5 Fotoğraf ile Tekirdağ’lı Emektar Balıkçı

Balıkçı denilince aklınıza nasıl bir şey gelir bilmiyorum. Envai çeşit balıkçı var; Kıyı şehirlerinde, kasabalarında ve köylerinde kendi teknesiyle denize açılıp olta atan ya da küçük bir ağ atanı da. Bu balıkçılar bir nevi Ernest Hemingway’in Kübalı bir balıkçıyı anlatan “İhtiyar adam ve deniz” hikayesindeki gibilerdir. Yalnızdırlar…

…..

Bahriyeliydim ben de evladım. Levazım çavuşu olarak görev yaptım. Askerlik tertip numaram 52/5421. 2’nci Filo Gaziantep Muhribi erlerinden Fehmi Paytoncu.

– Nerede askerlik yaptın Fehmi dedem?

Hep gemideydik. Bütün cihanı dolaştık. Dedem Atatürk’ün savaşında şehit düştü. Bana da kal dediler amma ben boyunduruk altında kalmadım. Keşke kalsaydım, pişmanım…

….

Çanakkale yolunu Trakya’dan tutarsanız sizi deniz kıyısında güzel bir şehrimiz içine alır. Tekirdağ. Tekirdağ deyince aklınıza ne geldiğini tahmin edebiliyorum. Siz hiç “çeneçarpan çorbası” nı tattınız mı? Ya da “damat paçası” 😊? Büyük bir şehir olmasına rağmen burada da kendi kayığı ile balıkçılar vardır. Aç gözlü olmayan denizi sömürmeyen insanlardır. Açılırlar ve o günkü nasiplerini alıp dönerler. Daha fazlasında gözleri yoktur. Tuttuklarının bir kısmı kendi nevaleleridir. Kalanı elden satılıp üç kuruş para kazanılır.

……

– Çoluk çocuk var mı Fehmi dedem?

75’te eşimi kaybettim. Mezarı başında çocuklarıma bi daha nikah yapmaycam dedim. O zamandan beri yalnızım. Çocuklarıma analık sesi duydurtmadım. Şimdilerde bize kızım bakıyo Allah razı olsun…

– Kaç yaşındasın Fehmi dedem?

1932’de doğdum. İkinci ayın 6’sı.. Atatürk çocuğuyuz biz evladım…

…..

Tekirdağ’ın en eski balıkçısıdır Fehmi Dede. Fotoğraf vesilesiyle tanıdım kendisini. Sağ olsun gönlüne misafir olmama izin verdi. Dede-torun olduk bir nevi. O kadar güçlü bir hafızası var ki ben daha dünü hatırlayamazken 1932 doğumlu Fehmi Dedenin yıllar yıllar öncesini bu kadar net hatırlaması.. Maşallah demekten öteye varmıyor dilim. Bana sürekli söylediği dörtlüğü aktarıyorum sizlere ve kendisine hayırlı ömürler diliyorum..

İNSAN BİR GEMİ
AKIL, YELKENİ
FİKİR, DÜMENİ
KULLAN KENDİNİ, GÖREYİM SENİ

H. Mert Turan özgeçmiş

1991 İstanbul doğumluyum. Resmi bir kurumda meslek hayatıma devam etmekteyim. 2017 yılından beri fotoğraf sanatıyla ilgileniyorum. Fotoğraf çektikçe gördüm ki, hobi olarak başladığım bu yolculuk beni tutkudan da öte bir yere itti. Fotoğraf çekmenin sadece deklanşöre basmak olmadığının bilinciyle, 2019 yılında Anadolu Üniversitesi Fotoğrafçılık ve Kameramanlık Bölümü’nü bitirdim. Başta Sebastiao Salgado, Eugene Smith, Ara Güler, Ozan Sağdıç gibi fotoğrafa gönül vermiş üstatların fotoğraflarını ilgiyle izlemekte ve okumalarıma sürekli olarak devam etmekteyim.

Daha çok belgesel fotoğraf ve sokak fotoğrafı alanlarında çalışmayı seviyorum ve duyguyu daha iyi yansıttığını düşündüğüm için siyah beyaz çalışıyorum. Halihazırda analog ve dijital olarak devam eden projelerim üzerine çalışmaktayım. Geçtiğimiz senelerde Blankwall Galeri ve Hanya Fotoğraf Festivali’nde fotoğraflarım sergilemeye değer görüldü.

Fotoğrafta ilgi alanım hayatın ta kendisi, asıl öznem genellikle insan. Onların duygularına ve kalplerine hitap etmeye çalışıyorum. İnanıyorum ki, asıl fotoğraf onlarla bu iletişimi kurduktan sonra ortaya çıkıyor. Bu hislerle çektiğim fotoğrafları insanların beğenisine sunmak ve gelecek nesillere aktarabilmek en büyük hayallerimden biri.

Sözün özü; bir fotoğrafa baktığınızda ne gördüğünüzün yanı sıra ne anladığınız önemlidir. Bakmak ile görmek arasındaki fark renk körlüğünden değil, duygu yoksunluğundan kaynaklanır.  Eddie Adams’ın da söylediği gibi “Eğer seni güldürüyorsa, seni ağlatıyorsa ve yolculuk yüreğinden başlıyorsa bu iyi bir fotoğraftır.”

Emektar balıkçı Fethi dedenin diğer fotoğraflarımdan oluşan video albümü aşağıda izleyebilirsiniz.

Diğer yazıları:

• Damağımda Analog Fotoğrafın tadı var…