Daha

    Terapötik Fotoğraflar

    Sadece kendime

    Sen ne kadar iyi niyetli olursan ol, ne kadar yardımcı olmaya çalışırsan çalış; anlatamazsın, yardımcı olamazsın… Herkes kendi kafasındakinin gerçek olduğuna inanmış bir kere…

    Bu nedenle sadece kendine doğruları anlatabilirsin. Deneyimlerini, bildiklerini, öğütlerini ve uyarılarını sadece kendine yapmalısın.

    Herkesin kendi deneyimleri var, yanlış bildikleri var, doğru bildikleri var, öyle değil mi? Onlar için tek doğru zihinleridir.

    Merhaba Mikdat.

    Ne oldu? Asansöre bindin, düğmesine bastın ve asansör çalışmadı değil mi? Doğal olarak bir iki defa daha denedin ama çalışmıyordu. Bu sırada karşıdan tekerlekli sandalyede yakınını getiren kişinin seslendiğini duydun;

    “Bekle, bekle!”

    Hızla asansöre geldiklerinde sen onlara yardımcı olmak amacıyla;

    “Galiba çalışmıyor” diyerek asansörden çıktın ve yan asansörün gelmesini bekledin ama tekerlekli sandalyede yakınını getiren kişi;

    “Nasıl çalışmaz!” diyerek sana inanmadı, değil mi?

    Tabii ki gelen tepkiye sen de sitem yansıtan bir cevap vererek asansörden ayrılmıştın.

    “Buyur sen çalıştır.”

    Ve o adam tekrar tekrar düğmeye basarak uğraştı ama sonuç alamadı.

    İşte böyle Mikdat…

    Sen ne kadar iyi niyetli olursan ol, ne kadar yardımcı olmaya çalışırsan çalış; anlatamazsın, yardımcı olamazsın… Herkes kendi kafasındakinin gerçek olduğuna inanmış bir kere…

    Bu nedenle sadece kendine doğruları anlatabilirsin. Deneyimlerini, bildiklerini, öğütlerini ve uyarılarını sadece kendine yapmalısın.

    Herkesin kendi deneyimleri var, yanlış bildikleri var, doğru bildikleri var, öyle değil mi? Onlar için tek doğru zihinleridir.

    Birikimleriyle yol alacaklar, kimisi batacaktır, kimisi çıkacaktır.

    Batanlar hep “şans ve kader” diyecekler başlarına gelenlere.

    Onlara göre Allah “Yürü ya kulum!” demiştir de tırmananlar ondan başarmışlardır.

    Kafana takma ve hiç uğraşma insanlarla, sen bu fotoğrafa bak, neler hissettiriyor onu anlamaya çalış Mikdat. Fotoğrafın nasıl yapıldığına da yoğunlaşma, özünü kaçırırsın, derinlemesine bak fotoğrafa, sinirlerini yatıştıracak ve içinde göremediğin bir başka ben olduğunu hissettirecektir. Önemli olan budur, kızgın ya da düşünceli her insanın içinde umut ve zarafet dolu naif bir kişilik vardır. Sen onu bulmaya, hissetmeye, bağlanmaya çalış. İnsanlar sana inanmıyor diye tepki göstermek neyine, sen herkese güveniyor musun?

    Selam içinde olumlu ve onarıcı kişilik barındıranlara ve onu çokça yansıtanlara gitsin…

    Mikdat Besni

    İLİŞKİLİ İÇERİKLER

    Ne yediğimizi biliyor muyuz? (Reçel)

    “Sıvı şeker” diye bir şey var mı? Reçel üretiminde meyve ile birlikte toz şeker kullanılır değil mi? Öyle bir ürün gösterilmediğine göre ve onun yerine farklı bir isimle aslını çağrıştıran ürün devreye giriyorsa, dikkatli olmalısın. Muhtemelen bu sıvı mısır şurubudur.

    Ne yediğimizi biliyor muyuz? (Mısır)

    Ne yediğimizi biliyor muyuz Mikdat?

    Gerçeği mi konuşmamı istersin, hoşuna gidecek olanı mı?
    Gerçeği öyle mi? Tamam, konuşalım. Beslendiğimizi sanıyoruz, gerçekte ise aldanıyoruz. Çoğunluk yediğimizi gıda zannediyoruz, küçük dozlarda zehirlendiğimizin farkında değiliz. Başımıza ilmek ilmek çorap ördüğümüzü, ileride büyük sağlık problemleriyle karşılaşacağımızı ne yazık ki bilmiyoruz.

    Petra olabilmek

    Petra Viyana doğumlu, Polonyalı anne ve Çek babanın kızı, kendini Polonyalı kabul ediyor. Almanya’da yaşadığı sırada Türklerle ve türkülerle tanışmış. Tutkuyla saza bağlanmış, türküye, âşıklara ve ozanlara hayranlık duymuş. Türküyü daha iyi anlayabilmek ve söyleyebilmek için Türkçe öğrenmiş.

    Sevgi

    Sevdiğimiz her ne olursa olsun ona toz kondurmuyoruz. Eğer o bir insan ise, bazen onun sevmediklerini biz de sevmiyoruz. Aşırı bağlılıktan kaynaklanan sevginin, nefreti tetiklediği de oluyor. Öyle ki bazılarımız kamplaşıyor ve sevdiğimizin sevmediğinden de nefret etmeye başlıyor.

    Olumlu bir his olan sevgi, böyle olumsuz bir duygu ve davranışa sebep olmamalı değil mi?

    E-POSTA ABONELİĞİ

    Yorum Politikamız: Arthenos.com ekibi olarak tüm okuyucularımızı tartışmalara aktif olarak katılmaya teşvik etsek de, Davranış Kurallarımıza uymayan veya yayınlanan materyalin editoryal standartlarını karşılamayan herhangi bir içeriği Silme / Değiştirme hakkını saklı tutarız.

    YORUM YAPILDIĞINDA BANA BİLDİR
    Bana bildir
    guest

    10 Yorum
    Beğenilenler
    En yeniler Eskiler
    Satır içi geribildirimler
    Bütün yorumları göster
    Sebahattin Demir
    Yönetici
    Makale Puanlama :
         

    Batanlar hep “şans ve kader” diyecekler başlarına gelenlere.
    Onlara göre Allah “Yürü ya kulum!” demiştir de tırmananlar ondan başarmışlardır.

    Bu satırları okuyunca hemen aklıma birkaç gün önce Tokyo 2020 Olimpiyatlarına katılmış ve daha ilk turda elenmiş bir sporcumuzun şu sözleri geldi;

    Buraya madalya için gelmiştim, ama kısmet olmadı. Şanssız bir kura da çektim“.

    Ne kolay değil mi? Yeterli değildim, yeterince çalışmamış olabilirim, rakibim benden daha çok haketti demek yerine, “kısmet olmadı” de ve çık işin içinden. Madalyayı almayı hakedenler kesin şanslı kura çekmişlerdir, kısmet bu sefer onlara gülmek istemiş meğerse!

    Yani, bizim iyi hissetmemiz için bir başkasının bizden daha kötü olmasını ummak ve beklemek… Halbuki her alanda bizi başarıya taşıyacak olan şey çok sıkı rakiplerimizin olması değil midir? Hele ki bir sporcu için bu, en önemli motivasyon kaynağı değil de nedir?

    Neyse, sizi o kadar iyi anlıyorum ki; aldığımız son yenilgiden sonra biz yine de önümüzdeki maçlara bakacağız demek ki 🙁

    Selam ve sevgiler.

    Mikdat Besni
    Mikdat Besni
    Yorumun sahibi  Sebahattin Demir

    Değerli dostum ilk turda elenen sporcumuz dediğiniz gibi başarılara “şans” odaklı yaklaştığı için kaybetti.

    Olimpiyat şampiyonu olan okçumuz ise hazırlanırken gereğince odaklanabilmek ve hassas olabilmek için piyano eğitimi bile aldı. Her gece uykuya dalarken başarılı atışları hayal etti. Hiç şans demedi.

    İşaret ettiğiniz gibi başaranlar, rakipleri ne kadar güçlü olursa kendilerinin de daha iyi olmaları gerektiğini çok iyi biliyorlar.

    Katkınız için teşekkürler.

    Yasar Aykac
    Yasar Aykac
    Makale Puanlama :
         

    Uzunca bir süre “yanılsama”yı tercih eden kişi ve toplumlar içinde bulundukları yanılsamayı kendi gerçeklikleri olarak kabul etmeye başlarlar ve artık gerçeklikle bağlarını koparırlar… Christopher Caudwell Yanılsama Ve Gerçeklik kitabında bilimle sanat arasındaki ayrımı ve gerek bilimin gerekse sanatın günlük yaşamdaki rolünü ele almakta, okuyalı çok oldu ama ne zaman “yürü ya kulum veya kısmet” söylemlerini duysam kitabı hatırlarım.

    Toplum olarak uzunca bir süredir yanılsama içinde yaşıdığımızı düşünmekteyim, öyleki toplumum önemli bir kısmı bilimsel akıldan ve sağduyudan kopuk bu yanılsamayı kendi gerçekliği olarak içselleştirdi ve gerçeklik hakkında tüm söylemleri ne duyuyor ne de görmek istiyor…. birlikte yaşamak durumunda olduğumuz çoklu “gerçeklikler” oluşturduk gibi… Belki de her birey ve toplum farklı zaman-takvim kavramıyla hayatını sürdürüyor, paralel evrenlerimiz var 🙂

    Toplumsal uyanışlar vakit alacağından uzun bir süre sonra bilimi, likayatı, disiplinli çalışmayı günlük hayatımıza rehber edeceğimiz, ortak bir akıl oluşturacağımız günleri biz göremesek de bizden sonraki kuşaklar görecektir.

    Zamanın ve anın tadını çıkarmak düşüyor bize…
    Sevgiler Mikdat Abi.

    Mikdat Besni
    Mikdat Besni
    Yorumun sahibi  Yasar Aykac

    Yaşar Bey.

    Yanılsama konusundaki katkılarınız çok değerli, teşekkürlerimi iletiyorum.

    Yanılsama doğru karar vermemizi engellediği için etiketleme, yargılama ve hüküm verme zaafiyetimizin sıkıntılarını çekiyoruz.

    Selamlar.

    levent MERİÇ
    levent MERİÇ
    Makale Puanlama :
         

    Yazınızı büyük bir beğeni ile okudum. Kafamda bu fotoğrafı oluştururken düşündüklerim ,hissetiklerim dışında da yeni bir bakış açısı sundunuz. Yorum için teşekkür ederim. Fotoğrafa ayrı bir değer kattınız Sayın Hocam.

    Mikdat Besni
    Mikdat Besni
    Yorumun sahibi  levent MERİÇ

    Levent Hocam bu dolu fotoğraf ve bana hissettirdikleri için teşekkürler.

    Öner BÜYÜKYILDIZ
    Öner BÜYÜKYILDIZ
    Makale Puanlama :
         

    Mikdat abim, yeni yazı serinizi de bir önceki seri gibi severek takip edeceğime eminim. Ellerinize emeğinize sağlık.

    Bence insanların ihtiyacı olan şey denge. Kendi doğru bildikleri ile başkalarının doğru kabul ettikleri arasında denge kurmaya ihtiyacı var. Bilimsel gerçeklerle kendi inançları arasında denge kurmaya ihtiyacı var. İki taraf birbirinden ayrı, yada insan bir tarafa yönelmiş olursa aykırılıklar, ayrışmalar başlar. Ve herkesin birbirine saygı duymaya ihtiyacı var. Düşündüklerimi doğru ifade edebildim mi bilmiyorum.

    Selam ve saygılarımla.

    Mikdat Besni
    Mikdat Besni
    Yorumun sahibi  Öner BÜYÜKYILDIZ

    Eyvallah Öner…
    Selamlar…

    Ertan Öztürk
    Editör / Yazar
    Makale Puanlama :
         

    Mikdat Bey yazılarınızı özlemiştik. Arayı açmayın 🙂

    Mikdat Besni
    Mikdat Besni
    Yorumun sahibi  Ertan Öztürk

    Haklısınız Ertan’cığım.
    Kristal’e Mektuplar görevini tamamladı, kitap olmak için bohçalandı, umarım başarırız.
    Şimdi yeni bir seri Terapötik Fotoğraflar başlıyor.
    Güç veren sözleriniz için teşekkürler.

    Makale yazarı

    Mikdat Besni
    Mikdat Besni
    Veteriner hekim olarak kamuda çalıştı. Son görev yeri olan Susurluk’ta yaşamaktadır. Sayısal teknoloji ve interneti fırsat bilerek fotoğrafla ilgilenmeye başladı. Sadece çekip paylaşmak ve izleyerek fotoğrafın öğrenilemeyeceğini anlayınca, ciddi yayınlardan kaynak oluşturdu.Verdiği fotoğraf kursları sayesinde fotoğrafın inceliklerini öğrendi. Çeşitli ortamlarda iyi fotoğrafları yorumlayarak bilincin gelişmesine, iyi fotoğrafın ve fotoğrafçının ön plana çıkmasına destek olmaya çalışmaktadır. Susurluk Fotoğraf ve Sanat Akademisi Derneğinin Kurucu Başkanıdır. Fotono21 ve ASFOD onur üyesi olarak taltif edilmiştir. Fotoğrafın bir hobi aracı olarak görülmesini, sanatsal açıdan tuzak olarak görmektedir. Fotoğrafçıyım diyenlerin, yaratıcı yenilikler içerisinde olması gerektiğine inanmaktadır. Fotoğrafın Aksakallarının rehberlik yapması ve ufuk açıcı yeni çalışmalar içerisinde olması gerektiği düşüncesiyle, gerek şiir ve gerekse yorum olarak bir başyapıt olan Mihriban Türküsünü, ülkenin çeşitli yerlerinden 18 arkadaşıyla birlikte fotoğrafik olarak anlatan çevrimiçi Düşünme Biçimleri atölyesini, Fotono21 bünyesinde gerçekleştirmiştir.Bazı yurtiçi fotoğraf yarışmalarına jüri üyesi olarak davet edilmiştir. Bunlar içinde ülkemizin savunma destanı olan Çanakkale Savaşları Tarihi Alan 1. Fotoğraf Maratonuna yapılan çağrıyı fotoğraftan aldığı en büyük ödül olarak görmektedir.

    MANŞET

    POPÜLER İÇERİKLER

    10
    0
    Düşünceleriniz bizim için önemli. Belirtmek ister misiniz, lütfen yorum yapın.x