@cimkedi

Manşetten anlamışsınızdır. Instagram’da arama yapacağınız lakap. Nam-ı diğer Yener Torun. Şimdi hemen Instagram’a zıplamayın. Hele bir şu yazıyı okuyun daha sonra vaktiniz olacak. Tanışmam İFOD’un (İzmir Fotoğraf Sanatı Derneği) organize ettiği minimal atölyesine katılmamla olmuştu. Kendisi eğitmendi. Minimal tarza bakışı farklıydı. Zaten fotoğrafları da farklıydı. Bu eğitimde elde ettiğim bakışla çektiğim fotoğraflardan ikisi İFOD geleneksel sergisinde yer almıştı.

Hemen bir sır vereyim de sır olmaktan çıksın.

İstanbul’da binaların dış görünüşlerini Yener Torun fotoğraf çeksin diye tasarlıyorlar.

Yener Torun’un mesleği mimar. Mimarlık yaptığı dönemlerde bir taraftan da fotoğraf çekmeye başlıyor. Mesleğin verdiği bakış açısıyla binalar özel ilgi alanına giriyor. Önceleri hobi olarak başladığı bu uğraş, fotoğraflarının özelikle yurt dışında ilgi görmesi ve birçok galeride sergilenerek kolleksiyonerler tarafından alınması ile mimarlık mesleğinin yerini alıyor. Hal böyle olunca kendine “artık bir fotoğraf makinası alayım” diyor. Sıkı durun, iş bu noktaya gelinceye kadar cep telefonu kullanıyor.

Artık O, İstanbul’un yeni ve yenileşen semtlerinin ayrılmaz bir fotoğrafçısı oluyor. Bu, diğer şehirler için de geçerli. Fotoğraflarına baktığınızda binaların farklı yüzlerini çok canlı renklerle görürsünüz. Çünkü yener Torun renkleri ve ışığı çok iyi kullanır. Ve dediğim gibi yeni binaların çok renkli tasarımları da Yener Torun’a davetiye çıkarır. En son İstanbul seyahatimde (28 Kasım 2019 Perşembe) havaalanından fabrikaya giderken yanından geçtiğimiz binaları gördükçe hayıflandım ve İstanbul’un Yener Torun için açık bir stüdyo olduğunu düşündüm. Ve tabii ortaya çıkardığı eserler artık sıradan bir mimari fotoğraf olmanın çok ötesine geçiyor.

2014 yılında ilk fotoğraflarını instagramda paylaşmaya başlıyor. Binaların dış cephesine ve bu cephede yer alan pencereler, borular, klima dış birimleri, merdivenler gibi nesneleri çarpıcı hale getirmek için denemeler yapıyor. Bu süreç gördüklerini kavramsallaştırması yönünden önemlidir. Artık bunlar bina değildir. İşte “Bakmak” ve “Görmek” arasındaki farkın sanat eserine dönüştüğü durum budur.  Ve Yener Torun alışılmışın çok ötesinde özgün minimal, soyut mimari fotoğrafları sunmaya başlıyor. Artık bu sanatsal bakışla kamerasıyla renkli binaların yer aldığı sanayi bölgelerinin, hastanelerin, otellerin, okulların ve alışveriş merkezlerinin fotoğraflanması süreci başlıyor.

Bu süreci kendisi şöyle ifade eder; En başta araştırırım. Bu kapsamlı bir şeydir. Semtlerde değişen ne var? Mevcut yapıların görünüşlerinde değişimler var mı? Ya da bir binayı nasıl fotoğraflamalıyım? Doğru an ne zaman? Doğru ışık ne zaman? Hangi açı olmalı? Bütün bunlar ve benzeri sorular kavramsallaştırmam için çok önemlidir.

“Işık değişkendir. Saatten saate, mevsimden mevsime farklılık gösterecektir. Fotoğraf tarzıma en iyi şartları bulmak için aynı yere farklı saatlerde, farklı zaman dilimlerinde giderim. Bu, bazen mükemmel bir çekim için aynı yere aylarca veya yıl boyunca tekrar tekrar gitmek demektir”.

Deneme çekimleri yapar, bunlar (eskiz de diyebiliriz) üzerinde fikir yürütürüm. Ve bu çabanın sonunda işe yarayacak ve sanat eseri olacak bir şey bulduğumda kendime “hazineyi buldum” derim“. Bütün bu süreçte mimarlık deneyiminin faydası yadsınamaz. Ancak Yener Torun artık bir fotoğrafçıdır. Ve şöyle der; “Fotoğraflamaya değer bina bulmak işin küçük bir kısmıdır. Aslı iş binayı bulduktan sonra başlar. Ne yazık ki böylesine canlı renklere sahip çok fazla bina da yok“.

Araştırma sürecini şöyle tanımlar; “Bildiğim bir yere giderken aklımda olmayan başka bina beni çağırabiliyor. Bu tamamen şans. Bazen de konuştuğum insanların verdiği bilgilere göre hareket ediyorum. Çoğu kez şehri yürüyerek dolaşıyorum“.

İFOD’da gerçekleşen atölyede fotoğraf tarzının video çeşitlemesinin örneğini göstermişti. Hayranlıkla izlemiştik. Aklıma gelip sorduğumda tüm samimiyetiyle bu konuda şunları söyledi: Bu tip videolar da özünde mimari öğeleri tamamen farklı şekilde işlevlendirme arayışının biraz daha ekstrem sonuçları. Yani fotoğrafta yapabildiğim şeylerin birkaç adım ötesini yapabiliyorum bu tip videolar sayesinde. Gerçi benzer türde çok fazla içerik de üretmiş değilim henüz. Sonuçta çok deneyimli olmadığım alanlar bunlar (video ve animasyon) ve bu tip fikirleri hayata geçirmeye çalışırken bir taraftan teknik açıdan da yeni şeyler öğreniyorum ve kişisel gelişimim açısından da bir hayli faydalı oluyor bu çalışmalar.

Hadi izleyelim…

Yazının sonunu yorumumla noktalayayım; Yener Torun’un eserlerine esas olan nesnelerin hepsi bu güzel ülkemizde. Belki de birkaç şehrin küçük bir bölgesine serpiştirilmiş binalar. Bu şartlarda ortaya çıkardığı eserler şaşırtıcıdır. Muhtemelen yakın bir zamanda dünyanın başka şehirlerinin de kendisine seslenişini duyup bunlara sessiz kalmayacaktır.

İnstagramda yaklaşık 160 binin üzerinde takipçisi olan ve bana minimal bakış için katkı sağlayan değerli insanla kısa sürede olsa birlikte olmak şansını elde ettiğim için mutluyum.

Kısaca Yener Torun hakkında

Yener Torun 1982’de Turhal’da doğdu. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde mimarlık eğitimi aldı. 2014’te İstanbul’un merkezinden uzak, az bilinen mahallelerinde renklerin ve geometrinin ön plana çıktığı bir fotoğraf serisine başladı. Sosyal medyada paylaştığı fotoğrafları yurt içinde ve dışında kısa sürede büyük ilgi gördü. Dünyaca ünlü pekçok yayının haberlerine konu olan sanatçı, kadraj kullanımına, renklere ve binalara farklı bakış açısı ile öne çıkıyor.

Yener, kompozisyonlarında genellikle derinlik yerine çizgileri ve renkleri vurgulayarak mekanı düzleştirmeyi tercih eder. Mimari öğeleri geometrik soyutlama olarak ele alarak kentsel dokuya bambaşka bir gözle bakmak ister. Bunu da mimari unsurları orijinal ortamlarından kopararak ve yeniden işlevlendirerek ve dolayısıyla alternatif bir gerçeklik  tanımlayarak başarmaya çalışır.

Yener Torun 2015’ten bu yana birçok marka ve kurum için sosyal medya ve diğer pek çok platformda kullanılmak üzere görsel içerik üretmek suretiyle profesyonel fotoğrafçılık çalışmalarını sürdürmekle birlikte son dönemde kişisel çalışmalarına ağırlık vermiştir. 2018’den bu yana “Symbiotes” ve “Elusive” isimli fotoğraf serileri başta olmak üzere birçok eserini Meksika, ABD, Fransa, Güney Kore gibi ülkelerde sergileme fırsatı bulmuştur.


Okyar Atilla

Geçmişte bir ara mühendisti. Şimdi tam zamanlı yönetici, gerçek zamanlı fotoğrafçı. Gündem "Fotoğraf" ise akan suları durdurur. Seyahat denildiğinde kapının önündedir. Klasik müzik ve kitap olmazsa olmazıdır. İki sokak köpeği, muhtelif sayıda kedi ile sürekli temas halindedir. Hızını alamadı mı dağda bayırda bulduğu gerçek köpeklerle konuşur. Sürekli sorgular. Merak ettiği bir konu olursa elinden kimse alamaz. "Bilgi ve sevgi paylaştıkça çoğalır" ilişkilerinin ana fikridir.

Yorumlar

  • Yener beyin Instagram hesabının uzun zamandır takipçisiyim. Çok değişik ve birbirinden güzel kareler. Böyle bir yazı da ben dahil birçok okurumuzda farklı pencereler açacaktır Okyar.

    Yener beye bu güzel kareleri ve deneyimlerini bizlerle paylaştığı için çok teşekkür ediyoruz. Kendisini bundan böyle sıkça aramızda görmek hepimizi çok mutlu edecektir.

    Selamlar, sevgiler.

  • teşekkürler Okyar bey. Yener bey benim de çalışmalarını beğenmekten öte kendi "Minimal Urban" stilime en yakın bulduğum sayılı sanatçılardan birisi. kendisine başarılarının devamını diliyorum.

  • Fotoğrafı öğrenmeye çalışan bizler için fotoğraf sanatının farklı bir yönü. Güzel bir yazı ilgiyle okudum. Sayenizde sanatçımız sayın Yener Torun'u tanımak ve eserlerinden bir kısmını görmek mutlu etti. Kaleminize sağlık. 🙏 Bir kez daha ilgiyle takip ettiğim arthenos'a teşekkür ediyorum.

  • Yazının başında “hemen instagrama zıplamayın” dediniz ama bu beni yazının ortalarına kadar durdurabildi Okyar bey. O güzel fotoğrafların devamını görmekten alıkoyamadım kendimi. Rengarenk cıvıl cıvıl bir instagram profili var Yener bey’in. Çekim tarzına bayıldım.

    Bizi ustalarla buluşturduğunuz, bu değerli insanlarla tanıştırdığınız için çok teşekkür ederim Okyar bey. Ellerinize sağlık.

    Selam ve saygılarımla.

Paylaş
Yazar:
Okyar Atilla
Etiketler: Sanat ve Sanatçı
  • yakın zamanda gönderilenler

    Olympus Live ND ve Live GND ile doğayı farklı bir ışıkta görün

    OM System Live ND özelliği, fotoğrafçılığa yeni bir boyut kazandırıyor. Uzun pozlama efektlerini gerçek zamanlı…

    % gün önce

    Sıcaklık Film banyosunda ne kadar etkilidir ki?

    Hangi kamerayı ve hangi tekniği kullanırsanız kullanın; fotoğraf hayal kurma, düşünme, görme, hissetmenin bileşkesi eşliğinde…

    % gün önce

    Uğur Kavas ile Söyleşi

    1977 yılında fotoğrafa başladı. Ankara Çankaya Belediyesi Basın ve Yayın Müdürlüğü’nde belediye foto muhabiri, Başbakanlık…

    % gün önce

    Analog Fotoğrafçılık ve Film Kullanmak – Bölüm II

    Üzerinden “çok uzun” diyemeyeceğimiz bir zaman geçti. Hatırlarsınız, “Analog Fotoğrafçılık ve Film Kullanmak” yazımızda gelinen…

    % gün önce

    Adana’nın Yolları Taşlık…

    Bu yazı Arkaplan Sanat Dergisi için (Yazı ilk olarak ArkaPlanSanat Dergisinin 38. Sayısı (Ağustos-Eylül 2025)…

    % gün önce

    Godox AD100 Pro

    Teşekkürler Godox, beni yüklerden kurtardın. Söylenecek çok fazla söz kalmadı. Şimdi AD100 Pro fotoğraf makinası…

    % gün önce