Daha

    Yazar / Fotoğrafçı

    Zafer Gazi Tunalı

    Hakkında:

    Doğmuşum, gözümü açtığımda evde fotoğraf makineleri, dia (saydam) oynatıcıları; film makineleri ile kristalize perde… Eh bunları kurcalamaktan pek azar işitmedim değil. Baktılar olmuyor, bir makine aldılar.Hoş arada öteki makineleri de… Neyse. Hafta sonları radyonun güzel günleri yanında aile-akraba toplanıp film seyrediyorduk; tar tar tar sesi içinde. Tabi, TV denilen yaratık yoktu daha… Mekanikler hep sihirli gelmiştir bana, sanki hepsinin içinde ruh var gibiydi. Zaman içinde sinema filmleri kopunca küçük yaşta asetonla montajcılağa da başlamıştım. Derken ilk fotoğraf çekimlerimi, kartların arkasına attığım tarihten görüyorum; 1967.
    6 TOPLAM İÇERİK
    0 YORUM

    YAYINLANMIŞ MAKALELERİ

    Çöpe atılan yırtık fotoğraflar

    Eski şeyleri çok severim. Sürekli olarak bu konu ile ilgili dükkânlar yanında yıllardır bitpazarı gibi sergilik alanları nerede ise her hafta dolanırım. Bir keresinde Karşıyaka’da Kilise Sokağında bulunan antikacı Reha’ya uğramıştım, ne var yok diye. Onla sohbet ederken masasının yanındaki çöp kutusunda yırtık fotoğraflar dikkatimi çekti.

    - Korhan BEŞİKÇİ

    456 Numaralı Sıhhi İmdat Vagonu

    Basmane’nin meşhur Çınar ağacı altı... O köşede, kahvedir, çaydır içmenin keyfi başka... Sohbetin koyuluğunda, laf döndü dolaştı; Beşikçi edindiği anılardan birinde: “Doktor Vagonu”nu anlattı. Dinleyince duygulandık. İlk kez işitmiştik. Özdemir ile hemen bir çalışma planı yaptık. İzini sürdük.

    “Yok Oluştan Var Edilen” bir ulusun Cumhuriyet Bayramı kutlamaları

    Atatürk ve arkadaşlarının yok olmuş bir milletten yeni bir ulus hedefiyle çıktıkları yolda Türkiye Cumhuriyeti’nin 29 Ekim 1923 yılında kurulması ile toplumda oluşturdukları maya ve coşku günümüze kadar artarak süregelmektedir. Biraz farklı bir açıdan Türkiye’nin Cumhuriyete evrilmesine değineceğim. Yazıda yer alan fotoğrafların hepsi babamın arşivinden ilk kez gün yüzüne çıkıyor.

    Hiper-Gerçekçilik “Post-Truth” (Bölüm 3)

    Başlık üzerine internette biraz araştırıldığında birçok değişik akademik çalışmanın olması kavramın daha çok ele alındığının bir göstergesi olsa gerek. Makalelerin çıkış noktası, ana fikri “hiper gerçeklik” tanımı Jean Baudrillard’ın¹ “Simülakrlar ve Simülasyon”² kavramlarına dayanıyordu.

    Foto-Gerçekçilik üzerine (Bölüm 2)

    Foto-Gerçekçilere özgü ortak nitelikleri fotoğrafa bakarak resim yapmak ve bu işi yaparken yorumdan kaçınmak şeklinde özetleyebiliriz. Öyle ki fotoğraf netliğinde hatta ondan daha gerçekmiş gibi algılamaya neden olan çalışmalardır. Bu yazımızda bu konuya değineceğiz.

    Sanatta gerçeklik üzerine notlar (Bölüm 1)

    Bir tatlı sohbette “sanatsal gerçeklik” üzerine söyleşirken 1987’de yazdığımız “Foto-Gerçekçilik” yazımızı arkadaşa göndermekle Pandora’nın kutusunun açılacağını bilmiyorduk. Oradan Hiper-Gerçeklik kartı gelince yazı; içeriğinin zenginleşmesi ile bir anda üç bölüme çıktı.

    MANŞET

    EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ

    POPÜLER İÇERİKLER