Dijital kameralar hayatımıza girdiğinden beri megapiksel yarışı devam ederken, son birkaç yıldır özellikle kamera çözünürlüğü alanında büyük bir artış yaşandı, 41 Megapiksel kameralı telefonlardan 100 megapiksel tam kare (FF) DSLR fotoğraf makinelerine kadar her şeyi gördük. Son zamanlarda oldukça gelişen sensör teknolojisi nedeniyle yüksek ISO değerlerinde fotoğraflarımızda görmek istemediğimiz kumlanmaya neden olan elektriksel gürültüyü yok etme yolunda maksimuma zaten ulaşmış durumdayız gibi görünüyor. Bu nedenle üreticiler müşteri sayılarını daha da arttırmak için sensörün fiziksel boyutlarını aynı tutarak daha fazla kamera çözünürlüğü nasıl sağlayacakları yönünde çılgın bir rekabet içindeler. Bu yazıda, çözünürlük açısından bazı temel terminolojileri açıklamaya ve kamera çözünürlüğünü daha iyi anlamamıza yardımcı olmaya çalışacağım.
Başlamadan önce, kamera çözünürlüğü nedir ve bunu etkileyen faktörler hakkında konuşalım ve yaygın bazı yanlış anlaşılmaların üzerinde duralım.
- Baskı Boyutu – Genellikle kamera çözünürlüğü konusunda en önemli faktördür. Temel olarak daha fazla çözünürlük, daha büyük potansiyel baskı boyutu anlamına gelir. Dijital görüntülerden baskı almak belirli bir sayıda Piksel / İnç (PPI) değeri ile gerçekleştirilir. İyi ayrıntılar içeren yüksek kaliteli baskılar genellikle 300 PPI civarında baskı uygular, bu nedenle potansiyel baskının boyutu, görselin genişliği ve yüksekliğinin PPI numarasına bölümü şeklinde hesaplanır. Örneğin, Nikon D700 kameranın 12,1 MP çözünürlüklü görüntüsü 4.256 x 2.832 piksel boyutlarına sahiptir. 300 PPI değerinde çok sayıda ayrıntıyla yüksek kaliteli bir baskı oluşturmak istiyorsanız, baskı boyutu yaklaşık 14.2″ x 9.4″ baskı değerinde olacaktır (4.256 / 300 = 14.2 ve 2.832 / 300 = 9.4). Değerler inç cinsindendir, bu değerleri santimetreye çevirdiğimizde çıktı boyutu kabaca 36cm x 24cm olur. Bundan daha büyük baskılar da mümkün olabilir. Bunun için; PPI’yı düşürmeniz veya görüntüyü daha yüksek bir çözünürlüğe yükseltmek için karmaşık algoritmalar barındıran özel yazılım araçları kullanmanız gerekir. Kısacası, daha büyük boyutlarda baskı almak için yüksek çözünürlük arzu edilir.
- Kırpma Seçenekleri – Kamera çözünürlüğü ne kadar yüksek olursa, onlardan kırpılmış görüntüler potansiyel olarak o kadar fazla alana sahip olurlar. Birçok fotoğrafçı ağır kırpmalardan kaçınır, ama bazen istenilen konuya odaklanmak için gereklidir. Örneğin, spor ve yaban hayatı fotoğrafçıları genellikle kırpma yöntemine başvururlar, çünkü çok hızlı hareketleri nedeniyle konuyu genellikle çerçevede tam yerine oturtamayabilirler, aynı zamanda kadrajlarında ana konuyu / öğeleri çevreleyen gereksiz yığılmaları istemezler. Bunun sonucu olarak sık sık nihai çözünürlüğü düşüren ağır kırpmalar yaparlar, bu yüzden mümkün olduğu kadar çok çözünürlük arzularlar.
- Aşağı örnekleme (Down-sampling)- Daha önce yayınladığımız yüksek çözünürlüklü sensörlerin faydaları yazımda da açıkladığım gibi, kamera çözünürlüğü ne kadar yüksek olursa, görsellerin boyutlarını değiştirme veya “aşağı örnekleme” için daha iyi seçeneklere sahip olursunuz. Down-samplingişlemi grafikler işlenirken kullanılan özel bir tekniktir ve amacı grafik kalitesini arttırmaktır. Aşağıda daha ayrıntılı olarak anlatacağımız gibi, modern yüksek çözünürlüklü kameralar daha düşük çözünürlüklü eşdeğerleriyle aynı performansa sahipler ancak ana avantajları, düşük ISO’larda çekim yaparken, gürültünün miktarını azaltmak için örnekleme yapılabilecek piksel sayılarının fazlalığı nedeniyle daha büyük baskılar elde etmek için aşağı örnekleme yöntemine daha fazla yetenek sunarlar.
- Ekran Boyutu – Son 10 yılda görüntüleme teknolojisinde önemli ilerlemelere şahit olduk. Monitörler, TV’ler, projektörler, telefonlar, taşınabilir cihazlar ve diğer cihazlar çözünürlükte büyük gelişim sağladılar ve bunun sonucu olarak bu cihazlarda daha fazla ayrıntıyla daha yüksek çözünürlüklü görüntülere ihtiyaç duyulur oldu. 4K monitörler ve TV’ler hızla yaygınlaşıyor ve bu tür yüksek çözünürlüklü cihazlarda yayınlacak yeterli ayrıntıya sahip görüntüler elde etmek için kameralara daha fazla yük bindi.
Yukarıdakilerden anlaşılacağı üzere, daha yüksek çözünürlük her zaman daha iyi gibi görünüyor. Ancak her yüksek çözünürlük her zaman iyidir sözü bazı durumlar için geçerli olmayabilir.
Sadece piksellerin miktarı değil, kaliteleri de önemlidir.
Sensör boyutuna, piksel boyutuna, kullanılan merceğin çözümleme gücüne ve tekniğine göre bunun ne anlama geldiğine bakalım.
Kamera Çözünürlüğü: Daha ne kadar artacak X mi Y mi?
Nikon, D800 / D800E kameraları 36.3 MP çözünürlüklü tam kare (FF) sensörleri ile ilk kez piyasaya sürdüğünde, birçok fotoğrafçı Nikon D700 ve D3 gibi 12.1 MP’lik tam kare kameralarla hala çekim yapıyordu. Bazı kimseler basit bir matematik işlemle, 36.3 MP sensörün bunlardan 3 kat daha fazla çözünürlüğe (12.1 MP x 3 = 36.3 MP) sahip olduğu gerçeğinden hareketle, D800 gibi bir kameraya geçiş yapmakla 3 kat daha büyük baskılar üretebileceklerini düşünüyorlardı. Toplam etkin piksel sayısı açısından karşılaştırıldığında gerçekten 36.3 MP, 12.1 MP’den üç kat daha büyükken, doğrusal çözünürlükteki fark aslında çok daha düşüktür. Sensör çözünürlüğü de bir dikdörtgen alanını hesaplama şekline benzer ve toplam yatay piksel sayısı ile toplam dikey piksel sayısının çarpılmasıyla hesaplanır.
4.256 x 2.832 görüntü boyutuna sahip Nikon D700 için sensör çözünürlüğü 12.052.992’ye denk gelir, bu da yaklaşık olarak 12.1 megapiksel kabul edilir.
Nikon D800 modeline baktığımızda görüntü boyutu 7.360 x 4.912 ve sensör çözünürlüğü 36.152.320 olur, bu da kabaca 36.15 megapiksel kabul edilir. 36.15 ile 36.3 arasındaki farkı oluşturan optik siyah ve bazı pikseller, sensörün kenarları etrafında ek veri sağlamak için kullanılır, o nedenle efektif piksel boyutu kavramı doğmuştur.
D700 ile D800 arasındaki toplam yatay piksel sayısını karşılaştırırsak oran, birçok kişi tarafından yanlış anlaşıldığı üzere %200 değil, sadece %73’dür, yani 4.356’ya karşı 7.360 piksel. Bu ne anlama geliyor? Temel olarak, D700 ile 300 PPI’da ayrıntılı bir 36cm x 24cm baskı alabiliyorsanız, D800’de aynı 300 PPI’da 62cm x 42cm baskı alabilirsiniz. Dolayısıyla, 12 MP’den 36 MP’ye çıkmak, 3 kat daha büyük baskılara dönüşmeyecektir. Toplam alan genellikle yatay genişlikle karıştırılır, bu nedenle buradaki farkı anlamak önemlidir.
Aynı PPI’de iki kat daha fazla baskı üretmek için sensör çözünürlüğünü 4 ile çarpmanız gerekir. Örneğin, bir D700 kameraya sahipseniz ve ne tür bir sensör çözünürlüğünden 2 kat daha büyük baskı alabileceğinizi merak ediyorsanız, 12,1 x 4 = 48.4 MP sensöre ihtiyaç duyacağınız sonucu çıkacaktır. Dolayısıyla, 50.6 MP sensöre sahip Canon 5DS DSLR‘yi seçerseniz, Nikon D700’e kıyasla 2 kattan biraz fazla baskılar elde edersiniz.
Çözünürlükteki bu farklılıkları anlamak için, modern dijital fotoğraf makinelerinin 12.1 MP’den 50.6 MP’ye kadar farklı popüler sensör çözünürlüklerinin aşağıdaki karşılaştırmalarına bir göz atmanız iyi olur:

Gördüğünüz gibi, sensör çözünürlüğü 12.1 MP’den 50.6 MP’ye yükseldiğinde sayısal olarak önemli ölçüde artmasına rağmen, yatay genişlikte gerçek fark buna paralel gerçekleşmez. Ancak, toplam alan farklılıklarına bakacak olursanız, o zaman farklar gerçekten anlamlıdır, 12.1 MP sensör çözünürlüğündeki 4 tane D700 görselini aşağıdaki şekilde görüldüğü gibi bir araya getirdiğinizde 50.6 MP sensörün boyutu hala büyük kalacaktır.

Kameraları karşılaştırırken ve çözünürlükteki farklılıkları düşünürken bunları unutmamak gerekir.
Sensör Boyutu, Piksel Boyutu ve Çözünürlükteki Farklar
Bildiğiniz gibi, sensör çözünürlüğü kadar sensörün ve piksellerinin fiziksel boyutu da önemlidir. Örneğin 24.1 MP çözünürlüğe sahip Nikon D7200 ile 24.3 MP çözünürlüğe sahip Nikon D750 gibi aşağı yukarı aynı çözünürlüğe sahip iki kamerayı ele alalım, her ikisinde de sensör çözünürlüğü yaklaşık eşit olmasına karşın; Nikon D7200’ün sensör boyutu 23.5 x 15.6 mm iken Nikon D750’nin sensör boyutu 35.9 x 24.0 mm’dir. D750, doğrusal genişlikte %52 daha büyüktür veya toplamda 2.3 kat sensör alanına sahiptir. Bu ne anlama geliyor? Her iki kamera da benzer genişlikte görüntüler üretmelerine rağmen (D750’de 6000 x 4000, D750’de 6016 x 4016), D750 sensöründeki her bir pikselin fiziksel boyutu D7200 ile karşılaştırıldığında %52 veya 1.52 kat daha büyüktür. İki kamera benzer çözünürlüğe sahiptir ve dolayısıyla benzer boyutta baskılar yapabilirler.
Sensör genişliğini görüntü genişliğine bölersek, her pikselin yaklaşık boyutunu hesaplayabiliriz.
Nikon D750 > 35.9 / 6016 = yaklaşık 5.97 μm
Nikon D7200 > 23.5 / 6000 = yaklaşık 3.92 μm
piksel büyüklüğüne sahipler.
Peki piksel büyüklüğü görüntülerde ne fark yaratır? Özünde, daha büyük pikseller daha küçük piksellerden daha fazla ışık toplayabilir; bu da daha iyi resim kalitesi ve piksel başına daha az gürültü demektir. Bununla birlikte, akılda tutmamız gereken birkaç nokta şunlardır:
Işık bol olduğu zaman farklar çok düşüktür (Düşük ISO seviyeleri)
100-400 ISO gibi Baz ISO değerlerine yakın çekimler yaparsanız, pikseller arasındaki gürültü performansında genellikle çok az fark vardır. D7200 ve D750 örneğinde, her ikisi de ISO 100’den 400’e kadar neredeyse eşit gürültülü görüntüler üretir. Ancak, ISO 800’den başlayan yüksek ISO’lara çıkıldığında, performansta D750 lehine belirgin bir fark ortaya çıkar. Bu nedenle, daha büyük pikseller, daha yüksek ISO seviyelerinin sıklıkla kullanılacağı düşük ışıklı ortamlar için daha uygun olma eğilimindedir.
Sensör boyutu aynı ancak çözünürlük farklıysa, küçük piksellerin mutlaka daha fazla gürültüye dönüşmesi gerekmez; daha fazla çözünürlüğe sahip bir sensör, daha büyük yazdırma imkanı sağlar. Gürültü genellikle piksel bazında değil de eşdeğer baskı boyutlarında değerlendirildiğinden, iki farklı çözünürlükteki sensörden gelen gürültüyü değerlendirmek için aynı boyutta basmanız gerekir. Örneğin, Nikon D750 dijital fotoğraf makinesinde 24.3 MP, Nikon D810 dijital fotoğraf makinesinde 36.3 MP’lik bir sensör bulunuyor. D810 daha fazla çözünürlüğe sahip olduğundan, piksel boyutu D750’den (4.88 μm – 5.97 μm) belirgin bir şekilde daha düşüktür; bu, %100 yakınlaştırma yaparsanız daha fazla gürültü görmeniz bekleniyor demektir. Bununla birlikte, her ikisinden eşdeğer boyutta baskı yapmak istersek, aynı baskı boyutunda benzer gürültüyü gösterecek olan 36.3 MP’den 24.3 MP’ye düşürerek D750’nin baskı boyutuyla eşleşecek şekilde D810’daki görüntüleri yeniden boyutlandırmak zorunda kalırız.
1600 ISO değeri ile Nikon D750’den alınan 24.3 MP ile aynı ISO değeri ile 24.3 MP’e yeniden boyutlandırılan D810 görüntüsü arasındaki farklar için aşağıdaki görüntülere bir göz atın (soldaki D750, sağdaki D810 çıktısı):


Gördüğünüz gibi, D810’un teknik olarak daha küçük piksellere sahip olması nedeniyle daha belirgin bir gürültüye sahip olması beklenirken, her iki görüntü de gürültü açısından oldukça benzer görünüyor. D750’yi 16 MP DF veya D4’lerle değiştirdiğinizde, ortaya çıkan görüntüler 16 MP’dekine benzeyecektir.
Peki, yukarıdaki örnekler göz önüne alındığında, 38 MP Nokia 808 kameralı telefonun görüntüsü, 36.3 MP Nikon D810 tam kare DSLR fotoğraf makinesinin görüntüsüyle nasıl karşılaştırılacak? 35.9 x 24 mm ölçülerindeki tam kare DSLR sensörüne karşılık sensör genişliğinde %270 veya toplam alanda 6 kat farkla, telefondaki 13.3 x 10.67 mm boyutlarında çok küçük bir sensörden söz ediyoruz. Nokia 808, D810’dan teknik açıdan daha fazla çözünürlüğe sahip olmasına rağmen, çok küçük piksel boyutu sayesinde D810’un ürettiği görüntülere göre çamur gibi görüntüler üretecektir (D810 piksel boyutu 4.88 μm iken Nokia 808’inki 1.4 μm). Nokia 808 potansiyel olarak daha büyük baskılar üretebilir ancak D810, daha fazla ayrıntıyla daha iyi kalitede baskılar üretecektir, çünkü genel kamera sistemi tam kare 36.3 MP sensöründen yararlanma kapasitesine sahiptir; buna karşın Nokia telefonunun gerçek çözünürlüğü D810 ile karşılaştırıldığında daha da kötüdür.
Şimdi Objektifin Netlik ve Çözünürlüğe katkısına geçelim.
Objektifin Keskinliği / Çözünürlüğü
Objektif, sensör üzerindeki her piksele veri sağlamak için yeterli ayrıntıyı çözmekte zayıfsa, sensördeki büyük megapiksel sayıları bir işe yaramayacaktır. Aynı Nokia 808 örneğinde olduğu gibi, Nokia 38 MP çözünürlüğe sahip olabilir, ancak bir tam kare (FF) lensi takılı 36 MP D810’a kıyasla piksel seviyesinde ne kadar detay gösterebilir? Pek değil. Bu nedenle çözünürlük bakımından gerçek performansı karşılaştırıldığında 38 MP’den çok daha az, 5 MP’ye yakın ve hatta daha da az olduğu hesaplanmıştır. Küçük bir kamera sensörü ve minik bir objektifle, tam kare DSLR’ye ve şaşırtıcı çözünürlükte yüksek kaliteli bir mercekle karşılaştırmak ne derece mantıklıdır?
Bir diğer sorun da Işık saçılması (Diffraction) etkisidir, daha küçük kamera sensörleri, kısık diyaframlarda ışık saçılması etkisiyle görüntü keskinliğini ve etkin çözünürlüğü önemli bir şekilde azaltacaktır.
Aynı boyuttaki kamera sensörlerini farklı çözünürlüklerle karşılaştırırken, daha fazla çözünürlüğe sahip kameranın çözünürlüğü açısından objektife daha fazla baskı uygulayacağını aklınızda bulundurmanız gerekir. Bir lens, 12 MP’lik bir kamerada oldukça iyi iş çıkartabilir, ancak 24 MP veya 36 MP’lik bir kamerayla ilgili yeterli ayrıntıları çözemediğinden, aslında yüksek çözünürlük avantajından yararlanamayabilir. Bu nedenle, elinizde kaliteli lensler yoksa daha yüksek çözünürlüklü bir kameraya geçmek sizi hayal kırıklığına uğratabilir, bazı durumlarda daha fazla depolama, işleme gücü gereksinimi ve diğer sorunlarla karşılaşmak da cabası.
Nikon ve Canon gibi üreticiler, daha yüksek çözünürlüklü algılayıcılar için özel olarak tasarlanmış lensleri kullanıp kullanmama konusunda kullanıcılarını serbest bırakıyor olsalar da, hangilerinin daha yüksek çözünürlüklü algılayıcı için yeterli çözünürlük sağlayacağını görmek için geçmişte satın aldığınız objektifleri test etmeniz ve gerektiğinde değiştirmeniz gerekebilir. Eski nesil objektifler çoğu durumda manzara ve mimari gibi belirli fotoğrafçılık türleri için köşelere doğru yaklaştıkça arzu edilmeyebilecek ölçülerde performans problemleri yaşatırlar.
Fotoğraf nasıl çekilir, Fotoğrafı kamera mı çeker, Lens mi? başlıklı detaylı bir yazı yayınladım. Yazının amacı, yüksek çözünürlüklü kameralar ve kullanılan lenslerin fotoğraf kalitesine etkilerini örnekleriyle göstermek. Bu yazıda aşağıdaki ekipmanlar ile testler gerçekleştirdim:
– Nikon D610
– Nikon D810
– Nikon D850 gövdeler ile
– AF-S NIKKOR 70-200mm f/4G ED VR
– AF-S NIKKOR 70-200mm f/2.8G ED VR Ⅱ
– AF-S NIKKOR 70-200mm f/2.8E FL ED VR objektifleri kullanıyorum.
Teknik beceri
Pazardaki en yüksek çözünürlüklü kameraya ve onun sensöründen tam olarak yararlanıp iyi kalitede baskılar almak için görüntülerinizde istediğiniz tüm detayları verebilen en iyi objektiflere sahip olabilirsiniz. İyi ışıktan yararlanmanın ve sahneyi dikkatli bir şekilde çerçevelendirmenin dışında keskin görüntüler elde etmek için iyi teknik becerilere de sahip olmak gerekir. Yüksek çözünürlüklü kameralar her şeyi “çoğaltırlar”; hatalı elde tutma tekniğinden kaynaklanan kamera sarsıntısı, kameradan kaynaklanan obtüratör titreşimleri, hatalı odak tekniği, dengesiz üçayak, hafif rüzgar gibi nedenlerle oluşan görüntüdeki bulanıklıklar bunun sonucudur.
Bu nedenle, kamera çözünürlüğü daha yüksek bir gövdeye geçmeye karar verirseniz, temiz görüntüler yakalamak için uygun tekniği öğrenmek için biraz zaman harcamak gerekebilir. Elde tutma tekniği, üçayak kullanımı, keskin odak için Canlı Önizleme kullanımı, Pozlama gecikme modu, Lensin en keskin noktası için en ideal odak uzaklığı ve Diyafram açıklıkları ve minimum Enstantane hızı gibi kavramlarının üzerinden yeniden geçmeniz gerekebilir. Bunları yapmazsanız, kamera sensörünün potansiyelini boşa harcıyor olabilirsiniz …
Umarım yazımı faydalı bulmuşsunuzdur. Sizin de bu konuyla ilgili deneyimleriniz, farklı görüşleriniz veya yorumlarınız varsa, aşağıdaki “Yorumlar” kısmında benimle paylaşın.
Işığınız bol olsun.
Guzel bir yazi daha. Sizin yazilari okuyunca sunay akin dinler gibi oluyorum. Bilmedigim ne cok şey varmis anliyorum. Selamlar
Günaydın,
Sunay Akın’ın çırağı bile olabilsem ne mutlu bana, yine de teşekkürler.
Şaşırmaya devam etmek istiyorsanız takibe devam o zaman 🙂
Selamlar.
Diğer paylaşımlarınızda olduğu gibi bu yazınız da çok güzel ve bir o kadar da faydalı. MP büyüklüğünün tek başına bir anlam ifade etmediğini, sensörün ve piksellerin fiziksel boyutunun ne kadar önemli olduğu vb. teknik konularla ilgili bilgi sahibi olduk sayenizde. Bu yazıyı okuma şansına sahip olanlar, MP’in tek başına ön plana çıkarıldığı ürünleri değerlendirirken farklı bir gözle bakacaklar artık. Emek verip hazırladığınız için teşekkürler…
Amacım tam da sizin belirttiğiniz gibiydi. Bu şekilde anlaşılması çok mutlu etti. Güzel katkılarınız için çok teşekkür ederim.
Saygılar
Fotografi kamerami ceker lensmi yazinizi merak ediyorum. Herhalde baya ilginc bir yazi olacak. Tam olarak neyi anlatacaginizi merak ettim. Unutmadan yazayim bu yazi gercekten faydali oldu. Tesekkurler
Evet, bahsettiğiniz yazı ilginç olacak.
Çok ilginç ve şaşırtıcı sonuçlarla karşılaştım, onları örnek fotoğraflarıyla belgeleyeceğim. İyi olması için çok ince eleyip sık dokuyorum.
Selamlar.
12 mp ve 36 mp baskı boyut farkı ile ilgili olarak düşüncemi yazmak istedim…
Söyledikleriniz doğru olsa da baskının aynı dpi / ppi ayarında üç kat daha büyük olacağını iddia etmek yanlış olmaz… Bazı insanlar alan boyutundan bahseder bazıları kenar uzunluğundan bahseder.
Temel matematik bilgisi olan herkes bir baskının iki boyutlu olduğunu bilir. Bu nedenle ölçü kenar uzunluklarından ziyade alan boyutudur. Çoğu insan kenar uzunluklarını düşünecektir ama kameralarla ilgilenen ve forumlarda aktif olan çoğu kişinin genellikle daha fazla ortalamanın teknik tarafında olduğunu unutmayın
Teşekkürler.
Bu yüzden ben de zaten yazımda her iki sayıyı, hem alan hem de kenar ölçüleri olarak belirttim, böylece her iki taraftaki kişiler daha iyi anlayabilsinler diye.
Saygılar.
Emeğinize, elinize sağlık. Hocam “Fotoğrafı Kamera mı çeker, Lens mi?” yazı yayınlandı mı acaba. Bulamadım, İzniniz olursa benim fikrim; Lens. Bu sonuca şöyle vardım ( İnsan kafası ve içindeki beyni Makine diyelim, gözler ise lens, gözler göremedikten sonra;makine ne yapsın) sevgi ve saygılarımla.
Harun bey merhaba,
Ne yazık ki bu yazımı henüz yayınlayamadım. Sırada yayınlanmak için son rötuşları bekleyen onlarca yazı birikti. İş güç derken zaman hızlıca geçiyor. Bir yazıyı yayına hazır hale getirmek için, önce yazmak, gerekirse araştırmak, sonra ona uygun fotoğraflar çekmek, bu fotoğraflar için plan yapmak, yer bulmak, sonra onları düzenlemek, yazıya uygun hale getirmek vs vs vs… gerekiyor.
Sizinle aynı fikirdeyim:
Fotoğrafı önce GÖZ, sonra LENS, sonra KAMERA çeker.
Zaten hazırlayacağım yazının ana fikri de bu.
Saygılar.
bu yaziyi bende dort gozle bekliyorum. Bakalim benim tahmin ettigim sey çikacakmi 🙂
Muharrem bey çok yakında yayında olacak. Saygılar
Sebahattin bey. Japonya 2020 Tokyo olimpiyatlarını 8k yayınlamayı düşünüyor ve bunun alt yapısını şimdiden kuruyor. 8k, 7680×4320 piksel yani yaklaşık 33 megapiksel yapıyor. Bu da doğal olarak elimizdeki makinelerin çözünürlüğünü tekrar gözden geçirmeyi gerekli kılıyor bence. Hani baskı için elimizde haddinden fazla çözünürlük olabilir ama ekrandan baktığımızda ekranın sadece yarısını kaplayan fotoğraflar olacak elimizde yani bunu bugünün standartı olan 24mp için söylüyorum. Yoksa sony A7r4 61 mp mesela 2 ye katlıyor 8k yı ama çok çok yüksek ve gereksiz bir çözünürlük görüyoruz şimdilik.
Ali bey merhaba,
Tabi monitör veya TV’lerimizin de 8k’yı desteklemesi gerektiğini unutmamak gerekiyor. Bunun sonu yok elbette. Ancak diyelim ki 65 inç 8k destekleyen bir televizyonumuz var. Bu televizyonda 4k ve 8k görüntü arasındaki farkı net algılayacak göz de gerekli.
Haklısınız, bugünün 24MP kameralarından çıkan görüntüler, bu teknolojiyle geliştirilmiş monitörde tıpkı şu anda 4k TV’lerimizde izlediğimiz eski türk filmleri gibi kalacaktır.
Kameralara geri dönersek; örneğini verdiğiniz 61MP Sony gibi kameralarda elde çok temiz fotoğraflar çekmek gerçekten maharet ister. Her ne kadar gövde içi titreşim azaltma bile olsa çok zor. Titreşim azaltma fonksiyonu bile bu kadar yüksek MP’lerde kendi başına titreşim kaynağı olabiliyor. Çözünürlük arttıkça, mikron seviyesi titreşimlerin fotoğrafa verdiği bulanıklık neredeyse üssel olarak artıyor. Mekanik perde sarsıntısını da es geçmemek gerekiyor. Elektronik perde kullanmak ise her enstantane ve ortam için uygun değil henüz.
Algılayıcı boyutu aynı kaldığı sürece çözünürlüğün artması da bir handikap olarak karşımıza çıkıyor. Bu, birim piksel boyutunun küçülmesi anlamına geliyor. Fotodiyot teknolojisi her geçen gün gelişiyor, ancak piksel boyutunun küçülmesi buradaki zorluğu katlıyor.
Ben, yazılım teknolojilerinin, özellikle Yapay Zeka kavramının gelişmesini burada kurtarıcı olarak görüyorum. Akıllı yazılım algoritmalarıyla (ki bunu Sony çok iyi kullanıyor) fotoğraftaki bu olumsuzluklar giderilebiliyor.
Şu ana kadar fotoğrafın hep teknik boyutuna değindik. Ama fotoğraf, teknikten ibaret değil elbette. Anı belgelemek olarak gördüğümüz bu hobimize, bu gibi teknolojik engelleri düşünerek haksızlık etmemek gerekiyor. Bizi kalbimizden vuran, çözünürlüğü ve netliği çok kötü nice fotoğraf kareleri biliyorum!
Saygılar.
Makale içerdiği bilgileriyle çok değerli, ayrıca gelen yorumlar ve verilen cevaplar da güçlü. O nedenle ekipman almak veya değiştirmek isteyecekler için önemli bir kaynak olacaktır.
Teşekkürlerimi iletiyorum.
Teveccühünüz Mikdat bey!
Motive edici yorumlarınız için ben teşekkür ederim.
Saygılar.
Kamera çözünürlükleri hakkında bilmediğim çok şey öğrendim sayenizde. Teşekkürler.
Katkısı olmasına sevindim Atila bey.
Saygılar.
Sebahattin bey merhaba,
Sitenizle birkaç gün önce tanıştım, fotoğrafçılık üzerine şimdiye kadar bir kaç kitap okudum, bir kaç site ve blog inceledim, sizinki gibi yoğun bilgi içerenine rastlamadım, edindiğiniz bilgi ve tecrübelerinizi bizimle paylaşmak için gerçekten takdire şayan üstün bir çaba sarfediyorsunuz, bunun için size ne kadar teşekkür etsek az.
Benim bu konu ile ilgili sorum şu: Fotoğraf makinası daha küçük boyutta fotoğraf çekince nasıl davranır, fotoğraf boyutunu (L) yerine (M)seçtiğimizde yani? Bir kaç pixel birleşip tek piksel gibi mi davranıyor:) yoksa başka bir şey mi? Sony DSC HX 90V travel zoom makinem var, sensörü çok küçük, gün ışığı şartlarında gayet iyi, hatta Canon 5D Mark 2 makinam ile yaptığım çekimlerle karşılaştırdığımda ezilmedi, fakat gece ve düşük ışık ortamlarında fotoğraf kalitesi dramatik şekilde düşüyor. Buna çözüm var mı diye araştırıyorum, umut fakirin ekmeği ne de olsa:)
Selamlar, saygılar,
Cengiz bey merhaba,
Öncelikle güzel sözleriniz için teşekkür ediyoruz.
Kameralarımızda ayarladığımız “L” “M” gibi dosya boyutu kavramları, makinemizin fotoğrafı çekim aşamasını etkilemiyor. Yani, siz bu ayarı ne yaparsanız yapın kameramız kendi algılayıcı çözünürlüğü neyse o fotoğrafı çekiyor; 20MP ise 20, 50 MP ise 50.
Kullandığımız ayar ise bunun karta nasıl yazılacağını belirliyor.
Aynı kamerayı kullanarak, aynı sahneyi aynı ışık koşullarında önce L ardından M ile çekerseniz, sonuçta gözümüzle gördüğümüz fotoğraf aynı olsa da, onu oluşturan piksellerin sayısı ve tabi ki dosyanın boyutu değişiyor.
Peki piksel sayısı aynı ve sabitse bu fotoğrafa nasıl yansıyor? Sizin sorunuz da bu sanırım. Dosya boyutu ayarını en yüksekte ayarladığınızda, kameranız algılayıcının barındırdığı tüm piksellerden yani elektronik ışık algılayıcılarından aldığı bilgileri bire bir yazıyor. Dolayısıyla maksimum çözünürlük ve bunun sonucunda maksimum detay elde ediyorsunuz. Bu ayarı düşürdüğünüzde ise (ayara göre) birkaç pikselden okunan bilgileri tek bir piksele yazıyormuş gibi düşünün. Sonuçta her pikselin yüklendiği detay yani data sayısı eşit olduğuna göre, örneğin 100 birimlik 3 pikselden 300 birim elde edeceği yerde bu 300 birimlik bilgiyi yine 100 birim depolayabilen 1 piksele sığdırmaya çalışıyor. Haliyle, bazı bilgileri gözardı ederek bu işlemi yapıyor. Bunun sonucunda da fotoğrafımızda detay eksiliyor.
Siz bu fotoğrafı Photoshop’da açtığınızda bir işlem yapmaya kalkarsanız, mümkün olandan daha az bir veri ile işlem yapmak zorunda kalıyorsunuz. Renk derinliği, beyaz dengesi, keskinlik vb gibi öneli kriterlerin bir kısmından yoksun kalıyorsunuz.
Özetlemek gerekirse; fotoğrafımızda, kameramızın verebileceği maksimum detayı görmek istiyorsak ve hafıza kartımızın kapasitesi de buna uygunsa, dosya boyutu ayarını maksimumda tutmak her zaman en doğru seçim olmalıdır.
Ama, aceleniz varsa, çektiğiniz fotoğrafı hemen sosyal medya gibi ortamlarda yayınlamak istiyorsanız bunun çok gereği olmayacaktır. Çünkü bu gibi ortamlar zaten bu çözünürlükte görseller yayınlamazlar.
Umarın açıklayıcı olmuştur.
Selamlar, saygılar.
Sebahattin bey, çok teşekkürler detaylı ve açıklayıcı bilgileriniz için, anladım konuyu, bu vesileyle size ve sevdiklerinize sağlıklı, mutlu bayramlar dilerim,
Saygılarımla,
Sizin de kutlu olsun Cengiz bey.
Saygılar.
Siz hangi ekipmanı öneriyorsunuz
Yada şöyle sorayım siz hangi ekipmanı kullanıyorsunuz
Teşekkürler
“Siz hangi ekipmanı öneriyorsunuz?” Bu oldukça zor bir soru. Her şey ne tür bir fotoğrafçılık yaptığınıza veya yapmak istediğinize bağlı.
Manzara, mimari, sokak, aksiyon ve ara sıra yakın plan makro fotoğraflarından hoşlanan biri olarak benim kişisel ekipmanım belki birçok insan için ideal olmayacaktır. Ben doğa ve mimari fotoğraflarım için Nikon D850 gövde, 14-24mm f/2.8 / 16-35mm f/4 ve 70-200mm f2.8 lens kullanıyorum. Sokak ve aksiyon için 24-70mm f/2.8 / 35mm f/1.4 ve 70-200mm f/2.8 lensler kullanıyorum. Yakın plan makro için Nikon 105mm f/2.8 VR kullanıyorum. Sokak ve seyahat fotoğraflarımı Olympus OM-D E-M1 MII aynasız kameram her zaman yanımdadır.
Yeni başlayanlar için, lensleri değiştirilebilen giriş seviyesi bir DSLR veya giriş seviyesi bir aynasız kamera önerebilirim. Bu gelecekte uzmanlaşmak istediğiniz alanı anlamanın en iyi yoludur. DSLR tarafında Canon Rebel kameralar ve Nikon D3400 / D5600 gibi yeni modeller var. Aynasız tarafta ise hepsini listelemek için çok fazla yer lazım, ancak bazı pahalı seçenekler Sony A6000, Canon M3 ve Fuji X-A3. Bunların hepsi mükemmel kameralar. Bu gövdelerden herhangi biriyle gelen kit lensi dışında bir 35mm f/1.4 gibi hızlı sabit bir lens, eğer bütçeniz uygunsa bir telefoto zum kullanmanızı öneririm.
Umarım bu bilgiler yardımcı olmuştur.
Crop faktörü diyafram değeri için geçerlimi dir?
Nikon 35 mm f / 1.8 DX lensim FF makinede 52.5 mm (35×1.5) ve diyaframı f / 2.7 (1.8×1.5) mi olur?
Kırpma faktörü;
Sadece odak uzunluğunu etkiler,
DİYAFRAM AÇIKLIĞINI ETKİLEMEZ.
Diyafram aynı kalır.
µm Piksel yani piksel büyüklüğü artıkça iyi mi kötü mü 1µm bir sensör mü iyi yoksa 1.4µm sensör mü iyi aynı 12mp kamera
1.4µm piksel büyüklüğü, 1µm piksel büyüklüğünden daha iyidir elbette. Piksel büyüklüğünün özellikle ISO tarafında etkisi oluyor. Ancak sensör kalitesini yalnızca piksel büyüklüğüne göre değerlendirmek yanlış olur.
Aynı sensör ölçülerinde ve kalitesinde, iki sensörden piksel boyutu büyük olanı seçerdim. Yüzeyinin büyüklüğü nedeniyle ışığı daha iyi alır çünkü.
Saygılar.
Emeklerinize sağlık,
aydınlatıcı bir yazı …
selamlar
Teşekkür ederiz Aykut bey.
Saygılar.
Biz amatörler için çok yararlı bir sayfa.
Öncelikle emeği geçen herkese teşekkür ederim.
Nikon D7200 makinamı otomatiğe bağladım.
Ha bire deklanşöre basıyorum.
Ha bu arada kursa gittim,
Fotoğraf ve makinası adına bulabildiğim her şeyi okudum,
Videolar izledim,
En yararlandığım sayfanız oldu.
Yazarak bilgilerini ve deneyimlerini bize aktaran, aydınlatan dostlara,
Bu yazıları bizlerle aktaran sayfanız için sayfa sahibi ve emeği geçen herkese,
Sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Mustafa bey merhaba,
Faydalı olması bizleri de çok mutlu etti. Aklınıza takılanlar konusunda bilgimiz dahilinde desteğe seve seve hazırız.
İlgi ve takibiniz için dost teşekkürlerimizle.
Saygılar.
İyi günler! Bütçem beş bin TL civarında. Fotoğraf çekmek ve kullanmak üzere cep telefonu almak istiyorum. Ben Samsung A 72 ‘yi almak istiyorum. Özellikleri: Ekran: 2400’e 1080 Piksel, ama kamera 64 MP. Fiyatı da 5.200 TL. Önerir misiniz? Teşekkürler.
Habip bey merhaba,
Sorduğunuz sorunun cevabı sizin ne tarz fotoğraflar çekmek istediğinize göre değişir. Sokakta gezerken, arkadaş ortamlarında fotoğraflar çekip bunları sosyal medya hesaplarınızda paylaşmak veya küçük baskılar almak istiyorsanız bahsettiğiniz model yeterli olacaktır. Eğer çektiğiniz fotoğraflardan büyük baskılar almak veya onların bir bölümünü (özellikle çok küçük bölümlerini) kırpmak ve değerlendirmek isterseniz memnun kalmayabilirsiniz.
Cep telefonuyla harika kareler çıkarmak mümkün. Bunun çok güzel bir örneğini sitemizin yönetim kadrosundaki değerli dostum Okyar Atilla‘nın “Cebimdeki Fotoğraflar” yazısında bulabilirsiniz.
Saygılar.
Sebahattin bey merhaba.
Tam olarak bu konuyu anlatan bir makale bulamadığım için buradan sormak zorunda kaldım. Gerek görüyorsanız başka yere de taşıyabilirsiniz.
Crop (APS-C) sensörler, 35mm sensörlerden 1,6 oranında daha küçük. (Canondan örnek veriyorum) Bu bilgi her yerde mevcut zaten.
Ancak tam olarak açık bir ifade değil.
Senaryomuzda, her ikisi de birebir aynı işlemci, aynı megapixel, aynı teknoloji kullanılarak üretilmiş olan biri 35mm biri APS-C sensör iki fotoğraf makinemiz olsun.
Her ikisi de aynı mesafeden, aynı lens ile, aynı ışık koşulları altında, aynı konuyu üç ayak ile fotoğraflasınlar. (pozlama ve konuyu kapsayan net alan derinliği de aynı olsun)
Şimdi, 35mm sensörlü makine 1,6 oranında daha geniş bir alanı fotoğraflayacak. Bu tamam. APS-C sensörlü makine daha küçük bir kareyi çekebilecek. (konuda yan yana dizilmiş 40 ağaç varsa, FF ye tam 40 ağaç sığacakken, APS-C ye ortadaki 25 ağaç sığacak ve 15 ağaç çerçeve dışında kalacak). Bu da tamam.
Şimdi bu iki makine ile çekilmiş olan birer fotoğrafa hiç dokunmadan ham olarak bilgisayara attık.
Sorum şu; Aslında burada gerçekleşen, 35mm sensörlü makinenin çektiği resmin 1,6 oranında kırpılmış hali ile aps-c sensörlü makinenin fotoğrafı birebir aynı mı ? Yoksa APS-C , FF nin 1,6 oranında daha fazla zoom yapmış hali mi ?
Yani kısaca; APS-C ile daha fazla zoom mu yapmış oluyoruz yoksa, APS-C makinenin ekranında gördüğümüz fotoğraf FF’nin kırpılmış halinden başka bir şey değil mi ?
Orhan bey merhaba,
İlk olarak şunu belirtmeliyim: çizdiğiniz senaryoda her iki fotoğrafın alan derinliği aynı olmaz. Alan derinliği ayrı bir konu olarak şurada dursun.
Sorunuzun cevabı için örneği daha anlaşılır hale getirelim:
Kameraların her ikisi de 24MP algılayıcılı olsun.
50mm objektif kullanmış olalım.
Kameraların her ikisi de bir üçayak üzerinde ve sabit uzaklıkta olsunlar.
Diyafram, enstantane ve ISO her iki çekimde de aynı olsun.
Sonuç şu olurdu:
Bu yazımın kapak fotoğrafında tam olarak ne demek istediğim daha iyi anlaşılıyor. O görselde içteki daha küçük olan kareyi APS-C, dıştaki daha büyük olan kareyi FF gövde olarak düşünün. Gördüğünüz sahneyi APS-C ile çektiğinizde elde ettiğiniz karede yalnızca köprü görüneceği halde, FF gövdeyle çektiğiniz karede tüm nehir, orman ve evlerin önemli bir kısmı görünecekti.
Umarım bunlar anlaşılır olmuştur.
Selamlar, saygılar.
Sebahattin bey merhaba.
Sizin senaryonuza göre 38,4 megapixel 35mm sensörlü makine ile 24 megapixel APS-C makine aynı şartlar altında aynı fotoyu çekse. FF olanı 1,6 kırptığımızda fotoğraf kalitesi, keskinlik ve MP yönünden aynı kareyi elde etmiş olacağız.
Yani cevabınız; APS-C ile daha fazla zoom yapmış oluyoruz. Değil mi ?
Orhan bey tekrar merhaba,
Birinci cümleniz doğruya biraz yakın ama tam doğru değil. Fotoğraf kalitesini yalnızca algılayıcı belirlemez, kullandığımız objektifin piksel çözüm gücü fark yaratır. Yani, bu testi çok kaliteli bir objektifle yaparsanız, çözünürlüğü yüksek kameradaki kırpılmış fotoğrafın kalitesi APS-C gövdeye nazaran daha iyi olacaktır. Detay için bu yazıma göz atabilirsiniz.
İkinci cümleniz içinse şu örnek üzerinden gidelim:
Düşünün, bir projeksiyon cihazınız var ve karşısındaki duvara bir manzara fotoğrafı yansıttınız. Duvarın tam orta merkezinde bir dikdörtgen pencere var ve onun da arkasında hemen bitişiğinde bir duvar daha var. Ön duvardaki pencere ne kadar büyük olursa pencerenin arkasındaki duvarda görünen görüntü o kadar büyük olacaktır değil mi? Bu örnekte projeksiyon cihazını objektif olarak, pencere açıklığını objektifin odak uzaklığı ve pencerenin arkasındaki duvarı da algılayıcı olarak düşünün. Böyle bakıldığında zoom yapmış gibi mi görünüyor size? Bence hayır, sadece izdüşüm alanı meselesi, yani algılayıcı boyutu.
Selamlar, saygılar.
Teşekkürlerimi sunarım Sebahattin bey.
Sevgi ve saygılar…
Elinize sağlık. Yazdıklarının hepsine katılıyorum. Ve hepsi de doğru. Ancak samimiyetine güvenerek ve yanlış anlamayacağını bildiğim için bir örnekle limon sıkmak istiyorum. Sony A700 (12 mp) ile çektiğim bir Venedik maske festivali karesini tam tamına 150 cm * 100 cm olarak bastırmıştım. Ve en ufak bir dağılma saçılma yoktu. TEV yararına açtığım sergide de satıldı.
Hazırladığını söylediğiniz yazının adın için hocaları zıplatmaya mı niyetiniz var? “Ne makinası? Ne objektifi? Fotoğrafı ben çekerim…” haykırışlarını şimdiden duyar gibiyim. Bu yazıda anlatmak istediğiniz “fotoğrafın teknik kalitesine makina mı yoksa objektif mi etki eder?” sorusuna açıklama ise hani başka bir başlık mı bulsanız diyorum…
sevgilerimle
Okyar bey,
12MP + En ufak bir dağılma ve saçılma olmayan 150 x 100cm boyutunda baskı, iyi bir ışık ve pozlama dengesi ve büyütmek için kullandığınız yazılımın yeteneklerinin kalitesiyle mümkün olabilir. Ama aynı sahneyi 50.6MP bir kamera ile çekip yine aynı boyutlarda basıp karşısına geçip izlemek isterdim. O zaman 12MP’de görünmeyen doku ve detayları görebileceğimizden emin gibiyim.
Yeni yazımın başlığı hakkındaki önerinizi dikkate alacağım almasına da; bahsettiğiniz bu “Hoca” lar ne kadar alınganlarmış 🙂 Eğer öyle derlerse ben de Blogumun ana sayfasındaki mottomu gösteririm onlara:
“Fotoğrafı önce göz, sonra lens, sonra makine çeker”
Saygılar.