Fotograf ortamına iyi bir haber düştü. Usta fotografçı Mehmet Uçar bekleneni gerçekleştirdi ve “Leylekler” konulu uzun soluklu çalışmasını kitaba/albüme dönüştürerek ölümsüzleştirdi. Doğa bağlamlı şahane albüm fotograf ortamına girdiği andan itibaren, anlamlı bir katkı olarak ülkemizin kültür-sanat hayatında yerini almıştır.
Sonraki kuşaklara bırakılacak en kıymetli hazinenin bunlar olacağı kanaatinde olduğumuz için fotograf ortamında çıtası bu denli yüksek nitelikli yapıtların sürekli inşa edilmesini önemsiyor ve anlamlı buluyoruz. Dileğimiz o ki her yıl birbirinden kaliteli onlarca albüm/kitap basılsın, biz de onlara dair duygu ve düşüncelerimizi kaleme alıp paylaşalım.
Sayın Uçar bu güzel albümü, ‘doğa’ dendiğinde ilk akla gelen isim olan büyük usta merhum Tansu Gürpınar’a ithaf etmiş. Uçar kendisine yakışır şekilde titiz davranıp hiçbir fedakârlıktan kaçınmamış ve 225 sayfalık albümün en kaliteli kâğıda basılmasını ve kalın karton kapakla ciltlenmesini sağlamış.
Yıllarca Ankara’dan Beyşehir’e onlarca kez gidip günlerce çadırda kalmak suretiyle oluşturdu portfolyosunu. Bunu yaparken ne zamandan, ne de maddi külfetten en küçük bir kısıtlamaya gitmediğine tanık olduk. Bütün olanaklarını seferber etti, elde avuçta ne varsa bu güzel canlıların yaşamını adım adım belgelemek için kullandı.
Son derece zarif görünüme sahip bu özel kuşların, toplumun inancı gereği önem atfedilerek korunmaları, doğa fotografçıları için hakikaten büyük şans. Mehmet Uçar’ın fotoğraflarına dair söylenecek tek şey, ‘üst düzey usta işi’ olabilir. Gerek içerik, gerekse biçim konusunda olumsuz tek kelime dahi çok büyük haksızlık olur. Kısa süre önce kaleme alıp paylaştığımız ‘Foto-Virtüözüte’ başlıklı metni okuyan dostlar neyi kastettiğimizi anlayacaklardır. Mehmet Uçar fotograf ortamında hakikaten bir ‘virtüöz’dür. Doğa sevdalısıdır, ince fikirlidir, duyarlı ve çalışkandır. Doğuştan gelen ve hayatı boyunca donandığı bütün hassasiyeti, teknik bilgi ve beceriyi, fedakârlığı, çalışkanlığı, titizliği, disiplini, özeni fotografında tavizsiz hayata geçiren ender insanlardandır.
Albüm için kaleme alınan ve İngilizce çevirileri de bulunan metinlerden bazı bölümleri paylaşmak isteriz. Mehmet Uçar’ın sunuş metniyle başlayalım: “… Tesadüf bu ya, bir fotograf makinesi edinmek için araştırma yaparken şimdi rahmetle ve minnetle andığım Dursunali Sarıkoç’la yolumuz kesişti. Hatırasının önünde saygıyla eğildiğim büyük usta uygun bir ekipman edinmemi sağladı ve beni FSK’ya (Fotograf Sanatı Kurumu) yönlendirdi. … Ustalarla tanıştım. Etkinliklere katıldım, dernek yönetimince benden istenen her şey için hiç tereddüt göstermeden koşturdum. Çünkü dernek ortamını benimsemiş ve çok sevmiştim. Zaman içinde dernek yönetiminde görev aldım, daha sonra Başkan Yardımcılığı ve ardından Başkanlık görevlerini üstlendim. Tanıştığım her insandan yeni bir şey öğrendim. Yakın zamanda son yolculuğuna uğurladığımız büyük usta Tansu Gürpınar sayesinde doğa fotoğrafı yolculuğum başladı. Sayın Gürpınar’ın öğrencisi oldum ve onu yakından tanıdım. Özlemle andığım üstadın bilgisine, nezaketine, tevazusuna hayranlık duydum. …Fotoğraf kamuoyu önüne bir albümle çıkmanın heyecanını yaşıyorum. …”
Engin deneyimleri ve birikimiyle ve her durumda dayanışma örneği göstermesiyle tanıdığımız üstad Prof.Dr. Adnan Ataç’ın bu kitabın basılması konusunda yol göstericiliği ve katkıları inkâr edilemez. Üstadın kaleme aldığı metinden bazı bölümler: “Sevgili Mehmet Uçar, bu eserinde fotoğraf ile bir konuyu anlatmak için nasıl çalışmak gerektiğini bize bir örnek olarak gösteriyor. Özellikle bir sivil toplum örgütü olan fotoğraf derneklerinde bu proje çalışmaları ufuk açıcı ve teşvik edicidir. …Onun için Leylekler Vadisi’ndeki çalışmalar yorucu olsa da tatmin edici ve heyecan vericiydi. Her gittiğinde 3-5 gün kalıyor, âdeta her hareketlerini görüntülemeye çalışıyordu. Onları gün boyu güneş altında, bazen yağmurda ya da rüzgârda, yemek bile yemeden izlemek ve fotoğraflamak hiç kolay değildir. …”
Fikret Özkaplan: “…Binlerce yıldır insanlarla kuvvetli bağlar kuran leylekler, antik Mısır’dan Roma’ya kadar uğradığı birçok uygarlıkta sembol kuş olarak kabul edilmiştir. Türkiye’de ise nazar, bereket, doğum ve ölüm gibi kavramlarla özdeşleşmiştir. …Mehmet Uçar, yaşadığı şehirden yüzlerce kilometre uzaklıkta olan bir yere, Beyşehir’deki Leylekler Vadisi’ne birçok kez giderek leyleklerin yaşam öyküsüne tanık olmuş ve bu uzun süreç sonunda ortaya çıkardığı fotoğraflarla leyleklerin göç hikâyesini anlatmaya çalışmıştır. Mehmet Uçar’ın Leylekler adlı fotoğraf albümü sayesinde, bizler de tüm aşamalara tanıklık etmiş oluyoruz. Uçan bir canlıya göstermiş olduğu saygıdan ötürü kendisini kutluyor, bu çalışmasının gelecek nesillere örnek teşkil etmesini diliyorum. …”
Reha Bilir: “Doğanın en zarif ve kudretli yaratıklarından biri olan leylekler, insanlık tarihi boyunca birçok kültürde sembolik anlamlara sahip olmuşlardır. Onların yükselen kanatları ve zarif hareketleri, doğanın dengesi ve bereketiyle özdeşleştirilmiştir. …Mehmet Uçar’ın fotoğrafları leyleklerin fiziksel varlıkları ile birlikte onların doğayla olan uyumunu ve hassasiyetini yakalar. ‘Leylekler’ adlı bu eser bir kitaptan öte bir doğa sevgisi hikâyesidir. Mehmet Uçar’ın kitabındaki her fotoğraf doğanın sessiz ve derin ritmiyle, leyleklerin dansı arasında bir diyalog kurar. …Mehmet Uçar’ın kitabı bir çağrıdır. Doğayı gözlemlemek ve korumak için bir davettir. …Mehmet Uçar’ın objektifi altında, leyleklerin kanat çırpışları ve doğanın sessiz çığlıkları sonsuza kadar yaşayacaktır. Bu kitap, sadece bir fotoğraf albümü değil, aynı zamanda doğanın zenginliği ve güzelliğiyle dolu bir mirastır. …”
Prof.Dr. Taner Kıral: “FSK eğitmeni olan Mehmet Uçar dostumuz, aynı zamanda değerli bir doğa fotoğrafçısı olarak yıllarca gözlemlediği ‘Leylekler Vadisi’nde (Beyşehir Yeşildağ mevkisi) leyleklerin yaşam döngüsünü, yumurtadan yuvadan uçuşa kadar belgelemektedir. Yani, bir bakıma yaban hayatının bu kesiminde yaşamın gizemi ve dramasını önümüze sermekte ve bunu heyecan verici ve dinamik görüntülerle aklının gözündeki vizyonla ortaya koymaktadır. …”
Tekin Ertuğ: “…Fotoğrafın belgesel alanına yatkın olan Uçar, çocukluğundan itibaren benimseyip içselleştirdiği iyilik, doğruluk halini, insan ve doğa üzerine yaptığı çalışmalarda gözle görülür şekilde ortaya koyar. Mesele her ne ise, onun, mekân her neresi ise, oranın bir parçası haline gelmeden; başka bir söyleyişle, ele aldığı olgu veya olayla tam bir uyum içine girmeden ve fotografik eylemini gerçekleştireceği mekânla kaynaşmadan; ortamda bulunan hiçbir şeye rahatsızlık vermemek için zamanını, birikimini, ilkelerini gerektiği ölçüde kullanıp hayata geçirmeden görsel kayıt yapmaz. O nedenle yaptığı bütün çalışmalar uzun solukludur, yıllara yaygındır. …Kendisini değil, başka insanları, diğer canlıları, bir bütün olarak doğayı önceleyen yaklaşıma sahip değilken, böyle sağlam belgesellere imza atmak olası değildir. …”
Sayın Uçar’ı gönülden tebrik ediyor ve ayakta alkışlıyoruz.
Saygıyla,
OM System Live ND özelliği, fotoğrafçılığa yeni bir boyut kazandırıyor. Uzun pozlama efektlerini gerçek zamanlı…
Hangi kamerayı ve hangi tekniği kullanırsanız kullanın; fotoğraf hayal kurma, düşünme, görme, hissetmenin bileşkesi eşliğinde…
1977 yılında fotoğrafa başladı. Ankara Çankaya Belediyesi Basın ve Yayın Müdürlüğü’nde belediye foto muhabiri, Başbakanlık…
Üzerinden “çok uzun” diyemeyeceğimiz bir zaman geçti. Hatırlarsınız, “Analog Fotoğrafçılık ve Film Kullanmak” yazımızda gelinen…
Bu yazı Arkaplan Sanat Dergisi için (Yazı ilk olarak ArkaPlanSanat Dergisinin 38. Sayısı (Ağustos-Eylül 2025)…
Teşekkürler Godox, beni yüklerden kurtardın. Söylenecek çok fazla söz kalmadı. Şimdi AD100 Pro fotoğraf makinası…