Üstad Miktad Besni’nin, soyut bir foto-grafımız üzerinden kaleme aldığı ve Arthenos Blog ortamında yayınlanan yazısı hakikaten hoş bir sürpriz oldu. Onun kaleminden de böylesi kılı kırk yaran, esere katkı veren, içi dolu, ne söylediğini bilen ciddi metinler beklenir.
Yaklaşık son onbeş yılımızı foto-graf dünyasının çok geniş amatör-profesyonel yelpazesinin neredeyse bütün kesimleriyle (akademisyen, basın foto-grafçısı/foto muhabiri, yazar, eleştirmen, kuramcı, stüdyo foto-grafçısı, foto-graf derneklerinin kurucusu ve/ya yöneticisi, tanıtım ve reklam foto-grafçısı, foto-graf makineleri ve ekipmanları tamircisi, …gibi toplam 154 kişi) söyleşi/röportaj yaparak kitaplaştırdık.
Bununla birlikte, gerek foto-grafın sanat bağlamı, gerekse felsefi, sosyolojik, psikolojik ve elbette ki kültürel boyutlarıyla dokümanter foto-graf alanına ilişkin metinler kaleme aldık.
Foto-grafla sınırlı kalmayıp iki önemli ressamımızın (Hikmet Çetinkaya, Ahmet Yeşil) biyografilerini yazıp kitaplaştırdık.
Üst üste konduğunda 33 kitap, on bin sayfaya yakın metin.
Yolculuğumuz devam ediyor, foto-grafa ve foto-grafçılara dair metinler kaleme almayı sürdürüyoruz. Eksik olmasınlar Arthenos Blog yöneticisi dostlarımız Okyar Atilla ve Sebahattin Demir beyefendiler yazıları bloglarında yayınlama nezaketi gösteriyorlar. Gerek basılı, gerekse sanal ortamlarda, yazıları kayda değer bulup yayınlama nezaketi gösteren başka dostlarımızın da hakkını teslim etmeliyiz. Hepsine teşekkür borçluyuz.
Yıllar önce Kül Öykü Dergisinde, Mitolog ve Şair-Yazar sayın Aydın Afacan bir foto-grafımıza ilişkin harikulade bir metin kaleme almışlardı, eksik olmasınlar. Oldukça uzun zaman geçtikten sonra bu kez diğer bir kalem erbabı sayın Mikdat Besni, bir başka foto-graf üzerinden harikulade bir metin kaleme almışlar, eksik olmasınlar.
İki üstad, farklı zamanlarda iki hoş sürpriz yaşattılar. Varolsunlar.
Dert o ki, bütün sosyal kesimlerden ve yaşam alanlarından eli kalem tutan insanlar, foto-graf da dahil hayatın bütün alanlarında, insanların yapıp etmelerini görmezden gelmesinler, ahbap-çavuş ilişkisi gibi sakat/hastalıklı tutumdan uzak durup yaşadığı topraklara, insanlığa katkı verenlerin hakkını teslim etsinler. Şayet böyle davranmazsak, yani hakikaten hayatın iyileşmesi için inşa edilen yapıya bir tuğla koyma çabasında olanların hakkını teslim etmezsek, yaşadığımız toprakların kültür-sanat hayatına ve dahi insanlığa olumlu anlamda pek bir şey katamayacağımız gibi, tersine, sürekli şikâyetçi olduğumuz kısır döngüye, o boş dönen değirmene su taşımış oluruz.
Bunu söylerken, elbette ki kendimizi öncelemiyoruz. Bu güne dek kendimizi hiç öncelemedik, asla da öncelemeyeceğiz. Çünkü biz, “Ne zaman ki her insan diğer insanı öncelerse, hayat problemsiz hale gelir” diye düşünmekteyiz. Dert sadece foto-graf da değil. Foto-graf hayatın bir parçası, küçük bir parçacı. Hayata bakış önemli. Foto-grafa yansıyan da odur zaten. Foto-grafçı için, foto-graf üzerinden hayatı okumak ve/ya foto-graf üzerinden hayatı anlatmak esas değil midir?!
Hayatın içinde her şey var, doğası gereği birey olarak biz de varız.
Hayatın içindeki kimi şeylerin bize karşı sorumluluğu olduğunu düşünüyorsak/varsayıyorsak, hepsine karşı kendimizin sorumluluğu bulunduğunu da asla unutmamamız gerekir.
Amatör çabanın, gönüllü emeğin foto-graf alanında buzdağının suyun altındaki kısmı kadar yer tuttuğunu ve o oranda değerli, önemli olduğunu her vesile ile söylemekteyiz. Bütün amatörlerin, ki en somut örnek işte şimdi bu yazının yayınlandığı Arthenos Blog ortamıdır, hiçbir karşılık beklentisi içinde olmaksızın doğrudan veya dolaylı toplumsal yaşama, kültür-sanat hayatına yaptığı katkı, bireyin, kendisini değil, diğer bireyleri öncelediğine ilişkin son derece sağlam veridir.
Sayın Besni kaleme aldıkları metinle bizi ihya ettiler, onurlandırdılar; saygıyla selamlıyoruz.
Yayınlanan metnin altına birkaç cümle yazmak yerine, biraz daha kapsamlı bir metin kaleme alarak kendilerine teşekkürlerimizi iletmenin yanı sıra, ilgili metin vesilesiyle birkaç şey söylemeye çalıştık.
Sürç-i lisan var ise, affola.
Tekin ERTUĞ
Sevgili Tekin Hocam, ne güzel söylediniz :
“Dert o ki, bütün sosyal kesimlerden ve yaşam alanlarından eli kalem tutan insanlar, foto-graf da dahil hayatın bütün alanlarında, insanların yapıp etmelerini görmezden gelmesinler, ahbap-çavuş ilişkisi gibi sakat/hastalıklı tutumdan uzak durup yaşadığı topraklara, insanlığa katkı verenlerin hakkını teslim etsinler. Şayet böyle davranmazsak, yani hakikaten hayatın iyileşmesi için inşa edilen yapıya bir tuğla koyma çabasında olanların hakkını teslim etmezsek, yaşadığımız toprakların kültür-sanat hayatına ve dahi insanlığa olumlu anlamda pek bir şey katamayacağımız gibi, tersine, sürekli şikâyetçi olduğumuz kısır döngüye, o boş dönen değirmene su taşımış oluruz.”
Söylerken, yazarken kolay gibi görünen ama çok büyük emek ürünü olan çalışmalarınızı yürekten alkışlıyor ve severek takip ediyorum. Yapılanları görmezden gelmek bu emeğe yapılacak en büyük saygısızlıktır. Vefasızlıktır. Hayatın iyileşmesi için yapılan yapıya bir tuğla koyduğuma dair bir iddiam yok, ama en azından tuğla koyanlara naçizane desteğimi sunmaya çalışıyorum.
Ellerinize, emeğinize, yüreğinize sağlık.
Selam ve saygılarımla.
Tanıdığım ve hayat felsefelerini, foto-graf’a bakışlarını bildiğim çok değerli iki düşün insanı ile aynı mecrada olmak çok heyecan verici. Desteklerinin ve sağladıkları katkının değerini tanımlamak mümkün değil. Daha ne diyeyim ki?
Sevgi ve saygılarımla
Okyar Hocam teşekkürlerimi iletiyorum.
Onurlandım.
Tekin Hoca, Okyar ve Sebahattin Beyler sadece fotoğrafa hizmet sevdasıyla çırpınıp dururken, sessiz bir seyirci olamazdık.
Gönül verdiğimiz fotoğraf sanatında daha iyi olmamız idealiyle çaba gösteren insanlar var.
Bunların kişisel hiç bir beklentileri olmadığı gibi, zamanlarını, paralarını ve hatta ömürlerini topluca iyileşmemize adadıkları gerçektir.
Bize düşen görev; onların tanınmasına, takip edilmesine, anlaşılmalarına, işaret ettikleri yanlışlıkların tekrarlanmamasına ve hak ettikleri saygın konuma kavuşacak katkıyı sağlamak olmalıdır.
“Sürçü lisan ettikse affola” sözünü ise yadırgadığımı açıklamam gerekiyor. Olur mu öyle şey Hocam, siz bir fenersiniz, eserleriniz ben dahil birçok sanat tutkununun yolunu aydınlatmıştır.
Varlığınıza teşekkürlerimle.