakinin yorgunluk uykusu, arkadakinin o ortamdan kopmuş başka diyarlara gitmiş hali gerçekten harika. Ellerinize sağlık.
Yeni makinanız hayırlı olsun Okyar bey. Gülerek kullanın. Işığınız bol olsun. Yazı biraz kısa olmuş gibi geldi bana. Bunu bir tanışma yazısı olarak kabul ediyor, Japonya seyahatiniz, satın alma süreciniz, makina incelemeniz ile ilgili yazılarınızı ve sonrasında çekeceğiniz yeni fotoğraflarınızı sabırsızlıkla beklediğimi bilmenizi isterim. Hepsi başlı başına bir yazı konusu :)
Selam ve saygılarımla.
Öner beye katılıyorum, yazı bence de biraz tadımlık olmuş. "Bu kadar mı?" dedirtiyor son cümleyi görünce. Devamını bekliyoruz, gördüğün gibi yalnız değilim Okyar!
Fotoğraflar konusunda da sizinle aynı fikirdeyim Öner bey. Hepsi çok güzel ama ben de en çok üçüncü fotoğrafı sevdim.
Teşekkürler Okyar, emeklerine sağlık.
Sevgiler.
Öner Bey merhaba,
Bu tarz geçmişe gönderme yapan yazıları olgunlaştırdıkça yayınlamayı Sebahattin'le konuştuk. Hatta takipçilerimizden/okuyucularımızdan da bu tarz yazıları bekliyoruz. Devam etmeden hemen bir eksik verdiğim bilgiye ek yapayım; Japonya'ya gitmedim. Makinayı "ebay.com" dan satın aldım. Hatta japonlar benim kredi kartımı kabul etmediği için yeğenim ABD den ödedi, makinayı bana kargo yaptılar. Anlayın artık nasıl bir "güven" veriyoruz etrafa.
Üçüncü fotoğraf, Arabada uyuyan kişi yaklaşık 45 yıl önce Konya'dan göç etmiş. Ve manifaturacıların yoğun olduğu Kemeraltı bölgesinde kasabalardan gelen esnafın aldığı top top kumaşların taşımasını yapar. Bugüne kadar iş yaparken görmedim. Kalender birisidir. İyi portre fotoğrafı verir.
Birinci fotoğraf Kemeraltı'nın en eski kahvecisinin önüdür. Bu kareyi benim için ilginç kılan arkadaki kedi çizimidir. Sanki taş devri mağara resmidir. Bu amcanın bende dört yıl önce bir yaz günü çektiğim kafasında gazeteden yaptığı Napolyon şapkalı bir fotoğrafı daha var. Bu fotoğraf ABD de bir arkadaşımın ofisinde hayat buldu.
Dördüncü fotoğraf Basmane'nin göbeğidir. Basın müzesine yürürken kadın orada oturuyordu ve yanındaki tabakta küçük pideler duruyordu. Fotoğraf olarak bir değeri yoktu. Aynı yoldan dönerken bu sefer kadın pideleri kediye vermiş seyrediyordu. Sohbet edip fotoğrafı çektim.
İkinci fotoğraf da dördüncü fotoğrafa benzer bir hikaye var. İlgimi tül örtülmüş manken kafası çekmişti. Bunun hemen solunda oturan bir adam vardı. Ancak kompozisyon hoşuma gitmedi ve çekmek için çaba sarf etmedim. Bir süre sonra dönerken bu sefer arkada olan iki kız gelmiş oturmuştu. Önce onlarla uzun bir süre bakışıp eşitlendik. İzin istedim. Ve fotoğrafı çektim.
Sevgi ve saygılarımla
Fotoğraflarınızın hikayelerini de paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Ellerinize sağlık.
Paylaşım için teşekkürler ama Sebahattin beye katılıyorum, tadı damağımda kaldı. Bir yandan da memnuniyetimi belirtmeliyim. D600'den sonra çok yeni D850 sahibi olsam da analog günleri özlem ile andım ve analog ekipmanımı (agrandizör, film tankları, kamera vb.) elden çıkarmadığıma sevindim. IFSAK ilgilenmedi, satmaya kıyamadım derken yazınız ilerisi için ilham verdi..tekrar teşekkürler.
Mehmet Bey günaydın,
Beğendiğinize sevindim. Aman elden çıkarmayın. Ben de karanlık oda ekipmanlarımı agrandisör de dahil Ege üniversitesi fotoğraf kulübüne hediye etmiştim. Ne oldu bilmiyorum. Sonra gittim yeni bir film tankı aldım. Muhtemelen kart basma işine girmeyeceğim. Film kullanmak ve banyo etmek şimdilik yeterli geliyor. Umarım kısa zaman içinde film kullanmaya başlarsınız ve bu deneyiminizi 5 kare fotoğrafla yayınlarız.
Sevgi ve saygılarımla