Daha

    Samimi manzara fotoğrafçılığı

    Bu tür çekimler tek başına yapabileceğimiz, zevkli, öğretici ve bir o kadar da rahatlatıcı bir aktivitedir.

    Doğal bir ortamda çok güzel görüntüler oluşturabilmek, aynı zamanda yenilenmek ve doğanın tadını çıkarmak için bir sebep yaratır.

    Manzara fotoğrafçıları, büyük, derin manzaralı sahneleri oluşturan engin geniş alanlara fotoğraflama eğilimindedirler. Ancak bu büyük sahne içerisindeki bazı küçük özel sahneler de büyük etkiler yaratabilir. Manzara fotoğrafçılığı alanında, manzaranın tamamına değil de etkili ve küçük kısımlarına odaklanıp bu sahneleri fotoğraflamayı daha çok seviyorum. Bazı fotoğrafçılar bu tür bir çekime “yakın plan” çekim diyebilirler, ancak bu çekim doğadaki bir özneyi veya ilişkili diğer öznelerle yapılan özel bir çekimse, bu çekim türüne ne diyeceğiz? İşte, bu gibi özel sahnelere “Intimate Landscape” yani “Samimi manzara” deniyor.

    Samimi manzara fotoğrafçılığı nedir?

    Samimi bir manzara fotoğrafı, fotoğrafın tümünden çıkarılan ve kendi çerçevesine oturtulan sahnenin yalnızca küçük bir parçasıdır. Yani daha küçük ayrıntılarla ilgilidir.

    Manzara görüntülerini üç kategoride düşünün: görkemli bir manzara, aşırı yakın çekim ve bunların ikisi arasında kalan bölüm. İşte bu bölüm samimi manzaradır. Dokular, çizgiler, şekiller ve desenler, samimi bir manzara kompozisyonunda kritik bileşenler olmakla birlikte, sadece çerçeveyi bir şeylerle doldurmaktan çok daha fazlasıdır.

    Tüm hikayeyi değil, onun küçük ama önemli ve etkili bir bölümünü anlatır.

    “Samimi manzara fotoğrafı” terimi, renkli fotoğrafçılığın ilklerinden Amerikalı fotoğraf sanatçısı Eliot Porter’a ait. Porter, 1979’da Metropolitan Museum of Art’ta “Intimate Landscapes” adlı bir sergide bu alandaki eserlerini sergilemiştir. Samimi manzaraların ne olduğunu anlamanıza yardımcı olması için bu sergideki bazı fotoğrafları görmenizi öneririm.

    Birçok gözün göremediği bir manzarayı fark edip, sadece kendimize ait olan görüntüleri yaratma imkanı işin en heyecanlı kısmıdır. Galata Köprüsü üzerinde Haliç manzarasını çeken fotoğrafçıların herbirinin çektiği sahneler her mevsim, her gün değişecek ve asla diğerinin aynı olmayacaktır. Ortaya çıkan görüntüler kişisel yorumlarla çeşitlenmiş olacaktır.

    Samimi görüntüler bulmak

    Büyük manzarayı görmek nispeten kolaydır. Ön planda ilginç bir konu, orta katmanda bir göl ve onun arka planında karlarla kaplı dağlar varsa, alın size muhteşem bir kompozisyon. Ama birkaç kare çekim yapıp hemen orayı terketmek büyük olasılıkla çok şeyleri kaçırmak anlamına gelecektir. Biraz zaman ayırıp detaya odaklanmak, bu yerin nasıl hissettirdiğini ve bu hissi şekillendiren ne tür ayrıntılar olduğunu düşünmek, bambaşka özel karelerin sebebi olabilir. Daha önce farkına varılmamış, dikkati çekmeyen ayrıntılara şaşıracağınıza bahse girebilirim.

    Samimi manzara fotoğrafçılığı biraz sabır gerektiriyor. Olası özel bir sahneyi özümseme ve detayları yakalamak için vakit ayırmak gerek. Acele ederseniz, emin olun pişmanlık duyacaksınız. Gözlemleyerek ve izleyicisine bu yer hakkında yeterli bilgi veren veya bu yer hakkında bir hikaye anlatan konuları araştırmak için biraz zaman ayırmalı diyor ustalar. Bu “küçük sahneler”, yalnızca büyük manzaraya odaklandığınızda göremeyeceğimiz önemli, hoş ve yalnızca bize ait önemli ayrıntılar içerebilir.

    Çevredeki dokulara, desenlere, şekillere ve çizgilere odaklanıp, dikkat çeken nesneleri, mekanın karakterini yansıtan şeylere bulmaya odaklanmak işin püf noktasını oluşturuyor.

    Bir konu dikkatimi çekerse, ona biraz yaklaşmayı deniyorum. Sonra daha da yakınlaşmayı. Bu nesnenin nasıl bir fotoğrafı beni etkilerdi onu hayal etmemin, daha kolay çözümler bulmamı kolaylaştırdığını deneyimledim.

    En iyi taktik bu konumda önceden “keşif” yapmak ama bu her aman mümkün olmayabilir.

    Küçük sahneleri unutmamak gerek

    Herhangi bir yerde, bu yer hakkında bir hikayeyi anlatan “küçük sahnelerin” varolduğunu unutmamak gerek. Çizgi, doku, desen, renk ve şekil gibi (özellikle tekrar eden şekiller) kareye dahil edilebilecek tasarım unsurları bulmaya odaklanmak, beraberinde iyi sonuçlarla karşılaşmak demek.

    Aramaya başlayınca bu tür sahneler her yerde bulunabiliyor. Kumsaldaki taşlar, deniz kabuğu, bir martının beyaz tüyünden oluşan kombinasyon bir hikaye anlatmaz mı? Bu küçücük sahne, ortamın anlatımı için ne çok hisler içerir. Düşünsenize; taş, deniz ve kuşa ait bir parça aynı sahnedeler.

    Sahneye Yaklaşmak

    Yakın manzara görüntüleri oluştururken, birçok farklı şeyin yaşandığı bir sahnede nereden başlayacağımı bilmek işin en zor tarafı. Ben böyle bir durumda, genellikle, büyük sahnenin geniş açı fotoğrafını çekerek başlıyorum; çünkü, çektiğimiz fotoğraf hiçbir zaman karşımızdaki manzarayı gözlerimizle gördüğümüz gibi olmayacaktır. Sonra çektiğim sahneye bakıp, bazı seçimler yapmaya çalışıyorum.

    Aşağıdaki albümün en sonunda yer alan papatya fotoğrafını, çok geniş bir manzarayı çekmeye çalışırken ayağımın ucunda sonradan fark ettiğim küçücük bu çiçeği görünce çektim. Papatya, serçe parmağımın tırnağından bile küçüktü. Bu gibi durumlarda, yere boylu boyunca uzanıp kıyafetlerinizin kirlenmesini göze almalısınız 😉 .

    Fotoğrafımı oluşturduktan sonra, sonraki sahneye geçmeden önce temel unsurları kapsadığından emin olmak için görüntüyü LCD’de önceden izler şunları kontrol ederim:

    • Histogramı kullanarak doğru pozlama yapıp yapmadığımı,
    • Yakınlaştırarak, çerçevemdeki en önemli unsurlarının keskinliğini,
    • Dikkat çekici unsurların bulunmadığından emin olmak için çerçevenin kenarlarını ve arka planını.

    Ekipman Seçimi

    Amacım manzara detaylarını fotoğraflamaksa, birkaç nedenden ötürü sık sık tek bir objektifle çıkıyorum:

    • Birincisi, tek bir objektif ile çalışmak beni kompozisyon yapmaya zorluyor, bu sayede yürüyorum. Objektif değiştirerek vaktimi harcamıyorum. Bunun yerine arıyorum, buluyorum ve fotoğraf çekiyorum.
    • İkincisi, üzerimde ilave bir yük olmadan, daha çevik olabilmem. Yanımda fazladan malzeme taşıyor olursam bazı şeylere ulaşamayabilirim.
    • Üçüncüsü, bence orta menzilli bir zoom objektif samimi bir manzara oluşturmak için en iyi seçimdir. Manzara fotoğrafçıları genelde geniş açılı objektiflerini severler, ancak samimi bir manzara fotoğrafı söz konusu olduğunda, geniş açılı objektifler, ana konunun detaylarını dikkatten uzaklaştıran çok fazla arka plan ve çok fazla farklı konuyu da kadraja alırlar. Bu net bir kural değil elbette, ancak genel olarak orta menzilli zoom objektifler en iyi sonucu verirler.
    • Dördüncüsü, yalnızca bir objektifle bir gün boyunca dışarı çıktığınızda, o objektifin farklı konularda ve ayarlarda nasıl çalıştığını gerçekten öğrenme fırsatını buluyorsunuz.

    Yakın çevre için bir diğer önemli ekipman parçası bir üçayaktır. Çalışacak çok ışık varsa ve yavaş enstantane hızına ihtiyaç duymuyorsanız bile üçayak, bu gibi durumlarda fotoğraf tipinde anahtar olan başka bir şey yapmanıza yardım eder: yavaşlamanıza. Zamanınızı harcayarak ve mekanı tanıyarak, sahneyi özel kılan önemli ayrıntıları keşfedeceksiniz ve bunlar samimi manzaralarınız için en önemli konulardır.

    Işığınız bol olsun.

    İLİŞKİLİ İÇERİKLER

    Manipülasyon, fotoğrafın günah keçisi midir?

    İnsanlar gördükleriyle birebir uyuşan ve tekrarlayan fotoğraflardan etkilenmezler. Farklılık ararlar. Gerçeküstü arayış içinde olanların beklentisi ve beğenisi, değişimi tetiklemektedir.

    Gerçek böyle iken fotoğrafta en çok tartışılan konu, ilk çekilen kare ile piyasaya sürülen fotoğrafın farklılığıdır.

    Still Life Fotoğrafçılığı. Durdurun hayatı, fotoğraf var…

    Still Life fotoğrafçılığı alanındaki uğraşılarınızda her şey elinizin altında ve kontrolünüzde oluyor. An'ı yakalamak yerine, hareketsiz bir konudan bir görüntü yaratıyorsunuz.

    Uzun pozlamalarda ışık kaçakları neden oluşur, nasıl önlenir?

    Kuruyorsunuz sağlam bir üçayağı, üzerine kameranızı oturtuyorsunuz, filtrelerinizi de kullanarak an'ın keyfini çıkartıyorsunuz. Ancak dikkatli olmazsanız, uzun pozlama yaparken sizi büyük bir sorun bekliyor olacaktır; kameranıza lensiniz dışındaki başka bir kaynaktan giren ve fotoğraflarınızı mahvedecek olan ışık sızıntısı. Bu durum, fotoğrafınızın aşırı pozlanmasına neden olur ve beklediğinizden çok farklı bir sonuçlarla karşılaşabilirsiniz, dolayısıyla çok sinir bozucu bir durumdur.

    Fotoğrafta gürültü, en düşük ISO en temiz fotoğraf mı demek?

    Fotoğraflarımızda iki genel gürültü türü vardır: Çekim gürültüsü ve Dijital gürültü. Genel olarak, daha parlak bir fotoğraf elde etmek için ISO'yu yükseltmenin fotoğraftaki gürültüyü arttırdığı söylenir. Bu doğru mu? Şüpheliyim, haydi bakalım o zaman..

    E-POSTA ABONELİĞİ

    Makale yazarı

    Sebahattin Demir
    Sebahattin Demir
    Mühendis ama Tıp meraklısı. Seyahat etmeyi seven bir fotoğraf gönüllüsü. Okumayı, araştırmayı, sorgulamayı sever. İnsan ilişkilerine ve saygıya önem verir. Bildiklerini paylaşmaktan mutluluk duyar. "Bilmiyorum" demekten çekinmez. Türkçe yazım kurallarına uymayanlarla arası iyi değildir. Detay profil bilgisi için tıklayınız.

    POPÜLER İÇERİKLER

    Yorum Politikamız: Arthenos.com ekibi olarak tüm okuyucularımızı tartışmalara aktif olarak katılmaya teşvik etsek de, Davranış Kurallarımıza uymayan veya yayınlanan materyalin editoryal standartlarını karşılamayan herhangi bir içeriği Silme / Değiştirme hakkını saklı tutarız.

    YORUM YAPILDIĞINDA BANA BİLDİR
    Bana bildir
    guest