Birçoğu analog dönemden gelen, meslekte tanıdığım hatırı sayılır deneyim sahibi birçok profesyonel için 85mm, 50 mm hatta 35mm gibi sabit odak uzaklığına sahip prime (asal) lensler bir yana, diğerleri bir yanadır. Onlara toz kondurmak istemezler. Haksız da sayılmazlar, çünkü o zamanlardaki değişken odaklı (zoom) lensler keskinlik açısından çok da iyi değillerdi, vinyet ve renk sapması sorunları bir asal lensle kıyaslanamaz ölçülerdeydi ve lens mühendisliği, özellikle de zoom lens alanındaki mühendislik o devirde çok gelişmiş değildi.
Son yıllarda başta Canon, Sony, Nikon ve diğer markaların Ar-Ge mühendisleri kaliteli zum lensler tasarlamayı öğrendiler. Tüm optik üreticilerinin ürün yelpazesindeki en distorsiyonsuz ve renk sapmasız lensler hala büyük oranda asal lensler olsa da, zoom lensler de geçen bu süre içerisinde çok önemli bir yol aldı.
Lensleri değişik teknik kriterlere göre değerlendiren ciddi siteleri araştırırsanız, ilk 10 sıradaki listede artık zoom lenslerin de kendilerine yer edindiğini görürsünüz. Bundan 10-15 yıl önce böyle bir sonuç görmemiz çok mümkün değildi. Mühendislik ve üretim alanındaki teknolojiler geliştikçe, bu listelerde zoom lens sayısının artması bizleri şaşırtmayacaktır.
Markası ne olursa olsun, iyi bir zoom lens ile asal lens arasındaki bazen birkaç katı bulan fiyat farkı en büyük dezavantaj olarak görülür. Öyle ki, çok keskin olan bir 35mm prime lens günümüzde 250-300 USD fiyata bulunabilirken, benzer özelliklerde bir zoom lens için bazen 10 katından fazla fiyat ödenebilir. Bunun başlıca nedeni, zoom lense göre daha küçük, daha hızlı yani daha geniş bir diyafram açıklığına ulaşabilen, daha keskin bir prime lensin üretiminin daha kolay ve maliyetinin daha az olmasıdır. Bu nedenle, çoğumuz için en önemli değerlendirme kriteri olan maliyetleri yüzünden, asal lensler zoom lenslerin yerine tercih edilir.
Konuya bir de şu açıdan bakmaya ne dersiniz?
Şöyle düşünelim; tek bir 24-70 mm zoom lens teknik olarak, 24mm, 35mm, 50mm ve 70 mm gibi en az dört prime lensin yapacağı işi yapabilir, öyle değil mi?. Tekrar ediyorum; teknik olarak.
Sık seyahat eden bir fotoğrafçıysanız, çantanızda 24, 28, 35, 50, 70, 85, 100, 135, 150 ve 200 mm’lerden oluşan 10 adet prime lens taşımak ister miydiniz? Yoksa benim gibi 24-70mm ve 70-200mm ƒ/2.8 gibi sadece iki kaliteli zoom lens taşımayı mı tercih edersiniz? Zoom lenslerin tek başlarına boyut ve ağırlığı asal lenslerden daha büyük olsa da, aynı odak uzaklığını sağlamaları nedeniyle toplam ağırlık ve maliyetlerine bakılırsa avantajın zoom lens tarafında olduğunu söylemek yanlış mı olur?
Ben örnek çalışma yapmadan duramam bilirsiniz 🙂
Buraya kadar yazdıklarımdan, prime lensler yerine zoom lenslerin daha avantajlı olduğunu söylemek istediğimin anlaşılmasını istemem. Her birinin, sahneye, çekime, projeye, kullanım alışkanlıklarına göre avantaj ve dezavantajları var elbette. Nikon D850 Tam Kare (FF) kameramda “SIGMA 35mm ƒ/1.4 DG HSM Art” ve “SIGMA 85mm ƒ/1.4 DG HSM Art” prime lenslerimi büyük bir zevk ile kullandığımı gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
Bunun için basit bir örnek çalışma yaptım;
Aynı sahneyi, aynı kamera ile, aynı ışık koşullarında, aynı pozlama ayarlarında Sigma 85mm ƒ/1.4 Art objektifim ve “AF-S Nikkor 70-200mm ƒ/2.8E FL ED VR” zoom objektifimin 85mm odak uzaklığında iki ayrı kare çektim. Sonuçları aşağıda görüyorsunuz.
Sizce aşağıdaki karelerden hangisi Sigma Prime lens ile, hangisi Nikon zoom lens ile çekilmiştir.
Ayırt etmek o kadar da kolay değil, haksız mıyım? Sizi daha fazla yormadan cevap vereyim; üstteki kareyi Nikon zoom lensim ile alttakini ise Sigma prime lensim ile çektim. Bu durum, yani aralarında çok belirgin bir farkın bulunmaması her objektif için geçerli değildir. Benim kullandığım her iki objektif de sınıfının en tepesinde yer alıyorlar.
ISO 100 değerinde sabit kalmak koşuluyla, diyaframı ƒ/1.2 kadar açılabilen hızlı bir asal lens, kaliteli bir ƒ/2.8 zum lens ve ƒ/5.6-6.3 değişken diyaframlı bir zoom lens ile en açık diyaframlarda yapılabilecek çekim değerlerini aşağıdaki tabloda görebilirsiniz.
Diyafram | ISO | Enstantane |
---|---|---|
ƒ/1.2 | 100 | 1/500 sn |
ƒ/2.8 | 100 | 1/100 sn |
ƒ/5.6 – ƒ/6.3 | 100 | 1/25 sn – 1/20 sn |
Aynı sahneyi ƒ/1.2 asal lens ile 1/500 sn enstantane ile çekebiliyorken, ƒ/5.6-6.3 değişken diyaframlı bir zoom lens ile 1/25 saniyede çekebiliyoruz. Bu, dört duraktan biraz fazla (4 + 1/3) hızdan vazgeçmeniz anlamına gelir. Ki bu da, düşük ışıklı ortamlarda çekim yaparken ve/ya portremizi arka plandan ayırmak istediğimizde önemli bir dezavantajdır.
İlave edilebilecek birçok nedenin yanında prime lensler, düşük ışıkta çalışmak veya aşırı sığ Alan Derinliği yaratmak amacıyla hıza ihtiyaç duyanlar için, eskiden olduğu gibi hala daha kullanışlıdır.
Asal lens ve zoom lens ile kompozisyon oluşturma
Ben, bir zoom lens kullanarak bulunduğu yerde hareketsiz kalmayı ve kadrajı oturduğu yerden değiştirmeyi tercih edenlerden değilim. Tamam, bu esneklik değişken odaklı lens kullanımının en büyük faydalarından biridir, bu doğru. Bir prime lens kullanarak, daha fazla hareket etmeyi, “zoom işlemini ayaklarımla yapmayı” ve kompozisyonumu değiştirmek ve çerçeveyi gerektiği gibi doldurmak için bir sahneyi aktif bir şekilde keşfetmeyi daha çok tercih ediyorum. Bu çalışma şeklimin yaratıcılığıma pozitif katkısı olduğunu düşünüyorum.
Madem ayaklarınla zoom yapmayı seviyorsun, o halde neden “Seyahatlerimde yanıma 24-70mm ve 70-200mm objektifimi almadan çıkmam” diyorsun?
Cevap veriyorum:
Çünkü, aşağıdaki gibi fotoğrafları 24mm veya 35mm bir prime lens ile çekemezdim.
Üstteki fotoğrafı, alttaki fotoğrafta gördüğünüz köprü üzerinden, alttaki fotoğrafı ise üstteki fotoğrafta gördüğünüz tepedeki kalenin zirvesinden çektim. Aralarında yüzlerce metre mesafe var.
Bir tane de prime lens örneği
Başlıkta kullandığım fotoğrafı o kadar düşük bir ISO ve o kadar hızlı bir enstantane ile bir zoom lensle çekemezdim. ƒ/1 sabit diyaframlı bir zoom lensim olsaydı o zaman sorun olmazdı. Böyle bir lens henüz üretilmedi. En azından şimdilik… Üretilmiş olsaydı bile o lensi almaya bütçem yeter miydi, yetse bile alır mıydım? Sanırım almazdım. Bokehten ödün vermeyeceksem, bunun yerine kumlanmadan biraz ödün vermeyi tercih eder ve ISO’yu artırmakla yetinirdim 🙂
Prime lens kullanmanın, fotoğraf çekim sürecinde odak uzaklığı seçimi gibi bir değişkeni elemesi nedeniyle fotoğrafçının kompozisyona ve sahneye daha fazla odaklanmasına sağladığı avantajı da gözden kaçırmamak gerekir.
Sonuç
Bu dilemmada “net doğru şudur” denilebilecek bir seçim olamaz. Birçok fotoğrafçının ekipman setinde hem asal lens hem de zoom lens çeşitlerinin geçerli birçok nedenleriyle birlikte mutlaka önemli bir yeri vardır. Kamuflaj çadırı içinde sabırla doğru an’ı bekleyen bir kuş fotoğrafçısı “Ben 600mm prime lens dışında başka lens kullanmam” diyebilir mi? Ben, sırf o an’ı kaçırmamak adına, her birinde farklı odak uzaklıklarında lensler takılı üç ayrı gövde ile çekime gidenleri biliyorum.
Gerçek şu ki, her iki lens kategorisinin de sahip olduğu etkileyici optik ve görüntü kalitesinden yararlanmak için şimdiye kadar bundan daha iyi bir dönem olmamıştı. Sevindirici yanı, daha da iyi dönemlerin bizleri bekliyor olması.
Prime ve/ya zoom lens kullanımı hakkında sizin bir tercihiniz var mı? Bunları nedenleriyle birlikte aşağıdaki “Yorumlar” kısmından bizimle paylaşır mısınız?
Sebahattin Bey Merhabalar,
Gerçek bir “ikilem” üzerine bilgilendirici bir yazı olmuş, “İyi – kötü” bir gövde ve kit lens aldıktan sonra fotoğraf çektikçe lens araştırmaları kıyaslama olarak başlıyor ve araştırdıkça işin içinden çıkılması zor denklerle uğraşıyoruz… Zaman geçtikçe deneyim kazanıp ve profesyonel olmadığımızı sindirip daha rahat seçimler yapabiliyoruz.
Profesyonellerin ekipmana “yatırım” yapması, çalıştıkları alanda en iyi lensleri edinmeleri başka bir olgu tabii, biz amatör faniler içinse kamera çantamızı “çeşitlendirmek” yeterli bence.
Günlük kullanım için bir 24-70 / 24-120 zoomlardan biri, ilgi alanımıza göre bir 100 mm macro , portre veya doğa çekimleri için 35- 50 – 85 – 135 mm lerden bir / bir kaç lens, eğer kuş – vahşi hayat ilgimiz yok ise yeterli olacaktır, “f” değeri olarak bütçemiz artık neye izin veriyorsa, ne kadar fotoğrafa “tutkulu” isek f değerini buna göre belirleyeceğiz artık 🙂
Fotoğrafın 70-80 lerdeki plak veya 90 lı yıllardaki “audio” sektörünün izinden gittiğini ve kitlelere yayılarak artık bir “nishe” hobi olarak gerçekten tutkulu insanların uğraşısı haline geldiğini söylemek ayrı bir tartışma konusu sanıyorum…
Bir teoriye göre; “çantamızdaki ekipman daima en iyi gövde ve en iyi lenslerdir ” ise ; zaman, fotoğraf çekme zamanı olsa gerek 🙂
Yorumu ChatGPT yazdırmışım gibi görünse de aslında ben yazdım 🙂
Sevgiler.
Yaşar bey merhaba,
Çok değerli katkılarınız için çok teşekkür ederiz.
“Bir teoriye göre; “çantamızdaki ekipman daima en iyi gövde ve en iyi lenslerdir ” ise ; zaman, fotoğraf çekme zamanı olsa gerek”
Bu cümleyi bir kenara kaydettim, izninizle bundan sonra yazılarımda sıkça kullanacağım 🙂
ChatGBT ve benzeri projeler çok yakın ilgi alanımda benim de. Ama henüz ChatGPT bile içerisinde ünlemli anlamlar barındıran böyle bir yorum kümesi oluşturamazdı.
Selamlar, sevgiler.
Birebir katılıyorum düşüncelerinize, beni, söyliyeceklerimi düşünme, planlama, yazma, düzeltme, yeniden yazma eylemlerinden kurtardığınız için de ayrıca teşekkürler.😁
Fotoğrafçılıkta buna benzer çok tartışma konusu var. Çok konuşulur, çok tartışılır, ama bir sonuca ulaşmaz, çünkü iki tarafında avantajları dezavantajları vardır. Bir nevi fotoğrafçının sakızı gibi. Karnımızı doyurmaz ama çiğnemekten keyif alırız.
Bende yazınızı keyif ile okudum Sebahattin bey, Ellerinize emeğinize sağlık.
Aslında lensleri zoom/prime olarak değil de, kaliteli/kalitesiz diye ayırmak gerektiğini düşünüyorum. Üreticiler amiral gemilerini optik ve teknik olarak üst kalitede üretirken, biz gariban hobicilerin gönlünü almak adına da dandik (!) lensleri beğenimize sunuyorlar. Nikon 70/200 f/2.8’de zoom lens, 70/300 f/3.5’de. Nikon 70/200’ün yanında 70/300 hangi kıyaslamanın konusu olabilir. Yada Sigma üst kalite lenslerini Art serisi olarak tanımlarken, düşük kalite lens yelpazesini de sürekli çeşitlendiriyor. Art serisi lenslerin kalitesine kim laf edebilir.
Nikon’un kutsal 3’lüsünden 24/70 ve 70/200’e sahip olsam yeter şahsen. Kutsal ikiliye de razıyım yani. Ne kadar mütevaziyim bakın 😀
Tabi biz bunları tartışırken birde aynalı aynasız lensleri çıktı. Teknoloji yerinde dursa da fiyatlar biraz makul seviyelere gelse keşke 🙂
Selam ve saygılarımla.
Evet Öner bey haklısınız.
Eğer çok özel bir iş için değil de hobi amaçlı kullanılıyorsa, kaliteli / kalitesiz olarak ayırmak daha mantıklı olabilir. Kaliteli ve kalitesiz kategorizasyonu, kendi içerisinde asal ve zum lensler için yapılabileceği gibi, kaliteli bir zoom lens pekala kalitesiz bir prime lensin yerine tercih edilebilir.
Yazımın amacı da bunları kendi aramızda tartışmak ve biraz beyin jimnastiği yaparak bilgilerimizi tazelemekti.
Amacına ulaştığını görmek çok sevindirici!
Selamlar, sevgiler.
Hocam önce yazı için teşekkürler
ben 18 55 ve 55 200 ile başladım
sonra bir tane 35 mm aldım önceleri biraz kullandım şimdi nerde unuttum onu 🙂
Bence 35 mm’yi nerede unuttuysanız bulmaya çalışın ve biraz onu da kullanın 🙂
Saygılar.
Prime lensin verdiği tad başka oluyor hocam. Keşke bütün lenslerim bundan olsa ama BÜTÇE MESELESİ işte. Biri bile servet değerinde
Mehmet bey merhaba,
Hangi asal lensten söz ediyorsanız bilmiyorum, ama sabit lenslerin fiyatları zoomlara göre daha uygundur.
Saygılar.
Sebahattin bey elinize sağlık. Basit gibi algılanan ama önemli detaylar var yazınızda. Ben stüdyomda ürün model çekiyorum. Lens değiştirmek için vaktim oluyor. Bundan sebep sabit lens tercih ediyorum. Işıklarımı ona göre ayarlıyorum. 4 tane sabit 1 tane zoom lensim var onu dış çekimlerde hobi amaçlı kullanıyorum. 35 mm ve 105 mm en çok kullandıklarım. Selamlar…
Ben de prime lenslerin stüdyoda çekilen fotoğraf çekimleri için daha uygun olduğunu düşünüyorum. Zoom lensler ne çekeceğinizi önceden belirleyemediğiniz durumlar için daha iyi.
Katkınız için teşekkür ederiz Ümit bey.
Selam ve saygılarımızla.
Soner bey,
İşinizin gereği prime kullanan şanslı fotoğrafçılardanmışsınız. Ben de en çok 35mm asal lensimi seviyorum.
Saygılar.
İyi özetlenmiş bir yazı. Tebrik ederim. Benim için en büyük fark görüntü kalitesidir. Prime lenslerin keskinliği daha iyi. Piksel seviyesinde keskinlik benim için en önemli kriterdir..Ben prime taraftarıyım
Çok teşekkür ediyoruz Güner bey.
Görüntü kalitesinde prime lensler tarafında avantajlı olduğu konusunda ben çok emin değilim. Hangi asal ile zoomları karşılaştırdığınıza göre değişir bu denklem.
Saygılar.
benim gibi spor manzara sokak fotografi cekiyorsaniz 24-105/4 veya 24-70/2.8 gibi kaliteli ve dayanikli bir zum tercih edebilirsiniz.makineye takarsiniz asla degistirmez rahat edersiniz..isiniz burdan para kazanmaksa prime lar her zaman daha iyi secenek bence. emeklerine saglik ustad.selamlar
Değerli katkınız için biz de size teşekkür ederiz Sami bey.
Saygılar.
Prime lenslerin hala daha keskin olduğu gerçeğini kabul etmeliyiz. Çoğunlukla kuş ve doğa fotoğrafçılığı yaptığım için kadrajı ayarlamak için sizin gibi 🙂 ayaklarımı kullanmamın mümkün olmadığı durumlar için zum lenslere geçiş yaptım. Sizin belirttiğiniz gibi zumlar kesinlikle çok yol kat etti. Kullandığım lensler Pentax 60-250 f4 ve 150-450 f4.5-5.6.
Benim de bahsettiğiniz gibi 2 veya 3 body ile kuş çekimine giden arkadaşlarım var 🙂 🙂
Bu faydalı yazı için teşekkürler Sebahattin beyciğim.
Var olun.
Sarper bey özletmiştiniz kendinizi!
Sesinizi duymak çok mutlu etti.
Değerli yorumlarınız için teşekkürler.
Saygılar.
Güzel yazı olmuş teşekkür ederim. Şahsen değişik markalarda beğendim prime ve zoom lensler mevcut. Canon EF 24-70 f/2.8 II lensi efsane bir zoom iken sigma nın 35mm f/1.4 ün üzerine prime lens tanımam ha bir de Nikon Z 50mm 1.8 in de hakkını vermek lazım 1.8 de bile her noktasında keskindir parasını fazlasıyla hak eden bir lenstir.
Berkant bey merhaba,
Ekipman setinizi oluştururken ne denli ince eleyip sık dokuduğunuza yakından şahidim. Hatta bu gibi konularda sıkça size danıştığımı da buradan sevgili dostlarımızla paylaşmak isterim.
Yani siz diyorsanız doğrudur 🙂
Selamlar, sevgiler.
Gezi olunca kısıtlı süre olması ve bir çok farklı konuları icermesi yani makrodan tutun panoramik fotoğrafa kadar zoom lensler kaçınılmaz oluyor. Ancak belirli bir konu üzerinde çalışılıyorsa ona en uygun bir veya en çok iki prime lens taşımak uygun gibi. 😊
Aslında yazıyı iki cümleyle özetlemişsiniz Soner bey. Yazının ana fikrini çıkar deseniz bu iki cümleyi koyardım. Katkınız için teşekkürler.
Selamlar, saygılar.
Tesekkür ederim. İyi çalşmalar
Merhaba
Eskiden beri var olan ama şimdi bile gündemde olan bu konuya değinmeniz çok yerinde olmuş. emeğinize sağlık. Uzun yıllar Nikon kullandım 1 yıl önce Sony aynasıza geçtim. Ben de ayni şeyin ikilemini yaşadım. Nikon ile hep zoom lens kullandım. Çektiğim fotoğrafları incelediğimde zoomların genellikle odak aralığının uçlarında çektiğimin farkına vardım. Ara odaklarda çok nadir çekmişim. Bu yüzden Sony makinemle lens tercihimi prime lenslerden yana kullandım. 3 tane prime lens ile işimi çok rahat görüyorum. Ben de sizin gibi zum işini oturduğum yerden yapmıyorum (bu durumda yapamıyorum 🙂 ) ayaklarımı kullanıyorum.
Güzel ve faydalı yazılarınızın devamını diliyorum.
Gökalp bey merhaba,
Siz de çok değişik bir açıdan çok önemli bir katkı sağladınız yazımıza. Evet, kolayımıza böyle geldiği için genellikle odak aralıkları çok çarpanlı olan zoom lenslere yöneliriz. Hatta bazılarımıza göre şöyle 8mm’den başlayıp 400mm’de sonlanan bir zoom olsa, biz de tek lensle yetinsek diye hayaller kurarız. Buna göre yatırımlar yaparız. Bir süre sonra çektiğimiz fotoğrafları başkalarıyla kıyaslar ve hayal kırıklığı yaşarız. Bizimkiler neden onlarınki gibi cam gibi ve keskin değildir? Sonrasında daha az aralıklı ve hızlı zoomlara yöneliriz. Bir 24-70mm f/2.8 objektif kararımızla ilk başlarda kendimizle gurur bile duyarız. Süre biraz daha geçince, bu lensle ya 24mm ya da 70mm’de çekim yaptığımızın farkına varırız. Bu böyle uzayıp gider… Siz, bunu zamanında farketmiş ve setinizi buna göre kurmuşsunuz, tebrikler.
Saygılar.
Sebahattin Bey, yazı için elinize sağlık. Ben de bir kez kaliteli zum lense alıştıktan sonra sabit odaklı lenslerimi çok az kullanır oldum. Amatör fotoğrafçı için inanılmaz konfor sağlıyor. Sevgiler
Güle güle kullanın.
Hangi ekipmanla rahat ve özgür hissediyorsak en iyi ekipman odur.
Saygılar.
Harika bir anlatım ellerinize sağlık. Bizim gibi amatörler için bu bakış açısı çok değerli. Fotoğrafçılık senin neyine diye kestirip atanların bu tür yazıları okuması gerekiyor. Bilgi verirken yanında somut örnek vermeniz ayrıca değerli. Makale için teşekkürler.
Güzel katkılarınız için teşekkür ederiz.
“Fotoğrafçılık senin neyine” gibi cümleler kullanan ve büyük ihtimal kendisini profesyonel fotoğrafçı olarak nitelendiren sevgili dostlarımıza “Profesyonel fotoğrafçı olmamanın dayanılmaz hafifliği” yazımı önerebilirsiniz 🙂
Selam ve saygılarımızla.
Prime lens mi, zoom lens mi? Hemen okumalıyım dedirten bir başlık 🙂 Kaleminize, bilginize sağlık öncelikle. Kendi gelişimin kısaca şöyle lensler konusunda; gövde ile gelen kit lensler, bokeh yapamayınca sabit lensler, zoom yapamayınca zoom lensler, keskinlik yetersiz kalınca açık diyaframlı zoom lensler, biraz tecrübe kazanıp okudukça aynasız gövde adaptör ve eski lensler, netleme hataları ve netleme hızı yetersiz kalınca aynasız kit lensler, ışık yetersiz kalınca….. şeklinde aynalı sistemdeki aynı gelişim ve değişim devam ediyor. Genelde buna benzer gelişim ve değişim hikayeleri herkese tanıdık gelmiştir. Ama benzer yolculuklardaki asıl fark hangi lenslere sahip olduğumuz değil, hangi şartlarda hangi lenleri tercih etmemize yetecek bilgi ve tecrübeye ve de en önemlisi zamana sahip olmak sanırım. İşte o zaman bu tarz makaleleri okumak ayrı bir haz veriyor insana. Saygılar 🙂
Aytekin bey merhaba,
Çok değerli katkılarınız ve güzel yorumlarınız için gönülden teşekkürler! Yazılarımızın sizler gibi işi(ni) bilen ve değer veren profesyoneller tarafından bu şekilde değerlendirilmesi bize güç veriyor, motivasyon sağlıyor.
Selamlar, saygılar.
Usta bir soru sorabilirmiyim
Elinde 1.4 sigma lens varken neden diyaframı 1.4 ile çekmedin ikinci resmi. Özel nedeni varmı
Merhaba,
O zaman elma-elma karşılaştırması olmazdı.
Birini mecburiyetten f/2.8 ile çektim, çünkü en açık diyaframı o kadardı. Diğeri de aynı diyafram açıklığında olmalıydı ki, doğru bir karşılaştırma yapalım.
Saygılar.
anladım teşekkür ederim
Sebahattin Bey,
“Prime lens mi? Zoom lens mi?” yazınızı zevk ile okudum, her zamanki gibi.
Yazınızı okuduktan sonra neden “dilemma” kelimesini kullandığınızı merak ettim doğrusu.
Selam ve saygılarımla.
Metin Çulfaz
Metin bey merhaba,
İlgileriniz ve takibiniz için bizden de size teşekkürler.
Yazımda anlatmaya çalıştığım şey, bu iki lens tipi arasında fotoğrafçının yaşadığı ikilem, bazen aynı alanda olanların bile yaşadıkları paradoks’tu. “Dilemma”yı da bu durumu en iyi betimleyen bir kelime olduğundan kullandım.
Sizin bunun yerine kullanılabileceğini düşündüğünüz bir öneriniz varsa memnuniyetle değerlendirmek isterim.
Saygılarımla.