Fütürizm, 20. yüzyıl başlarında bir grup İtalyan sanatçısının filozofik, politik ve artistik ilkelere ve kavramlara göre oluşturdukları, niteliği ve amacı belli bir sanat hareketidir. Fütürizm, geçmişin reddi ve çağdaş dünyanın anahtar kavramları olan dinamizm, hız ve makineleşme gibi teknik gelişmenin benimsenmesine dayanan bir sanat akımıdır. Kelime anlamı “gelecekçilik” olan bu akım, 1909’da Paris’te, şair, oyun yazarı Filippo Tomasso Marinetti (1876-1944) tarafından Figaro gazetesinin 20 Şubat 1909 tarihli sayısında yayınlanan ilk manifesto ile doğmuştur. Fütürizm, İtalya’dan hareketle 20. yüzyıl sanatına önemli bir atılım kazandırdı. Akımın kuramıyla ilgili çok sayıda yapıt; plastik sanatları, şiir, müzik, sinema, tiyatro ve siyaseti kapsar. İtalya’da çok güçlü olan geçmişçilikten vazgeçilmesi ve geleceği içinde taşıyan çağdaş dünyanın (sokak, fabrika, makineler, hız ve hatta şiddet) yüceltilmesi bu akımın temel kavramlarındandır. 1909 yılında kadar Fütürizm, tanrıbilimle (teoloji) ilgili bir kavramdı ve kutsal kitabın olacağını haber verdiği olayların henüz gerçekleşmediği inancını içeriyordu. 1909’da ise bir kültür akımının adı oldu. Kısa bir süre sonra da, sokaktaki insanın sanat ve tasarımda ileri saydığı herşey için kullanılan bir gazetecilik deyimi olarak kullanılmaya başladı.
1900’lü yılların başında başdöndürücü bir teknolojik gelişim ve toplumsal değişim süreci başlamıştı. İnsanlar bu ilerlemeye ve gelişmeye dayanarak mücadeleci, saldırgan, etken ve devingen bir kişiliğe bürünmekteydiler. Evlerde musluk, elektrik, kalorifer, asansör, telefon; sokaklarda tramvay, otobüs, elektrikle aydınlatma, yeraltı trenleri, gramafon, radyo, telgraf, ucuz gazete ve fotoğraflardan yararlanarak elde edilmiş yarım tonlu resimlerle süslü dergiler; 1903’ten sonra hızla gelişen uçak sanayii, röntgen ışınlarının bulunması gibi tıptaki çarpıcı gelişmeler; sanayideki hızlı ilerlemeler, bütün bunlar Batı dünyasındaki insanların çoğunluğunun maddi hayatında kuşkusuz rahatlama sağlayan etkenlerdi. Ancak yarattığı etkiyle görsellik kazanan bir başka simge de elektrik gücüydü.
Fütürizm, siyasal eğilimi belirgin olan en önemli sanat akımlarından biridir. İtalya’nın, geçmişin ezici ve bunaltıcı ağırlığından kurtulmasını amaçlıyordu. Müzelere, akademilere ve Eski Roma’yı öven geleneksel kurumlara başkaldıran militanca bildirgesiyle tahrip edici bir yönü vardır. Zamana bağlı çeşitli durumlar ile zamana bağlı çeşitli yaşantıları birleştiren bir görüştür. Sanatçı Umberto Boccioni, Carlo Carra, Luigi Russollo, Giacomo Balla ve Gino Severini bu akıma bağlı olduklarını açıkladılar. Neo-Empresyonistlerin (Yeni İzlenimcilerin) boya ve renk kullanma yöntemlerini Balla’dan öğrenen Boccioni, kübizme canlılık getiren Carra, sanatla yaşamın birliğini savunuyorlardı. Hareket, fütürist görüşün çıkış noktası olmuş, endüstri ve makine ilk olarak Fütürizm’de önem kazanmıştır.
Marinetti, kaleme aldığı fütürist manifestoyla, mekanik güçlerle donanmış dünyayı alkışlıyor, geçmişle bütün bağları koparıyordu. Hızı ve saldırganlığı, yurtseverliği ve savaşı yüceltiyor, geçmişin kutsal kalıntılarının saklandığı yerler saydığı kitaplıkları ve müzeleri yıkacağına dair söz veriyordu. Bütün bu sözlerin arasında en kolayca akılda kalanı “güzelliğin yeni biçimi, hızın güzelliği” sözüydü. Marinetti, kendisini ve ülkesini modern Avrupa kültürünün ve sanatının ön saflarına geçirmek için büyük bir istek duyuyordu. Manifesto’da modern makine dünyası, evrensel bir dinamizm olarak tanımlanıyor, etkinlik, devinim ve hız bu dünyanın amblemi olarak gösteriliyordu. Etkinlik, devinim ve hız teknik dünyada doğadaki ölçülerin sınırını aşmış, dev boyutlar kazanmıştı. Manifesto’da naturalist sanatın olanaklarıyla, doğmakta olan yeni dünyanın verilemeyeceğine işaret ediliyor ve bu yeni dünyanın yaşantılarını sanata eşzamanlı yansıtabilecek yeni bir biçim-dilinin uygulanması isteniyordu.
Fütürizm, şiir, roman, oyun, heykel, müzik, fotoğrafçılık, film, basımcılık ve mimarlık sanatlarını kapsayan bir akım olmuştur. Akımın iletisi ve adı, Fütürist sanatın kendisinden önce ortaya çıkmıştır. Marinetti’nin çağrısına koşan genç İtalyan sanatçıları, onun öğütlerini uygulamada güçlük çekiyorlardı. Konularını açıkça, kentsel ve endüstriyel çevreden seçmeleri gerekiyordu. Ayrıca devinim olarak yorumladıkları hız kavramı vardı. Yaşantılarının çoğaltılmış ve parçalanmış bir biçimde betimlenmesi söz konusuydu. Bu da üst üste ve saydam bir betimleme, uzak, yakın, hareket eden, duran, görünen ve anımsanan nesnelerin birbirine karışması demekti. Ayrıca bu sanatçıların resimleri, canlı ve saldırgan olmak zorundaydı.
1911 yılından başlayarak Boccioni, Carra ve Russolo başta olamak üzere fütürist ressamlar, Paris, Londra, Berlin, Brüksel, Münih, Viyana gibi Avrupa şehirlerinde sergiler açtılar. 1913’te Chicago’da da bir sergi düzenledikten sonra, yeni yapıtlarla Amsterdam, Rotterdam, Lahey ve Münih’i dolaştılar. Bu sergiler, Fütürist bildiriler ve konferanslar eşliğinde (örneğin Marinetti 1914’te St. Petersburg ve Moskova’da konferanslar vermiştir) fütürizmin ünü hızla bütün Batı dünyasına yayılmıştır. Fütürizm, görsel sanatlarla edebiyat ve öbür sanatlar arasında ilişkiler kurmakla kalmadı; siyaset ve toplum konusunda da birtakım aşırı görüşleri dile getirdi. Bu sanatçılar önemli şehirlerdeki tiyatro ve kapalı salonlarda yapıtlarını sergiledikleri gibi bildiriler de okudular.
19. yüzyılda Fransa’da bazı sanatçılar, sanatlarını sosyalist ve anarşist akımları desteklemek için kullanmışlardır. Fakat fütürist sanat, çok daha hızlı ve dolaysız siyasal bir işlev yüklenmekle kalmamış, yeni bir sanatçı türünün ortaya çıkmasını da sağlamıştır. Fütürist resim ve heykellerin “ritm” ve “hareket” imajları, subjektivist sembollerin, çarpıtılmış olarak hareket eden objeler, erotik unsurlar ya da mistisizm unsurları bu akımın ayırıcı özellikleridir. Aslında fütüristlerin sanatı değişik ve deneyci nitelikteydi. Bu sanatçıların düşüncelerini ve heyecanlarını yapıtlarına yansıtması konusunda üzerinde anlaştıkları bir yöntemleri yoktu. Üstelik, abartılmış görüşlerine denk düşen bir sanat ortaya koydukları da pek söylenemez. Ama girişimleri geçerliydi ve elde ettikleri sonuçlar, dile getirdikleri tutkuların boyutlarına hiçbir zaman ulaşmasa bile çok çarpıcıydı.
Fütürist bir sanatçı olan Giacomo Balla’nın yapıtları, daha çok eylemin doğrudan doğruya sezgisel yanları üzerinde odaklanıyordu. Uzun süre fotoğrafçılıkla uğraşan Balla, bir olayın ardarda gelen evrelerini tek bir görüntüymüş gibi saptayan “kronofotoğraf” tekniğinin, hareketi çözümleyişinden açıkça yararlanmayı amaçlıyordu. Fütürist ressamlar da fotoğrafik hareket analizi çalışmalarından yola çıkarak yapıtlar vermişlerdir. Örneğin; Balla’nın “Kuyruğunu Sallayan Bir Köpeğin Dinamizmi” (1912) adlı tablosunda, kuyruk sallayışın devinimsel evreleri görsel olarak ifade edilmiştir.
“Fotodinamizm” Çalışmaları: Giulio Bragaglia
Bragaglia’nın “Fotodinamizm” olarak adlandırdığı fotoğraf çalışmaları da oldukça önemlidir. Bragaglia, hareketin dinamik kaydını gerçekleştirmek amacıyla uzun poz süreleri kullanmaktaydı. Marey ve Balla ile dinamizmin aktarımı konusunda çelişkiye düşmüş ve Bragaglia şunları söylemiştir: “Biçimler, devinim dolayısıyla bozulmaktadır. Devinimi elde etmek üzere bir nesneyi çoğaltmak hatadır. Sürekli bir biçimde birbirini izleyen ardıl pozisyonları aynı görüntü üzerinde elde etmek için biçimleri azaltmak yetecektir.”
Fütürist sanatçılar arasındaki tek fotoğrafçı olan Bragaglia, “fotodinamizm” adını verdiği fotoğraf çalışmalarıyla önem kazanmıştır. Amacı, zamanındaki birçok sanatçı gibi, hareketin karmaşıklığını, ritmini, gerçeği ve maddeleşmekten ayrılmayı yansıtan resimler üretmekti. Bragaglia’nın fotoğraflarında insanlar, iç mekanlarda basit hareketler yaparlar. Siyah fon önünde tek bir figür vardır. Onun hareketi farklı aşamalar ve düzensiz aralıklarla gösterilir, arada da hareketin oluşturduğu netsizlik örnekleri görülür. “Keman Yayının Ritmleri” (1912) adlı fotoğrafta herşey kronofotoğrafta olduğu gibi görülür. Kemancının sol eli, kemanın kendisi ve yay birçok konumdayken, geride sütun başlığı üzerindeki taş taban değişmez bir biçimdedir. Bragaglia’nın esrarengiz ruhbilimsel düşünceleri, O’nun “İnsan ayağa kalktığı zaman, koltuğu hala kendisinin ruhuyla doludur.” sözleriyle özetlenebilir. O, hareketin mekan içindeki sürekliliğini, hareketlerarası aşamaların tanımlandığı yapay hacimler olarak kaydetmek istiyordu. O’na göre, fotoğraflarda hareketlerinden dolayı netsiz çıkan aydınlık yüzeyler ışığın hareket olarak rol almasının sonucuydu. Hareketin sürekliliğine önem veriyor ve hareket eden bir cismi belli aralıklarla dondurarak net olarak göstermek yerine, hareketin biçimini saptamak istiyordu. Bragaglia, fütürist nitelikli eserlerini Fotodinamismo Futurista (1913) adlı yapıtta toplamıştır.
1930’lu yıllarda fütürizme bağlı sanatçıların sayısı 500’ü bulmuş olmasına karşın fütürizmin etkinliği, Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesi ya da Boccioni’nin 1916 yılında ölmesiyle sürekli olmamıştır. “Vortisizm”, “Consructivism” ve “Süprematizm” gibi akımlardan başka dada hareketlerine kaynaklık eden bir iletişim tekniği ve felsefesi olması açısından fütürizmin ayrı bir önemi vardır. Örneğin, Fransa’da Marcel Duchamp ve Robert Delaunay’ın resimde devinim yansısının elde edilmesi konusunda fütürist görüşlerden yola çıkarak kendilerine özgü bir resim yöntemi geliştirdikleri bilinir. Duchamp’ın “Merdivenden İnen Çıplak” (1912) adlı çalışması, o yıllarda makine konstrüksiyonlarına canlı varlıklar gibi kişilik veren resimlerine bir örnektir.
Fütürizm; özetle sanata dinamizm (hareket ve hız) getirmeyi amaçlamıştır. Hareket ve ışık, maddeyi yok edecek güçlerdir. Sanatın estetik öğeleri olan ‘ahenk’ ve ‘güzel’ gereksiz sayılmışlardır. Geçmişe bağlılık, dinamizmi engellediğinden, geleneksel konular bırakılmalı, militarizmi, savaşı, şiddeti değerlendiren dinamik konular işlenmelidir. Ancak fütüristler, kendilerine özgü yeni bir biçim dili yaratamamışlardır. Bir süre yollarını ekspresyonizm çizgisinde aradıktan sonra grup dağılmış ve etkinlikleri de sona ermiştir.
KAYNAKLAR :
Adem Genç, Dada, İzmir, 1983
M.Rosenthal – P.Yudin, Materyalist Felsefe Sözlüğü, Çev.Aziz Çalışlar, Sosyal Yay, İstanbul, 1975
Moisse Kagan, Güzellik Bilimi Olarak Estetik ve Sanat, Çev: Aziz Çalışlar, Altın Yay. İstanbul
Nazan- Mazhar İpşiroğlu, Sanatta Devrim, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1991
Nazif Topçuoğlu, İyi Fotoğraf Nasıl Oluyor, Yani?, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 1992
Norbert Lynton, Modern Sanatın Öyküsü, Çev: Cevat Çapan Remzi Kitabevi, İstanbul, 1982
Terry Eagleton, Estetiğin İdeo, Doruk Yay., İstanbul, Nisan 2010








