Hangi seviyede olursa olsun fotoğrafçılık ile ilgilenen bazı kişiler, çekimi fotoğraf makinesinde bitirmek gerektiğini savunuyor, görüntüler üzerinde sonradan işlem yapmayı gereksiz buluyorlar. Ve bunun için JPEG çekmenin yeterli olduğunu söylüyorlar. Çünkü, artık yeni nesil kameraların resim kontrol (Picture Control) ayarlarının bunun için fazlasıyla yeterli olduğunu düşünüyorlar. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Ben biraz farklı düşünüyorum. Bu yazımda, sonradan üzerinde işlem yapacağım görüntüleri neden RAW çektiğimi örnek çekimler ile paylaşmak istiyorum.
Aşağıdaki sahne RAW+JPEG modunda çekildi, böylece kameramda aynı çekimin bir RAW ve bir JPEG görüntüsünü elde ettim. Soldaki görüntü, kameram tarafından oluşturulmuş JPEG çıktısıdır, üzerinde ekstra bir işlem uygulanmamıştır. Sağdaki henüz hiç işlem görmemiş RAW çıktısıdır.


Soldaki direk kamera JPEG çıktısı, Sağdaki işlenmemiş RAW,
Nikon D810 FF kamera, AF-S Nikkor 70-200mm f/2.8G ED VR lens @ 70mm,
f/4, 1/500 sn, ISO 64 , Vivid Picture Control
Aşağıdaki ise, Photoshop’da küçük birkaç dokunuş sonrasında JPEG’e dönüştürülmüş bir RAW görüntüsüdür.
Yukarıdaki fotoğrafı oluştururken, Photoshop müdahelesini bilerek abartarak yaptım. Bu işlenmiş RAW görüntünün kameramın kendi içerisinde yarattığı JPEG görüntüden ne kadar farklı olduğuna dikkat edin? Önemli olan yer burası.
JPEG varken neden RAW?
Kamera tarafından oluşturulan görüntüler, nadiren sonradan işlenmiş bir RAW görüntüsüne sahip olacaktır. Kameramın JPEG oluştururken sudan nasıl daha az ayrıntı çıkardığına dikkat edin.
Fotoğrafı işleme aşamasında RAW görüntülerde daha fazla “detay bilgiye” ve daha fazla miktarda parlak ve karanlık görüntü verisine erişme yeteneği vardır.
Birkaç yıl öncesine kadar çekimlerimde mecbur kalmadıkça flaş kullanmayı sevmiyordum, doğal ışık fotoğrafçılığını sevdiğimi söylerdim hep. O zamana kadar flaş hiçbir zaman fotoğrafçılık hobimde dikkat çeken ekipmanlarımdan biri olmamıştı; çünkü flaş kullanmayı bilmiyordum. Sonra flaş kullanmayı öğrendim ve flaşlı fotoğrafçılıktan ne denli keyif aldığımı fark ettim. Bu alandaki tüm çalışmalarımı “Flaşlı Fotoğrafçılık” başlığı altında sizlerle paylaşıyorum. RAW çekim yapmaya ve ardından bu çıktıları işlemeye başladığım sürecin de benzer olduğunu hissediyorum. Pek çok kişi -benim de öncesinde olduğum gibi- genel birtakım ayarlamalar dışında, ya fotoğraf işlemeyi yapabilecek araçlara sahip değil veya bunun nasıl yapılacağını bilmiyor. Bu nedenle, çekim sonrası fotoğraf işlemine “sıcak bakmıyorlar”. Sonra, -yine benim gibi- bazı iyi yazılım araçları edinirler, birkaç dokunuş sonrası harika sonuçlar üreten bazı teknikler öğrenirler ve sonunda kendi fotoğraf işleme sınırlarını kavrarlar.
Kameraların içindeki yazılımlar, örnekleme ile işlem yapan bir ortalama alma aygıtı olması gibi basit bir nedenden dolayı bize nadiren kaliteli bir işlenmiş çıktı verebilir. Buradaki amaç, işleri olabildiğince ortalama hale getirmektir. Kameranın Picture Control ayarları çok iyi bilinmedikçe veya kullanım kılavuzu tam olarak okunmadıkça, kamera tarafından türetilen işlenmiş çıktı, yazılımı geliştiren firmanın standartlarına göre oluşturulur.
İnsan gözü en iyi prodüksiyon kameralarından bile neredeyse iki kat daha fazla dinamik aralık görebilir. Bu nedenle, kameralar tarafından türetilmiş hiçbir JPEG görüntüsü insan gözünün görebildiğinin tamamını yakalamanın yanına bile yaklaşamaz. Bir insanın algılayabileceğine daha yakın hale getirmek için bu dinamik aralığa müdahale etmenin yolu RAW çekim yapmaktır. Ardından gerekli işlemleri uygulayıp JPEG’e dönüştürüldüğünde, elde edilen görüntüyle insan gözünün gördüğüne daha yakın bir sonuç üretilebilir.
Bu nedenle, sonradan işlenmiş bir RAW çekim, herhangi bir JPEG görüntüsünün olabileceğinden daha doğru sonuçlar üretir. Bu cümlelerim bazı dostlarımız için kışkırtıcı gelebilir. Ama kabul edelim ki, görüntüleri işleyecek zamanı olmayan foto muhabirleri haricinde, profesyonel sanatçıların çoğu, gerçeği kendi gözleriyle algıladıklarına daha yakın yakalamak için görüntülerini çekim sonrası mutlaka işlerler.
Kendimizi sadece fotoğraf çekmekle sınırlamak, süreci tamamlamak anlamına gelmemeli.
İşi kameraya bıraktığımızda, görüntünün nasıl görüneceğine kameramız karar veriyor. Resim kontrol ayarlarını değiştirerek bu kararı büyük ölçüde etkileyebiliriz. Bilgili bir fotoğrafçı, dahili kamera ayarlarını değiştirerek bir JPEG’i harika bir görüntüye dönüştürebilir; bunu yapmak, post prodüksiyon işleminden farklı değildir, ön işlemedir!
Neyin en iyi görüneceğine neden kameramız karar versin?
Kameranın kodunu yazan programcı ekip, iyi bir fotoğrafçı bile olmayabilir! Fotoğraflarınızın kamerada oluşturulmasını neden isteyesiniz?
Bence kamera bir RAW veri yakalama cihazıdır. JPEG’i sonlandırmak sanatçıya kalmıştır. İddia ediyorum ki, bir dereceye kadar yetkin bir post prodüksiyon fotoğrafçısı bile hiçbir kameranın tek başına yapamayacağı harika görüntüler ortaya çıkarabilir. Fotoğraf çekmek sürecin sadece ilk kısmıdır!
Tam burada önünüzü keseyim 😉
İtiraf edin, buraya kadar zor sabrettiniz;
Artık yeni nesil kameralar “Yapay Zeka” destekli geliyor, bu yazdıkların o akıllı algoritmalar sayesinde çöp olacak
demek için yazımın bitmesini beklediniz değil mi? Üzgünüm, cevabım sizi şaşırtabilir; HAKLISINIZ! Yeni nesil kameralarla birlikte günden güne gelişen yapay zeka uygulamaları çok muhteşem JPEG sonuçlar çıkartabilir.
Peki o zaman elde ettiğiniz bu şeye “BENİM FOTOĞRAFIM” diyecek misiniz?
Yorumlar kısmı aşağıda, merakla bekliyorum…
Yeni başlayanlar için çok faydalı bir yazı. Bir yıl kadar önce raw çekmeye başladım. Makine bir görüntüyü jpg kaydederken sonradan geri getirilemeyecek bazı ayrıntıları siliyor.
Teşekkür ederiz Burak bey.
Evet, JPEG kayıt algoritmasının özelliği bu zaten.
Saygılar.
Ben makinam (Nikon d600) 2 sd kart slotuna sahip. 1. slota jpeg, 2. slota raw kaydediyorum. Kalite olarak ise jpeg’i en alt kademeyi seçiyorum. Bilgisayarım da fotoğraf takibi daha kolay oluyor. hangi fotoğraf neydi karmaşası son buluyor. Her zaman raw.
%100 katılıyorum Ümit bey.
Aklın yolu bir 🙂
Saygılar.
Bir çoğumuz çektiğimiz fotoğrafları sosyal medya hesaplarımızda paylaştığımız, yada bilgisayar telefon ekranlarından baktığımız için jpeg ve raw arasındaki kalite farkını farkedemiyoruz. Basılı çıktı almak aradaki farkı bariz görmemizi sağlayacak ve raw’ın üstünlüğünü tescilleyecektir. Evet güncel makinalar, hatta cep telefonları teknolojik olarak gelişiyor, harikalar yaratıyor olabilir. Ancak buna karşın fotoğraf işleme yazılımları da yapay zeka desteği ile gelişiyor ve adeta sihirli sonuçlar ortaya çıkarıyorlar. Raw teknolojisinin ve fotoğraf işleme yazılımlarının eli pancar toplamıyor anlayacağınız.
Çok faydalı bir yazı olmuş Sebahattin bey. Özlemiştik yazılarınızı. Ellerinize emeğinize sağlık.
Selam ve saygılarımla.
Öner bey merhaba,
Bakalım bu işin sonu nereye varacak.
Göreceğiz…
Selamlar, saygılar.
hocam senin sayende lightroom öğrenmeye başladım. çöpe gitmesi gerektiğini düşündüğüm resimlerime neler yapabildiğime ben bile şaşırıyorum.artık çektiğim resimleri hemen silmeyi bıraktım
Silmeden önce hiç değilse bir süre beklemek gerek Cihan bey.
Bu konuyla ilgili şu yazımı okumanızı öneririm.
Saygılar.
Sonuçta müdahale edilmiş hiç bir fotoğraf bizim fotoğrafımız değildir bence
Tüm müdaheleyi bizzat siz yapmış olsanız bile mi?
Evet ben yapsam bile 🙂
Bu bakış açısıyla, fotoğraf makinenizle çekmiş olduğunuz (üzerinde hiç bir işlem yapmadığınız) fotoğraf da sizin değil. Çünkü onu da makine yaptı, lensten gelen ışığı ve renkleri bit’lere çevirdi ve dijital bir çıktı üretti.
Sebahattin bey aklımı okumuş olmalısınız
Tam yorum yapıp itiraz edecektim
Ters köşe yaptınız 🙂
Sizi takip etmeye başladığımdan beri raw çekiyorum
Bilgiler için teşekkür ederim
Ben de olsam aynı şeyi düşünürdüm çünkü 🙂
Saygılar.
2000 li yılların başında PS kullanmamıza karşın programın içinde iyi bir Raw işleme eklentisi yoktu, raw ları işlemek için ya Canon la birlikte gelen DPP programını yada haricen kullanılan sanırım adı RawShooter olan bir programı kullanırdık.
Sonradan PS içinde çok iyi bir raw işleme eklentisi oldu da bunlardan kurtulduk, artık tüm işlemi PS içinde bitirebiliyorum.
Makinanın işlenmemiş jpeg çıktısı hiçbir zaman gerçek görüntüyü vermez, müdahalesiz sandığımız bu görüntüye o anki gerçek anı ve ışığı gören siz değil de Japonya da bir mühendisin yazdığı program müdahale ediyordu zaten … 🙂
63 yaşındayım 1973 yılından beri amatör olarak fotoğrafla uğraşıyorum, benim neslimin fotoğrafçılarının çoğu bu dijital teknolojiye ayak uyduramadıkları için “biz fotoğrafta müdahaleye karşıyız ” sözleri ile kendilerini korumaya çalıştı. ama onlar gibi bende karanlık oda agrandisör ile baskı yaparken çok aydınlık yerleri parmağımla filan maskeleme yapar, perspektifi düzeltmek için kartı hafif yan tutardık.
Ama o zamanlar bu müdahale sayılmıyordu … 🙂
Sonuç olarak RaW candır …
Serdar bey harikasınız!
Yazıyı aslında çok güzel özetlemişsiniz.
Değerli katkılarınız için teşekkür ederiz.
Saygılar.
Merhaba hocam.
Makalenizin başında anlattıklarınızi ben bire bir yaşadım. Yıllarca hep JPEG formatında fotoğraflar çektim . Fotoğrafı çektiğim zaman iş bitsin istiyordum.Ayrica RAW nasıl çekilir ve nasıl işlenir bilmiyordum . Teknolojiyi seven , yeni değişiklikleri merak eden ve severek uygulayan bir insanım
Kısaca sizin makalelerinizi okudukça RAW çekmeye kesin karar verdim .RAW fotografin nasıl işlendiğini öğrenmek için 6 ay kadar önce Adobe Lightroom fotoğrafçılık planına abone oldum
Lightroomda fotoğrafın nasıl işlendiğini öğrendim ve ortaya çıkan
harika sonuçlardan çok büyük bir keyif aldım.
RAW. çekimi için Yıldız vermek gerekirse 5 yıldız veririm.
Bu düşüncemde sizin makalelerinizin katkısı çok büyük hocam
Emekleriniz,fikirleriniz,sade, anlaşılır makaleleriniz ve çok değerli bilgileriniz için binlerce teşekkürler.
Teşekkür ederiz!
Emeğinize sağlık