Kısa İpuçları yazı dizimizin bu haftaki bölümünü farklı bir konuya ayırdım. Yazılarımı takip eden dostlarımız bilirler, ben seyahatlerimde tam teçhizat gezmeyi seviyorum. Fotoğraf çantamda geniş açılı objektiflerimin yanısıra mutlaka bir tele-foto objektif bulunur. Birkaç ay önce döndüğüm Almanya seyahatimde, Münih’te geçireceğimiz ikinci günde hava çok kapalı ve yağmurluydu. Üstelik ben o günümü Münih yapılarını fotoğraflamaya ayırmıştım. Otelden çıkarken yanıma bu kez yalnızca 24-70mm objektifimi almaya karar verdim, geniş açı veya başka herhangi bir objektif almayacaktım.
Bu benim için yeni bir şeydi. Son günlerde, geniş açılı lenslerim ile çok fazla zaman geçirmiştim ve çekimlerimde monotonlaşmaya başladığımı fark etmiştim. Yeni şeyler denemeyi, farklı ve aykırı yollardan gitmeyi sevdiğimden midir bilmiyorum, benim için yeni ve farklı bir şeyler denemenin zamanı gelmişti. Yanıma aldığım 24-70mm objektifim mimari fotoğrafçılığı için ilk mercek tercihi olmayacağı kesin, ama bunu yapmaya kararlıydım.
Böyle durumlarda, büyük odak uzunluklarıyla ilgili en önemli şey, sizi daha eleştirel görmeye zorlamasıdır. Geniş açılı bir odak uzaklığı kullanarak çerçeveyi doldurmak ve ardından dilediğimiz gibi kırpmak kolaydır. Uzun odak uzaklığı ile önünüzde duran devasa yapıları çerçeve içine almak istiyorsak, çok gerilere gitmemiz gerekeceğini hepimiz biliyoruz.
Düşünün; Münih’in en büyük meydanlarından birindesiniz, karşınızdaki devasa yapıyı tek karede görüntülemek istiyorsunuz. Ancak elinizde en fazla 24mm açabileceğiniz bir objektifiniz var. Geriye gitme şansınız yok, çünkü arkanızda da başka büyük bir yapı var. Ne yaparsınız?
Bu bölüm yazıya sonradan eklenmiştir.
Bu yazıyı yayına aldıktan sonra, birkaç takipçimizden aşağıda kullandığım örnek fotoğraf hakkında eleştiriler aldım. Özetle, fotoğrafın geometrik olarak çok bozuk göründüğünü, bunun yazıya konu yönteme uygun olmadığını belirtmişlerdi. Haksız da değiller aslında. Hatta yazı duyurusunu Facebook gruplarından birinde gören bir dostumuz, fotoğrafı görünce yazıyı okumamaya bile karar vermiş!
Amacım benim sıkça kullandığım bu yöntemi bir yazıyla paylaşmaktı. Bu yöntemle çektiğim ve en çok kareden oluşan fotoğrafım bu olduğu için, onu paylaşmaya karar vermiştim. Eğer siz de fotoğraf hakkında aynı şeyleri düşünüyorsanız, bunu göz önüne alırsanız sevinirim.
Yukarıdaki gibi bir fotoğrafı 24mm bir objektifle bile elde etmek mümkün. Dedim ya, kameram ve tek objektifimden başka herhangi bir ekipman almayacaktım, o nedenle yanımda bir üçayak bile yoktu.
Kameramı dikey tutarak, bulunduğum mesafeden bu büyük yapının ne kadarlık bir bölümünü kadraja alabileceğime baktım. Sonra, vizörde gördüğüm bu bölümün, toplam yapının ne kadarlık bir kısmına denk geldiğini kabaca göz kararı hesapladım. Dikey kadrajda bile yapıyı dikey olarak en az iki karede çekebiliyordum, düşünün!
Hesaplamalarıma göre, yapıyı dikeyde 6 dilime ayırdım. Her bir dilimi dikey olarak iki karede çekecektim. Toplamda 12 kare çekmem gerekiyordu. Sonra bunları Photoshop’ta “Photomerge” ile birleştirecektim. Yani bir nevi Panorama çekimi yapacaktım. Birinci fark, bu panorama çekimini yatayda iki kesit halinde tekrarlayacaktım.
İkinci ve bence en önemli farkı ise yukarıdaki şekile bakınca siz de farketmiş olacaksınız; Panorama çekimlerinde ne yapılır? Bulunduğunuz yerden hiç kıpırdamadan, kameranızla belinizden destek alarak belirli açılarla soldan sağa ve tersi yönde kademeli olarak dönerek art arda kareler çekersiniz. Ben burada böyle yapmadım. Karşımdaki yapıyı dikeyde 6 kesite ayırdığımı söylemiştim, her çekimi o kesitlerin hizasına gelerek gerçekleştirdim. Böylece en azından düşeydeki perspektif bozulmalarının önüne geçmiş oldum. Burada, bir nevi Tilt-Shift Lens‘lerin Shift hareketini gerçekleştirmiş oldum.
Hava fotoğraf çekmeye çok uygun değildi ve yanımda üçayağım yoktu demiştim. Yukarıda gördüğünüz, elde çekim yaptığım 12 farklı kareden birleştirilmiş fotoğrafta bazı geometrik bozukluklar gözünüze çarpacaktır. Bu fotoğrafın ideal çıkabilmesi için daha doğru bir hesaplama ve üçayaklı çekim yapabilirdim. O zaman bu yapı, geometrik bozulmalar olmaksızın, pırıl pırıl ve çok daha net olabilirdi.
Bir başka gezimden farklı bir örnek;
Almanya, Romantik yol turumuzun Füssen durağında, Neuschwanstein kalesinin içinden bir panorama çekimi yapacaktım. Kamerama 70-200mm tele objektifim takılıydı. 70mm ile aşağıdaki kareleri çektim:
Toplamda 18 kareden oluşan bu görüntüleri birleştirdiğimde aşağıdaki gibi bir sonuç elde ettim:
Son örnek toplamda 7 kareden 70-200mm objektifimle çektiğim aşağıdaki panorama:
Neyse ki, Photoshop CC gibi uygulamalar, bir manzaranın birden fazla fotoğrafını çekmeyi ve bunları panoramik bir çekimle birleştirmeyi çok kolaylaştırıyor. Bu yaklaşımdaki bir başka avantaj, her iki dünyanın da en iyisini elde etmektir: tele-foto odak uzaklığının odak sıkıştırmasıyla geniş açılı bir kompozisyon. Eğer denemediyseniz, bir sonraki dış mekan çekiminizde bu tarz bir çekimi denemenizi tavsiye ederim.
Not: Birçoğumuzun bildiği bir detayı burada yine de hatırlatmak istedim. Bu tarz çekimler yaparken, çektiğimiz karelerin sorunsuz birleştirilebilmesi için, her kareyi bir önceki karenin 1/3’ünü kapsayacak şekilde çekmeyi unutmamak gerekir.
Emeğinize sağlık Sebahattin bey, çok faydalı bir yazı olmuş yine.
Bu tarz çekimlerde yapılan en büyük hata (hata değilde uygulamada en çok tercih edilen diyelim) tek noktadan çekim yapmak sanırım. Buda kadraj ne kadar genişlerse görüntünün o kadar bozulacağı anlamına geliyor. Yer değiştirme fikrini tuttum.
Birde sormak istediğim birşey var. Acaba çekilen her kareyi 4-5 kez tekrarlasanız. Mesala buradaki 12 karenin her birini 5’er kez çekseniz. kadraja giren insanlarında photoshop aşamasında temizlenmesini sağlar mı?
Teşekkür ederim.
Selam ve saygılarımla.
Teşekkürler Öner bey,
Her bir kareyi birden fazla defa çekmek , dediğiniz gibi etrafta hareket eden nesnelerin yok edilmesini kesinlikle sağlar. Yazımda da belirttiğim gibi; bu gibi sahneler bu teknik ile çekilecekse üçayak kullanmak ve doğru mesafe planı yapmak daha iyi sonuçlar aldıracaktır. Üçayak ile her kareyi birden fazla çekmek de daha kolaylaşacaktır elbette.
Yakınlarda buna benzer bir tekniği HDR tekniği ile bütünleştirip manzara çekimlerinde nasıl kullanıldığını bir örnek çalışmayla paylaşacağım. Eli kulağında 🙂
Saygılar.
Beklemedeyim 🙂
Eklediğin açıklamayı okuduktan sonra yorum yazmaya karar verdim. Şuna bakmak gerek; Üzüm mü yiyeceksin bağcıyı mı döveceksin? Öncelikle fotoğraf uygun ya da değil. Ancak Facebook’da X grubundaki KE’nün ifade tarzı, kullanılan kelime bize uygun değil.
Anlattığın genelde uygulanan bir yöntem. Belki eklenmesi gereken cümle “Bu yöntemi benim gibi makina elde değil de tripod ile uygulamak gerek. Ayrıca iyi bir sonuç alabilmek için ciddi bir çalışma süresine ihtiyaç var” nokta
Bu yorumlara değer verip açıklama yapman ve kapak fotoğrafını değiştirmek yaptığımız işe verdiğimiz önemdir. İstenirse sivrisinek sazdan Wagner senfonisi (Füssen dediğin için) dinlenebilir.
Sevgi ve saygılarımla
İşyerimde, ürettiğimiz ürünler ve sağladığımız hizmetler hakkında çağrı merkezimizden, web sitemizden, instagram hesabımızdan, sosyal medyadaki tüm hesaplarımızdan veya e-posta ile gelen tüm müşteri eleştiri, şikayet, öneri ve isteklerini hilafsız tek tek okurum. Aralarında bazen can sıkıcı üsluplar da olmuyor değil.
Her eleştiri, başarı sandığına atılan birer altın sikkedir. Eğer ki, konu doğru algılanırsa. Hep söyleriz, söylemeye de bıkmadan devam edeceğiz. Burası, her geçen gün katlanarak artan okurlarıyla birlikte geliştirdiğimiz bir gelişim ve paylaşım platformu. İşin ticari tarafında hiç olmadık ve burada monolog hiç olmadı, buna izin de vermiyoruz biliyorsun. Bahse konu dostumuza Facebook üzerinden de yazmıştım burada yine yinelemiş olduk sayende.
Bu konuyu veya bir başka konuyu daha iyi anlatacağına inanmış her okurumuza bu köşe açıktır. Yakında bu konuyla ilgili müjdemizi anlatan kapsamlı bir duyurumuz olacak biliyorsun.
Sevgiler.
o yorumu yapan kimse önce buna benzer bir yazı yazsın ondan sonra konuşsun hocam. emeğe de saygısı yokmuş o arkadaşın. sebahattin bey açık açık yazmış nedenini. okumaya gerek duymamış mış. bence o kişi bunlardan önce saygı konusunda bir şeyler okusun. fotoğraf konusunda tartışmasız bir numara burası. öyleleri okumasın zaten…
Teşekkürler Vural bey.
Saygılar.
Okyar beyin üzüm bağcı yorumuna katılıyorum. başlığa bakarak okumayana da bir şey diyemeyeceğim. ben merak edip baktım. bilmediğim bir konu veya yöntem değildi ama, eminim burada ilk kez okuyup öğrenen kişiler de olmuştur. işin orasına bakmak lazım. yazının başlığından xx boyut lens le kısıtlanmak yerine benim yorumum düşük veya normal megapixel li bir kamera ile çok daha büyük megapixel bir foto elde etme metodu olarak görürsek daha fazla kişiye ışık olabilir.
Güzel ipucu Önder bey,
İşin o tarafını düşünmemiştim.
Evet, bu yöntem aynı zamanda düşük megapikselli bir kamera ile yüksek çözünürlüklü fotoğraflar elde etmek için de kullanılan etkili bir yöntem.
Katkınız için ayrıca teşekkür ederim. Sizin gibi dostlara çok ihtiyacımız var inanın.
Saygılar.
Çok bilgilendirici bir yazı olmuş, elinize sağlık Sebahattin Bey.
Bakış açıma göre sol önde bulunan kişinin belden yukarısının olmama nedeni birleştirme kaynaklı mı? Diğer objelerde böyle bir sorun göremedim. Ayrıca çektiğimiz yapının ışık koşulları her noktada aynı değil. Bir de beyaz ayarı durumu var. Bu tarz bir çekimde, bahsettiğim hususlara dikkat etmek gerekir mi, yoksa her kare kendi değerleriyle mi çekilmeli?
Teşekkür eder, keyifle okuduğum yazılarınızın her daim devam etmesini dilerim.
Turgay bey merhaba,
Hepsinde haklısınız. Birleştirme kaynaklı bir problem. Ama yukarıdaki yorumlarda Öner beyin de vurguladığı gibi, bu gibi çekimleri her kareyi birden fazla çekerek yapmak doğru olacaktır. Böylece, sizin de farkettiğiniz bozulmaların önüne geçilir.
Işık koşulları her noktada aynı olmadığından yine sizin belirttiğiniz gibi, birleştirme yapmadan önce her kareyi tek tek aynı pozlama ayarlarına getirmek en doğru yöntem. Bu beyaz ayarı için de gerekli. Ben burada yöntemi paylaşmaya odaklandığımdan bu gibi detayları atlamışım, daha doğrusu konuyu başka yönlere dallandırmak istemediğimden bu şekilde bıraktım. Adı üstünde, “Kısa İpuçları” olması gerekiyor. Ona rağmen baya uzun bir yazı oldu. Şimdi düşünüyorum da, daha da uzarmış yazı.
Bu hakkım, benzer bir konuyu ele alacağım ve HDR tekniği ile birleştireceğim yeni yazımda saklı kalabilir mi?
Saygılar.
Tabiiki kalabilir. Yeni yazınızı merakla bekliyorum.
Emekleriniz için tekrar teşekkürler.
Gerçekten çok faydalı ip ucu sabahattin bey.. yer değiştirerek panorama çekmek fikrini çok tuttum ilk fırsatta deneyeceğim… teşekkürler bu değerli bilgiler için. saygılar
Biz de sizlere teşekkür ederiz Berkant bey.
Saygılar.
Çok yararlı bilgiler
Teşekkürler
Desteğiniz için teşekkürler.
Saygılar.
Arthenos’un iki ağır topundan iki ilginç ve güzel makale.
Ben de fotoğraf çekerken yer değiştirme fikrinizi tuttum Sebahattin bey.
Bu akşam iş çıkışı hava uygun olursa denerim. Bugün İstanbul’un keyfi yok, berbat bir hava var.
Selamlar.
Önemli olan sizin keyfiniz Neslihan hanım.
İstanbul nazlıdır, ama her zaman ve her koşulda çok iyi fotoğraf verir.
Beni hiç üzmedi şimdiye kadar.
Size kolay gelsin.
Saygılar.
Merhaba Sebahattin bey, “bence” bazen fotoğraf çekemiyorsanız çekemiyorsunuzdur, 70-200 ile hareket ederek çekilen panorama olmamalı, olmamış da zaten.
Selamlar
Kim bilir, belki de öyle yapmalı Oğuz bey.
Ama toplamda 7 kareden oluşan ve 70-200mm ile çektiğim aşağıdaki gibi bir fotoğrafa hayır demezdim doğrusu:
Saygılar.
Bu fotoğrafı başta kullanmalıymışsınız 🙂 sanırım 70mm ile ve sabit bir yerden cekilmiş, gayet de başarılı olmuş, nacizane fikrim. selam ve saygılar
Ne kadar haklısınız!
Öyle de yaptım şimdi. Bu fotoğrafı başlık fotoğrafı yaptım ve aşağıda örnekler arasına ekledim.
Ben işte bu sinerjiyi seviyorum. İlgi ve desteğiniz için çok teşekkür ediyorum.
Saygılar.