Usta fotoğrafçı Birol Üzmez’in WhatsApp’da ekranıma düşen mesajına eklediği linki tıkladığımda önce yanlış mı okuyorum dedim; “Astonishing Photos Of Soviet Life Found In An Abandoned House”. Yooo, yanlış okumuyordum. “Terk edilmiş bir evde bulunan Sovyet yaşamının şaşırtıcı fotoğrafları”. Ve alt başlık devam ediyor: “Unutulmuş bir fotoğrafçının çalışmalarının Moldova’da bir köy evinin tavan arasında keşfi…”
Tamam dedim. Yeni bir John Maloof ve Vivian Maier’in Rus versiyonu ile karşı karşıyayız. Ve “Ehh Birol, böyle ilginç şeyler de ancak senden çıkar gelir” sessiz konuşmasıyla yazıya daldım.
Keşfi yapan Victor Galusca sanat akademisinde film eğitimi alan bir öğrenci. 2016 baharında Moldova köylerini mezuniyet projesi için araştırma yapmak üzere gezerken terk edilmiş bir köy evinin tavan arasında bazı negatifler bulur. Bunları tez öğretmeni Nicolae Pojoga ile paylaşır. Aynı yere tekrar gittiğinde tavan arasında çok fazla sayıda negatifler eline geçer. Biraz araştırınca bunların 1993 yılında hayatını kaybeden amatör fotoğrafçı Zaharia Cuşnir’in çektiği fotoğraflar olduğunu tespit eder.
Galusca ve öğretmeni uzun bir süre Cuşnir’in kızını bu fotoğrafları yayınlayabilmeleri için ikna etmek için uğraşırlar. Kızı omuzlarını silkerek “benim için bunların bir anlamı yok” der.
Cușnir, Răut Nehri üzerindeki Climăuți (şimdi Roșietici Nou olarak bilinir) köyünde yaşayan Iacov ve Anna Cuşnir’in onaltı çocuğundan en küçüğüydü. Zaharia, Iași’deki liseden mezun olmadan önce Rogojeni’deki köy okuluna gitti. Savaştan önce kısa bir süre coğrafya öğretmeni olarak çalıştı. Savaştan sonra bir koyun hırsızını yaralamaktan hapiste yatmış. Çıktıktan sonra bir çiftlikte çalışırken Lubitel-2 makine ile tanışınca hayatına farklı bir yön vermiş. Bu 1955 yılına denk geliyor. Çalışma kayıt defterinde “sıvacı”, “beton döşedi” ve “taş taşımak” gibi emek yoğun işler yer alırken fotoğrafçılığına ilişkin bir kayıt olmadığı görülüyor. Bu da “fotoğraf”ın Cuşnir’in hobisi olduğu yönünde bir izlenim bırakıyor.
Fotoğraflar komünist rejime karşı direnen köylülerin portreleri yanı sıra dönemin kırsal yaşantısını ortaya koymaktadır. Cuşnir bu fotoğrafları 1950 ile 1970’li yıllar arasında Moldova’nın başkentine yaklaşık 122 km uzaklıktaki Rosietici köyü ve çevresinde çekti.
Bulunan negatifler temizlenip tasnif edildikten sonra belgesel fotoğrafçı Ramin Mazur tarafından taranır. Romanya ve Almanya başta olmak üzere birçok yerde sunumları yapılır. Cartier Editions 2017 yılında Cuşnir’in 204 fotoğrafını kitap olarak yayınlar.
Her ne kadar Vivian Maier tarzı bir hikâyeyi andırsa da benzerlik sadece araştırma yapan bir genç ve bulunan 4000 negatifle sınırlı. Vivian Maier’in geçmişi ile ilgili hiçbir açık ve net bilgi yok. Ancak Cuşnir’in fotoğrafçılığı bu haliyle bile yeteri kadar ilgi çekici.
İnternette aradığınızda birçok bilgiye erişmek mümkün. Ben en rağbet görenlerini aşağıdaki linklerde veriyorum:
- https://www.instagram.com/zahariacusnir/
- https://www.facebook.com/cusnirzaharia/
- https://www.zaharia.md/
- https://www.raminmazur.com/
- https://www.instagram.com/raminmazur
- https://www.facebook.com/RaminMazur/
BENZER BİR OLAY BENİM DE BAŞIMA GELDİ.ANNEMİN VEFATININ ARDINDAN ZONGULDAK’DA Kİ EVİ BOŞALTIRKEN YILLARCA ÜZERİNDE UYUDUĞUM KANEPENİN ALTINDA BEZ BİR ÇUVALIN İÇİNDE SAKLANMIŞ YÜZLERCE FOTOĞRAF VE NEGATİF BULDUM. BENİM DAHA ÖNCE BİLMEDİĞİM VE GÖRMEDİĞİM FİLMLERDİ BUNLAR. BABAM SÜLALEMİZİN FERTLERİNE AİT ÇEKMİŞ OLDUĞU TÜM NEGATİFLERİ SAKLAMIŞ VE ÜŞENMEDEN ÜZERLERİNE DE KİMLERE AİT OLDUKLARINI YAZMIŞ. BENİM ÇOCUKLUĞUM,ANNEMİN GENÇLİĞİ,HİÇ GÖREMEDİĞİM BABAMIN BABASINA AİT NEGATİFLER. ANNEME DE HELAL OLSUN Kİ BU NEGATİFLERİ YILLARCA GÖZÜ GİBİ KORUMUŞ VE SAKLAMIŞ. BU KIYMETLİ FİLMLER ADETA BABAMIN BANA YILLAR ÖNCESİNDEN YAZDIĞI MEKTUP GİBİ. SANIRIM BUNLARI BİR GÜN BENİM BULACAĞIMI BİLİYORDU .NEGATİFLERE BAKTIKÇA MEKTUBUN İÇERİĞİNİ DAHA İYİ ANLIYOR GİBİYİM. ” BAK OĞLUM BU SENİN YENİ PROJEN. HER BİR NEGATİF KÖKLERİNE DOĞRU YOLCULUKTA REHBERİN OLACAK.” BU NEGATİFLERİ POZİTİF HALE GETİRMEK TARAYIP BASKI HALİNE GETİRMEK İÇİN ÖNÜMDE UZUN VE MEŞAKKATLİ BİR YOLCULUK VAR. BELKİ OKYAR İPİN UCUNDAN TUTARSA BİR YERDEN BAŞLAYABİLİRİM.
Sevgili Birol ne demek. Seninle böyle bir proje yapmak beni onurlandırır. Birlikte geçmişe ışık tutarız.
Büyük bir sabırsızlıkla bekleyeceğim Okyar!
Birol ustanın ve senin ellerinden çıkan şeyin kalitesi konusunda şüphem olmaz.
Sevgiler.
Acaba diyorum, bundan 100-200 yıl sonra bizim hard diskleri de bulan olur mu, içinden çıkanlar insanlara ne hikayeler anlatır ? Sanmam, artık her yer fotoğraf çöplüğüne döndü. Kimsenin dönüp de bunlara bakacağını sanmıyorum 🙂 Ben yinede “anahtar paspasın altında” der gibi, “hard disk kitaplığın çekmecesinde” yazayım bir kenara. 😀
Yazı için çok teşekkür ederim Okyar bey, Ellerinize sağlık. Birol Hocama da ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum.
Selam ve saygılarımla.
– Cuşnir’in Fotograflarını ben de çok sevmiştim.. Poz vermeler bile doğal hayatın içinden sıcak anlardı..
– şarap bardaklarının full dolu olması da çok hoş.. bizim kibarlık sanarak yarım bırakmamız kıtlık kültürünün genlerimize işlemiş hali..
– kendi LübiteL 2 zamanlarımı hatırladım..
– Sizin bunu iş edinip; bilgi toplayıp derli-toplu anlatıp buraya not düşmeniz de takdire şayan;
– emeğinize sağLık; alkışlarCE..
Sevgili Celal çok teşekkürler. En azında Türkçe bir belge oldu. Belki başka arkadaşlarımız da daha detaylı incelerler.
Sevgi ve saygılarımla
Haa birde, abi o nasıl yılbaşı eğlencesi öyle yaa, korku filmi gibi 😀
Kesinlikle haklısın. Bu fotoğrafta benim gözüm akordiyon ve gaz maskesine takılıyor. Gaz maskesi ikinci dünya savaşının kalıntısı akordiyon da her şeye rağmen müzik diyor. Romanya’nın kuzeyinde dans festivali diye yapılan bir festivalde halk ayı postları giyerek kutlamalar yapıyor. Bu değişik festivale giden çok fotoğraf gönüllüsü var.
https://luckytrip.co.uk/post/267
Bu arada yaklaşık iki yıl Köstence’de işim nedeniyle yaşadığımı da araya sıkıştırıvereyim.
Sevgi ve saygılarımla
Fotoğrafta benimde ilk dikkatimi gaz maskesi çekti, palyaço gibi korku filmlerinin klişelerinin yanı sıra kurt ve ayı kostümleri, hatta arap bacı gibi çok farklı karakterler de ayrı bir hava katmış fotoğrafa.
Bir sonraki fotoğrafta sağdaki çocuğun yalın ayaklı hali ile fotoğrafa ilişmesi, bakışı, duruşu çok etkileyici. Belli ki kimse dahil etmek istememiş onu fotoğrafa, ama o yine de bir kenardan yer bulmuş kendine. Cuşnir’de müdahale etmemiş duruma. Zaten diğer bazı fotoğraflarında da bunu yaptığını yazmıştınız.
İlk fotoğrafta dudak payı bile bırakılmamış kadehlerin sonucu 11. fotoğrafta boş şişe ve kadeh olarak çıkmış karşımıza 😀 Önünde duran nesnelerin ne olduğunu tam anlamadım. Sigara tabakası ve kibrit falan galiba.
Köstence’de kaldığınız yıllarda fotoğrafa ilginiz var mıydı Okyar bey? Arşivinizde o yıllardan kalma fotoğraflar var mı?
Köstence’de kaldığım sürede de fotoğrafa ilgim vardı. Ancak iş hep ön planda kaldı. Ne yazık ki sistematik çalışma yapamadım. Bu durum 2000 li yıllara kadar sürdü. İlk makinayı elime aldığım tarih 1967 iken fotoğraf çekmeye 2000 li yıllarda başladım. 1970 li yıllarda İstanbul dönemim ve 1980 li yıllarda TRT İzmir TV dönemim ciddi kayıptır. 🙁
Lübitel le çekilmesi büyük şans sanki. Negatiflerin çoğunun 6×9 olması daha net olmasına yol açmış.Bu arada 10×15,kart negatifler de görünüyor Galusca nın karanlık odasında. Körüklü üç ayak kamera da kullanmış olabilir. Kimileri bu tür poz verilmiş portrelere sıcak bakmaz ama ben çok sahici bulurum. İçeriden bir gözle çekilmiş çok samimi içten fotoğraflar bunlar.
Evet, 6*9 olması fotoğraf kalitesi açısından avantaj gibi duruyor. Ancak sen de bilirsin ki Lubitel-2 de ayar yapmak hiç bir zaman SLR gibi kolay olmamıştır. Ancak modellerin durağan olması Cuşnir’in işini rahatlatmış diye düşünüyorum. Verdiğin bilgi ve destek için çok teşekkür ederim.
70 li yılların başında ülkemizde en bol ve ucuz bulunan makina 6×6 Lübitel idi, Ama o yıllarda bile fotoğraf kalitesi çok kötü gelirdi. Bununla netleme yapmak neredeyse imkansızdı. Bunun üzerine Zorki 4 alınca başka bir dünyaya kavuşmuştum .
Dediğiniz gibi ucuzdu ve kullanması biraz zordu. Gerçi kalite film banyosuna da bağlı olmasına rağmen doğru çekim değerlerinde iyi sonuç verirdi. 6*6 olması agandisör gerektirmeden kontakt baskı yapma imkanını verirdi.
Saygılarımla
Geçmişi bugüne taşıyan birçok fotoğrafik belge tesadüfen bulunmuş. Kırsal yaşamı ve kültürü günümüze bir kitap gerçekliğinde taşıyor. Bulunamayıp çürüyen ne hazineler vardır. Veya bizim kalabalık yapmasın diye çöpe attığımız nice belgeler olmuştur. Geçen sene ilçemizin dünü ve bugününü bir araya getiren bir sergi hazırlayalım diye yola çıktık. Fotoğrafçıların hiç birisinde işe yarar kare ya da negatif bulamadık. Hepsi çöpe atılmış. Halbuki onların birer hazine olduğunu yukarıdaki makale apaçık anlatıyor. Emeklerinize sağlık.
Mikdat bey yorumunuz için çok teşekkürler.Kesinlikle haklısınız. Arşivcilik yanımız zayıf. Kimbilir nerelerde ne fotoğraflar ne belgeler yok olmuştur.
Sevgi ve saygılarımla
Okyar abi ,
Bu fotograflar ve bilgiler için
öncelikle sana ve değerli katkıları ile yorumculara teşekkürler… Tarihe ve zamanda geriye bir yolculuk ,bir tanıklık duygusu yarattınız …Emeğiniz için sizlere ve tabii ki ,Cuşnir’ e de teşekkürler!!!..
bu eski fotoğraflar bende sanki o günler hiç yaşanmamış hissi uyandırıyor, ama yaşandılar..
(Fotoğraflar komünist rejime karşı direnen köylülerin portreleri yanı sıra dönemin kırsal yaşantısını ortaya koymaktadır.)
Hangi portrelerde “komünist rejime karşı direnen köylüleri” gorebiliyoruz, merak ettim…
Öncelikle okuduğunuz ve değer verip yorum yaptığınız için çok teşekkürler. Yazıyı en sonda verdiğim kaynaklardan derlemiştim. Dolayısıyla kaynaklardaki bilgilere sadık kaldım.
Ancak fotoğraflarda yer alan erkeklerin kıyafetlerine baktığımızda köylü kıyafetinden farklı görürüz. İlk fotoğrafta yer alan, aynı sandalyeye sıkışan iki adamın şapkaları ve çizmeleri köylü kıyafetini andırmaz. Dördüncü fotoğrafta Cuşnir ve yanındaki yetişkinin de üzerinde parka türü bir giyecek ve ayaklarında çizme vardır. On birinci fotoğraf ise tamamen bir asker kıyafetidir. Başka fotoğraflarda da benzer şeyleri görmek mümkündür.
Moldova coğrafi konum itibariyle karışık bir yerdedir. Bir tarafta Hitler Almanya’sının faşizmi diğer tarafta 1924 de Stalin ile, 1953 lerde Kruşçev ve 1964 lerde Brejnev’le komünist rejimi arasındadır. SSCB nin Moldova üzerinde etkisi 1812 de Bükreş antlaşması ile başlar. 93 harbiyle (1878) Moldova’yı tamamen işgal eder. 1922 de Bolşevikler Moldova Sosyalist Cumhuriyetini kurdurur. Moldova 1940 da bir kere daha SSCB işgali yaşar. 1947 de bir daha… 1950 lerde asimilasyonu yaşarlar. 1980 li yıllara kadar bu çalkantılı yaşam devam eder.
Orta Avrupa ülkeleri Polonya, Moldova, Romanya, Macaristan ve Çekoslavakya hem Ruslardan hem de Almanlardan çok çekmiştir. Cuşnir’in fotoğraf çektiği dönem de bu ülkelerin SSCB ye karşı eylemler yaptıkları döneme denk gelmektedir. Bu son cümle benimdir
Ben tesekkur ederim…