Daha

    Perspektif sıkışması / yığılması nedir, fotoğraflarımızı nasıl etkiler?

    Bu yazıyı birkaç ay önce kaleme aldığımda örnekler için kullandığım bazı fotoğraflar içime sinmediğinden yazımı yayınlamamıştım. Sevgili Ertan, yakınlarda yayınlanan "Telefoto lens nedir, nasıl kullanılır?" başlıklı yazısında bu konudan bahsetmişti. İçime sinmeyen bir fotoğrafı geçtiğimiz hafta sonu tekrar çekme fırsatım oldu. Konunun daha çok teori kısmını ele almaya çalıştığım bu yazımın Ertan'ın yazısına katkısı olacağını düşünüyorum.

    Fotoraflarımızda öznemizle sahnenin arkasında kalan kısmı arasındaki izleyici tarafından algılanan mesafe iki faktöre bağlıdır: Fotoğrafı çekerken kullandığımız objektifin odak uzunluğu ve çekimi yaptığımız andaki bulunduğumuz yer, yani konuya olan mesafemiz. Bu makalemizde, perspektif sıkışması veya başka bir deyişle perspektif yığılması etkisini ve bu etkiyi fotoğraflarımızda nasıl kullanabileceğimizi birlikte irdeleyeceğiz.

    Perspektif yığılması kavramıyla ilk tanışmam

    Fotoğrafla ilgilenmeye başlamam İstanbul’daki üniversite öğrencilik yıllarıma rastlar. O yıllarda yakınlarımızın yılbaşı ve bayram kutlamaları şimdiki gibi genellikle başka bir yerlerden alıntılanmış tekdüze Whatsapp toplu mesajlarıyla yapılmazdı; kartpostallar vardı. Öncesinde tüm aile baş başa verir, gönderi listesini oluştururduk. Ardından kişilere göre kartpostal seçimleri yapılır, her birinin arkasına kendi el yazımızla kişiye özel kutlama mesajları yazılır, zarflara konulur ve postaya verilirdi.

    Yine böyle bir bayram tatili zamanında doğduğum yerde, İzmir’deydim.

    Uzaklardan bir kuzenimden gelen kartpostaldaki Beyoğlu İstiklal Caddesi fotoğrafı dikkatimi çekmişti. Dikey kadraj çekilmiş ve kadrajın ön ortasında İstiklal’i simgeleyen kırmızı tramvay, yanında ve arkasında ise sanki hemen dibindeymişçesine sıralanmış gökdelen gibi duran tarihi Beyoğlu yapılarını gösteren bir fotoğraftı. Tatil bitiminde İstanbul’a döndüğümde ilk iş olarak buna benzer bir fotoğraf çekmek için gün saymıştım. Döndüm; o kadar uğraştığım halde, üstüne bir de o kadar makara film harcadığım halde istediğim fotoğrafı bir türlü çekemedim. Ta ki, bu derdimi Sirkeci’de filmlerimi tab ettirdiğim dükkan sahibine anlatırken bize kulak misafiri olan -sonradan o yörede tanınmış bir profesyonel fotoğrafçı olduğunu öğrendiğim- güleç yüzlü kibar ustadan perspektif sıkışması kavramını dinleyene kadar.

    Perspektif sıkışması tanımında sık yapılan hata

    Tele-foto objektifler arkaplandaki nesneleri yakınlaştırır, geniş açılı objektifler ise uzaklaştırır” denir. Peki bu gerçekten böyle midir, aradaki mesafe hiç değişmezse bu olabilir mi?

    Direk cevabı vereyim; OLMAZ!

    Biri geniş açılı diğeri tele-foto objektif ile aynı yerden iki fotoğraf çekildiğinde, her iki fotoğrafta da görünen mesafe aynı olacaktır, çünkü perspektif değişmedi! Bunu görmek istiyorsanız, aynı noktadan, aynı sahnenin, bir geniş açılı ve bir de tele-foto lens ile iki fotoğrafını çekin; tele-foto ile çekilmiş olanı diğeriyle aynı görüş alanına sahip olacak şekilde kırpın ve iki sonucu karşılaştırın. Bunu yapmak için üşeniyorsanız endişelenmeyin, ben sizin için bunu yapmıştım 😉.

    Aşağıdaki fotoğrafları Almanya Frankfurt’ta, adını fotoğrafta gördüğünüz Main Nehrinden alan 200 metre yüksekliğindeki Main Tower’ın en üst katındaki seyir terasından çekmiştim. Nikon D850 kameram ve AF-S Nikkor 70-200mm f/2.8E FL ED VR objektifim ile ilki 70mm, ikincisi 200mm’de olmak üzere iki fotoğraf çektim. Aşağıda gördüğünüz her iki kareyi aynı yerden çektim ve her ikisinde de aynı noktaya, görüntülerin tam ortasındaki köprüye odaklandım.

    Not: Görsellerin üzerine tıklarsanız büyük boyutlarını görüntüleyebilirsiniz.

    70mm ile yaptığım çekimi, 200mm’deki fotoğrafım ile aynı görüntüyü verecek şekilde kırptım. Aşağıda gördüğünüz gibi, 70mm’den kırpılmış kare, 200mm’de çekilen kare ile aynı görüntüye sahip.

    Perspektif sıkışması / yığılması nedir, fotoğrafta nasıl kullanılır?Perspektif sıkışması / yığılması nedir, fotoğrafta nasıl kullanılır?
    Soldaki 70mm’den kırpılmış – Sağdaki 200mm ile çekilmiş

    Fotoğraflarda yeralan nesnelere dikkatlice bakıldığında, 70mm’nin kırpılmış görüntüsünde 200mm ile çektiğim kareye göre hiçbir bozulma veya “sıkıştırma” görünmüyor. Hani tele-foto objektifler arkaplanı sıkıştırırdı, neden olmadı?

    Unutulmaması gereken önemli nokta;

    Yukarıdaki iki çekimde de kameramın yeri hiç değişmedi. Bunun sonucu olarak görüntüdeki oranlar da değişmedi.

    Bulunduğumuz yerden hareket etmeden çekim yaptığımızda, tele-foto lens ile aldığımız görüntü, ayrıntı ve keskinlik kaybı olsa da, aslında kırpılmış görüntü ile tamamen aynıdır.

    Burada perspektif sıkışması kavramından bahsedilemez.

    İki fotoğrafta farklı olan tek şey “Alan derinliği”

    200mm ile çekilen fotoğrafta yakın planda yeralan bölgeler diğerine göre daha az keskin. Bu da alan derinliğinin sadece Diyafram ile değil, aynı zamanda odak uzunluğu, nesneye olan uzaklık ve sensör boyutu ile ilgisini doğruluyor. Bu çekimde, diyafram aynı, kullandığım kamera ve dolayısıyla sensör boyutu aynı, konuya olan uzaklığım ise değişmedi, tek değişen odak uzunluğu oldu.

    Alan derinliği konusu başlı başına ele alınması gereken fotoğrafçılıkta önemli bir konu, bu konuda daha fazla detay bilgi edinmek için Fotoğrafta Alan Derinliği yazımıza göz atabilirsiniz.

    Perspektif Sıkışması nedir?

    Evet, tele-foto lens ile fotoğraf çektiğimizde, objektifimiz bir sıkıştırma gerçekleştirir. Ancak bu sıkıştırma, objektif veya seçtiğimiz odak uzunluğu nedeniyle olmaz. Uzun odaklı bir lens kullandığımızda, konumuzdan uzaklaşmaya ihtiyaç duyarız. Odak uzunluğu ve kamera ile konuya olan mesafe arasındaki bu kombinasyon izleyicide uzaktaki nesnelerin gerçekte göründüğünden daha büyük olduğu, arkaplanın özneye daha yakınmış gibi çekildiği izlenimi yaratır. Geniş açılı bir lens kullandığımızda ise tam zıttı bir etki oluşur; çünkü tele-foto objektife kıyasla konumuza daha yakın durma ihtiyacında oluruz. Bu yakınlaşma nedeniyle arkaplandaki nesnelerin mesafesi, orantısal olarak daha büyük görünecektir. Bunun sonucu olarak, arkaplan öğeleri daha küçük hale gelir ve daha uzak görünürler.

    Örneksiz çalışmadığımı biliyorsunuz, işte örnekler:

    Aşağıdaki çekimde 70-200mm objektifimi kullandım. Şehir hatları vapurunun Kız Kulesine ne kadar yakın göründüğüne dikkat edin, sanki az sonra Kız Kulesi’ne çarpacak gibi duruyor. Gerçekte ise aralarındaki mesafe yüzlerce metreydi.

    Aşağıdaki fotoğrafta ise 14-24mm geniş açı lensimi kullandım. İtfaiye aracının ön kısmı toplam hacmine göre ne kadar büyük görünüyor.

    Burada önemli olan konu farklı lensler kullanmam değil, kameram ile objelerim arasındaki mesafenin her iki fotoğrafta farklı olması. Şehir hatları vapurunun fotoğrafını ters istikamette seyreden başka bir şehir hatları vapurundan çekmiştim. Aramızdaki mesafe muhtemelen 300 metre, belki de daha fazlaydı. İtfaiye aracı fotoğrafında ise kameram neredeyse aracın dibindeydi!

    Bu örnekler, farklı iki nesnenin çekimleri olduğundan, perspektif sıkışmasını tam olarak anlatmıyor olabilir. Gelin konuyu biraz daha anlaşılır hale getirecek başka bir örnek çalışma daha yapalım:

    Perspektif yığılmasına örnek çalışma

    Bu çalışmamı yakınımızdaki park alanında gerçekleştirdim. Tüm fotoğraflarda çerçevenin sol kenarında gördüğünüz süsler her çekimde sabit duruyordu ve süslerin çerçeve içerisinde kapladığı alanı ve çerçeve içerisindeki konumunu her fotoğrafta aynı boyutta ve aynı lokasyonda tutmaya gayret ettim. Bunu yapmak için objektifimin odak uzaklığını her artırdığımda süslerden biraz daha uzaklaşmak zorunda kaldım ve çekimlerimi hep aynı yükseklikten, göz hizamdan gerçekleştirdim.

    Fotoğraflarda arkaplana dikkat edin.

    24mm çekimi

    İlk görüntüyü 24mm’de çektim. Fotoğraf bize, geniş ve derin bir arkaplan duygusunu gerçekçi bir şekilde yaşatıyor. Çok uzaktaki, kadrajın tam ortasında yeralan koni biçimindeki mavi objeye dikkat edin, kadrajda ne kadar küçük bir alan kaplıyor. Arkadaki evlerin ne kadar uzakta olduğunu görüyorsunuz.

    70mm çekimi

    Bu sonraki kareyi 70mm odak uzunluğunda çektim. Arkadaki koni biçimindeki mavi obje şimdi daha büyük görünüyor. Ayrıca arkaplanda soldaki çam ağaçlarına dikkat edin; bir öncekinden daha yakın görünüyorlar.

    105mm çekimi

    Şimdi 105mm çekimindeyiz. Açı daralıyor. Ağaçlar daha belirgin hale geldi. Hemen önde, üstü minik bir çatı ile örtülmüş kuyu şimdi daha da büyüdü.

    150 mm çekimi

    Odak uzunluğum şimdi 150mm. Arkaplan iyice yakınlaştı. Şu anda arkaplandaki nesnelerin mesafeleri konusunda karar vermemiz çok zorlaştı.

    200mm çekimi

    Son görüntümüz 200mm. Kuyu ve çatısı gerçekte yaklaşık 8-10 metre uzaktayken şimdi ne kadar yakın görünüyor, sanki elinizi uzatsanız değecek gibi. Koni biçimindeki mavi objenin kadrajda kapladığı alanı görüyor musunuz? 24mm çekimimde neredeyse görünmüyordu.

    Perspektif sıkışması kamera ile konu arasındaki mesafeden kaynaklanır. Dar açılı yani dar görüş alanına sahip uzun odak ile konuyu çerçevede aynı boyutta tutmak için konudan uzaklaşmak gerekir. Geniş açılı bir objektif daha geniş bir görüş alanına sahip olduğundan, konumuzu geniş açılı bir kadrajda aynı boyutta tutmak için konuya yakınlaşmak gerekir. Yukarıdaki çekimlerimde soldaki süsler yerinden hiç oynamadı ve dolayısıyla arkaplana olan uzaklığı hiç değişmedi. Objektif odak uzunluğunu her değiştirdiğimde, aynı kadrajı alabilmek için kameramın -tabi ki benim de- süslere olan uzaklığımız değişti.

    Bir nesne bize yakınsa olduğundan büyük görünür. nesnemiz arasındaki uzaklığı ikiye katlarsak nesnemizin boyutu yarıya iner. Aradaki mesafeyi on kat artırınca, nesnemizin boyutu onda biri oranında küçülür.

    Şimdi konuyla ilgili hazırladığım şu görsele bir göz atalım:

    Perspektif sıkışması / yığılması nedir, fotoğrafta nasıl kullanılır?

    Görselin üst tarafındaki çizimde, tele-foto ile yapılan çekimde model ve arkaplan boyut olarak daha yakın görünür, çünkü ikisi de kameradan oldukça uzaktalar (s mesafesi). Model ile fotoğraf makinesi arasındaki mesafeyi arttırdığımdan arkaplan ile arasındaki mesafe daha az belirgin hale geliyor (b/s=1.5).

    Geniş açı ile yapılan çekimi betimleyen altındaki çizimde ise model ile arkaplan arasındaki mesafeye kıyasla kamera ile model arasındaki mesafe daha kısa (s mesafesi). Böylece model, ağaçlar ile karşılaştırıldığında nispeten büyük, nesneler ise aradaki mesafe nedeni ile daha küçük görünür (b/s=5).

    Seçtiğimiz odak uzunluğu neden önemlidir?

    Odak uzunluğu görüş açımızı etkiler ve bir sahnenin ne kadar çok veya azının çekileceğini belirler. Yakınlaştıkça (zoom yapınca) görüş açımız azalır ve konu büyür. Aynı şekilde biz uzaklaşırken, sahnede daha fazla alan kadrajımıza girer ve öndeki nesnelerin görünür boyutları büyür.

    Basitçe tanımlarsak bir objektifin odak uzunluğu, kameramızın sensör boyutuna göre ne kadar yakınlaştırabileceğimizi etkiler. Odak uzunluğu milimetre cinsinden ölçülür, sayı büyüdükçe görüş açımız o kadar daralır.

    Kameramızın yeri sabitse, kadrajımızı lensimizin odak uzunluğu belirler. Odak uzunluğunu değiştirmek, çerçevede nelerin olup olmayacağını belirlemenize ve nihayetinde farklı ve yaratıcı kareler üretmemize yardımcı olur.

    Perspektif Sıkışması avantajını kullanarak kompozisyon oluşturma

    Görüntülerimizdeki bu algısal değişikliğe neden olan etkenin kamera ile nesne arasındaki mesafe olduğunu yukarıdaki örneklerden gördük. Arkaplanda çok fazla dikkat dağıtıcı obje varken bir portre çekmeye çalışıyorsanız perspektif sıkışmasını bir avantaja çevirebilirsiniz. Örneğin 200mm gibi bir lens kullanmayı deneyin ve modelinizden yeterince uzaklaşın. Böylece nesnenizi arkaplandaki istenmeyen dağınıklıktan kolayca ayrıştırabileceğinizi göreceksiniz.

    Yukarıdaki fotoğrafı İzmir Selçuk Deve Güreşleri festivalinde çekmiştim. Bulunduğum yerden oldukça uzaktaki modelin arka planında ve çevresinde yüzlerce insan varken, tele-foto objektifim iyi bir iş çıkardı.

    Bir başka örnek:

    Eğer amacınız karşınızda duran manzaranın büyüklüğünü göstermekse, geniş açılı bir objektifle çekim yapmak ve yakındaki bir nesneye manzarayı kapatmayacak kadar yaklaşmak, arkaplandaki görüntünün daha da çarpıcı görünmesini sağlayacaktır.

    Yukarıdaki fotoğrafta öndeki ağaç kütüğü kadrajdan kaldırın, izleyicisine manzaranın boyutu konusunda doğru bir izlenim vermeyecektir.

    Sonuç

    Konuya ne kadar yakınsak arkaplan o denli uzak görünecektir. Perspektif yığılması sonucu oluşan bu durum konuyu ön plana çıkaracak, arkaplandaki nesnelerin boyutlarını ve aradaki mesafesiyi abartacaktır.

    Konudan uzaklaştıkça, ön plan ile arkaplan arasındaki mesafe birbirine daha yakın görünecektir. Konumuzun arkasında yer alan görüntünün daha heybetli ve daha yakında görünmesini istiyorsak bu yöntem kullanılmalıdır.

    Fotoğraflarında -gerçeğinde olmayan- bu yakınlaştırma veya uzaklaştırmayı istemeyen birçok profesyonel, perspektif sıkışmasından kaynaklanan bunlar gibi nedenlerle zoom lens kullanmayı çok tercih etmez; durduğu noktadan zoom halkasıyla yakınlaşmak veya uzaklaşmak yerine yürümeyi tercih eder.

    Siz de bu konudaki deneyim ve yorumlarınızı aşağıdaki “Yorumlar” kısmından bizimle paylaşır mısınız?

    Kaynaklar: Nikonians, Expertphotography, Photographylife

    İLİŞKİLİ İÇERİKLER

    Manipülasyon, fotoğrafın günah keçisi midir?

    İnsanlar gördükleriyle birebir uyuşan ve tekrarlayan fotoğraflardan etkilenmezler. Farklılık ararlar. Gerçeküstü arayış içinde olanların beklentisi ve beğenisi, değişimi tetiklemektedir.

    Gerçek böyle iken fotoğrafta en çok tartışılan konu, ilk çekilen kare ile piyasaya sürülen fotoğrafın farklılığıdır.

    Fotoğrafta film kullanma tutkusu…

    Manşette yer alan fotoğrafları 48 yıl arayla birbirine bağlayan değişmeyen iki duygu var: Çocukların bakışlarındaki saflık ve masumiyet. Onlar bizim geleceğimiz.

    Still Life Fotoğrafçılığı. Durdurun hayatı, fotoğraf var…

    Still Life fotoğrafçılığı alanındaki uğraşılarınızda her şey elinizin altında ve kontrolünüzde oluyor. An'ı yakalamak yerine, hareketsiz bir konudan bir görüntü yaratıyorsunuz.

    Siyah beyaz sokak fotoğrafçılığı neden bu kadar popüler

    irçok nedenden ötürü siyah beyaz sokak fotoğrafçılığı, fotoğrafçılıkla ilgilenen birçok kişi tarafından kabul görmüş şüphesiz en popüler çekim türüdür. Siyah-beyaz fotoğrafçılıkla özel olarak ilgileniyorsanız, “Siyah-beyaz görmek” ifadesini duymuş olabilirsiniz. Bu terim fotoğrafçılık eğitimi dünyasında sıklıkla kullanılan popüler bir terimdir.

    E-POSTA ABONELİĞİ

    Makale yazarı

    Sebahattin Demir
    Sebahattin Demir
    Mühendis ama Tıp meraklısı. Seyahat etmeyi seven bir fotoğraf gönüllüsü. Okumayı, araştırmayı, sorgulamayı sever. İnsan ilişkilerine ve saygıya önem verir. Bildiklerini paylaşmaktan mutluluk duyar. "Bilmiyorum" demekten çekinmez. Türkçe yazım kurallarına uymayanlarla arası iyi değildir. Detay profil bilgisi için tıklayınız.

    POPÜLER İÇERİKLER

    Yorum Politikamız: Arthenos.com ekibi olarak tüm okuyucularımızı tartışmalara aktif olarak katılmaya teşvik etsek de, Davranış Kurallarımıza uymayan veya yayınlanan materyalin editoryal standartlarını karşılamayan herhangi bir içeriği Silme / Değiştirme hakkını saklı tutarız.

    YORUM YAPILDIĞINDA BANA BİLDİR
    Bana bildir
    guest

    15 Yorum
    Beğenilenler
    En yeniler Eskiler
    Satır içi geribildirimler
    Bütün yorumları göster
    Levent
    Levent
    Makale Puanlama :
         

    Sebahattin bey merhaba
    Yazılarınıza diyecek söz bulamıyorum
    Bu kadar kaliteli bilgi dolu içerik ben görmedim
    Bu kadar anlaşılır şekilde anlatmanız olağan üstü
    Ellerinize emeklerinize sağlık
    Çok teşekkür ederim

    Levent
    Levent
    Yorumun sahibi  Levent

    Fotoğraflarınıza hayran kaldım 🙏

    Cengiz
    Cengiz

    Çok bilgilendiricii yazı teşekkürler hocam 👏👏