Daha
    Ana SayfaFOTOĞRAF ve VİDEOFilm FotoğrafçılığıDamağımda Analog Fotoğrafın tadı var...

    Damağımda Analog Fotoğrafın tadı var…

    Fotoğraflarımda farklı bir bakış açısı sunarak hayatın her anını, gözüme hoş gelen anları kaydetmeye gayret ediyorum. Bunun yanı sıra belli bir konu üzerine çalıştığım projelerim var ve bu kapsamda fotoğraf üretmeye devam ediyorum.

    Yaklaşık 9 yıl oldu, fotoğrafla iç içeyim. Kısa sayılabilecek bu sürede ilk günden beri siyah beyaz fotoğrafa gönlünü kaptırmış, ışık ve gölgenin peşinden tutkuyla koşuyorum. Altan Bal’ın bir sözü vardır:

    Fotoğrafçılar birbirlerine ‘Işığınız bol olsun.’ der. Tecrübeyle sabittir. İyi hikayeler gölgelerde geçer.

     Geçenlerde karşıma beni etkileyen bir söz çıktı. Roma Dönemi bir güneş saatinin üstündeki yazıymış: “Serius est quam cogitas.” Anlamı ise “Vakit sandığından da geç.” Zaman, sahip olup da elimizde tutamadığımız yegane şey ve biz fotoğraf tutkunları olarak bunu bir nebze aşabiliyoruz, fotoğraflarımızla zamanı kaydedebiliyoruz. Ben bunu fotoğrafçılığın büyük bir ayrıcalığı ve hatta tarihe not düşmek olarak görüyorum.

    Fotoğraflarımda farklı bir bakış açısı sunarak hayatın her anını, gözüme hoş gelen anları kaydetmeye gayret ediyorum. Bunun yanı sıra belli bir konu üzerine çalıştığım projelerim var ve bu kapsamda fotoğraf üretmeye devam ediyorum.

    Genellikle fotoğraflarımla insan hikayeleri anlatmaya çalışıyorum. İnsan öğesi barındıran bir fotoğrafı çekmek başlı başına bir meseledir. Bir kişinin direkt fotoğrafını çekmek isterseniz muhtemelen olumsuz bir yanıtla karşılaşırsınız. İnsan fotoğrafı, empati ve iletişim gerektirir. Kendinizi öznenizin yerine koymalı, ona güler yüzlü yaklaşmalısınız. Aynı zamanda insan fotoğrafı çekmek zaman ister; belki saatlerinizi harcayıp öznenizin hayatına dahil olmak, gönlüne misafir olmak gerekir. Kısacası insan fotoğrafı çekmek öznel bir olgudur. Tek bir doğrusu yoktur. ‘1’ ve ‘0’ lardan oluşmaz. Bireyseldir ve zaman içinde gelişir.

    Damağımda Analog Fotoğrafın tadı var...

    “Analog fotoğraf üzerine çalışıyorum. Damağımda analog fotoğrafın tadı var. En iyi fotoğraf basılı olanıdır. Fotoğrafın ruhunu ona dokunduğunuzda anlarsınız. Türkiye’de analog fotoğraf dünya kadar hareketli değil. Dünyada analog fotoğraf hızla gelişiyor. Yabancılar kıymetini biliyor. Fotoğrafın ruhuna dokunduğum yer, analog fotoğraftır. Analogda fotoğrafı önce kafanızda çekmeniz lazım. Sonuçta sınırlı sayıda poz var elinizde.”

    Damağımda Analog Fotoğrafın tadı var...

    Dijital olarak başladığım fotoğraf yolculuğum zamanla analog fotoğrafa evrildi. Aslında bu durum içgüdüsel oldu. Dijital makinemle çektiğim fotoğrafların basılı halini ilk defa elime aldığımda büyük bir mutluluk hissettim ve kendime şu soruyu sordum: ‘Bu fotoğrafları film kullanarak çeksem, bu filmleri kendim banyo etsem ve karanlık odamda fotoğraf kartına bassam daha çok mutlu olmaz mıyım?’ Cevabım ‘Evet’ti. Hayatımızın temel gayesi olan mutluluğa ulaşmak için benim de fotoğraf yolculuğumda bir değişiklik yapmam gerekiyordu ve 2019 yılında bu sürece başladım. Dijital ya da analog fark etmeksizin fotoğrafın en iyi hali olan basılı fotoğrafa ben analog süreçle ulaşacaktım. O andan itibaren analog fotoğraf makinemi, filmlerimi aldım. Zaman içinde teçhizatımı tamamlayarak evde bir karanlık oda kurdum. Artık negatiflerimi tek tek ışık altında izleyebiliyorum. Kırmızı ışık altında beyaz fotoğraf kartının üzerindeki görüntünün, kimyasal sıvılar eşliğinde belirdiğine şahit olabiliyorum ya da fotoğraf kartına dokunarak fotoğrafın ruhunu hissedebiliyorum. Bunların hepsi analog dünyanın bana hissettirdikleri..

    Damağımda Analog Fotoğrafın tadı var...

    Diğer sanat dalları gibi fotoğraf da duygularımızı aktardığımız bir araçtır. Söyleyecek bir sözünüz vardır  ve bunu fotoğraf vasıtasıyla dile getirirsiniz. Artık seçilen teknoloji sadece fotoğrafçının tercihidir: analog veya dijital.

    Yapay zekanın hayatımızın her alanında olduğu günümüz dijital çağında, filme ışıkla yazmak büyük bir ayrıcalıktır.  Bu çağda analog makine ile fotoğraf üretmek, teknolojiye karşı çıkmak değil; ona alternatif sunmaktır. Dijital çağın içinde olmak ama ona boyun eğmemektir. Makinaya takılan film, doğası gereği kusurlu, grenli, ton geçişli ve dokulu ve birçok farklı değişkene bağlı olarak, bazen de bu değişkenlerin kontrol edilme zorluğu ile ayrı bir tad bırakır. Bu estetikle nostaljik ama samimi bir dünya kurmuş oluruz. Bu da ruhu manevi olarak dinginliğe ulaştırır. Nihayetinde karar size kalmıştır. Damağınızda dijital fotoğrafın mı tadı kalsın yoksa analog fotoğrafın mı?

    H. Mert Turan kısa özgeçmiş

    H. Mert Turan

    1991 İstanbul doğumluyum. Resmi bir kurumda meslek hayatıma devam etmekteyim. 2017 yılından beri fotoğraf sanatıyla ilgileniyorum. Fotoğraf çektikçe gördüm ki, hobi olarak başladığım bu yolculuk beni tutkudan da öte bir yere itti. Fotoğraf çekmenin sadece deklanşöre basmak olmadığının bilinciyle, 2019 yılında Anadolu Üniversitesi Fotoğrafçılık ve Kameramanlık Bölümü’nü bitirdim. Başta Sebastiao Salgado, Eugene Smith, Ara Güler, Ozan Sağdıç gibi fotoğrafa gönül vermiş üstatların fotoğraflarını ilgiyle izlemekte ve okumalarıma sürekli olarak devam etmekteyim.

    Daha çok belgesel fotoğraf ve sokak fotoğrafı alanlarında çalışmayı seviyorum ve duyguyu daha iyi yansıttığını düşündüğüm için siyah beyaz çalışıyorum. Halihazırda analog ve dijital olarak devam eden projelerim üzerine çalışmaktayım. Geçtiğimiz senelerde Blankwall Galeri ve Hanya Fotoğraf Festivali’nde fotoğraflarım sergilemeye değer görüldü.

    Fotoğrafta ilgi alanım hayatın ta kendisi, asıl öznem genellikle insan. Onların duygularına ve kalplerine hitap etmeye çalışıyorum. İnanıyorum ki, asıl fotoğraf onlarla bu iletişimi kurduktan sonra ortaya çıkıyor. Bu hislerle çektiğim fotoğrafları insanların beğenisine sunmak ve gelecek nesillere aktarabilmek en büyük hayallerimden biri.

    Sözün özü; bir fotoğrafa baktığınızda ne gördüğünüzün yanı sıra ne anladığınız önemlidir. Bakmak ile görmek arasındaki fark renk körlüğünden değil, duygu yoksunluğundan kaynaklanır.  Eddie Adams’ın da söylediği gibi “Eğer seni güldürüyorsa, seni ağlatıyorsa ve yolculuk yüreğinden başlıyorsa bu iyi bir fotoğraftır.”

    Diğer yazıları:

    İLİŞKİLİ İÇERİKLER

    Sıcaklık Film banyosunda ne kadar etkilidir ki?

    Hangi kamerayı ve hangi tekniği kullanırsanız kullanın; fotoğraf hayal kurma, düşünme, görme, hissetmenin bileşkesi eşliğinde sanatın diğer alanlarıyla var olacaktır. Bizimki işe biraz farklılıkla bir çok fotoğrafçının uğraşmadığı işlerde çaba sarf etmek ve biraz da heyecan macera yanı…

    Uğur Kavas ile Söyleşi

    1977 yılında fotoğrafa başladı. Ankara Çankaya Belediyesi Basın ve Yayın Müdürlüğü’nde belediye foto muhabiri, Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM)’nde Başbakanlık foto muhabiri olarak görevini sürdürdü.

    Analog Fotoğrafçılık ve Film Kullanmak – Bölüm II

    Üzerinden “çok uzun” diyemeyeceğimiz bir zaman geçti. Hatırlarsınız, “Analog Fotoğrafçılık ve Film Kullanmak” yazımızda gelinen nokta hem benim hem de Sebahattin’in çektiği filmleri ara vermeden banyo edip taramayla noktayı koyduktan sonra yazının “sona kalan sözler” kısmında yolunda gitmeyen şeyler olduğundan bahsetmiştim.

    Analog Fotoğrafçılık ve Film Kullanmak

    Böyle bir bölümü iki üç kişinin sürüklemesini beklemek biraz hayal olmaz mı? Dolayısıyla siz sevgili ve değerli okur-takipçilerimizden şu gibi katkılar bekliyoruz

    E-POSTA ABONELİĞİ

    Yorum Politikamız: Arthenos.com ekibi olarak tüm okuyucularımızı tartışmalara aktif olarak katılmaya teşvik etsek de, Davranış Kurallarımıza uymayan veya yayınlanan materyalin editoryal standartlarını karşılamayan herhangi bir içeriği Silme / Değiştirme hakkını saklı tutarız.

    YORUM YAPILDIĞINDA BANA BİLDİR
    Bana bildir
    guest

    12 Yorum
    Beğenilenler
    En yeniler Eskiler
    Satır içi geribildirimler
    Bütün yorumları göster
    Okyar Atilla
    Editör / Yazar
    Makale Puanlama :
         

    Sevgili kardeşim, bu yazıya esas olan sunum ve söyleşiyi Malatya’da yaptığını biliyorum. Bizi kırmayıp yazı halinde blog sayfamızda yer almasından dolayı mutluyuz. Fırsat bu fırsat gazete haber linkini de verelim: https://www.malatyasoz.com/damagimda-analog-fotografin-tadi-var
    Fotoğraf uğraşın hep sürsün. Çok başarılı ve geleceğe kalacak fotoğrafların olacağına inancım sonsuz.

    Mert
    Yorumun sahibi  Okyar Atilla

    Kıymetli hocam;
    En başından beri fotoğraflarıma ve özellikle analog fotoğraf yolculuğuma verdiğiniz destek yadsınamaz. Sizin gibi üstatlar tarafından değer görmek çok onur verici. Desteğiniz için çok teşekkür ediyor , saygılarımı sunuyorum hocam.

    Ediz Yazıcıoğlu
    Ediz Yazıcıoğlu

    Yazınız için teşekkürler.
    Teknoloji bir çok şeyin ruhunun yitirilmesini sağladığı gibi belki de dijital fotoğrafçılık için de aynı şeyi söylemek mümkündür. Ancak son derece zahmetli ve maliyetli olan analog fotoğrafçılığın nasıl bir üstünlük/tercih sebebi yarattığını sizden duymak isterim.

    H.Mert TURAN
    Yorumun sahibi  Ediz Yazıcıoğlu

    Merhabalar. Düşüncenize kesinlikle katılıyorum. Aslında ben de yazımda bunu anlatmak istedim. Teknolojinin günümüzde yoğun bir şekilde vakit ayrılan dijital fotoğrafçılığın ruhundan çok şey götürdüğünü düşünüyorum. Yarışmalara yapay zekayla üretilen fotoğraflarla karşılaştığımız bir zamanda yaşıyoruz. Bu ister istemez sanatın ruhuna ters. Filmle üretilen ve karta basılan fotoğraflar ise süreci itibariyle böyle olmuyor. İster istemez fizik ve kimya bilimiyle iç içe oluyorsunuz. Fotoğrafın her zerresini hissediyorsunuz. Ben bunu fotoğrafın ruhuna dokunmak olarak nitelendiriyorum. Analog fotoğrafçılığın maliyetine gelirsek; kaliteli bir dijital gövde ve lense binlerce lira para vermeniz gerekir. Analog bir takımı ise çok daha ucuza mal edebilirsiniz. Tabii ki diğer ekipmanı düşündüğünüzde fiyat artar. Hatta uzun vadede belki geçer bile. Ancak bu sürecin manevi boyutu maddi boyutunu düşündürmez. Yazımda da söylediğim gibi bu durum öznel bir durumdur. En nihayetinde zevkler ve renkler tartışılmaz.
    Katkınız için çok teşekkür ederim.

    Okyar Atilla
    Editör / Yazar
    Yorumun sahibi  Ediz Yazıcıoğlu

    Ediz bey merhaba. Mert kardeşim kendisi için anlatmış. Ben de iflah olmaz bir analog ve film meraklısı olarak affınıza sığınarak sohbetinize dahil oluyorum. Umarım yanlış anlaşılmam. Benim 2017 de tekrar analoga yönlenmemin nedeni 1970 li yıllarda İstanbul da okurken fotoğraf adına çok ama çok az birşey yapmış olmamın acısını çıkarmak için. O duygu hala içimde var ve bitmeyecek gibi duruyor. Yani hayatta olduğu gibi herkesin bir şeyi yapmasının kendine göre geçerli bir sebebi oluyor ya da kişi bu sebebi yaratıyor. Kısa bir süre önce blog sayfamızda Sebahattin e laf atttığımmşu yazıyı yayınlamıştık: https://www.arthenos.com/neden-film-cekmeli/

    Zaten sonra da Sebahattin gitti bir analog makina aldı. Mert ile benim ışıklandırma ya çalıştığımız karanlık dünyamıza adım attı. Sizi de bekleriz efendim, farklı bir evrendeyiz.
    Saygılarımla

    Okyar Atilla
    Editör / Yazar
    Yorumun sahibi  Okyar Atilla

    Ediz Bey sohbete mail yoluyla şöyle demiş:Okyar Bey,
    Merhaba mesajınız ve katılımınız için çok teşekkür ederim. Saniyede 30 kare çekmek yerine 30 dakikada bir kare çekmenin, heyecanla baskıda çıkacak fotoğrafı görmenin tadına varmak desem sizleri anlamış olur muyum?
    Sevgiler..
    ……….
    Az bir yanıyla “evet”, ama tam olarak değil. Fotoğraf tanım itibariyle hayatın içinden çekip aldığınız bir an. Bu an öyle olmalı ki hikayesini anlatırken geçmişi ve geleceği ile bağını sürdürebilmeli. Ayrıca elinizde sınırlı sayıda imkanınız var, en doğru anda deklanşöre basma becerisini gösterebilmeniz lazım. Bir sporcu gibi olmayı gerektiriyor. Bu işin orta kısmı. En başında ise ne çekeceğinizi zihninizde çekmiş olmanız ve fotoğrafa çıkınca bu ana hazır olup bekliyor olmanız gerek. Ve ne çektiğinizi bilmiyorsunuz. Banyo ederkenki şartların nasıl etkisi olacağını da. Pür dikkatle dijital de söz konusu olmayan faktörlerin etkisini minimize etmeniz gerekiyor. Mesela banyo esnasında filmin olduğu tankı kaç defa ve ne kadar süratle çevirerek kimyasalın film üzerinde yapışıp kalmasını önleyeceksiniz? O kadar çok seçenek var ki. Çevirme yönü bile etken olarak karşınıza çıkacaktır.Ortam ısısı ayrı bir konu. Reaksiyon ısısını minimize edip sabit tutabilmek ayrı bir konu. Bunlarla uğraşmak kısa süreler içinde mücadele oluyor. Ama öte yandan dijitalin rahatlığı ayrı bir konu. Cumhurbaşkanlığı bisiklet turunda Köyceğiz sapağında beş ya da altı dakika için 350 kare çekmişim. Bunu analogla yapamazsınız. Çekmek istediğiniz bisikletçiyi bile göremezsiniz. Ama yine de doğru konularda film filmdir.
    https://500px.com/okyaratilla/galleries/new-age-analog?type=award

    Okyar Atilla
    Editör / Yazar
    Yorumun sahibi  Okyar Atilla

    Görünen o ki Ediz Bey’in de aklını çeldik. Bana direkt gönderdiği mail şöyle: Okyar Bey,

    https://www.arthenos.com/neden-film-cekmeli/ yazıdaki Ediz gibi bende de bir Canon AV-1 var, anlaşılan arada film takıp eski günleri yaşamakta fayda var…
    60 yaşıma kadar karşılaştığım Ediz adındakileri saydım henüz 10 kişiyi geçemedim siz nasıl bir Ediz buldunuz, inanılır gibi değil..😊
    Adaşıma selamlar..

    Bakalım daha kimler aramıza katılacak?

    Sebahattin Demir
    Sebahattin Demir
    Yorumun sahibi  Okyar Atilla

    Ben varım ben. Ben de katıldım aranızıa.
    Ama ben öyle balıklama dalmadım film işine. Bunu altyapısını bir yıldır oluşturuyorum. Daha şimdiden Nikon ve Canon iki analog kameram oldu. Buzdolabında 6 kutu filmim sıralarını bekliyor.
    İki S&B makarayı şimdiden bitirdim. Bü serüvenin yazısı da çekimleriyle birlikte geliyor yakında.
    Gelin çoğalalım, birlikte öğrenelim eğlenelim.
    Saygılar.

    Okyar Atilla
    Editör / Yazar
    Yorumun sahibi  Sebahattin Demir

    Evet, ben de bu sürecin içindeyim. Ancak senin yazın muhtemelen benim senin filmlerini banyo ettikten sonra senin hakkında yazacağım yazıdan sonra gelecek gibi görünüyor. Banyo etme avantajımı sonuna kadar kullanırım arkadaş.

    Okyar Atilla
    Editör / Yazar
    Yorumun sahibi  Sebahattin Demir

    Yeri gelmişken seninle karar aldığımız konuyu da buradan duyuru verelim: Blog sayfamızda analog fotoğraf bölümü açmak için çalışmalarımız devam ediyor. Yapabildiğimiz en kısa sürede yayına alacağız. Bu bölüme eskiden analog/film ile uğraşmış ve hala uğraşan fotoğraf gönüllülerinin katkılarını bekleyeceğiz.

    Vesile ile tüm dostlarımıza, fotoğraf gönüllülerine, ülkemize, gezegenimize, galaksimize ve kâinata güzel, aydınlık, çağdaş zamanlara kapı açacak bir bayram diliyoruz…
    Arthenos

    Öner BÜYÜKYILDIZ
    Öner BÜYÜKYILDIZ
    Makale Puanlama :
         

    Dijital fotoğraf çeken bir çok kişi, fotoğrafını düzenleme aşamasında, gerek siyah/beyaz’a çevirerek, gerekse retro görünüm verecek filtreler kullanarak aslında gönlünde yatan analog fotoğraf görünümünü vermeye çalışıyor. Analogun tadı başka.

    Karanlık odaya girmek şöyle dursun, eskiden tab edilmesi için fotoğrafçıya bıraktığımız fotoğrafları beklerken duyduğum heyecanı bile özledim. Birkaç gün sonra fotoğrafları alınca, hemen oracıkta zarftan çıkarır heyecanla bakardık çıkan sonuçlara.
    Şimdi çek, bak, sil…

    Yazı için teşekkür ederim Mert bey. Çalışmalarınızın, başarılarınızın devamını dilerim. Fotoğraf sevdanız daim olsun.

    Selam ve saygılarımla…

    Mert TURAN
    Yorumun sahibi  Öner BÜYÜKYILDIZ

    Güzel düşünceleriniz için çok teşekkür ederim Öner Bey. Analog fotoğraf sevdalıları olarak büyüyerek bu tutkuyu ülkemizde daha da ilerilere taşıyacağımıza inanıyorum. Saygılarımla..

    MANŞET

    POPÜLER İÇERİKLER

    12
    0
    Düşünceleriniz bizim için önemli. Belirtmek ister misiniz, lütfen yorum yapın.x