Her ne kadar yol üzeri olmasa da Ödemiş çok sık gittiğim bir şehir. Bu seyahatleri de özellikle Cumartesi günü yaparım ki Ege Bölgesinin belki de en büyük açık pazarında gezineyim, fotoğraf çekeyim ve alışveriş yapayım. Hemen ekleyeyim, nohut mayalı Ödemiş ekmeği ve peksimet alınmazsa olmaz.
Bu sefer kalabalık bir grup ile oradaydık. Dokuz kişi; Aslı, Beyhan Hoca, Sebahattin, Cem, Zafer, Atilla, Aydın, Ercan ve Ben. İsimlerin yarısını daha önceli yazılarımdan biliyorsunuz. Bilmedikleriniz de İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi (İAOSB) fotoğraf kulübünden arkadaşlarımız. Sayımız az olunca iki araba ile yola çıktık.
Kodak TMax 100, Eastman-Kodak’ın siyah beyaz film markaları arasında en keskin ve dinamik aralığı en geniş olan filmdir. Ayrıca “Push Process”e de en uygun filmdir. Korkmadan “ISO” değerini üç durak artırabilirsiniz. Yani “ISO = 800” olarak çekim yapıp buna göre banyo edilebilen bir filmdir. Kodak filmin teknik özelliklerinde “50 line/mm” vermektedir. Yani “milimetre içinde 50 çizgiyi ayırırım” diyor. Bu başka markalarda rastlanan bir şey değil. Sevdiğim bir diğer film de Agfa APX 100 de bu değer “20 line/mm”. Tabii bu değere erişmek hem çekim koşullarına hem de kullanılan geliştirici (normal kullanımda “banyo” diyoruz) özelliklerine bağlı. Bu zincirleme bir durumdur. Yani Film> Çekim Koşulları> Geliştirici> Tarayıcı (eski hali ile agandisör)> Monitör> Baskı Makinası > Kart özelliği sırasıyla sonunda elinize aldığınız basılı fotoğrafınızda artık “Line/mm” olarak ne kalmıştır bilemiyorum.

Bir başka önemli kavram da emisyonun duyarlı olduğu ışık dalga boyları. Bildiğiniz gibi görünen ışık 400 nm (mavi, daha da azaldığında mor ötesi – müzik grubu değil) ile 700 nm (kırmızı) arasında yer alır. TMax 100, 400 nm ila 500 nm (550 nm yeşildir ve görünen tayfın ortası olduğu için referans olarak alınır) arasında kayıpsız bir özelliğe sahip. Ve kırılma noktası da 640 nm civarında. Diğer markalarda genelde 500 nm civarında bir kayıp söz konusudur. Yani tayf eğrilerine bakıldığından bu dalga boyunda çökme vardır. Pratikte bu manzara fotoğrafında yeşilliklerin fotoğraftaki görünüşüne etki edecektir.
Tam bir sayım yapmamış olsam da Ödemiş pazarı esnafının herhalde %70’inden çoğu kadındır. Pazarın bir diğer özelliği de kadınların kendi bahçelerinde yetiştirdiklerini pazara getirip satmalarıdır. Genelde bu ürünler üç beş kilo olur. Hormonsuzdur. Mevsiminde yetiştirirler. Bundan dolayı bir şey alınacaksa köylü kadınlardan alınmalıdır. Bol mal bulunan tezgâhlar sanayi (benim tanımım bu) üretimidir. Yalnız olmadığım için ne yazık ki bu sefer alışveriş yapmadım.

Bir başka olmazsa olmaz ritüelim de balık pazarının hemen arkasındaki “Hüseyin’in kahvesi”nde oturmaktır. Hüseyin ve abisinin hikâyesi de ilginçtir. Kendisine sözüm var. Sadece onun mekânında çekilmiş fotoğraf sergisini onun yerinde açacağım. Kahve, çay… Artık canınız ne isterse.
İki gruba ayrıldık. Benimle gelenlerin şanslı olduğunu söylememe gerek var mı? Pazarda fotoğraf çekmek kolay. Esnaf alışık. Hele tanıdığım olanlarla hem sohbet hem de fotoğraf keyifli oldu. Pazarı gez, kalaycı, sayacı, bıçak bileyici, at koşumcu derken dön dolaş yine Hüseyin’in kahvesine otur.

Benim için heyecan verici kısım filmin banyo aşaması. Birçok değişik formül denedikten sonra Kodak D-76 da karar kılmıştım. Ancak orijinal formüle “hidrokinon” ilave ederek biraz daha kontrast, “boraks” miktarını artırarak da daha küçük gren elde edecek bir geliştirici hazırlamıştım. Çok az da “Potasyum bromür” olası PH bozukluğundaki sislenme (bu bana filmin katarakt olması gibi geliyor) ihtimaline karşı. Bunu da “1 birim geliştirici + 2 birim su” karışımı şeklinde kullanmaya başlatarak gren küçültmeye yönelik filmin gelişim süresini uzatmıştım. Bu uygulamam Agfa APX 100 de oldukça iyi sonuç vermişti.

Bir siyah, her tarafı kapalı kap içinde ne olacağını sadece tahmin edeceğiniz, bir taraftan da merak ve sonuçtan emin olmadığınız 23 dakikalık geliştirme ve 20 dakikalık bir tespit süresi… Sonunda filmi elime alıyorum. Kodak emisyon için bence özel bir zemin malzemesi kullanıyor. Diğer filmlere göre daha ince ve hafif morumsu. Ancak negatif pırıl pırıl. Kurutma aşaması. Filmde su lekelerinin bende oluşturduğu can sıkıntısı ile tekrar temizleme yıkaması ve tekrar kurutma. Nihayet sıra tarayıcıya geliyor. İşte artık işin keyif veren tarafı başlıyor. Tarayıcıda filmi gerçek boyutunda, ya 3200 dpi ya da 4800 dpi (24 Mpx’e denk geliyor) olarak tarıyorum. Tabii farkındasınız, bu ana kadar daha dijital makinaya elimi sürmedim. Onunla çektiğim fotoğraflara iki gün sonra sıra geldi 😊.
Ödemiş dönüşünde çoğunlukla aynı yolu kullanmam. Birgi’yi sağımızda bırakıp Bozdağ’a yöneldik. “Allahdiyen” üzerinde Sart’a inip Ankara-İzmir ana yolundan başlangıç noktamıza vardık. Güzel ve fotoğrafla dolu bir günü böylece anılarımız arasına atıverdik.
Okyar Atilla özgeçmiş
Geçmişte bir ara mühendisti. Şimdi tam zamanlı yönetici, gerçek zamanlı fotoğrafçı. Gündem “Fotoğraf” ise akan suları durdurur. Seyahat denildiğinde kapının önündedir. Klasik müzik ve kitap olmazsa olmazıdır. İki sokak köpeği, muhtelif sayıda kedi ile sürekli temas halindedir. Hızını alamadı mı dağda bayırda bulduğu gerçek köpeklerle konuşur. Sürekli sorgular. Merak ettiği bir konu olursa elinden kimse alamaz. “Bilgi ve sevgi paylaştıkça çoğalır” ilişkilerinin ana fikridir.



5 fotoğraf sınırı olunca yazı biraz kısa kalmış gibi geldi bana, pazarı gezemeden kenarından geçip gittik. 🙂 Ödemiş’den daha uzun yazılar çıkar bence. 😉
4. fotoğrafınızdaki modeliniz arkasındaki teyzemin kıskanç bakışlarından habersiz. Her an “saçı başı yolunabilir” 😀
Hala analog makine kullanabilmek, karanlık odada film tab edebilmek ne büyük bir şans. Bu filmleri ve banyo kimyasallarını piyasada rahat bulabiliyor musunuz Okyar bey?
Yazı ve fotoğraflar için teşekkür ederim, ellerinize sağlık.
Selam ve saygılarımla.
Öner Bey merhaba, Bu yazıyla işin film tarafında kalayım dedim. Yoksa ödemiş pazarı için yazacak çok şey var. Ancak bu işi Sebahattin’e havale ettim. Çocukluğundan bu yana ilk yapılan seyahatten sanırım güzel ve değişik izlenimler aktaracaktır.
Filme takıldım. Analog makinayı daha fazla yanıma almaya başladığımı fark ettim 🙂 . Film bulunuyor. Fiyatları yurt dışının iki katı kadar. Ben de Amerika’dan getirtip stok yaptım. Kimyasalları da bol miktarda temin ettim. Sorun yok. Kart baskı işine girmedim. O başlı başına bir uğraş. Evde bir odayı kapatmak gerek. Bundan dolayı Epson Perfection V800 tarayıcı ve Photoshop işin karanlık oda tarafını hallediyor.
Sevgi ve saygılarımla