Masallarda olağanüstü güçlere sahip, özellikle kötü karaktere sahip biri olarak anlatılır cadı. Görsellerde çirkin, süpürgesiyle uçan bir koca karı olarak gösterilir. Benim cadılarım ise farklıdır, sevecendirler, güzeldirler, küçük yaramazlıklar yaparlar ama yürekleri sevgiyle doludur. Onların yüreklerindeki sevgiyi gözlerinin ışıltısından fark edebilirsiniz.
“Cadım” sözcüğünü ilkin Karaman Taşkale’de kullanmıştım. Yıllar önceydi, ne güzel bir beldeydi Taşkale. Halıcı kızları, halı atölyeleri, tahıl ambarları, Manazan Mağarası, karşı yakadaki bahçeleri, bahçelerin hemen üzerindeki Gürlük Pınarı, İncesu Mağarası ile masalsı bir ülkeydi benim için. Ambarların altında kayalara oyulmuş bir evim bile vardı orada. O evim hala var, yerli yerinde duruyor ama yıllardır içimden gelmiyor o güzelim beldeye gitmek. Artık halı atölyeleri yok, cadılarım dağılıp gittiler. Her biri bir yere savruldu.
Kalabalık bir grupla ilk defa gitmiştim Taşkale’ye. Bizi köyün gençleri karşılamış, halkevinde saz dinletip çay ikram etmişlerdi. Köyü tek başıma gezmek, rahatça fotoğraf çekmek için gruptan ayrılmıştım. İki çocuk düştü önüme abi seni biz gezdirelim, diye. Birinin adı Hasret’ti öteki Ayşe. Ayşe’nin gerçekten kız olup olmadığına inanamamıştım. Sıfıra vurulmuş saçları ile yakışıklı bir erkek çocuğuna benziyordu.
Haydi, cadılar gezdirin beni, diyerek peşlerine düştüm. Adım attığım her yer fotoğraftı. Çocuklar ilkin bozulmuşlardı cadı lafına. Hatta Hasret diklenmişti, biz cadı değiliz, diye. Nerdeyse bütün köyü dolaştırdılar bana. Gençlerle, yaşlılarla tanıştım, kısa sohbetler ettik onlarla. Sonunda Hasret ile Ayşe kavga etmeye başladılar. Baş cadı benim, kavgasıydı bu. İkisinin de fotoğraflarını çektim, ikisini de çok sevdiğimi, her gelişimde beni onların gezdirmesini istediğimi söyledim. Sonra Ayşe’nin annesi ve ablası Demet ile tanıştım, yemeğimi onların evinde yedim. Kızlar orada kalmamı istiyor, paçalarımı çekiştiriyorlardı. Kalırsam beni Gürlük Pınarına, daha başka güzel yerlere götüreceklerdi. Lakin sorumluluğumda olan bir grup vardı ve artık dönme zamanıydı.
Kızlarla vedalaşırken ikisi de ağlıyordu gitme, diye. Yüreğim sızladı onları o halde bırakıp otobüse binerken. Ama çok sevmiştim cadılarımı ve Taşkale’yi. Birçok hikayemde anlattım o güzel insanları ve güzel beldelerini, ilk saydam gösterilerimden birini orada bir halı atölyesinde yaptım, onlarla azık karıştırdık.
Şimdi Hasret ile Ayşe alımlı birer genç kız oldular, evlendiler.
Gökten üç elma düştü…
Şair, öykü yazarı ve fotoğrafçı. 1951 Yılında Konya Tatköy’de doğdu. İlkokulu köyünde okuduktan sonra, Konya Erkek Sanat Okulunu bitirdi. 1968 Yılında Yeni Konya gazetesinde gazeteciliğe başladı. Yeni Meram, Yeni Konya, Manşet, Konya Postası, Memleket, Cumhuriyet Gezi, Siyah/Beyaz, İpek Yolu gibi dergi ve gazetelerde gezi ve köşe yazıları yazdı. İlk şiir kitabı 1970 yılında yayınlandı. İlk öykü kitabının yayın tarihi ise 1981. Edebiyatçılar Derneği, Türkiye Yazarlar Sendikası ve Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi üyesi ve Konya Fikir Sanat Kültür Adamları Birliği Derneği’nin kurucu üyesidir.
Çalışmaları Yeni Konya, Yeni Meram, Somut, Varlık, Tan (Yugoslavya), Yaba, İnsancıl, Eşik, Aykırısanat, Gerçek Sanat, Çağrı, Minerva, Tavır gazete ve dergilerinde yayımlandı.
1989 Yılında fotoğraf sanatı ile ilgilenmeye başladı. İlk kişisel sergisini 1995 yılında Konya Güzel Sanatlar Galerisinde açtı. Konya Fotoğraf Amatörleri Derneğinin kurucu üyesi olup bugüne kadar elliyi aşkın kişisel sergi açtı, karma sergilere katıldı.
Göçer yörüklerle ilgili belgesel çalışmalar yaptı. “Yaylaların Özgür Çocukları” adlı kitabı iki baskı yaptı. Bu konuda sergiler açtı, saydam gösterileri düzenledi. 1997 Yılında Konya Çalı Kültür Sanat Dergisini yayınlamaya başladı. Toplam 110 sayı yayınlanan Çalı Dergisinde yaşayan değerlerimizle ilgili özel sayılar yaptı. Düzenlenen imza günlerinde yazar ile okurun buluşmasını sağladı. Dergide sürekli olarak Konya kültürünün öne çıkması için çaba sarf etti. Dergi ve hikâye çalışmaları altı ayrı tezin konusu oldu.
OM System Live ND özelliği, fotoğrafçılığa yeni bir boyut kazandırıyor. Uzun pozlama efektlerini gerçek zamanlı…
Hangi kamerayı ve hangi tekniği kullanırsanız kullanın; fotoğraf hayal kurma, düşünme, görme, hissetmenin bileşkesi eşliğinde…
1977 yılında fotoğrafa başladı. Ankara Çankaya Belediyesi Basın ve Yayın Müdürlüğü’nde belediye foto muhabiri, Başbakanlık…
Üzerinden “çok uzun” diyemeyeceğimiz bir zaman geçti. Hatırlarsınız, “Analog Fotoğrafçılık ve Film Kullanmak” yazımızda gelinen…
Bu yazı Arkaplan Sanat Dergisi için (Yazı ilk olarak ArkaPlanSanat Dergisinin 38. Sayısı (Ağustos-Eylül 2025)…
Teşekkürler Godox, beni yüklerden kurtardın. Söylenecek çok fazla söz kalmadı. Şimdi AD100 Pro fotoğraf makinası…