Merhaba Kristal.

Beyhan Hocanın şiir gibi bir kar fotoğrafını görünce, kar üzerine yazılmış şiirlerin dünyasına daldım. Ozanlarımızın güçlü anlamlar taşıyan şiirler yazdıkları gibi, duygusal açıdan etkileyen şiirler de üretmiş olduklarına tanık oldum. Her biri yazıldıkları hissiyat derinliğinde değerli şiirlerdi. Ancak Sezai Karakoç’un şu dizeleri, beni farklı etkiledi, düşünme ve sorgulama anlamında gezintiye çıkardı.

“Karın yağdığını görünce, Kar tutan toprağı anlayacaksın…

Toprakta bir karış karı görünce, Kar içinde yanan karı anlayacaksın…”

“Kar tutan toprağı anlayacaksın…” dizesi beni ‘Toprak karı niçin tutar?’ sorusunun cevabını aramaya yöneltti, bunu anlamalıydım, doğada hiçbir şey tesadüfen ya da rastgele olamayacağından, mutlaka geçerli bir sebebi vardı ve ben onu bulmalıydım.

Belki de en kolay cevap “-Bitkileri beslemek içindir” olacaktır, doğru ama mutlaka farklı sebepleri de olmalıydı, acaba neydi?

Sanırım toprak uyumak istiyordu, dinlenmeye ihtiyacı vardı, onun için karı tutamaz mıydı? Dinlendikten sonra üzerinde beslediği canlılara çok daha güçlü destek vermek için hazırlık yapıyor olabilirdi.

Belki de su kaynaklarını yıl boyu beslemek için toprak karı tutuyordu. Yine böylece canlıların ihtiyaç duydukça azar azar suyu salıverecek, yıl boyu onları susuz bırakmamayı amaçlıyor olabilirdi.

Veya içindeki mineralleri eritip yine ihtiyaç duyan canlılara, arzuladıkları miktarda almaları için karı tutuyordu toprak.

Ama bana göre bunlar yüzeysel yanıtlardı, üzerinde fazla durmadım, bir çırpıda geçtim…

Atlayamadığım bir dize vardı “Kar içinde yanan karı anlayacaksın…”

Eh işte bu çok derin anlamlı bir dizeydi… Kalbime saplanan ve beynimde yer eden bir anlatımla karşılaşmıştım. Ve burada anlam derinliğinde kayboldum. Kar suyun donmuş ve soğuk bir halidir. Ama bu donmuş su içinde kar niçin yanar ki?

Evet, o donmuş kar olarak ayaklarımızın altında ezilen su, önce güneş tarafından yakılmış ve buharlaşmıştı ama “anlayacaksın!” sadece bunu işaret edemezdi, daha derin bir anlamı olmalıydı, demek ki birçok şeyi anlamıyorduk, şair bize hatırlatıyordu. Evet, ozan “kar içinde yanan karı” anlatmaya çalışırken, belki de “birbirimizi anlamamızı” öğütlüyordu bize. Bunu şiirin son dizelerindeki “Her şeyi beni anlayınca anlayacaksın…” ifadesinde yakaladım. Bence haklıydı, çünkü karşımızdakini anlamaya çalışmıyorduk ki hiç! Hep kendimizi anlatmaya çalışıyorduk. İlişkilerimizi tanımlayan özellikleriyle işte bu dizeye vuruldum…

Biz karşımızdakini anladığımızda, o da bizi anlayacaktır ve sorunsuz bir ilişki içerisinde huzurlu bir ortamda yaşayacağız.

Ancak sorunumuz sadece insanları anlamamak değil ki! Baksanıza Ocak ayının ortalarına yaklaştık ülkemizin hatta kuzey yarı kürenin birçok yeri kışı yaşamıyor, karla tanışmadık henüz, barajlarımız boşaldı içecek suyumuz kalmadı.

İnsanları da, dünyayı da, doğayı da anlamamız gerekiyor…

Anlamak demek, hissetmek demek değildir, bu ucuz bir cevap olmalı; gereğini yapmak demektir, karşımızdakinin hakkını vermek demektir, bencil olmamak demektir! Yanılıyor muyum?

Düşündükçe yoruldum, şiirler arasında gezindim durdum ve bir anda Ataol Behramoğlu’nun dizelerinde rahatladım…

“Beyaz, ipek gibi yağdı kar. Bir kız kardan hafif adımlarıyla, yürüyüp geçti hayal içinde…”

İşte aradığım buydu, sanırım aslında hepimizin aradığı bu anlatım olmalıydı…

Selam ipek gibi ilişkiler yaşatanlara ve dünyayı ipek gibi yapanlara gitsin…

Mikdat Besni

Mikdat Besni

Veteriner hekim olarak kamuda çalıştı. Son görev yeri olan Susurluk’ta yaşamaktadır. Sayısal teknoloji ve interneti fırsat bilerek fotoğrafla ilgilenmeye başladı. Sadece çekip paylaşmak ve izleyerek fotoğrafın öğrenilemeyeceğini anlayınca, ciddi yayınlardan kaynak oluşturdu.Verdiği fotoğraf kursları sayesinde fotoğrafın inceliklerini öğrendi. Çeşitli ortamlarda iyi fotoğrafları yorumlayarak bilincin gelişmesine, iyi fotoğrafın ve fotoğrafçının ön plana çıkmasına destek olmaya çalışmaktadır. Susurluk Fotoğraf ve Sanat Akademisi Derneğinin Kurucu Başkanıdır. Fotono21 ve ASFOD onur üyesi olarak taltif edilmiştir. Fotoğrafın bir hobi aracı olarak görülmesini, sanatsal açıdan tuzak olarak görmektedir. Fotoğrafçıyım diyenlerin, yaratıcı yenilikler içerisinde olması gerektiğine inanmaktadır. Fotoğrafın Aksakallarının rehberlik yapması ve ufuk açıcı yeni çalışmalar içerisinde olması gerektiği düşüncesiyle, gerek şiir ve gerekse yorum olarak bir başyapıt olan Mihriban Türküsünü, ülkenin çeşitli yerlerinden 18 arkadaşıyla birlikte fotoğrafik olarak anlatan çevrimiçi Düşünme Biçimleri atölyesini, Fotono21 bünyesinde gerçekleştirmiştir.Bazı yurtiçi fotoğraf yarışmalarına jüri üyesi olarak davet edilmiştir. Bunlar içinde ülkemizin savunma destanı olan Çanakkale Savaşları Tarihi Alan 1. Fotoğraf Maratonuna yapılan çağrıyı fotoğraftan aldığı en büyük ödül olarak görmektedir.

Yorumlar

  • Günümüzde malesef, hepimizin en muzdarip olduğu konu; kendimizi karşımızdakine anlatmak için verdiğimiz mücadele, ve bu yorucu mücadele sonucunda dahi anlaşılamamak. Sonuç bıkkınlık.
    Ne güzel söylediniz Mikdat abi; anlamak, gereğini yapmak demek, karşımızdakinin hakkını vermek demek. İnsan verdiği çabanın bir karşılığı olduğunu görünce yorulur mu, bıkar mı?

    Anladığımız, anlaşıldığımız, huzur içinde yaşadığımız günler görmek temennisi ile...

    Selam ve saygılarımla.

  • Fotoğrafa bakarken iki kısa hikaye yazıverdi zihnim. Sonrasında aklım uçtu Bahçesaray'a kondu. Bu güzel fotoğraf şiirlerle şiirsel bir yazıyla bezenince bu sefer aklıma Karacaoğlan düşüverdi: İncecikten bir kar yağar tozar Elif Elif diye...

    Görsel ve sözel birlikteliğe müzik ekleme bahanesi ile Münir Nurettin Selçuk'a kulak verelim.

    https://www.youtube.com/watch?v=0IbJfPL3o6k

    Sevgi ve saygılarımla

    • Çok haklısınız, Münir Nurettin eşliğinde fotoğraf daha güzel duygular yaşatıyor Okyar Hocam.
      Katkınız için teşekkürler...

  • Sevgili Mikdat hocam;

    Yüreğinize ve kaleminize sağlık. Bedenleri üşüten bu fotoğrafıma yürekleri ısıtan sözleriniz ne kadar çok yakışmış. Hani vardır ya "beni bir tek sen anladın ama onu da yanlış anladın" diye bu söz tersine çevrilmiş bu fotoğraf için. Evet bu yazıyla beni doğru anladınız :-)

    Fotoğraf bir "kar fotoğrafı" ama sözleriniz bir "kar kasidesi".

    Selam ve saygılarımla.
    A.Beyhan Özdemir

    • Beyhan Hocam şiir gibi bir fotoğraftı, özlemimizi dile getirdi, yazdırdı... Baksanıza Okyar Hoca da benzer duygular yaşamış...
      Selam ve saygı bizden size gitsin...

Paylaş
Yazar:
Mikdat Besni
  • yakın zamanda gönderilenler

    Fotoğrafın orijinal olması hâlâ mümkün mü?

    Diyelim ki tarihi bir sokakta bir portre çektiniz. Kafanın hemen yanına park edilmiş beyaz bir…

    % gün önce

    KODACHROME, Bir filmin hikayesi ve BEN RYDER

    Fotoğraf makinanıza taktığınız sadece bir film değil… Bir his. Bir renk. Bir an. Ve bir…

    % gün önce

    Olympus Live ND ve Live GND ile doğayı farklı bir ışıkta görün

    OM System Live ND özelliği, fotoğrafçılığa yeni bir boyut kazandırıyor. Uzun pozlama efektlerini gerçek zamanlı…

    % gün önce

    Sıcaklık Film banyosunda ne kadar etkilidir ki?

    Hangi kamerayı ve hangi tekniği kullanırsanız kullanın; fotoğraf hayal kurma, düşünme, görme, hissetmenin bileşkesi eşliğinde…

    % gün önce

    Uğur Kavas ile Söyleşi

    1977 yılında fotoğrafa başladı. Ankara Çankaya Belediyesi Basın ve Yayın Müdürlüğü’nde belediye foto muhabiri, Başbakanlık…

    % gün önce

    Analog Fotoğrafçılık ve Film Kullanmak – Bölüm II

    Üzerinden “çok uzun” diyemeyeceğimiz bir zaman geçti. Hatırlarsınız, “Analog Fotoğrafçılık ve Film Kullanmak” yazımızda gelinen…

    % gün önce