Bazı kavramların nasıl çalıştığını ve ne yaptığını iyi bir şekilde anlamaksızın iyi fotoğraflar çekmek zordur. Fotoğrafçılıkta ISO bu kavramların başında gelmektedir. ISO, fotoğraf makinesinin üç temel direğinden biridir (diğerleri Diyafram ve Perde Hızı ‘dır) ve her fotoğrafçı, bu üç kavramı en iyi şekilde anlamalıdır. Fotoğrafçılıkta bu üç kavram “Pozlama” ana başlığı altında değerlendirilir. Fotoğrafçılığa yeni başlayanlar için hazırladığım bu yazıda “ISO nedir, fotoğrafı nasıl etkiler?” mümkün olduğunca basit anlatmaya çalışacağım.
Fotoğraf, latince “Photo” (ışık) ve “Graph” (yazmak) sözcüklerinin birleşiminden oluşmaktadır. Yani fotoğraf, ışıkla yazmak anlamına gelmektedir. Bu tanımdan yola çıkarak; “ortam ışığı yetersiz ise fotoğraf oluşmayacaktır” sonucuna varılabilir.
Tüm bunlardan önce, DSLR fotoğraf makineler nasıl çalışır bunu anlamalısınız.
Fotoğrafçılıkta ISO nedir?
ISO nedir sorusuna çok temel bir yanıt olarak, “fotoğraf makinemizin ışığa duyarlılık düzeyidir” diyebiliriz. ISO değeri ne kadar düşük olursa ışığa duyarlılık o kadar düşük olur, ISO değeri arttıkça fotoğraf makinemizin hassaslığı da artar.
Fotoğraf makinemizde hassaslığı değiştirebilen bileşene “görüntü algılayıcısı” (sensör) denir. Bir kameranın en önemli (ve en pahalı) parçasıdır ve başlıca görevi; ışığı toplayıp, onu bir görüntüye dönüştürmektir. Çekeceğiniz sahnenin ortam ışığının yeterli olduğu durumlarda ISO değeri düşük tutulur. Ancak, düşük ışık koşullarında fotoğrafın oluşabilmesi için makinenizin algılayıcısını ışığa daha fazla duyarlı duruma getirmek gerekir. Bir dizi elektriksel işlemden oluşan bu yönteme ISO’yu arttırmak denir. ISO’yu yani algılayıcının ışığa hassasiyetini arttırarak düşük ışıklı ortamlarda flaş kullanmadan fotoğraf çekilebilir. Ama bu daha yüksek duyarlılık anlamına gelir, bunun sonucu olarak çekilen fotoğraflarda “kumlanma” (gren) adı verilen ve elektriksel gürültülerden oluşan, arzu edilmeyen bozulmalar olur.
Aradaki fark çok net; ISO değeri 12500 olan sağ taraftaki fotoğraf, ISO değeri 200 olan soldakine nazaran kumlanmaya (gürültüye) sahip.
Bir görüntüdeki dijital gürültüyü etkileyen önemli faktör algılayıcı üzerinde kullanılan piksellerin boyutudur. Büyük pikseller küçük piksellere kıyasla daha az gürültü üretir. Bu nedenle Dijital SLR’ler yüksek ISO’larda kompakt kameralara kıyasla çok daha iyi performans gösterirler. DSLR’ler daha büyük algılayıcılara ve daha büyük piksellere sahiptir.
Bir başka faktör kamera üzerinde uygulanan gürültü azaltma miktarı ve türüdür. Tüm piksellerde bir miktar gürültü biriktiğinden, bu gürültüyü en aza indirmek için her dijital fotoğraf makinesi her çektiği görüntüyü kaydetmeden önce bir dizi işlem yapar. Yeni kameralar gürültüyü azaltmak için daha yeni teknolojiler kullanıyorlar ve sonuç olarak benzer ISO’larda önceki kameraların elde edebileceğinden daha az gürültü oluşuyor.
Baz ISO nedir?
Her kameranın “Baz ISO” (base ISO) değeri vardır; bu, genellikle algılayıcısının en yüksek görüntü kalitesini üretebilmesi için gereken en düşük ISO değeridir ve fotoğrafta elektriksel gürültü yani kumlanma oluşturmamaktadır. Bazı eski Nikon DSLR’ler ve Fuji X-T2 gibi bir dizi yeni nesil fotoğraf makinesinin Baz ISO’su 200 iken, modern Nikon ve Canon dijital fotoğraf makinelerinin taban ISO değeri 100’dür. Hatta Nikon D810 kameranın bas ISO değeri 64’tür.
ISO değerleri
Tipik olarak ISO değerleri 100-200 (Baz ISO)’dan başlar ve geometrik olarak katları şeklinde artış gösterir.
ISO dizisi: 100, 200, 400, 800, 1600, 3200, 6400, 12500, 25000 vb.
Burada anlaşılması gereken en önemli nokta, değerler arasındaki her adımın algılayıcı duyarlılığını iki katına çıkarmasıdır. Böylece;
- ISO 200, ISO 100’den iki kat daha duyarlı iken,
- ISO 400, ISO 200’den iki kat daha duyarlıdır,
- ISO 400, değeri algılayıcıyı ışığa ISO 100’den dört kat daha duyarlı hale getirir,
- ISO 1600 değeri, ISO 100’den on altı kat daha duyarlıdır,
- vb.
Bir algılayıcının ışığa on altı kat daha fazla hassas hale getirmek ne demektir?
Bu, bir görüntüyü yakalamak için on altı kat daha az zamana ihtiyacı olduğu anlamına gelir.
ISO Hızı Örneği:
ISO 100 – 1 saniye
ISO 200 – 1/2 saniye (ISO 100’e göre 1 durak)
ISO 400 – 1/4 saniye (ISO 100’e göre 2 durak)
ISO 800 – 1/8 saniye (ISO 100’e göre 3 durak)
ISO 1600 – 1/15 saniye (ISO 100’e göre 4 durak)
ISO 3200 – 1/30 saniye (ISO 100’e göre 5 durak)
Yukarıdaki “ISO Hızı Örneği”nde fotoğraf makinenizin algılayıcısı ISO 100’de bir sahne çekmek için yalnızca 1 saniye perde hızına ihtiyaç duyarsa, ISO 3200’e geçerek aynı sahneyi, aynı pozlamayla 1/30sn perde hızında çekebilirsiniz. Eğer bu çekimi üçayak kullanmadan elde yapacaksanız, 1sn yerine 1/30sn perde hızında yapacağınızdan, el titremesi sonucu oluşabilecek sarsıntıların önemli bir kısmını bertaraf etmeniz demektir.
Yukarıdaki sesten hızlı uçarak gösteri yapan jeti hava kararmak üzereyken, 200mm objektifimle (ne yazık ki elindeki en uzak odaklı olanı), 1/2000 saniyede ISO 800’de yakaladım. Kameramın algılayıcısı uçarken jeti tamamen dondurmak için 1/2000 saniyeye ihtiyaç duydu. Kameramın ISO ayarı 100 olsaydı ne olacaktı? Algılayıcım aynı sahneyi yakalamak için 1/250sn perde hızına yani bundan 8 kat daha fazla zamana ihtiyaç duyacaktı. Eğer bu fotoğrafı 1/250sn perde hızında çekecek olsaydım bulanık bir görüntü oluşacaktı ve kısacası fotoğraf anlaşılmayacaktı.
Düşük ISO kullanım yerleri
Yukarıda da söylediğim gibi, mümkün olduğunca kameranızın en düşük ISO değerine (baz ISO) sadık kalmaya çalışmalısınız. Yeterli miktarda ışık olduğunda en yüksek görüntü kalitesini elde etmek için en düşük ISO değerini kullanmanız gerekir.
Loş veya düşük ışık koşullarında her zaman ISO’yu arttırmak gerekmeyebilir. Eğer yanınızda üçayak (Tripod) bulunuyorsa ve yeterli zamanınız varsa, Loş veya düşük ışıklı ortamlarda da en düşük ISO değerinde (Baz ISO) çekim yapabilirsiniz. Bu durumda, Perde Hızını yavaşlatmanız yani Pozlama Süresini uzatmanız gerekecektir. Eğer çekeceğiniz ortamda hareketli objeler, insanlar varsa, bu durumda onların birer silüet gibi çıkacaklarını unutmayın. Bu gibi durumlarda önemli ve öncelikli olan sahneye uygun Diyafram Değeri ve Perde Hızı değerinin belirlenmesidir.
ISO’yu ne zaman artıracağız?
Fotoğraf makinesinin bir görüntüyü hızlı bir şekilde çekebilmesi için yeterli ışığın olmadığı durumlarda ISO değerini artırmanız gerekir. Özellikle kapalı mekanlarda flaşsız çekim yapıyorsam (bazı yerlerde flaş kullanmak yasaktır) görüntüyü bulanıklaştırmadan anı yakalayabilmek için ISO’yu yüksek bir değere ayarlarım.
ISO’yu yükseltmek isteyebileceğiniz bir başka durum da yukarıda yayınladığım Türk Kuşu gösterisindeki jet fotoğrafı gibi ultra hızlı çekimlere ihtiyaç duyduğunuz zamanlardır. Yine de ISO değerini yükseltmeden önce çekeceğiniz fotoğrafta biraz kumlanmaya razı olup olmadığına karar vermelisiniz.
Unutmayın,
ISO ne kadar büyükse,
fotoğraflarınızdaki kumlanma o denli büyük olacaktır.
Gürültüyü minimize ve Görüntü Kalitesini maksimize etmek
Bazı fotoğrafçılar yüksek kaliteli görüntüleri yakalamanın en iyi yolunun yalnızca makinenin Temel ISO’sunu kullanmak olduğunu düşünür. Ancak, yukarıdaki örnekte açıkladığım gibi bu doğru değildir. Bazen, başka bir seçeneğiniz olmadığında, daha yüksek bir ISO kullanmak isteyeceğiniz karanlık ortamlarda olacaksınız.
Sadece ortamda yeterli ışık olduğunda Temel ISO kullanmalısınız. Karanlık bir ortamda Temel ISO’yu zorlamaya çalışmayın, fotoğraflarınız çok karanlık çıkacaktır. Benzer şekilde, eylemi yakalamak için hızlı bir enstantane hızı istiyorsanız bu, kameranızın sensörünün ışık tutabildiği süreyi kesin olarak sınırladığınızdan, karanlık bir ortamda fotoğraf çekmekle aynı şeydir. Bu yüzden, belirli türdeki spor ve aksiyon fotoğrafçılığı için yüksek ISO tek seçeneğiniz olabilir.
Görüntü kalitenizi en üst düzeye çıkarmak için, takip etmeniz gereken adımlar:
- İstediğiniz alan derinliğini sağlayacak diyafram ayarını seçin.
- ISO’nuzu temel değerine ayarlayın ve deklanşör hızınızı uygun pozlama için gerektiği gibi ayarlayın.
- Nesneniz bulanıksa, ISO’nuzu kademeli olarak yükseltin ve hareket bulanıklığı ortadan kalkana kadar daha hızlı bir deklanşör hızı kullanın.
- ISO’nuz çok yükseğe çıkıyorsa, istediğiniz alan derinliğinizden bazılarını feda etmeniz anlamına gelse bile, diyaframınızı ISO daha yönetilebilir bir seviyeye ulaşıncaya kadar açın.
Hepsi bu kadar! Bu adımları izlerseniz, her defasında maksimum görüntü kalitesini yakalarsınız ve gürültü, hareket bulanıklığı ve alan derinliği arasında ideal dengeyi bulursunuz.
Ortak ISO Mitleri ve Kavram Yanılgıları
ISO hakkında sıkça duyduğumuz oldukça yaygın birçok efsanesi vardır. Bunlardan bazılarını hızlı bir şekilde ele alalım.
ISO “Sensör Hassasiyeti” midir?
Bu, ISO ile ilgili en yaygın efsanedir. Web’te her yerde göreceğiniz bir söylemdir. Sensör hassasiyeti dendiğinde “sensörün hareket etmesi” de düşünülebilse de, aslında böyle bir şey yoktur. Dijital sensörler, ISO’nuz ne olursa olsun, sadece tek bir hassasiyete sahiptir. ISO’nun, kameranıza belirli bir giriş pozlaması verildiğinde çıkış fotoğrafının ne kadar parlak olması gerektiğini anlatan bir haritalama gibi olduğunu söylemek daha doğru olur.
ISO, Pozlamanın bir parçası mıdır?
Hayır, ISO pozlamanın bir parçası değildir. Deklanşör Hızı ve Diyafram açıklığı, daha fazla ışığı fiziksel olarak yakalayarak fotoğrafınızı aydınlatır. ISO bunu yapmaz; bunun yerine, zaten yakalamış olduğunuz fotoğrafı aydınlatır o kadar. Dolayısıyla, gerçek fotoğrafçılar bunu pozlamanın bir bileşeni olarak görmez.
ISO, fotoğrafı bilgisayarda parlaklaştırmak gibi bir şey mi?
Bu akıllıca bir soru, ama yine de bir yanlış anlaşılma. Bilgisayarınızdaki bir fotoğrafı aydınlatmak, görüntünüzü daha görünür hale getirdiğinden ve daha parlak bir görüntü elde edilmesini sağladığından ISO’nuzu yükseltmek gibi bir işleme benzetilebilir. Ama aradaki basit fark, kameranızda ISO’nuzu yükseltmenin neredeyse her zaman bilgisayarınızda bir fotoğrafı aydınlatmaktan daha iyi bir görüntü kalitesi sağlamasıdır. Diğer bir deyişle, ISO 100 ile çekilmiş bir fotoğrafı Lightroom gibi işlem sonrası yazılımlarda büyük bir dereceye kadar aydınlatmak yerine, gerektiğinde çekim anında ISO 800 kullanmak daha iyidir!
Otomatik ISO ayarı, işte benim favorim
Yeni kameraların birçoğunda düşük ışıklı ortamlarda mükemmel sonuçlar veren “Auto ISO” ayarı vardır. Nikon D810 makinemde en sık değiştirdiğim menü ayarı “ISO duyarlılığı ayarları”dır. Elde çekim yaparken çoğunlukla “Otomatik ISO” kullanıyorum, çünkü bu benim için çok zaman kazandıran harika bir özellik. Her çekim için ISO belirtmek yerine, “Otomatik ISO duyarlılığı kontrol”u aktif ediyorum,“Açık” duruma getiriyorum.
- “ISO duyarlılığı” (yani minumum ISO) : 64
- “Maksimum duyarlılık” (yani en fazla çıkmasını istediğim ISO) : 3200
- “Minimum enstantane hızı” : Otomatik
ayarlıyorum. Bu sayede, makinem sahnedeki ışık koşullarını ölçüyor, belirlediğim diyafram ve/veya perde hızına göre en doğru pozlama için ISO değerini benim belirlediğim sınırlarda (64-3200 arasında) kendisi otomatik olarak belirliyor.
“Minumum enstantane hızı” kısmındaki “Otomatik” ayarı (en düşük perde hızı ayarı) harika bir özellik sunuyor. Çünkü lensin odak uzaklığını okuyor ve minimum enstantane hızını lensin odak uzaklığına göre otomatik olarak ayarlıyor. Elleriniz benim gibi titrekse, “Minumum enstantane hızı > Otomatik” kısmında “Hızlı”’ya bir adım daha yakın olacak şekilde değiştirebilirsiniz. Bu, asgari enstantane hızını temel olarak iki katına çıkarır. Örneğin, kameraya 50mm’lik bir lens takılıysa, minimum enstantane hızınız 1/100sn olacaktır. Bu ayarı sonuna kadar (Faster) ayarlarsanız, enstantane hızını 1/200sn’ye yükseltir. Bir VR lens kullanırken “Otomatik” minimum enstantane hızını genellikle “Daha yavaş” bir seviyeye düşürüyorum. Ne yazık ki Nikon otomatik olarak VR’yi telafi etmenin bir yolunu henüz uygulamaya koymadı. Bu nedenle bu ayarı kullandığınız lense göre ayarlamanız gerekiyor. Üçayak ile Manzara veya mimari fotoğraf çekerken “Otomatik ISO” yu kapatıyorum ve en yüksek dinamik aralık ve en düşük kumlanma seviyeleri için ISO 64 ayarında kullanıyorum.
Fotoğrafçılıkta ISO nedir ve ne işe yarar konusu doğru bir şekilde kavrandığında, kameramızın doğru ayarlanması aşamasında akıllıca kararlar almamıza yardımcı olacaktır.
Ve bu, daha kaliteli fotoğraflarımızın yolunu açacaktır.
Işığınız bol olsun.
bilgilendirme son derece açık ve net ki bu çok önemli iletişimin anlaşılabilirliği teknik gelişim ve çekim becerisini yükseltir,işte bu benim temel doğrum,bunu burada buldum kutlarım,benim bir sorum var,şöyle ki makına ayarlarımı “a” ya getirdin f ve ıso değerlerini oluşturdum
çekimimi bu durumda mı yapmalıyım,teşekkürler
Macit bey merhaba,
Öncelikle ilgileriniz için teşekkür ederiz.
Kameranızı “A” yani diyafram öncelikli moda getirip, diyaframı ve ISO’yu dilediğiniz gibi ayarlarsanız; sahnedeki ışık durumuna göre kameranız bir enstantane (perde hızı) değeri otomatik olarak belirler. Ama ISO değerini (eğer ortamdaki ışık koşulları da uygunsa) en az değere (örneğin 100) ayarlamalısınız. Ortamda az ışıklandırma varsa, bu durumda kameranız enstantaneyi elde çekim yapabilme sınırlarının ötesinde uzun belirleyebilir (örnek 2 saniye). Bu da fotoğrafınızın bulanık çıkması anlamına gelir. Bunun üstesinden gelmek için ya ISO’yu arttıracaksınız (ki bu da kumlanma riski demek) ya da bir üçayak kullanacaksınız.
Umarım sorunuzun cevabı olmuştur.
Saygılar.
Mükemmel makale için teşekkürler.
Almanyada yaşıyorum blogunuzu türkiyedeki bir arkadaşım sayesinde buldum.
Bazı durumlarda, yumuşak su etkisi ve gün ışığında detaylı bir manzara çekmeye çalışırken “Lo-1” iso ayarını kullanıyorum. Nikon D7500 kitabında, iso Lo-1 için iso 50ye denk bir değer olduğunu okudum. Eğer gerçekten iso 50 ise, buna neden “Lo-1” diyorlar? Lo-1 in tam olarak ne yaptığını basit bir şekilde açıklayabilirmisiniz?
Bu arada bu gibi durumlarda ışığı azaltmak için kademeli ND filtresi kullanmayı düşünüyorum. Sonucun iso Lo-1’den daha iyi olacağını söyleyebilirmisiniz?
Cevabınız için şimdiden teşekkür ederim
“Lo” ile başlayan değerler, normal ISO’lar gibi davranırlar, yani ISO 50 ve benzeri gibi değerlerle doğru pozlanmış fotoğraflar çekebilirsiniz, ancak aynı değildirler. Kameranızın yazılımı, bu ISO’ları görüntüyü aşırı göstererek ve ardından aşırı pozlamayı yazılımla düzelterek simüle eder. Bu değerlerle çekim yaptığınızda fotoğrafınızdaki ışıklarınızın doğal ISO’dan çok daha kolay patladığını fark edersiniz. Kısaca; Lo modları sadece başka bir seçeneğiniz olmadığı zamanlarda size bir koltuk değneği olur, normal durumlarda kullanılmalıdır.
ND filtre kullanmak daha akıllıca bir yol olur bana kalırsa.
Merhaba,
Gerçekten neyin ne olduğuna ve neyi gerçekten yaptığına dair birçok efsane ve fikir ayrılığı varken yazınız çok iyi, toparlayıcı ve bir o kadar da anlaşılır olmuş. ISO’nun tam olarak ne anlama geldiğini açıklayan mükemmel bir yazı.
Sadece bir yerde ilave etmek istediğim bir şey var; “ISO, fotoğrafı bilgisayarda parlaklaştırmak gibi bir şey mi?” kısmı için olacak bu. Bazı durumlarda, mesela bir manzara fotoğrafında öndeki bölümdeki detaylar çok önemli olabilir (bu sahnenin dinamik aralığına bağlı) ve siz ISO’yu arttırırsanız bu keskinlik ve detaylardan ödün verebilirsiniz. Bu durumlarda Temel ISO değerinde RAW çekim yapmak ve sonrasında işleme sırasında gölgeleri açmak, fotoğrafın genelini ışıklandırmak daha iyi olabilir.
“Bu sahnenin dinamik aralığına bağlı” terimi yanlış olmuş, çünkü sahnenin dinamik aralığı olmaz.
Teşekkürler Alp bey…
Evet, terminolojide dikkatsiz davranmışım.
Ne demek istediğimi siz de anlamışsınız aslında …
“Yüksek kontrastlı manzara” demek daha iyi olurdu, uygun mu?
Yüksek kontrastlı bir manzara çekiminde bu dediğiniz her zaman olur, ama çekim sonrasında fotoğrafı işleme esnasında gölgeleri ve karanlık alanları geri getirme başarısı tamamen kullandığınız kameranın dinamik aralık başarımına bağlıdır. Yani çekim yaptığınız kamera sensörünün dinamik aralığı çok başarılıysa, gölgeleri kurtarma ve detayları geri getirme konusunda endişe etmezsiniz.
Dinamik aralığı kötü bir kamerada işler tam tersine dönebilir. Siz kumlanma olmasın ve netlik kaybolmasın diye ISO arttırmak yerine Baz ISO’da çekimi yapıp, sonrasında bu alanları bilgisayarınızda açmak istediğinizde; hem daha fazla kumlanmaya ve hem de daha fazla detay kaybına uğrarsınız.
Bazı öyle sahneler olur ki, kameranızın dinamik aralığı ne denli başarılı olsa da kurtaramayacağınız bölgeler olabilir.
Ben D850 kameramda bu gibi durumlarda yine de ISO 3600’den yukarı çıkmamaya gayret ediyorum.
Saygılar.
ISO yu bu kadar detaylı anlaşılır anlatan başka yazı görmedim hocam. Çok faydalandım teşekkürler. Şimdi artık makinemi daha bilinçli kullanacağımdan eminin.
Teşekkürler Bartu bey.
Faydalı olması memnuniyet verici.
Saygılar
Sebahattin Bey merhaba,
Benim aklıma şöyle bir şey takıldı. Manzara fotoğrafçılığını seviyorum. Bu yüzden sensörün dinamik aralığı benim için önemli. Tabi aynı şekilde komlanmayı da en aza indirmek istiyorum. Canon makinelerin sensörlerinin ISO değerleri ile kumlanma arasındaki ilişkiye baktığımızda ISO 100 az bir kumlanma değeri veriyor. Doğal olarak ISO 125 biraz daha fazla kumlanma yaratırken ISO 160’a çıktığımızda ISO 100’den daha az kumlanma veriyor. Devam edecek olursak her duraktan 1/3 durak önceki ISO değeri ya 1 durak önceki ya da 2/3 durak önceki ISO değerinden düşük kumlanma yaratıyor. Dolayısı ile ISO 100 kullanmak yerine ISO 160 tercih ediyorum. Veya 200 yerine 320.
Bu doğru bir yaklaşım mıdır?
Bir de dinamik aralığı kaybetmemek için yine de ISO 100 mü kullanmalıyım yoksa dinamik aralık da ISO gibi düzensiz seyredebilir mi?
Özgün bey merhaba,
ISO’nun sizin açıkladığınız şekilde davrandığı bir durumla karşılaşmadım. Bu davranış mantıklı da gelmiyor. ISO 100 ile 125 arasındaki farkı nasıl anlıyorsunuz? Aynı ışık koşullarında, pozlamanın aynı yerden alındığı çekimlerde en düşük dijital gürültüyü ISO 100’de alırsınız, yükseldikçe (eğer ışık koşulları değişmediyse) kumlanma da o oranda artacaktır.
Benin e-posta adresime çektiğiniz fotoları EXİF bilgileriyle birlikte gönderirseniz bir göz atarım.
Saygılar
Sebahattin Bey önceki makinem 5D mark 2’ydi. Değiştirmeden önce http://www.photonstophotos.net sitesinde bu şekilde seyrettiğini görmüştüm. Mark 4’ün davranışı sadece ISO 100 ile 160 arasında bu şekilde. Daha yüksek ISO’larda normale dönüyor. http://photonstophotos.net/Charts/RN_ADU.htm sayfasında grafiklerde görünüyor. Grafikleri yanlış yorumluyor olabilir miyim acaba? Kusura bakmayın.
Evet grafikler dediğiniz şeyin olabileceğini gösteriyor. Fotoğrafta kumlanmaya neden olan şeyler birden fazladır. Blogumdaki;
https://www.arthenos.com/iso-degismezligi-iso-less-nedir/
yazımı okumadıysanız bir göz atmanızda fayda olabilir. Belki bu bişlgileri işinize yarar.
Saygılar.
Yararlı Bilgi İçin Bilmediğim Çok Şeyler Varmış Aydınlattığınız İçin Çok Teşekkür Ederim.
Takibiniz için biz de size çok teşekkür ederiz Ramazan bey.
Saygılar.
yararlı bilgi