Bekir Coşkun anısına…
Ayrılık mevsimidir bu aylar…
Aklında bir hüzzam şarkı…
Bir de ayrılıkların sızısı kalır…
“Bütün kuşlar vefasız, mevsim artık sonbahar…”
Bence, fotoğraf ile ilgileniyorsanız mutlaka bir makro lensiniz olmalı. Makro lens dendiğinde genellikle çok küçük nesnelerin, böceklerin ve çiçeklerin yakın plan detay çekimleri akla gelir. Benim objektif setim içerisinde en sık kullandığım objektifim Nikkor AF-S VR Micro 105mm f/2.8G IF-ED lensimdir. Bu lensim beni hiçbir zaman üzmedi, en güzel fotoğraflarım arasında, en fazla bu objektifimle çektiğim fotoğrafları buluyorum.
Sonbahar!
Yaşam tüm ömrümüz boyunca bizlere bir şeyler sunar, sonbahar ise bizlerin bu sunulanlardan faydalanmamızı sağlayan çok özel bir mevsim. Yeni yapraklar çıkabilsin diye eski yapraklar önce en güzel renklerini sergilerler ve ardından terkederler dallarını. Çoğu yerde sonbaharlar serttir ama sonu aydınlıktır, hep güzel şeylerin habercisi gibi gelir bana.
Hayatımın insanını böyle bir sonbahar gününde tanımıştım! Ve evliliğimizin meyvesini, dünyalar güzelini yine böyle bir sonbahar günü kucağımıza almıştık! Sonbahar benim için bir başka güzeldir, “özeldir”.
Birçoğumuz sonbahar yapraklarını büyük manzara ihtişamı içinde fotoğraflamayı severiz, peki doğa ananın mucizesiyle muhteşem renklere bürünmüş bu yapraklar ve renklerle yakından ilgilenmek için zaman ayırmaya ne dersiniz? Ben öyle yaptım; yine böyle bir sonbahar günü, bu sabah yine dayanamadım, kamerama makro objektifimi taktım ve sitemizin bahçesine indim.
Ben yaprakları seviyorum, çiçeği kim olsa sever…
Şimdi, ilkokulda sınıflarımızdaki “İlkbahar-Yaz-Sonbahar-Kış” manzaralarını gösteren “Mevsim Şeridi” geldi gözümün önüne; orada Eylül ayı Sonbaharın başlangıcı yazardı.
“Dedim ya… Eylül’dü.
Cemal Süreyya
Savruluşu bundandı kimsesizliğimizin.”
Sonbahar mevsimlerin en kişiliklisi. Evet, yazdan sonra biraz sert ama kendinden ödün vermeyen vakur bir duruşu var. “Ben böyleyim” diyor “Seversen!'”
Bir bakıyorsunuz kasvetli bulutlarla kapatıyor gökyüzünü, gri bir renk basıyor her yeri… Bir sağanak patlatıyor, kuruyup kavrulmuş yaprakları oradan oraya savuruyor rüzgarında… Sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi bunaltıcı sıcağı geliyor ardından, yaz geri gelmiş gibi… Ardından gece, yeniden ıslak ve karanlık sokaklar…
Sonbaharın simgesi açan çiçekler değil, dökülen yapraklar değil midir daha çok? Kimi kızarmış, kimi sararmış, kimi kurumuş, ama her yeri büyüleyici renkleriyle donatmış olan yapraklar.
Üzerlerinden bahar geçmiş, yaz geçmiştir, kimi şanslıdır; yüzünü güneşe dönmüş ve sıcağıyla kavrulmuştur. Kimi, hayatın telaşını yaşamak istememişçesine dalların arkasında kenarda köşede saklanmış, kendince sakin sakin büyümüş, yeteri kadar sararınca da elveda demiş dalına.
Bir süreliğine benim gibi yapın, yukarıdaki yaprak fotoğrafımın üzerine tıklayın ve onun büyük halini açın. Ardından yaprağın her kıvrımına, rengine, düşmek için seçtiği yere uzun uzun ve dikkatlice bakın.
Sonbaharın yaprakları başkadır, yaşanmışlıklardır onları diğerlerinden ayrı koyan. Dallarını süsledikleri rengarenk çiçekleri solunca onlar da vazgeçer aynı dalı paylaşmaktan, önce renkleri solar.
Ağaçlar belki de yapraklarını değil, hüzünlerini dökerler sonbaharda.
Sonbaharın ağacına veda etmiş yapraklarının bu duygusal ritüeli, tüm sokakları bir festival cümbüşüne dönüştürür. Üzerlerine bastıkça sessizliği yırtan çıtırtıları, yağan yağmur sonrası kızılın tüm tonları, o hüznün arasında tarifsiz bir huzur verir bana. Bu yüzden özeldir sonbahar, renk denizinin içinde hüznü, hüznün içinde huzuru barındırabilen tek güzel mevsimdir bence.
Dostlar! Fotoğraf çekmekten vazgeçmeyin, arayınca fotoğraf her yerde var. Mutlaka benim gibi evden çıkmanıza da gerek yok, alın kameranızı elinize, en yakınınızdaki objelerden başlayın. Hazır sonbahar halen bitmemişken tadını çıkarın bu anın.
Kameranıza küsmeyin!
Mevlana’yı mırıldanın o gün:
“Sanmasınlar yıkıldık, sanmasınlar çöktük…
Bir başka bahar için, sadece yaprak döktük…”
Bekir Coşkun – 7 Ocak 2017
Evden çıktığımda daha güneş bile doğmamıştı. Puslu yağmurlu trafikte savaşıp ofise vardığımda Arthenos’tan yeni makale mailini gördüm ve hemen açtım. Sebahattin bey sizin sayenizde sonbaharı çok daha fazla sevdim şimdi. Arthenos ekibindeki şu enerjiye hayranım. Çok pozitifsiniz. Yine yoğun tempolu bir haftaya 100 metre koşucusu gibi hazır hissediyorum. Var olun!
Bizi şaşırtmaya devam edin lütfen!
Sevgiler.
Yorulmak yok Neslihan hanım.
Hayat tüm renkleriyle devam ediyor.
Sizler de var olun, sizler de bizleri zinde tutuyorsunuz.
Saygılar.
Eline , duygularına sağlık kardeşim. Güzel bir makale 👍😊Selamlar
Teşekkür ederim Mehmetciğim,
Bizden de size ve İstanbulumuza kucak dolusu sevgiler!
Selamlar.
Kaleminize yureginize saglik, her daim isiginiz bol olsun…
Eksik olmayınız Reşit bey,
Desteğiniz için de ayrıca gönülden teşekkürler.
Saygılar.
Çok güzel yazı
Dışarda hava 3 derece ama içim ısındı 🙂
Emeklerinize sağlık
Eksik olmayın Özge hanım.
Beğenmenize sevindim.
Saygılar.
yazı şahane.. son cümle her şeyin özeti adeta “kameranıza küsmeyin”..sayenizde kameramı sevmeye başladım sizi takip ettiğimden beri…tşkler
Ne güzel!
Bir taraftar daha kazanmış olduk 🙂
Selamlar, saygılar.
Sevgili dostum bu bir makro objektif yazısı olmamış ki. Hülasa dönüp dönüp okunacak bir köşe yazısı. Hem de her gazetenin göbek ata ata hafta sonu ekinde yayınlamak isteyeceği tarzda bir yazı olmuş. Makro objektifi koy bir kenara.
“Düşen bir yaprak görürsen” diye başlar şarkı. Nerede ve ne zaman dinlersen dinle hayalinde yapraklar düşmeye başlar. Sonbahar tatlı bir hüzündür. Hayatın inişe geçen dilimini mi tanımladığı için böyledir bilemem. Bilmek de istemem zaten.
Ya da diğer bir sanatçı “Eylül’de gel” diye seslenir sevgiliye.
Şarkılarda mevsim hep sonbahardır. Tabiat en güzel fotoğrafları sonbaharda verir. Güzel mevsimdir vesselam. Hüzünlensem de severim.
Eline, Kalemine sağlık.
Sevgi ve saygılarımla
Sevgili Okyar,
Sonbahar bana aynı zamanda baharın yaklaştığını hatırlatır. Kış, bahar özlemini pekiştirir. Belki de en güzel şarkıların Sonbahar için yazılması bundandır. Yüzyıllardır “Hazan mevsimi” denilerek haksızlığa uğradığını düşünürün sonbaharın. Bir yeniden doğuşun hazırlığı, tabiatın 5S kuralını işlettiği mevsimdir. Ama benim için “Özel” olma kısmını yazımda açıklamıştım zaten 🙂
Sevgiler.
hocam kamera nedir?
Kameram Nikon D850 Erdal bey.
Saygılar.
Belli zaten 🙂 çok güzel fotoğraflar. bu lensi bende almak istemiştim ama param 2. el d810 a yetti 🙁
Belli oluyor 🙂
Tebrikler
Objektif kaliteliyse, yeterince detayı verebiliyorsa, çoğu kamerayla çekebilirsiniz bu tarz fotoğrafları. Kameranın tam kare olması gerekmiyor. Her zaman tekrarladığımız mottomuzu yineleyelim:
Fotoğrafı önce göz, sonra lens, sonra kamera çeker.
Saygılar.
fotoğraf için bence en güzel mevsim sonbahar.Yazınız çok güzel.ellerinize sağlık
Aynı fikirdeyim Sadık bey.
O zaman değerlendirme vakti 🙂
Saygılar.
Cumartesi günü yaprakları görünce ben de makinama makro lensimi takıp çekim yaptım. Bu yazıyı şimdi görünce gözetleniyoruz galiba 🙂
Gözetlenme değil de, aklın yolu veya fotoğraf içgüdüsü diyelim Cafer bey 🙂
Az önce fabrikamızın bahçesinde dolaşırken, yağan yağmur sonrası oluşan muhteşem doğayı cep telefonumla fotoğraflıyordum. Kaçırmayalım ayağımıza gelen fırsatı.
Selamlar.
Sonbahar ve makro. En ilgimi çeken iki konu 🙂
Hal böyle olunca bende pazar günümü aynen sizin dediğiniz gibi geçirdim Sebahattin bey. Makinama 105 mm makro lensimi takıp ormanlık bir alanda uzunca bir yürüyüş yaptım. Nasıl iyi geldi tahmin edersiniz.
Doğa bu mevsimde harika. İsteyene göz alabildiğine manzara, isteyene yumuşak ışığı ile portre ve sokak, isteyene küçük detaylarla dolu bir makro cenneti.
Konu seçimi ve harika yazınız için çok teşekkür ederim.
Selam ve saygılarımla.
Sonbahar seven makrocular hiç de az değilmiş. Kulüp kursak başa oynarız Öner bey 😉
Değişik mantarlar da vardır sizin oralarda, kaçırmayın derim.
Selamlar, saygılar.
Aynen, mantarlar en sevdiğim makro konularından. Pazar günü çok az mantara rastladım, önümüzdeki günlerde beklenen yağmurla eminim çoğalır.
Günaydın,
Dün Sebahattin ile geleneksel kahve sohbetlerimizden birini yaptık. Benim için yeni öğrendiğim şey, okuduğumuz yazının üzerine gelip mouse ile sağ tıkladığınızda ekranın sağ üst köşesinde açılan pencerede “çeviri” özelliği çıkıyor. Burada çevirmek istediğiniz dili seçip onayladığınızda tüm sayfa hatta site o dile çevriliyor. Bunu “ingilizce” seçerek yaptım. Tamam, ingilizce yazmak gibi olmuyor ama çeviriden okuduğunuzda da konu yabancı bir okur için genel hatlarıyla anlaşılır hale geliyor.
Zaten bu özelliği Microsoft da dahil olmak üzere bir çok büyük firma kullanıyor. Bir deneyip görün derim.
Sebahattin’e özel not: Bu bilgiyi ve kullanımı yazıştığımız, tanıdığımız yabacı fotoğrafçılara tavsiye edelim diye düşünüyorum. İnstagram üzerinden de duyurabiliriz. Ne dersin?
İyi bir hafta diliyorum.
Sevgi ve saygılarımla
Sonbaharı en çok kim seviyor deseler; bir şairler, bir fotoğrafçılar 🙂